ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas sayısı:1980/9
Karar sayısı:1980/40
Karar günü:12/6/1980
Resmi Gazete
tarih/sayı:3.11.1980/17149
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN : Antalya İş Mahkemesi.
İTİRAZIN KONUSU : 25/8/1971 günlü, 1475 sayılı İş Yasasının
4/7/1975 günlü, 1927 sayılı Yasayla değişik 14. maddesinde yer alan
"Ancak, bu tazminatın T.C. Emekli Sandığına tabi olarak geçen hizmeti
süresine ait kısmı için ödenecek miktar, yaşlılık veya malûllük aylığının
başlangıç tarihinde T.C. Emekli Sandığı Kanununun yürürlükteki hükümlerine göre
emeklilik ikramiyesi için öngörülen miktardan fazla olamaz" hükmünün
Anayasa'nın 12/2., 40., 41., 42., 45. ve 47. maddelerine aykırı olduğu ileri
sürülerek iptali istenmiştir.
I -OLAY :
Davacının, davalıya ait işyerinde işçi olarak çalışmakta iken
emekliye ayrıldığı, kendisine kıdem tazminatı ödenirken, daha önce memurlukta
geçen hizmet süresi yönünden, 1475 sayılı İş Yasasının değişik 14. maddesinin
dördüncü fıkrası hükmü gereğince ikramiyesinin yürürlükte bulunan 657 sayılı
Yasaya göre 12. derece beşinci kademe üzerinden hesaplanması gerektiği, iptali
istenen hükme göre hesaplanan kıdem tazminatının ise bunun altında kaldığı,
anılan hükmün Anayasa'ya aykırı olduğu davacı vekili tarafından 24/9/1979 günlü
dilekçe ile ileri sürülmüş, bu savın ciddi olduğu kanısına varan mahkeme, sözü
geçen hükmün iptali istemiyle Anayasa Mahkemesine başvurmuştur.
III- METİNLER :
1- İtiraz konusu yasa hükmü :
25/8/1975 günlü, 1475 sayılı İş Yasasının 4/7/1975 günlü, 1927
sayılı Yasa ile değişik 14. maddesinin iptali istenilen hükmü şöyledir :
"...Ancak, bu tazminatın T.C. Emekli Sandığına tabi olarak
geçen hizmeti süresine ait kısmı için ödenecek miktar, yaşlılık veya malûllük
aylığının başlangıç tarihinde T. C. Emekli Sandığı Kanununun yürürlükteki
hükümlerine göre emeklilik ikramiyesi için öngörülen miktardan fazla
olamaz."
2- İlgili Anayasa kuralları:
"Madde 2- Türkiye Cumhuriyeti, insan haklarına ve
Başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, millî, demokratik, lâik ve
sosyal bir hukuk devletidir."
"Madde 12/2- Hiçbir kişiye, aileye zümreye veya sınıfa
imtiyaz tanınamaz."
"Madde 40- Herkes, dilediği alanda çalışma ve sözleşe
hürriyetlerine sahiptir. Özel teşebbüsler kurmak serbesttir.
Kanun, bu hürriyetleri, ancak kamu yararı amacıyla
sınırlayabilir.
Devlet, özel teşebbüslerin millî iktisadın gereklerine ve sosyal
amaçlara uygun yürümesini, güvenlik ve kararlılık içinde çalışmasını sağlayacak
tedbirleri alır."
"Madde 41- İktisadî ve sosyal hayat, adalete, tam çalışma
esasına ve herkes için insanlık haysiyetine yaraşır bir yaşayış seviyesi
sağlanması amacına göre düzenlenir.
İktisadi, sosyal ve kültürel kalkınmayı demokratik yollarla
gerçekleştirmek; bu maksatla, milli tasarrufu artırmak, yatırımları toplum
yararının gerektirdiği önceliklere yöneltmek ve kalkınma plânlarını yapmak
Devletin ödevidir,"
"Madde 42- Çalışma herkesin hakkı ve ödevidir.
Devlet, çalışanların insanca yaşaması ve çalışma hayatının
kararlılık içinde gelişmesi için, sosyal, iktisadî ve malî tedbirlerle
çalışanları korur ve çalışmayı destekler; işsizliği önleyici tedbirleri alır.
Angarya yasaktır.
Memleket ihtiyaçlarının zorunlu kıldığı alanlarda vatandaşlık
ödevi niteliği alan beden veya fikir çalışmalarının şekil ve şartları,
demokratik esaslara uygun olarak kanunla düzenlenir."
"Madde 45- Devlet, çalışanların, yaptıkları işe uygun ve
insanlık haysiyetine yaraşır bir yaşayış seviyesi sağlamalarına elverişli
adaletli bir ücret elde etmeleri için gerekli tedbirleri alır."
"Madde 47- İşçiler, işverenlerle olan münasebetlerinde,
iktisadî ve sosyal durumlarını korumak veya düzeltmek amacıyla toplu sözleşme
ve grev haklarına sahiptirler.
Grev hakkının kullanılması ve istisnaları ve işverenlerin
hakları kanunla düzenlenir."
"Madde 85- Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Meclisler,
çalışmalarını kendi yaptıkları içtüzüklerin hükümlerine göre yürütürler.
İçtüzük hükümleri, siyasî parti gruplarının, Meclislerin bütün
faaliyetlerine kuvvetleri oranında katılmalarını sağlayacak yolda düzenlenir.
Siyasî parti grupları, en az on üyeden meydana gelir.
Meclisler, kendi kolluk işlerini Başkanları eliyle düzenler ve
yürütürler."
"Madde 86- Her Meclis, üye tamsayısının salt çoğunluğuyla
toplanır ve Anayasa'da başkaca hüküm yoksa, toplantıya katılanların salt
çoğunluğuyla karar verir.
Türkiye Büyük Millet Meclisinde toplantı yetersayısı, her iki
Meclis üye tamsayısı toplamının salt çoğunluğudur."
"Madde 92- Kanun tasarı ve teklifleri önce Millet
Meclisinde görüşülür.
Millet Meclisinde kabul, değiştirilerek kabul veya reddedilen
tasarı ve teklifler Cumhuriyet Senatosuna gönderilir.
Millet Meclisinde kabul edilen metin, Cumhuriyet Senatosunca
değişiklik yapılmadan kabul edilirse, bu metin kanunlaşır.
Cumhuriyet Senatosu, kendisine gelen metni değiştirerek kabul
ederse Millet Meclisinin bu değişikliği benimsemesi halinde metin kanunlaşır.
Millet Meclisi, Cumhuriyet Senatosundan gelen metni
benimsemezse, her iki Meclisin ilgili komisyonlarından seçilecek eşit sayıdaki
üyelerden bir karma komisyon kurulur. Bu komisyonun hazırladığı metin Millet
Meclisine sunulur. Millet Meclisi, karma komisyonca veya Cumhuriyet Senatosunca
veya daha önce kendisince hazırlanmış olan metinlerden birini olduğu gibi kabul
etmek zorundadır. Cumhuriyet Senatosunda üye tamsayısının salt çoğunluğu ile
kabul edilmiş olan madde değişikliklerinde, Millet Meclisinin kendi ilk metnini
benimsemesi için, üye tamsayısının salt çoğunluğunun oyu gereklidir. Bu halde
açık oya başvurulur.
Millet Meclisinin reddettiği bir tasarı veya teklif, Cumhuriyet
Senatosunca da reddedilirse, düşer.
Millet Meclisinin reddettiği bir tasarı veya teklif, Cumhuriyet
Senatosunca olduğu gibi veya değiştirilerek kabul edilirse, Millet Meclisi,
Cumhuriyet Senatosunun kabul ettiği metni yeniden görüşür. Cumhuriyet
Senatosunun metni Millet Meclisince benimsenirse, kanunlaşır; reddedilirse,
tasarı veya teklif düşer; Cumhuriyet Senatosundan gelen metin Millet Meclisince
değiştirilerek kabul edilirse, 5 inci fıkra hükümleri uygulanır.
Cumhuriyet Senatosunca üye tamsayısının salt çoğunluğu ile tümü
reddedilen bir metnin Millet Meclisi tarafından kabulü için, üye tam sayısının
salt çoğunluğunun oyu lazımdır. Bu halde açık oya başvurulur.
Cumhuriyet Senatosunca üye tamsayısının üçte iki çoğunluğu ile
tümü reddedilen bir metnin kanunlaşabilmesi, Millet Meclisi tarafından üye
tamsayısının üçte iki çoğunluğu ile kabul edilmesine bağlıdır. Bu halde açık
oya başvurulur.
Cumhuriyet Senatosu, kendisine gönderilen bir metni, Millet
Meclisi komisyonlarında ve genel kurulundaki görüşme süresini aşmayan bir süre
içinde karara bağlar; bu süre üç ayı geçemez ve ivedilik hallerinde onbeş
günden, ivedi olmayan hallerde bir aydan kısa olamaz. Bu süreler içinde karara
bağlanmayan metinler, Cumhuriyet Senatosunca, Millet Meclisinden gelen şekliyle
kabul edilmiş sayılır. Bu fıkrada belirtilen süreler Meclislerin tatili
devamınca işlemez.
Yasama Meclislerinin ve mahallî idarelerin seçimleri ve siyasi
partilerle ilgili tasarı ve tekliflerin kabul veya reddinde yukarıdaki fıkralar
hükümleri uygulanır. Ancak, karma komisyon kurulmasını gerektiren hallerde,
karma komisyonun raporu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin birleşik toplantısında
görüşülür ve karara bağlanır; Türkiye Büyük Millet Meclisinin birleşik
toplantısında Millet Meclisinin ilk metninin kabulü için üye tamsayısının salt
çoğunluğunun oyu lazımdır. 8 inci ve 9 uncu fıkralar hükümleri saklıdır."
"Madde 129- İktisadî, sosyal ve kültürel kalkınma plâna
bağlanır. Kalkınma bu plâna göre gerçekleştirilir.
Devlet Plânlama Teşkilâtının kuruluş ve görevleri, plânın
hazırlanmasında, yürürlüğe konmasında, uygulanmasında ve değiştirilmesinde
gözetilecek esaslar ve plânın bütünlüğünü bozacak değişikliklerin önlenmesini
sağlayacak tedbirler özel kanunla düzenlenir."
3- İlgili Yasa hükmü :
16/10/1962 gün ve 77 sayılı "(Uzunvadeli Plânın Yürürlüğe
Konması ve Bütünlüğünün Korunması Hakkında Kanun" un 3. maddesinin 3
sayılı bendinin birinci fıkrası şöyledir :
"Millet Meclisi ve Cumhuriyet Senatosu plân komisyonları,
diğer komisyonların rapor ve metinlerinde yürürlükteki uzun vadeli plâna aykırı
buldukları hususları belirtir ve metni uzun vadeli plâna uygun şekle sokarlar.
Bu takdirde, Genel Kuruldaki görüşmeler de esas, Plân Komisyonun raporudur.
Ancak, Anayasa'nın 92 nci maddesi gereğince Karma Komisyon kurulması gereken
hallerde, Genel Kurul görüşmelerinde esas, Karma Komisyonun raporudur."
4- İlgili İçtüzük Hükümleri :
Cumhuriyet Senatosu İçtüzüğünün konu ile ilgili 19., 46., 47.,
48., 52., 69. ve 75. maddeleri şöyledir :
"Madde 19- Başkanlık, uzun vadeli plânla ilgili gördüğü
tasarı ve teklifleri en son olarak Plân Komisyonuna havale eder. Kanun tasarı
ve teklifleri Hükümetin veya Genel Kurulun lüzum göstermesi halinde de, en son
olarak bu komisyona havale olunur.
Plân Komisyonu, bundan başka, kamu harcama veya gelirlerinde
artış veya azalış gerektiren kanun tasarı ve tekliflerini veyahut sadece belli
maddeleri bu niteliği taşıyan tasarı veya tekliflerinin söz konusu maddelerini
inceler.
Vergi ve resimlerle ilgili kanun tasarı ve teklifleri,
Vakıflarla ilgili kanun tasarı ve teklifleri ve malî işlerle ilgili kanun
tasarı ve teklifleri de bu komisyonda incelenir.
Bu komisyon ayrıca, kesin hesap kanun tasarılarını inceler ve
Sayıştay tarafından yürürlükteki kanunlar gereğince verilen raporları görüşür
ve bu raporlardaki mütalâalar hakkında bir rapor düzenleyerek Genel Kurula
sunar. Bu raporlar Genel Kurulda sadece genel görüşme konusu olur.
Plân Komisyonu, diğer komisyonların rapor ve metinlerinde
yürürlükteki uzun vadeli plâna aykırı bulduğu hususları belirtir ve metni uzun
vadeli plâna uygun şekle sokar. Bu takdirde, Genel Kuruldaki görüşmelerde esas,
Plân Komisyonunun raporudur."
"Madde 46- Bir tasarı veya teklif G. Senatosuna sunulurken
veya birinci görüşmesinden evvel Hükümet veya teklif sahibi yahut ilgili
komisyon ivedilik kararı verilmesini isteyebilirler.
Bir tasarı veya teklifin yalnız bir defa görüşülmesiyle
yetinilmesi için C. Senatosunun kabul edeceği esaslı bir sebep olmadıkça
ivedilik kararı verilemez.
İvedilik kararını isteyenler, gerektiğinde, o kararın geri
alınmasını da isteyebilirler."
"Madde 47- Yukarıdaki maddede belirtilen şartlar bulunduğu
takdirde ivedilik kararının yazılı olarak istenmesi lâzımdır.
İvedilik, teklifinin lehinde ve aleyhinde birer üyeye söz
verilerek işari oyla kabul veya reddedilir."
"Madde 48- İvedilik ile görüşülmesine karar verilen tasarı
veya teklifler yalnız bir defa görüşülür."
"Madde 52- Başkan, birleşimi saatinde açar ve görüşmelerin
sonunda kapar.
Üye tamsayısının salt çoğunluğu hazır bulunmadıkça görüşmeye
başlanamaz.
Yetersayı yoksa Başkan görüşmeye başlanamayacağını bildirir veya
sonradan yetersayı bulunma ihtimali varsa birleşimi en geç bir saat sonraya
bırakır.
Birleşim o gün yapılamazsa, ertesi birleşim için belli günde
yine o gündem ile toplanılır.
Oturum esnasında yetersayı olup olmadığında Başkanlık Divanı tereddüt
eder veya üyelerden beşi sözle veya-yazılı olarak yetersayı olmadığını ileri
sürerse yoklama yapılır."
"Madde 69- C. Senatosunun ilgili komisyonlarınca
incelendikten sonra Genel Kurula gelen kanun tasarı veya teklifleri, iki defa
görüşülmek suretiyle sonuçlandırılır."
"Madde 75- Tasarı ve tekliflerin ikinci görüşmeleri,
birinci görüşmeden en az beş gün sonra yapılır.
İkinci görüşmenin beş günden önce yapılmasını yalnız Hükümet
veya ilgili komisyon gerekçe beyaniyle yazılı olarak isteyebilir.
İkinci görüşmede tasarı ve tekliflerin tümü üzerinde
konuşulamaz. Ancak, tadil teklifleri üzerinde görüşülebilir."
IV- İLK İNCELEME :
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün 15. maddesi uyarınca 29/1/ 1980
gününde, Şevket Müftügil, Ahmet H. Boyacıoğlu, Ahmet Erdoğdu, Osman Tokcan,
Rüştü Aral, Ahmet Salih Cebi, Muammer Yazar, Adil Esmer, Nihat O.
Akçakayalıoğlu, Nahit Saçlıoğlu, Hüseyin Karamüstantikoğlu, Kenan Terzioğlu,
Necdet Darıcıoğlu, İhsan N. Tanyıldız ve Yekta Güngör Özdenin katılmalarıyle,
yapılan ilk inceleme toplantısında, dosyada eksiklik bulunmadığından işin
esasının incelenmesine oybirliğiyle karar verilmiştir.
V- ESASIN İNCELENMESİ :
İşin esasına ilişkin rapor, Antalya İş Mahkemesinin gerekçeli
kararı, itiraz konusu yasa hükmü, Anayasa'ya aykırılık savına dayanak
gösterilen Anayasa kuralları, bunlarla ilgili gerekçeler ve öteki metinler
okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü :
A- Biçim yönünden inceleme :
1927 sayılı Yasaya ilişkin tasarının Millet Meclisindeki yasama
işlemlerinde iptali gerektirecek bir yöntem yanlışlığı bulunmadığından
inceleme, Cumhuriyet Senatosundaki görüşmeler üzerinde sürdürülmüştür.
l- Cumhuriyet Senatosu İçtüzüğünün 69. maddesi hükmüne göre
tasarı ve teklifler iki kez görüşmeye bağlıdır. Bir kez görüşme ile yetinilmesi
için tasarı hakkında ivedilik kararı alınması gereklidir. İvedilik önerilerini
ancak Hükümet veya ilgili komisyon verebilir. Bundan başka İçtüzüğün 46. ve 47.
maddeleri uyarınca, önergenin yazılı olması ve Cumhuriyet Senatosunun kabul
edeceği esaslı bir nedene dayanması gereklidir, itiraz konusu kuralın yer
aldığı yasa tasarısı, bu koşullardan hiçbiri gerçekleşmeden ivedilikle
görüşülmüştür. Çünkü, tasarı hakkında herhangi bir ivedilik önergesi verilmiş
değildir.
3/7/1975 günlü, 72. Birleşimde, gündemin "İki defa"
görüşülecek işler; "B - Birinci görüşmesi yapılacak işler" bölümünün
3. Sırasında yer alan 509 sıra sayılı Deniz İş Yasasında değişiklik yapılmasına
ilişkin yasa tasarısının öncelikle görüşülmesi için, Bütçe ve Plân Komisyonu
Başkanı bir önerge vermiştir. Bu arada Sosyal İşler Komisyonu Başkanı da 509
sıra sayılı tasarı için önceliği ve ivediliği kapsayan bir önerge sunmuştur.
Başkan, Sosyal İşler Komisyonu Başkanının önergesini oylamış, bu önerge Genel
Kurulca kabul edilmiştir. Bundan sonra bir Cumhuriyet Senatosu üyesi 1475
sayılı İş Yasasında değişiklik yapılması hakkındaki 508 sıra sayılı tasarının
daha önce görüşülmesi gerektiğini öne sürmüş, bu sırada beş üyenin ayağa
kalkarak yoklama istemelerine karşın, Başkan yoklama yapmıyarak kimi üyelere
söz vermiş, bunlar da 508 sıra sayılı 1475 sayılı İş Yasasında değişiklik
yapılmasına ilişkin tasarının öncelik ve ivedilikle görüşülmesini
savunmuşlardır. 508 sıra sayılı tasarı hakkında yukarıda açıklanan koşullara
uygun herhangi bir önerge olmadığı halde ele alınmış, sanki Sosyal İşler
Komisyonu Başkanının böyle bir önergesi varmış veya 509 sıra sayılı Deniz İş
Yasası Hakkındaki tasarıya ilişkin öncelik ve ivedilik önergesinin 508 sıra
sayılı iş için de geçerliliği söz konusu imiş gibi Başkan tarafından oylanmış,
tasarının öncelik ve ivedilikle görüşülmesi ve görüşmelerde Sosyal İşler
Komisyonu raporunun esas alınması kabul edilmiştir. Yöntemine uygun işlem
yapılamadığını bildiren bir üyeye Başkan : "Usulüne göre
yapıyoruz..." karşılığını vererek oylama sonucunu açıklamıştır. Böylece
1475 sayılı iş Yasasında değişiklik yapılmasına ilişkin 508 sıra sayılı
tasarının öncelikle ve ivedilikle görüşülmesine geçilmiştir. (Cumhuriyet
Senatosu Tutanak Dergisi Cilt: 23, Birleşim : 72, Sayfa = 83-91).
İvedilik, yasa tasarılarının görüşülmesinde çok önemli ,bir
öğedir. Çünkü, ivedilik kararı verilmesi durumunda, tasarı, Cumhuriyet
Senatosunda iki kez yerine bir kez görüşülür. Bu kuraldan ayrılma nedenleri
İçtüzükte belirtilmiş ve böylece tasarının bir kez görüşülebilmesi kimi
koşullara bağlanmıştır. Bu koşullar gerçekleşmeden bir kez görüşme ile
yetinilmesi Cumhuriyet Senatosu içtüzüğünün 46., 47., 48., 69. ve 75.
maddelerine aykırıdır. Bu durum, Meclislerin çalışmalarını, kendi yaptıkları
içtüzüklerin hükümlerine göre yürüteceklerini öngören Anayasa'nın 85. maddesi
hükmüne de aykırı düşer. İtiraz konusu kural böylece Anayasa'ya aykırı bir
biçimde yasalaştığından iptal edilmelidir.
2- a) 3/7/1975 günlü, 72. Birleşimde beş Cumhuriyet Senatosu
Üyesi ayağa kalkarak çoğunluğun olmadığını öne sürmüşler ve yoklama yapılmasını
istemişlerdir. Ancak; başkan söz isteyen kimi üyelere söz vererek görüşmeleri
sürdürmüş, yoklama isteyen üyelerden birinin itirazı üzerine de: "Efendim,
bu muamelelere devam etmek gerçekten mümkün değildir. Ancak, ben o isteminizi
geri aldığınız mülâhazası ile..." biçiminde karşılık vermiş, sanki yoklama
istenmemiş gibi görüşmeleri sürdürerek Sosyal İşler Komisyonu raporunun
görüşmelere esas alınmasını oylamış, başka tasarılar hakkındaki oylama
sonuçlarını açıklamıştır. Yoklama isteğine ilişkin tartışma sırasında Başkan :
"Belki vazgeçmişsinizdir mülâhazası ile işleme devam ettim" diyerek
itirazı karşılamak istemiş, sonunda yoklama yapılmış ve çoğunluğun bulunmadığı
anlaşıldığından oturumu kapatmıştır. Yoklama istemi karşısında Başkanın tutumu
ve izlediği yol ve yapılan yoklama sonucu, yoklamanın istendiği andan
başlayarak birleşimde yetersayının bulunmadığını kanıtlamaktadır.
İçtüzüğün 52. maddesinin son fıkrasında, "oturum esnasında
yetersayı olup olmadığında Başkanlık Divanı tereddüt eder veya üyelerden beşi
sözle veya yazılı olarak yetersayı olmadığını ileri sürerse yoklama
yapılır." denilmektedir. Bu hüküm, Anayasa'nın 86. maddesindeki kuralın
uygulanmasını sağlayan bir nitelik göstermektedir ve bu nedenle savsaklanması
olanaksızdır. Olayda toplantı yetersayısının Genel Kurulda bulunup bulunmadığı
konusunda
ciddi bir kuşku vardır. Böyle durumlarda görüşmeler hemen kesilip
Meclis iradesinin oluşmasını sağlayacak yetersayının bulunup bulunmadığı
saptanmalıdır. Yöntemince öne sürülen yoklama isteğine karşın, Başkanın
görüşmeleri sürdürmesi, içtüzüğe ve Anayasa'ya aykırıdır.
b) Öte yandan, Anayasa'nın 86. maddesinde : "Her meclis üye
tamsayısının salt çoğunluğu ile toplanır ve Anayasa'da başkaca hüküm yoksa,
toplantıya katılanların salt çoğunğuyla karar verir." hükmü yer
almaktadır. Bu kuraldan çıkan anlam şudur : Üye tamsayısının salt çoğunluğu
olmadan yapılan toplantıda Meclis iradesinin belirlenmesine olanak yoktur.
Böyle bir toplantıda görüşülen ve kabul edilen metinler de Meclis iradesinin
ürünü olamaz.
Yukarıda (a) bendinde açıklanan durum karşısında, ivedilik
kararının alındığı oturumda, Anayasa'nın 86. maddesinde yazılı toplantı
yetersayısının bulunmadığı sonucuna varmak gerekir. Toplantı yetersayısı
olmayan oturumda alman ivedilik kararına dayanılarak tasarının iki kez yerine
bir kez görüşme yoluyla yasalaştırılması içtüzüğe ve Anayasa'nın 86. maddesine
aykırıdır. Böyle bir yöntemle sürdürülen görüşme sonunda ortaya çıkan metnin
yasa koyucunun serbest iradesini yansıtmadığı için iptali gerekir.
3- Anayasanın 129. maddesinde : "İktisadî, sosyal ve
kültürel kalkınma plana bağlanır. Kalkınma bu plâna göre gerçekleştirilir.
Devlet Plânlama Teşkilâtının kuruluş ve görevleri, plânın hazırlanmasında,
yürürlüğe konmasında, uygulanmasında ve değiştirilmesinde gözetilecek esaslar
ve planın bütünlüğünü bozacak değişikliklerin önlenmesini sağlayacak tedbirler
özel kanunla düzenlenir." denilmektedir. Anayasanın bu maddesinden
kaynaklanan 10/6/1962 günlü, 77 sayılı "Uzunvadeli Plânın Yürürlüğe
Konması ve Bütünlüğünün Korunması Hakkında Kanun" un 3. maddesinin üçüncü
fıkrasında, "Millet Meclisi ve Cumhuriyet Senatosu Plân Komisyonları,
diğer komisyonların rapor ve metinlerinde yürürlükteki uzun vadeli plana aykırı
buldukları hususları belirtir ve metni uzun vadeli plâna uygun şekle sokarlar.
Bu takdirde Genel Kuruldaki görüşmelere esas, Plân Komisyonunun
raporudur." hükmü yer almaktadır. Cumhuriyet Senatosu İçtüzüğünün 19.
maddesinde de Plân Komisyonunun çalışma yöntemi gösterilmiştir. Yasa tasarı ve
teklifleri uzun vadeli plânla ilgili olması veya Hükümetin ya da Genel Kurulun
gerekli bulması durumlarında son olarak Plân Komisyonunda incelenirler. Plân
Komisyonu, öteki komisyonların rapor ve metinlerinde yürürlükteki uzun vadeli
plâna aykırı bulduğu yönleri belirtir ve metni uzun vadeli plâna uygun biçime
sokar. Bu halde Genel Kuruldaki görüşmelere, Plân Komisyonunun raporu esas
tutulur.
Görülüyor ki, 77 sayılı Yasada ve İçtüzüğün 19. Maddesinde
açıklanan yöntemler ve önlemler, Anayasanın 129. maddesinde öngörülen Kalkınma
Plânlarına ilişkin ilkenin gerçekleştirilmesini amaçlamaktadır. Uzun vadeli
plânın bütünlüğünü koruyacak yöntem ve önlemlerin bu açıdan değerlendirilmesi
gerekir. Plân Komisyonu raporunun görüşmelerde esas alınması bu nedenle
Anayasal bir zorunluğa dayanmaktadır.
Cumhuriyet Senatosunda Bütçe ve Plân Komisyonu raporu yerine
Sosyal İşler Komisyonunun raporunun görüşmelere esas alınması yolundaki karar,
toplantı yetersayısı bulunmayan bir oturumda alınmış olması dolayısıyla
geçersiz bulunması bir yana, yukarıda açıklanan nedenlerle Anayasanın 129.
maddesine de aykırıdır. Bu konuda yapılan yöntem yanlışlığı, itiraz konusu kuralın
iptalini gerektirecek ölçüde ve ağırlıktadır.
Ahmet Salih Çebi, Bütçe ve Plân Komisyonu raporu yerine Sosyal
İşler Komisyonu raporunun görüşmelere esas alınmış olmasının Anayasaya
aykırılık nedeni sayılması görüşüne katılmamıştır.
4- 1475 sayılı Yasada değişiklik yapılmasına ilişkin 508 sıra
sayılı tasarı önce Sosyal İşler Komisyonunda görüşülmüş, bu komisyonca
Başkanlığın havalesine uyularak Bütçe ve Plân Komisyonuna gönderilmiştir. Bütçe
ve Plân Komisyonu raporunda, konunun uzun vadeli plânla ilişkisine ve yurt
ekonomisindeki etkisine değinilmiştir (Cumhuriyet Senatosu Tutanak Dergisi,
Cilt : 25, Birleşim : 73, Sayfa: 126-147).
1475 sayılı Yasada değişiklik yapılmasına ilişkin 508 sıra
sayılı tasarı hakkında Başkanın öne sürdüğü gibi bir önerge verilmiş değildir.
Her ne kadar 72. Birleşimde 509 sıra sayılı Deniz İş Yasasında değişiklik
yapılmasını öngören tasarının görüşülmesine başlanırken Bütçe ve Plân Komisyonu
Başkanı tarafından "görüşmelerin, ancak üzerinde değişiklik önergesi
verilen maddelere inhisar ettirilmesi" yolunda bir önerge verilmiş ise de,
bu önerge oylanmadığı gibi, bu önergenin 508 sıra sayılı 1475 sayılı Yasada
değişiklik yapılmasına ilişkin tasarıyı da kapsadığı ileri sürülemez.
Başkan tarafından öne sürüldüğü gibi, "görüşmelerin, ancak
üzerinde değişiklik önergesi verilen maddelere inhisar ettirilmesi"
biçiminde bir önergenin varlığı ve kabul edildiği bir varsayım olarak düşünülse
bile, bu önerge doğrultusunda, davranılması, Anayasanın 92. maddesinin koyduğu
görüşme ilkesi ile bağdaşmaz. Bu konu Anayasa Mahkemesinin çeşitli kararlarında
yeterince açıklanmış olduğundan aynı gerekçelerin burada yinelenmesine gerek
görülmemiştir (Örneğin, 6/5/1975 günlü 35/126 sayılı karar, Anayasa Mahkemesi
Kararlar Dergisi, Cilt : 13, Sayfa : 483, 19/10/1976 günlü, 42/48 sayılı karar,
Resmî Gazete : 10/5/1977 sayı : 15933).
Bu açıklamalar karşısında îş Yasasının değişik 14. Maddesinde
yer alan İtiraz konusu kural içtüzük hükümlerine, Anayasanın 85., 86., 92. ve
129. maddelerine aykırı biçimde yasalaşmıştır. Bu biçim aykırılıkları yasa
koyucunun iradesinin serbestçe oluşmasını engellediğinden 14. maddedeki itiraz
konusu "Ancak, bu tazminatın T.C. Emekli Sandığına tabi olarak geçen
hizmeti süresine ait kısmı için ödenecek miktar, yaşlılık veya malûllük aylığının
başlangıç tarihinde T.C. Emekli Sandığı Kanununun yürürlükteki hükümlerine göre
emeklilik ikramiyesi için öngörülen miktardan fazla olamaz." hükmünün
biçim yönünden iptaline karar verilmesi gerekir.
B- İtiraz konusu hükmün biçim yönünden iptali karşısında işin
özü yönünden ayrıca inceleme yapılmasına ve bu konuda bir karar verilmesine yer
kalmamıştır. Anayasa Mahkemesinin
15/2/1977 günlü, E: 1976/50-K: 1977/13 sayılı kararında bu
konuda ayrıntılı gerekçeler gösterilmiş olduğundan bunların yinelenmesine gerek
görülmemiştir.
Muammer Yazar, Orhan Onar ve Yılmaz Aliefendioğlu bu görüşe
katılmamışlardır.
SONUÇ:
A- 4/7/1975 günlü, 1927 sayılı Yasaya ilişkin tasarının
Cumhuriyet Senatosunda görüşülmesinde '.
1- Verilmiş bir ivedilik önergesi yokken ivedilikle görüşme
kararı alınması,
2- a) İçtüzük hükümlerine uygun olarak öne sürülen yoklama
istemi üzerine yetersayı bulunup bulunmadığını belirlemek için yoklama
yaptırılmamış olması,
b) İvedilik konusundaki oylamanın hemen, arkasından yapılan
yoklamada çoğunluğun bulunmadığının saptanması karşısında, ivedilik kararının
oylanması sırasında da çoğunluğun bulunmadığının anlaşılması,
3- Plân Komisyonu raporu yerine, görüşmelerde Sosyal îşler
Komisyonu raporunun esas tutulmuş olması,
Gibi Anayasa ve içtüzük kurallarına aykırı tutum ve davranışlar
sonunda yasalaşması nedeniyle 4/7/1975 günlü, 1927 sayılı Yasanın 1. maddesinde
"Ancak, bu tazminatın T.C. Emekli Sandığına tabi olarak geçen hizmeti
süresine ait kısmı için ödenecek miktar, yaşlılık veya malûllük aylığının başlangıç
tarihinde T. C. Emekli Sandığı Kanununun yürürlükteki hükümlerine göre
emeklilik ikramiyesi için öngörülen miktardan fazla olamaz" biçiminde yer
alan hükmün Anayasaya aykırı olduğuna ve iptaline, 3. bentte Ahmet Salih Çebi,
1., 2. ve 3. bentlerde Nihat O. Akçakayalıoğlu'nun karşıoylarıyla ve
oyçokluğuyla,
B- İtiraz konusu kuralın yukarıda açıklanan nedenlerle ve biçim
yönünden iptaline karar verilmiş olması karşısında esas hakkında incelemenin
sürdürülmesine yer kalmadığına Muammer Yazar, Orhan Onar ve Yılmaz
Aliefendioğlu'nun karşı oylarıyla ve oyçokluğuyla,
12/6/1980 gününde karar verildi.
Başkan
Şevket Müftügil
|
Başkanvekili
Ahmet H. Boyacıoğlu
|
Üye
Osman Tokcan
|
|
|
|
Üye
Ahmet Salih Çebi
|
Üye
Muammer Yazar
|
Üye
Adil Esmer
|
|
|
|
Üye
Nihat O. Akçakayalıoğlu
|
Üye
Hüseyin Karamüstantikoğlu
|
Üye
Kenan Terzioğlu
|
|
|
|
Üye
Orhan Onar
|
Üye
Necdet Darıcıoğlu
|
Üye
İhsan N. Tanyıldız
|
|
|
|
Üye
Bülent Olçay
|
Üye
Yılmaz Aliefendioğlu
|
Üye
Yekta Güngör Özden
|
KARŞIOY YAZISI
Kıdem tazminatı ile Devletin ilgisi işveren olmasından
gelmektedir. Bu itibarla kıdem tazminatının artırılmasına ilişkin yasa
değişikliğinin Devletin faaliyetini düzenlemeyi öngören, uzun vadeli plânın
şümulünde mütalâası ve bu nedenle de Cumhuriyet Senatosundaki görüşmelerin
Bütçe ve Plân Komisyonunun raporu üzerine yürütülmesi zorunluluğu yoktur.
Nitekim tasarı Millet Meclisi Plân Komisyonunda da görüşülmemiştir.
SONUÇ:
Yukarıda açıklanan nedenle görüşmelerin Bütçe ve Plân Komisyonu
raporu üzerinden değilde, işin niteliğine uygun olarak, Sosyal işler Komisyonu
raporu üzerinden yürütülmesi de içtüzüğe, 77 sayılı Kanuna ve Anayasa'nın 129.
maddesine aykırı bir yön bulunmadığı düşüncesiyle kararın 3 numaralı bendindeki
çoğunluk görüşüne karşıyım.
KARŞIOY YAZISI
İtiraz konusu kural biçim yönünden iptal edildiğinden esas
hakkında inceleme yapılmasına gerek kalmadığına ilişkin çoğunluk kararına
katılmıyorum. Bunun nedenlerini belirtebilmek için biçim yönünden iptal edilen
bir yasa hükmünün esas yönünden de Anayasa'ya aykırı olup olmadığının aynı
zamanda araştırılıp incelenmesinde öne sürülebilen sakıncalar ile görünen
yararlar ayrı ayrı gözden geçirilmelidir.
A- Sakıncalar :
a- Zaman kaybı : Yasama organı sadece biçim yönünden iptal
edilen kuralı esas yönünden korumak zorunda değildir, günün koşullarına, ileri
sürülen itirazları değerlendirme sonuçlarına göre bir başka nitelikte yeniden
düzenleyebilir. Bu durumda biçim yönünden iptal edilen bir kuralın esas
yönünden Anayasa'ya aykırı olup olmadığının aranması işi uzatır ve geçirilen
zaman, yok yere kaybedilmiş olur diye düşünülebilir. Ancak, bu olasılık kadar,
esas yönünden incelenmemiş bulunan kuralın aynen korunması, yeniden
kanunlaştırılması olasılığı da vardır. İkinci kez esas yönünden yine iptali
istendiği takdirde kaybedilmiş ve edilecek zamanları birbirine eklersek
eskisinden kat kat çok olur. Bu itibarla zaman kazanma düşüncesi esasa ilişkin
itirazların inceleme konusu yapılmaması için yeterli neden sayılmamalıdır.
b- Oy açıklaması (Rey ihsası) : Esas yönünden Anayasa'ya
aykırılık savı biçimle birlikte incelenirse, kural ya bu yönden de iptal
edilecek, ya da esasa ilişkin itirazlar reddolunacaktır. Kuralın esas yönünden
de iptali halinde bir sakınca doğmaz. Esasa ilişkin itirazların reddi halinde
ise ilk bakışta şu durumlar ortaya çıkabilir :
1- Anayasa Mahkemesinin iptal etmediği kuralın yasama organınca
kaldırılması veya değiştirilmesi halinde mahkemenin oy açıklamasının, yeniden
açılacak davaya etkisi bulunmadığından bu açıklamanın sakıncasından söz
edilemez.
2- Yasama organının bahis konusu kuralı biçimine uygun olarak
esas yönünden eski metniyle yasalaştırılması, bu hükmün de Aııayasa'ya
aykırılığı iddiasıyle yeni bir iptal davası açılması durumunda mahkemenin oy
açıklamış olduğu ileri sürülebilir ise de Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve
Yargılama Usulleri Hakkındaki 44 sayılı Yasanın 44 ve Ceza Yargılamaları Usulü
Yasasının 23. maddeleri oy açıklamasını (rey ihsasını) hâkimin reddi için
yeterli sebep saymamış, bunun için hâkimin tarafsızlığını kuşkuya düşürecek
haller bulunmasını istemişlerdir. Oy açıklamasını, hâkimi red nedeni sayan
hüküm, Hukuk Yargılamaları Usulü Yasasının 29/2. maddesinde vardır. Bu da (yasa
gereği olmamak) koşuluyla sınırlıdır, özel yasa olan 44 sayılı Yasanın 44.
maddesi hükmü karşısında Hukuk Yargılamaları Usulü Yasası uygulanamaz. Bu
yasanın uygulanacağı ve red için oy açıklamasının yasa gereği olmamak koşulunun
da varlığı kabul edilse bile red halinde mahkemenin çalışabilme olanakları 44
sayılı Yasanın 43., 44. ve 46. maddeleri ile sağlanmıştır. Şu halde esasa
ilişkin itirazlar yönünden de işin incelenmesinde sakınca yoktur.
B- Esas yönünden Anayasa'ya aykırılığın incelenmesindeki
yararlar:
a- Yasa hükümlerinin biçim yönünden iptali ile yetinilmesi
durumlarında hemen her zaman Anayasa'nın 152. maddesinin tanıdığı yetkiye
dayanılarak iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarih ayrıca
kararlaştırılmaktadır. Bu süre "kararın Resmî Gazete'de yayımlandığı
günden başlayarak bir yılı" geçemeyecektir. Kanun koyucunun böylece
saptanan süre içinde aynı kuralı biçimine uygun olarak yeniden yasalaştırdığını
varsayalım. Bu hal olasılığın az olanı değil daha da çok olanıdır. Yeniden
yasalaşan eski hükmün Anayasa'ya aykırı olup olmadığının araştırılıp
incelenebilmesi yeniden dava açılmasına bağlıdır. Kimse dava açmağa
zorlanamayacağına göre esastan Anayasa'ya aykırı olduğu iddia ve gerekçesi ile
daha önce iptali istenmiş bulunan bir kuralın Anayasa'ya uygunluk denetimi
yapılamayacaktır. Bu ise söz konusu denetimin kısıtlanmasıdır ve hukukî bir
sakıncadır. Buna yer vermemek için biçim aykırılığı ile beraber esas yönünden
aykırılık itirazının da araştırılıp incelenmesinde yarar vardır.
b- Anayasa Mahkemesi, temelde yasaların Anayasa'ya uygunluğunu
sağlamaya yardımcı bir kuruluştur. Anayasa'ya esastan da aykırı olduğu ileri
sürülen bir hükme yöneltilen aykırılık sav ve dayanaklarının bu mahkemece
biçimle birlikte incelenerek görüş açıklaması yapılmasının kamusal yararı
bulunacağı kanısındayım.
Bu nedenlerle "esas hakkında incelemenin sürdürülmesine yer
kalmadığı" kararına katılmıyorum.
KARŞIOY YAZISI
İtiraz veya dava yoluyla Anayasa Mahkemesinin önüne iptal
istemiyle getirilen bir yasa, biçimi ve özüyle bir bütündür. Anayasa
Mahkemesinin incelemesi sırasında bu bütünlüğü yalnız bir yönüyle ele almakla
yetinmeyip, biçim ve özün değişik yönleriyle incelenmesi gerekir. İncelenen her
konu oylarla karara bağlanır ve varsa karşıoylar saptanır. Olayda dava konusu
yasa, biçim yönünden incelenerek Anayasa'ya aykırı bulunmuş ve öze girilmeden
iptal edilmiştir. Ancak incelemenin burada bitirilmeyerek öze inilmesi ve öz
açısından da Anayasa'ya aykırılığın olup olmadığının saptanmasından sonra
sonucuna göre yasanın biçim veya hem biçim ve hem de öz yönünden iptali
gerekirdi. Nitekim Anayasa Mahkemesi kararının IV. bölümü
"incelemeye" ayrılmıştır. İnceleme sonucunda çoğunluk kazanan
görüşler burada belirtilir, verilen karar, V. bölümde iptal ve red olarak
açıklanır. İnceleme sırasında biçim veya öz yönünden yapılan oylamalar belirli
konulardaki görüşleri saptamaya yarar. Dava konusu yasa, incelemeyi takiben
"red" veya "iptal" oylarına göre çoğunluğun oluştuğu yönde
karara bağlanır. İnceleme sırasında biçim yönünden Anayasa'ya aykırılığın
saptandığı yerde öze inilmeyerek iptal kararının verilmesi, yasanın yalnız
biçim yönünden incelenmesi sonucunu doğurur. Bu durum yasanın biçimiyle ve
özüyle bütün olduğu yolundaki tanıma uygun düşmez. Kaldı ki, dava biçim ve öz
yönünden açıldığı halde, işin yalnız biçim yönünden incelenerek karara
varılması istemin bir bölümü belki de en önemli bölümü karşılanmamış olacaktır.
Bu durum, 44 sayılı Yasanın 28. maddesindeki "taleple bağlı olma"
kuralına uygun düşmez.
Öteyandan Anayasa'nın 147. maddesi, Anayasa Mahkemesi'nin
yasalar ve TBMM İçtüzüklerinin Anayasa'ya, Anayasa değişikliklerinin de
Anayasa'da gösterilen biçim koşullarına uygunluğunu denetler hükmünü
getirmiştir. Bu kurala göre, Anayasa Mahkemesi'nin bir yasayı, Anayasa'nın
yalnız biçim koşullarına uygunluğu açısından denetleyeceği hal, "Anayasa
değişiklikleri" ile sınırlıdır. Bu maddeden, Anayasa Mahkemesi'nin Anayasa
değişikliği dışındaki tüm yasaları biçim ve öz yönünden denetlemesi gerektiği
sonucu da çıkmaktadır. Anayasa'nın söz konusu maddesini değiştiren 1488 sayılı
Yasanın ilgili gerekçesinde "Kanun vazıı olarak Türkiye Büyük Millet
Meclisinin tasarrufları, Anayasa'da belirtilen istisnalar dışında ve Anayasa'da
gösterilen şekil, usul ve esaslara göre Anayasa Mahkemesi'nin denetimine tabi
tutulmuştur." denmesi bu görüşü doğrulamaktadır.
Kaldı ki, Anayasa Mahkemesi gereken hallerde iptal hükmünün
yürürlüğe gireceği tarihi bir yılı geçmeyecek biçimde ayrıca kararlaştırabilir
(Mad. 152). İptal hükmünün yürürlük tarihinin ayrıca kararlaştırılmasında amaç,
iptal nedeniyle doğabilecek boşluğun parlamento tarafından Anayasa'ya uygun
biçimde çıkarılacak bir yasayla doldurulmasıdır. Anayasa bu hükümle, Anayasa
Mahkemesi'nin Anayasa'ya uygunluk yönünden Meclislere ışık tutmasını
istemektedir. Kanımızca Anayasa 152, maddesindeki "kararlar, gerekçesi
yazılmadan açıklanamaz" hükmü bu amaca dönüktür.
Nitekim maddeye bu hükmü ekleyen 1488 sayılı Yasanın
gerekçesinde bu ilâvenin sebebinin "gerekçe bilinmediği için, yasama ve
yürütme organlarınca yerine getirilmesinde çoğu kere ortaya çıkan
güçlükler" olarak gösterilmesi bu görüşü doğrulamaktadır. Dava konusu
yasanın yalnız biçim yönünden incelenerek karara bağlanması halinde, işin özü
yönünde parlamentoya ışık tutulmamış olacaktır. Aksaklıkların düzeltilerek aynı
içerikli yeni yasa yapılması halinde bu kez yasanın öz yönünden iptali gibi bir
sonuçla karşılaşılabilecektir. Bu durum Meclislerin ve Mahkemenin işlerinin
uzamasına, yasanın çıkışına bağlı kamu yararının elde edilmesinin gecikmesine
neden olacaktır.
Son olarak, Anayasa Mahkemesinin öz yönünden incelemeye girerek,
Anayasaya uygun bulduğu bir yasayı biçim yönünden iptal etmesi halinde, biçim
aksaklığı düzeltilerek özde aynı içerikle çıkarılacak yeni yasaya karşı dava
açıldığında, Anayasa Mahkemesi kurulunun öz yönünden eski kurulun görüşüyle
bağlı kalacağı ileri sürülebilir ise de, yeni yasanın ayrı numara alması, ayrı
bir yasa niteliğinde bulunması karşısında bu görüşe hak verilemez. Kaldı ki,
Anayasa Mahkemesi, bir süre önce Anayasaya uygun bulduğu bir yasayı, daha sonra
başka bir davada iptal edebildiğine göre, aynı içerikli de olsa yeni yasayı inceleyip
karara bağlayabilir.
Anayasa Mahkemesinin biçim ve öz yönünden iptal ettiği bir yasa
yerine yeni yapılan yasa da dava konusu olabilir. Çünkü ortada yeni bir yasa
vardır. Anayasa Mahkemesi kararlarının kesinliği iptal ettiği yasa içindir.
Yeni yasa her zaman dava konusu olabilir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle Anayasaya aykırı bulunan 1475
sayılı Yasanın 1927 sayılı Yasayla değişik 14. maddesinin altıncı fıkrasına
karşı açılan davada işin özünün de incelenmesi gerektiği oyu ile kararın bu
kısmına karşıyız.
Üye
Orhan Onar
|
Üye
Yılmaz Aliefendioğlu
|