ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı:1977/60
Karar Sayısı:1977/81
Karar Günü:24/5/1977
Resmi Gazete tarih/sayı:6.9.1977/16049
İptal
davası açan : Millî Selâmet Partisi Millet Meclisi Grubu.
Davanın
konusu : 4/4/1977 günlü, 2. Mükerrer 15899 sayılı Resmî Gazete'de yayınlanan
"Millet Meclisi İçtüzüğünün 93. maddesinin değiştirilmesine dair"
Millet Meclisinin 4/4/1977 günlü, 643 sayılı kararının Anayasa'ya ve içtüzük
kurallarına aykırı olduğu öne sürülerek iptali ve ayrıca dava sonuna kadar
yürütmenin durdurulmasına karar verilmesi istenmiştir.
II-
METİNLER:
l-
İptali istenen 4/4/1977 günlü, 643 sayılı Millet Meclisi Kararı şöyledir:
MİLLET
MECLİSİ KARARI
Millet
Meclisi İçtüzüğünün 93 üncü Maddesinin Değiştirilmesine Dair Karar No : 643
Madde
l- 5/3/1973 gün ve 584 karar No. lu Millet Meclisi içtüzüğünün 93 üncü maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:
"Madde
93- Seçimlerin yenilenmesine dair önergeler, Anayasa Komisyonunda görüşülür ve
Anayasa Komisyonu raporu Genel Kurulda Gündemdeki bütün konulardan önce
görüşüldükten sonra açık oya sunulur.
Madde
2- Bu İçtüzük değişikliği yayımlanmakla yürürlüğe girer.
Madde
3- Bu İçtüzük değişikliği Millet Meclisi tarafından yürütülür."
2-
Millet Meclisi İçtüzüğünün 93 üncü maddesinin değişiklikten önceki metni
şöyledir;
Seçimlerin
yenilenmesi kararı,
"Madde
93.- Seçimlerin yenilenmesine dair önergeler, Danışma Kurulunun görüşü
alındıktan sonra, Anaysa Komisyonunda görüşülür ve Anayasa Komisyonu raporu
Genel Kurulda görüşüldükten sonra açık oya sunulur."
3-
Dayanılan Anayasa kuralları:
Madde
12- Herkes, dil, ırk, cinsiyet, siyasî düşünce; felsefî inanç, din ve mezhep
ayrımı gözetilmeksizin, kanun önünde eşittir.
Hiç
bir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.
Madde
91.- Kanun teklif etmeye, Bakanlar Kurulu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
üyeleri yetkilidirler.
Üyeler,
kendi tekliflerini her iki Meclisin ilgili komisyonlarında savunabilirler.
4-
Millet Meclisi içtüzüğünün dava ile ilgili hükümleri:
Madde
19.- Danışma Kurulu, Millet Meclisi Başkanının başkanlığında siyasî parti grup
başkanları veya vekillerinden birisi veya onların yazdı olarak görevlendirdiği
birer milletvekilinden kurulur.
Bu
kurul, içtüzükte kendisine verilen görevleri yerine getirir ve Başkanın istemi
üzerine danışma niteliğinde görüş bildirir.
Gerektiğinde
bir Hükümet temsilcisi veya Meclis Başkanvekilleri de Danışma Kuruluna
çağrılabilir.
Danışma
Kurulu, Başkanın gerekli görmesi veya bir siyasî parti grubu başkanlığının
istemi üzerine en geç yirmidört saat içinde Başkan tarafından toplantıya
çağrılır.
Madde
27.- Komisyonlar, kendi başkanlarınca toplantıya çağrılır.
Zorunluluk
olmadıkça komisyon toplantısı için çağrı, en az iki gün önceden yapılır. Bu
çağrıda Komisyon Başkanınca hazırlanan gündem de belirtilir. Ancak, Komisyon
gündemine hâkimdir.
Bu
çağrı ve gündem komisyon üyelerine, Başbakanlığa, ilgili Bakanlıklara ve parti
gruplarına ve diğer ilgili komisyonların başkanlıklarına ve teklifleri gündemde
yer alan kanun teklifi sahibi Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinden ilk imza
sahibine gönderilir; ayrıca ilân tahtasına asılır.
Madde
36- Komisyonlar, kendilerine havale edilen kanun tasarı veya tekliflerini aynen
veya değiştirerek kabul veya reddedebilirler; birbirleriyle ilgili gördüklerini
birleştirerek görüşebilirler ve Türkiye Büyük Millet Meclisi binasında, Millet
Meclisi Başkanlığınca kendilerine ayrılan salonlarda toplanırlar.
Ancak;
komisyonlar, 90. maddedeki özel durum dışında kanun teklif edemezler,
kendilerine havale edilenler dışında kalan işlerle uğraşamazlar, Başkanlık
Divanının karan olmaksızın Genel Kurulun toplantı saatlerinde görüşme
yapamazlar ve kanun tasan ve tekliflerim bölerek ayrı ayrı metinler halinde
Genel Kurula sunamazlar.
Madde
37- Komisyonlarca havale edilen işlerin görüşülmesine havale tarihinden
itibaren kırksekiz saat sonra başlanabilir. Komisyona havale edilen evrak,
komisyon başkanlığınca re'sen veya komisyon üyelerinden beşi tarafından
yazıyla, istenirse, bastırılarak komisyon üyelerine dağıtılır. Bu takdirde, söz
konusu süre, dağıtım tarihinden itibaren başlar.
Danışma
Kurulunun tavsiyesi veya bir kanun tasarı veya teklifinin tümünün veya belli
hükümlerinin komisyona geri alınması veya geri verilmesi hallerinde, yukarıdaki
fıkrada yazılı süre kaydına uyulmayabilir.
Madde
50.- Millet Meclisi Genel Kurulunun gündemi şu kısımlardan ibarettir:
1.
Başkanlığın Genel Kurula sunuşları,
2.
Özel gündemde yer alacak işler,
3.
Seçim,
4.
Oylaması yapılacak işler,
5.
Genel Görüşme ve Meclis Araştırması yapılmasına dair öngörüşmeler,
6.
Sözlü sorular,
7.
Kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işler,
Danışma
Kurulunun teklifi ve Genel Kurulun onayı ile 5. ve 6. kısımların her biri için
haftanın belli bir gününde belli süre ayrılabilir.
3.
ve 4. kısımlardaki seçimler ve oylamalar için de haftanın belli bir günü
ayrılabilir.
Gündemdeki
işlerin görüşme sırası Başkanlıkça alınış tarihlerine göre tespit edilir.
Başkanlıkça
lüzum görülen hallerde, 7. bentteki işlerin görüşme sırası Danışma Kurulunca
Genel Kurula teklif olunabilir. Hükümet esas komisyonlar ve kanun teklifi
sahiplerinin bu konu ile ilgili istemleri de Danışma Kurulunda görüşülür.
Danışma
Kurulunun bu konudaki görüşü Genel Kurulun onayına sunulur.
Başkan
birleşimi kapatırken, gündemde bulunan hususlardan hangilerinin gelecek
birleşimde veya birleşimlerde görüşüleceğini Genel Kurula bildirir.
Bu
husus ayrıca ilân tahtasında ilân edilir.
Danışma
Kurulunun görüşü alınıp, Genel Kurulca kararlaştırılmadıkça, Başkan tarafından
görüşüleceği önceden bildirilmeyen hiç bir husus, Genel Kurulda konuşulamaz.
Madde
53- Genel Kurula sevk edilen bir komisyon raporu veya herhangi bir metin,
aksine karar alınmadıkça dağıtımı tarihinden itibaren kırksekiz saat geçmeden
görüşülemez.
Bu
süre geçmeden gündeme alınması, gündemdeki kanun tasarı ve teklifleri ile
komisyonlardan gelen diğer işlerden birine öncelik verilerek bu kısmın ilk
sırasına geçirilmesi, Hükümet veya esas komisyon tarafından gerekçeli olarak
Genel Kuruldan istenebilir. Bu takdirde, Genel Kurul, işaret oyuyla karar
verir.
Madde
58- Başkan birleşimi açtıktan sonra tereddüte düşerse yoklama yapar.
Görüşmeler
sırasında işaretle oylamaya geçilirken, on milletvekili ayağa kalkmak veya
önerge vermek suretiyle yoklama yapılmasını isteyebilir.
Yoklama,
elektronik oy düğmelerine basmak veya Başkan lüzum gördüğü zaman ad okunmak
suretiyle yapılır.
Yoklama
sonucunda, üye tamsayısının salt çoğunluğunun mevcut olmadığı anlaşılırsa,
oturum en geç bir saat sonrasına ertelenebilir. Bu oturumda da toplantı yeter
sayısı yoksa birleşim kapatılır.
Madde
60- Meclis Genel Kuruluna duyurulmasında zaruret görülen olağanüstü acele
hallerde beşer dakikayı geçmemek üzere, Başkanın takdiriyle en çok üç kişiyi
gündem dışı söz verilebilir. Hükümet bu konuşmalara cevap verebilir.
Hükümet,
olağanüstü acele hallerde gündem dışı söz isterse, Başkan bu istemi yerine
getirir. Hükümetin açıklamasından sonra, siyasî parti grupları birer defa ve
onar dakikayı aşmamak üzere konuşma hakkına sahiptirler.
Madde
64- Görüşmeye yer olup olmaması, Başkanı gündeme veya Millet Meclisinin çalışma
usullerine uymaya davet, bir konuyu öne alma veya geriye bırakma gibi usule ait
konular, diğer işlerden önce konuşulur.
Bu
yolda bir istemde bulunulursa, onar dakikadan fazla sürmemek şartiyle, lehte ve
aleyhte en çok ikişer kişiye söz verilir.
Bu
görüşme sonucunda oya başvurmak gerekirse, oylama işaretle yapılır.
Madde
71- Millet Meclisi Genel Kurulu, Başbakanın veya bir bakanın veya bir siyasî
parti grubunun yahut onbeş milletvekilinin yazılı istemi üzerine kapalı oturum
yapabilir.
Kapalı
oturum önergesi verilince, kapalı oturumda bulunabilecek şahıslar dışında
herkes toplantı salonundan çıkarılır. Salon boşaldıktan sonra kapalı oturum
önergesinin gerekçesi dinlenir. Bu gerekçe Hükümet adına Başbakan veya bir
bakan veya siyasî parti grubu sözcüsü veya önergedeki birinci imza sahibi
milletvekili yahut onun göstereceği bir diğer imza sahibi milletvekili
tarafından açıklanır. Genel Kurul işaret oyuyla karar verir.
Yukarıdaki
fıkrada söz konusu görüşmelerin tutanakları Divan üyelerince tutulur. Ancak,
Genel Kurul uygun görürse, yeminli stenolar bu görevi yerine getirebilirler.
Bakanlar
ve dinleyici olarak Cumhurbaşkanı kapalı oturumlarda bulunabilirler.
Kapalı
oturum sırasındaki görüşmeler hakkında, kapalı oturumda bulunanlar ve bulunma
hakkına sahip olanlar tarafından hiç bir açıklama yapılamaz. Bunlar Devlet
sırrı olarak saklanır.
Kapalı
oturumu gerektirmiş olan sebep ortadan kalkınca, Başkan, açık oturuma
geçilmesini teklif eder. Genel Kurul işaret oyuyla karar verir.
Madde
88- Kanunlarda veya içtüzükte aksine hüküm yoksa, kanun tasan veya teklifinde
bir maddenin reddi, komisyona iadesi, değiştirilmesi veya metne madde eklenmesi
hakkında, milletvekilleri, esas komisyon veya Hükümet değişiklik önergeleri
verebilirler. Bu esaslar dairesinde milletvekilleri tarafından tasan veya
teklif maddelerinin her fıkrası için dörtten fazla önerge verilemez.
Bir
kanun tasarı veya teklifinin, basılıp dağıtılmasından sonra en çok beş gün
geçmiş ve Genel Kurulda görüşüleceği gün, Başkan tarafından Genel Kurula en az
kırksekiz saat önce bildirilmişse, bu kanunun maddelerine ait değişiklik
önergelerinin konulmasından en geç yirmidört saat önce Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olması gereklidir. Kanunun görüşülmesine başlandıktan
sonra verilecek önergelerde en az beş üyenin imzası bulunmadıkça önerge işleme
konulmaz.
Değişiklik
önergeleri önce veriliş, sonra aykırılık sırasına göre okunur ve işleme konur.
Başkan her önerge için Komisyona, katılıp katılmadığını sorar. Komisyonunun
katılmaması halinde, önerge sahibi, isterse beş dakikayı geçmemek üzere
açıklama için söz alabilir.
Daha
sonra önergeler işaret oyu ile ayrı ayrı oylanır. Komisyonun katılmadığı ve
fakat Genel Kurulun kabul ettiği önerge ve ilgili maddeyi komisyon geri
isteyebilir.
Değişiklik
önergeleri ve gerekçeleri beşyüz kelimeden fazla ise, önerge sahibi önergesine
beşyüz kelimeyi geçmeyen bir özel eklemek zorundadır. Başkan, değişiklik
önergesinden derhal komisyonu haberdar eder.
III-
İLK İNCELEME :
Anayasa
Mahkemesinin 21/4/1977 gününde Kani Vrana, Şevket Müftügil, Halit Zarbun, Ziya
Önel, Abdullah Üner, Ahmet Koçak, Sekip Çopuroğlu, Fahrettin Uluç, Muhittin
Gürün, Lûtfi Ömerbaş, Ahmet Erdoğdu, Hasan Gürsel, Ahmet Salih Çebi, Nihat O.
Akçakayalıoğlu, Ahmet H. Boyacıoğlu'nun katılmalarıyle İçtüzüğün l5. maddesi
uyarınca yaptığı ilk inceleme toplantısında aşağıdaki sorunlar üzerinde
durulmuştur:
1-
Davacı, Millet Meclisi İçtüzüğünün bir maddesinde yapılan değişiklik nedeniyle
Anayasa Mahkemesine başvurmuş ve bu değişikliğin Anayasa'ya aykırı olduğunu
ileri sürerek iptalini istemiştir. Anayasa'nın değişik 147. maddesinin birinci
fıkrasında : (Anayasa Mahkemesi, Kanunların ye Türkiye Büyük Millet Meclisi
içtüzüklerinin Anayasa'ya, Anayasa değişikliklerinin de Anayasa'da gösterilen
şekil şartlarına uygunluğunu denetler.) hükmü yer almaktadır. Bu duruma göre
iptal isteminin incelenmesi Anayasa Mahkemesinin görevi içindedir.
Öte
yandan davacının Millet Meclisinde bir Siyasî Parti grubu olduğu ve dava
dilekçesinde imzası bulunan kişinin de grup adına dava açtığı ve grup
başkanvekili olduğu dosyada bulunan Millet Meclisi Başkanlığının yazısından
anlaşılmaktadır. Bu durumda 22/4/1962 günlü, 44 sayılı Kanunun 21. maddesinin
birinci fıkrasının 4 sayılı ve 25. maddesinin birinci fıkrasının 2 sayılı
bentlerinde Öngörülen koşullar gerçekleşmiştir. Davacının dava açma yetkisini belirten
belgelerde bir eksiklik yoktur.
2-
Davacı siyasî parti grubunun hangi milletvekillerinden oluştuğu, bunlardan
kaçının grup toplantısına katıldıkları ve kimlerin dava açılması yolunda oy
kullandıkları konularında dosyada açıklayıcı bilgi yoktur. Ancak davacı siyasî
parti grup başkanvekilince aslına uygunluğu onanan 6/4/1977 günlü grup
kararının 2 sayılı bendinde : (Millet Meclisi içtüzüğünün 93. maddesinin
değiştirilmesine dair 4/4/1977 tarihli ve 643 numaralı karar ile seçimlerin
yenilenmesine dair 5/4/1977 tarih ve 644 sayılı Millet Meclisi kararının iptali
için Anayasa Mahkemesine grup adına dava açılmasına oybirliğiyle karar
verildi.) denilmektedir. Karar defterinin 86 sayılı karara ilişkin bölümünün
onanlı fotokopisinde : (Toplantı tarihi : 6/4/1977; Başkanın Adı ve Soyadı :
Necmettin Erbakan; Azaların adı ve soyadı : Yoklama neticesinde çoğunluğun
olduğu tespit edilmiştir. Gündeme geçilmiş ve aşağıdaki karar alınmıştır.)
denilmekte ve kararın altında da Başkan ve Başkanvekilleriyle birlikte 10 kişinin
imzası bulunmaktadır.
Çoğunluğun
varlığı Başkanlıkça saptandıktan sonra ayrıca toplantıya katılanların kimler
olduğu yolunda bir işleme girişilmesinde zorunluk bulunmaktadır. Grubun
çoğunlukla toplandığı ve oybirliğiyle karar verildiği belirlendikten sonra
grubun bütününün kaç kişiden oluştuğu ve karara katılanların kimler olduğu
konusunda ayrıca belge aranmasına gerek yoktur. Kaldı ki 22/4/1962 günlü ve 44
sayılı Kanunun 25. maddesinin (2) sayılı bendinde de grup kararının üye
tamsayısının salt çoğunluğuyla alınmasına işaret edilmiştir.
Şekip
Çopuroğlu, Ahmet Erdoğdu, Hasan Gürsel ve Ahmet H. Boyacıoğlu belge eksikliği
nedeniyle 22/4/1962 günlü, 44 sayılı Yasanın 26. maddesi uyarınca işlem
yapılması gerektiği) düşüncesiyle bu görüşe katılmamışlardır.
3-
Dava dilekçesinde ileri sürülen isteklerden biri de, dava konusu içtüzük
hükmünün iptali işlemlerinin sonuna kadar, yürütmenin durdurulmasına karar
verilmesi hakkındadır.
Anayasa,
Anayasa Mahkemesinin görev ve yetkilerini yasalara bırakmaksızın doğrudan doğruya
kendisi düzenlemiştir.
Anayasa'nın
152. maddesinin öngördüğü temel ilke ile; Anayasa Mahkemesince Anayasa'ya
aykırılıkları nedeniyle iptal edilen yasa ya da İçtüzük hükümlerinin, gerekçeli
kararın Resmî Gazete'de yayımlandığı günde yürürlükten kalkması ve kimi
hallerde Anayasa Mahkemesinin iptal hükmünün yürürlüğe gireceği günü ayrıca
kararlaştırabilmesi yetkisiyle donatılmış bulunması, İptal hükmüne, etkisi
bakımından eşdeğerde sonuç doğuracağı açık olan yürütmenin durdurulması
yetkisinin ilke olarak Anayasa Mahkemesine tanınmadığını ortaya koyar. Bu
nedenle; dava konusu içtüzük hükmü hakkında yürütmenin durdurulmasına karar
verilmesi yolundaki istemin, Mahkememizin yetkisizliği nedeniyle reddi ,
gerekmektedir,
Kani
Vrana, Şevket Müftügil, Fahrettin Uluç, Ziya Önel ve Muhittin Gürün bu görüşe
katılmamışlardır.
Yürütmenin
durdurulması isteminin reddine karar verilmiş bulunmasına göre durumun davacı
siyasî partiye bildirilmesi gerekir.
Dosyada
başkaca bir eksiklik yoktur. O halde işin esası icelenmelidir.
Böylece
yapılan ilk inceleme toplantısı sonunda :
"l-
Dosyanın eksiği olmadığına, Sekip Çopuroğlu, Ahmet Erdoğdu, Hasan Gürsel ve
Ahmet H. Boyacıoğlu'nun (belge eksikliği nedeniyle 22/4/1962 günlü, 44 sayılı
Yasanın 26. maddesi uyarınca işlem yapılması gerektiği) yolundaki
karşıoylariyle ve oyçokluğuyle;
2-
Yürütmenin durdurulması isteminin, Mahkememizin yetkisizliği nedeniyle reddine
Kani Vrana, Şevket Müftügil, Fahrettin Uluç, Ziya Önel ve Muhittin Gürün'ün
karşıoylariyle ve oyçokluğuyla;
3-
Yürütmenin durdurulması isteminin reddedildiğinin davacıya tebliğine
oybirliğiyle;
4-
İşin esasının incelenmesine oybirliğiyle;"
karar
verilmiştir.
IV-
ESASIN İNCELENMESİ :
İşin
esasına ilişkin rapor, dava dilekçesi ve dosyadaki belgeler iptali istenen
İçtüzük hükmü, bu konudaki Millet Meclisi Tutanakları, ilgili içtüzük
kuralları, Anayasa'ya aykırılık iddiasına dayanak tutulan Anayasa hükümleri ve
gerekçeleri ve konu ile ilişkisi bulunan öteki metinler okunduktan sonra gereği
görüşülüp düşünüldü :
Davacı
siyasî parti grubu, iptali istenen İçtüzük hükmünün hem biçim hem esas yönünden
Anayasa'ya aykırılığını öne sürmektedir. Anayasa'ya uygunluk denetiminde
sürekli olarak izlenen yöntem, işin önce biçim, sonra öz yönünden
incelenmesidir. Bu işte de önce biçime ilişkin aykırılık savı incelenecektir.
A-
Biçim yönünden inceleme:
l-
Millet Meclisi Anayasa Komisyonu çalışmaları bakımından:
a)
İçtüzükçe saptanan çalışma saatine uyulmamış olması sorunu :
Davacı,
Millet Meclisi Anayasa Komisyonu toplantısının içtüzüğe ve dolayısiyle
Anayasa'nın 85. maddesine aykırı olarak yapıldığını öne sürmektedir. Millet
Meclisi İçtüzüğünün 36. maddesine göre, Genel Kurulun toplantı saatlerinde
başkanlık divanının karan alınmadıkça, komisyonlar toplantıya çağrılamaz.
Millet Meclisi Anayasa Komisyonunun böyle bir karar olmadan toplanmış bulunması
nedeniyle, yapılan işlerin hükümsüz olduğu ileri sürülmüştür.
Davacının
bu iddiası olaylara uymamaktadır. Komisyon 29/3/1977 Salı günü saat 16.00 da
toplanmıştır. Her ne kadar içtüzüğün 55. maddesi, haftanın Salı, Çarşamba ve
Perşembe günleri saat 15 - 19 arasını Millet Meclisi Genel Kurulunun toplantı
zamanı olarak saptamış ise de, 29/3/1977 gününde 71. Birleşim açılmış ancak
toplantı yeter sayısı sağlanamadığından, Pazartesi toplanmak üzere Birleşim saat
15.25 de kapatılmıştır. Genel Kurul Birleşim kapandıktan sonda saat 16.00 da
toplanan Komisyonun çalışması sırasında Genel Kurul toplantısı yoktur.
(29/3/1977 günlü, 71. Birleşim Millet Meclisi Tutanak örneği). Kaldı ki, Millet
Meclisi Başkanlığının 8/3/1974 günlü, 540 sayılı yazısı ile Anayasa
Komisyonunun, Genel Kurulun toplantı saatlerinde de çalışabilmesine Başkanlık
Divanınca onanlı dosyadır.)
Gösterilen
nedenlerle bu yöne ilişkin iptali istemi reddedilmelidir.
b)
Görüşmelerin başlayabilmesi için gerekli süreye uyulmamış olması sorunu:
Dava
dilekçesinde, Millet Meclisi Anayasa Komisyonundaki görüşmelerin, İçtüzüğün 27.
ve 37. maddelerinde öngörülen sürelere uyulmadan başlatıldığı ve böylece teklif
üzerinde hazırlanmak ve görüşmelere katılmak olanağı verilmediği, bu nedenle
Anayasa'nın 91. maddesine aykırı davranıldığı ileri sürülmüştür.
Gerçekten
İçtüzüğün 27. maddesinde; komisyon toplantısına ilişkin çağrının, zorunluk
olmadıkça, en az iki gün öncesinden yapılacağı ve çağrıda gündemin
belirtileceği açıklanmakta, ancak komisyonun göndemine hakim olduğu hükmüne yer
verilmektedir. 37. maddede de komisyonlara havale edilen işlerin görüşülmesine,
havale tarihinden itibaren 48 saat sonra başlanabileceğinden, ancak Danışma
Kurulunun tavsiyesi ile bu koşula uyulmıyabileceğinden söz edilmektedir.
Bu
konuya ilişkin işlemler şöyledir;
İçtüzüğün
93. maddesinin değiştirilmesine ilişkin teklif 28/3/1977 günü saat 15.30 da
Komisyona gönderilmiştir. Aynı gün komisyon başkanı, Millet Meclisindeki siyasi
parti gruplarının başkanlıklarına yazdığı yazıda, önergenin önemini belirtmiş
ve bu önemin gerektirdiği zorunluk karşısında komisyon toplantısının 29/3/1977
günü saat 16.00 yapılmasının uygun olacağını bildirmiştir. Toplantıda gündem
kabul edilmiş ve görüşmelere geçilmesi kararlaştırılmıştır. (Millet Meclisi
Anayasa Komisyonu tutanak örneği.)
Yapılan
işlemler, yukarıdaki açıklamalar karşısında, İçtüzüğün 27. maddesinin öngördüğü
yönteme uygun düşmekte ise de, 37. maddede yazılı yönteme uygun bulunmaktadır.
Çünkü İçtüzük değişikliği önergesi, havale tarihinden 48 saat geçmeden
Komisyonda görüşmeye alınmıştır. Ancak Anayasa Mahkemesinin çeşitli
kararlarında da belirtildiği üzere İçtüzüklerin biçime ilişkin tüm hükümlerinin
aynı önem derecesinde bulunduğu düşünülemez. Bunların arasında Yasama
Meclisince verilen kararın geçerliliği üzerinde etkili olabilecek nitelik
taşıyanlar bulunduğu gibi, ayrıntı sayılabilecek nitelikte olanlar da vardır.
Birinci kümeye girenlere aykırı tutumun iptal nedenini oluşturacağı, buna
karşılık öteki biçim kurallarına uymamanın iptali gerektirmiyeceğini kabul
etmek yerinde olur, Anayasa'da gösterilmeyen ve yalnız içtüzükte bulunan biçim
kuralları arasında böyle bir ayırım yapılması zorunludur. Çünkü İçtüzüklerdeki
biçim kurallarına aşırı bağlılık Yasama Meclislerinin çalışmalarını gereksizce
aksatır, içtüzük hükümlerine aykırı düşen işlemlerden hangilerinin iptal nedeni
sayılacağı sorunu, uygulanacak içtüzük hükmünün önemine ve niteliğine göre
çözülecek ve incelemeleri sırasında Anayasa Mahkemesince değerlendirilip
saptanacak bir konudur.
İçtüzüğün
37. maddesinde yazılı yöntem, görüşmelere başlamadan önce üyelerin konu
hakkında hazırlanmalarını ve bilgi toplamalarım sağlama ereğini gütmektedir.
Olayda konu erken seçime ilişkindir. Seçimlerin yenilenmesi hakkında verilmiş
olan önergeler Millet Meclisi Anayasa Komisyonunda incelenecektir. Bu işlem
içtüzüğün 93. maddesi uyarınca ancak Danışma Kurulunun görüşü alındıktan sonra
olanak içme girmektedir. Danışma Kurulu ise erken seçimi benimsemeyen üyelerin
katılmaması yüzünden toplanamamaktadır. Öte yandan konu başında, siyasal
çevrelerde ve kamu oyunda uzun süredir tartışılmaktadır. Erken seçim
tekliflerinin işleme konulmasına ve üzerinde görüşme açılmasına olanak sağlamak
amacı ile içtüzüğün 93. maddesinin değiştirilmesini öngören önergeler
hazırlanmıştır. Durum böyle olunca Millet Meclisi Anayasa Komisyonu üyelerinin
konu hakkında önceden ayrıntılı bilgi sahibi olamadıkları savunulamaz. Kaldı
ki, komisyon çağrısız toplanmış değildir. İşin ele alınmasından bir tam gün
geçtikten sonra konu görüşülmüş ve karara bağlanmıştır. Bu koşullar içerisinde
içtüzüğün 37. maddesine uyulmamış olmasını, alınan kararın Anayasa'ya da aykırı
düştüğü sonucunu ortaya koyacak ve Meclis iradesini sakatlayacak ölçüde ve
ağırlıkta bir yöntem yanlışlığı saymaya yer yoktur. Davacının bu yöne ilişkin
iptal istemi reddedilmelidir.
2-
Genel kurul çalışmaları bakımından:
a)
Toplantı yeter sayısının saptanması sorunu:
Davacı,
konunun görüşüldüğü 4/4/1977 günlü Birleşimde yoklamanın elektronik aygıtla
yapıldığını, aygıtın bozuk olması nedeniyle ad okunarak yoklama yapılması
gerektiği yolundaki itirazların dinlenmediğini ileri sürmüş ve yapılan
görüşmelerin geçersiz olduğunu savunmuştur. Bu arada aygıtın bozukluğuna
ilişkin Başkanlık Divanının çeşitli açıklamalarına da işaret edilmiştir.
İncelenen
Millet Meclisi tutanaklarından ve davacının dayandığı Başkanlık Divanı
açıklamalarından, aygıtın tümüyle işlemez durumda olmayıp, kimi
milletvekillerinin önlerindeki anahtar ve düğmelerin çalışmadığı anlaşılmaktadır.
Gerçekten elektronik aygıtla 265 üyenin varlığı belirlenip gündemdeki işlerin
görüşülmesine geçilmiş, sıra kanun tasarı ve teklifleriyle Komisyonlardan gelen
öteki işlerin görüşülmesine gelince; Başkan gündemin 147. maddesinde yer alan
İçtüzüğün 93. maddesinin değiştirilmesine ilişkin teklifin öncelikle
görüşülmesi hakkında Anayasa Komisyonu Başkanı tarafından verilen önergeyi
okutmuş, leh ve aleyhinde konuşmak isteyenlere söz vermiştir. Önergenin oya
sunulacağı sırada 10 milletvekili ayağa kalkarak yoklama isteğinde
bulunmuşlardır. Yoklama elektronik aygıtla yapılmıştır. Bir milletvekili
"bu anahtarlar çalışmıyor" demesine karşılık Başkan "Anahtarları
çalışanlar kâfi efendim" cevabını vermiştir. Anahtarları çalışmayan kimi
milletvekilleri itiraz etmişlerdir. (Millet Meclisi 75. Birleşim tutanak
Örneği). Bu durumda, çalışan anahtarlarla yapılan yoklama sonunda 285 üyenin
salonda bulunduğu gözönüne alınırsa, anahtarları çalışmayan üyelerle bu sayımın
daha da çok olabileceği sonucuna varmak gerekir. O halde görüşmelerin yeter
sayı olmadan yapıldığı yolundaki savın yersizliği açıktır.
Öte
yandan elektronik aygıtla yoklama yapılmış olması İçtüzük hükümlerine de uygun
düşmektedir. İçtüzüğün "yoklama" kenar başlığını taşıyan 58.
maddesinde : "yoklama elektronik oy düğmelerine basmak veya Başkan lüzum
gördüğü zaman ad okunmak suretiyle yapılır." denilmektedir. Olayda sağlam
düğmelere basan milletvekillerinin sayısı birinci kez 265, ikinci kez 285
olduğuna göre, Başkan tarafından ad okunarak yoklama yapılmasına gerek
görülmemesi doğaldır. Kaldı ki 226 dan daha az kişinin varlığı yerine 285
kişinin varlığının saptaması gözle bile ayırt edilebilecek bir olay olduğu
gözönünde tutulursa, Başkanın bu konuda duraksamaya düşmemiş olmasını uygun
karşılamak gerekir.
Yukarıdaki
açıklamalar iptali istenen içtüzük hükmünün görüşüldüğü sırada Genel Kurulda
toplantı yeter sayısı bulunmadığı yolundaki savın yersizliğini kanıtlayacak
niteliktedir. Davacının bu nedene dayanan iptal isteminin reddi gerekmektedir.
b)
Değişiklik önergesinin öncelikle görüşülmesi sorunu:
İçtüzüğün
93. maddesinin değiştirilmesine ilişkin önerge ve Anayasa Komisyonu raporu 29
ve 30/3/1977 günlerinde üyelere dağıtılmış ve Millet Meclisinin 4/4/1977 günlü,
75. Birleşim gündeminin "7. Kanun tasarı ve teklifleriyle Komisyonlardan
gelen diğer işler" bölümünün 147. sırasında yer almıştır. Görüşmelerde
sıra gündemin bu bölümüne gelince; Anayasa Komisyonu Başkanı bir önerge vermiş
ve "Seçim konusunun bir an önce karara bağlanması ile ülkede ekonomik,
siyasal ve sosyal alanlarda hüküm süren olumsuz etkiler önleneceğinden,
içtüzüğün 53. maddesi gereğince, gündemdeki kanun tasarı ve teklifleriyle
komisyonlardan gelen diğer işlerin tümünden evvel görüşülmesini sağlamak
için" değişiklik teklifine "öncelik verilerek bu kısmın ilk sırasına
geçirilmesine karar verilmesini Anayasa Komisyonu karan gereği olarak"
istemiştir. (Millet Meclisi 4/4/1977 günlü 75. Birleşim tutanak örneği).
Başkan
önergeyi oya sunmuş ve kabul edildiğini açıklamıştır.
Davacı
siyasî parti grubu, bu işlemin İçtüzüğün 50. maddesine aykırı olduğunu ileri
sürmektedir. Oysa 50. madde gündem düzenlenmesi ile ilgili olup öncelik
işlemlerini kapsamamaktadır. Maddenin başlığı "gündem" dir, içeriği
de gündemdeki işlerin görüşme sıralarının saptanmasıdır. Maddenin son
fıkrasında da "Danışma Kurulunun görüşü alınıp, Genel Kurulca
kararlaştırılmadıkça Başkan tarafından görüşüleceği önceden bildirilmeyen hiç
bir husus, Genel Kurulda görüşülemez" denilmektedir. Bu hükmü doğal
karşılamak gerekir. Çünkü gündemde olmayan bir işin görüşülmesi demokratik
kurallarla bağdaşmaz. Üzerinde önceden düşünülmeden, sosyal, ekonomik ve
siyasal etkileri hesaplanmadan ortaya atılan bir sorunun hemen karara
bağlanması, fikir özgürlüğüne dayanan görüşme ilkesinin giderek yozlaşmasına ve
yok olmasına yol açabilir. Bu nedenle gündemin önceden saptanması ve sıraya
uygun olarak görüşmelerin sürdürülmesi gerekir. Ancak gündeme girecek işler
saptanıp sırası düzenlendikten ve gündemin dağıtımı yapıldıktan sonra görüşme
sırasında öngörülen değişiklikler 50. maddeye değil 53. maddeye bağlıdır.
Öncelik sorunu ancak bu aşamada söz konusu olabilir. Gerçekten 53. maddenin 2.
fıkrasında "...gündemdeki kanun tasarı ve teklifleriyle komisyonlardan
gelen diğer işlerden birine öncelik verilerek bu kısmın ilk sırasına
geçirilmesi, hükümet veya esas komisyon tarafından gerekçeli olarak Genel
Kuruldan istenebilir." denilmektedir. Dava konusu metnin daha önce gündeme
alınmış olduğu gözönünde tutulursa, Komisyon Başkanının yazılı önergesi üzerine,
ilk sırada görüşülmesine ilişkin öncelik kararı alınmasında İçtüzüğe aykırı bir
yön bulunmamıştır.
Öte
yandan Millet Meclisi Anayasa Komisyonunda yapıldığı ileri sürülen aykırılıklar
nedeniyle görüşme konusu metnin ele alınmayarak Komisyona geri gönderilmesi
gerektiği yolunda davacının öne sürdüğü görüş de tutarlı değildir. Çünkü
yukarıda belirtildiği üzere Komisyonda yapılan işlemlerde, kabul edilen metnin
sağlığını etkileyecek bir aykırılık saptanamamıştır. Kaldı ki Başkan bu konuda
içtüzüğün 64. maddesi uyarınca usul tartışması açmış, leh ve aleyhte konuşmalar
yapılmış, sonunda öne sürülen görüş benimsenmeyerek öncelik önergesi oylanıp
kabul edilmiştir. Bu konuda yapılan işlemlerde İçtüzüğe ve dolayısiyle
Anayasa'ya aykırılık yoktur.
c)
Değişiklik önergeleri gerekçelerinin okunmamış olması sorunu :
Davacı,
içtüzüğün 93. maddesini değiştiren teklif üzerinde Milletvekillerince
değiştirge önergeleri verildiğini, bunların okunup oylandığını, fakat
bazılarının aynı nitelikte olduğu kabul edilerek gerekçelerinin okunmadığını,
oysa her önergenin ayrı gerekçesi bulunduğunu bildirmiş, yapılan işlemlerin
İçtüzüğe ve dolayısiyle Anayasa'ya aykırı olduğunu ileri sürmüştür.
Millet
Meclisinin 4/4/1977 günlü, 75. Birleşim tutanaklarına göre durum şöyle
özetlenebilir:
İçtüzüğün
93. maddesinin değiştirilmesine ilişkin teklifin tümü üzerindeki görüşmeler
bittikten sonra maddelere geçilmesi oylanmış ve kabul edilmiştir. 93. madde
üzerindeki teklif hakkında bağlı olduğu siyasî parti grubu adına söz isteyen
bir milletvekiliyle kişisel olarak söz isteyen başka bir milletvekilinin
oturuma gelmemiş bulundukları saptanmış, bundan sonra değiştirge önergelerinin
okunmasına geçilmiş, kimi önergeler gerekçeleriyle birlikte okunmuştur. Ancak
bunlardan bir çoğunun aynı gerekçeye dayandığı açıklanarak her önergeye ilişkin
gerekçenin ayrı ayrı okutulmadığı Başkan tarafından belirtilmiştir, bütün
önergeler ayrı ayrı oylanmış ve reddedilmiştir. Oylamadan önce önerge
sahiplerine söz verilmiş, fakat ilgililerin oturumda bulunmadıkları saptanmıştır.
Millet
Meclisi içtüzüğünün 88. maddesinde değişiklik önergelerinin önce veriliş, sonra
aykırılık sırasına göre okunacağından ve işleme konulacağından söz
edilmektedir. Önerge gerekçelerinin de okunacağı hakkında herhangi bir hüküm
yoktur. Her önergenin oylanmasından önce önerge sahibine söz verileceği ve 5
dakikayı geçmemek üzere açıklama yapabileceği yine içtüzüğün 88. maddesinde
belirtilmiştir. Olayda bir zorunluk olmadığı halde kimi önergelerin gerekçeleri
okutulmuş, kimilerinin de aynı gerekçeye dayandıkları açıklanarak bunların
gerekçelerinin ayrı ayrı okunmasına gerek görülmemiştir. Ancak içtüzük hükmü
uyarınca her önergenin okunmasından sonra ve oylamadan önce önerge sahibine söz
verilmek istendiği halde bunların salonda bulunmadıkları saptanmıştır. Bu
durumda yapılan işlemlerin içtüzüğe ve dolayısiyle Anayasa'ya aykırılığından
söz edilmesine olanak yoktur. Davacının bu yöne ilişkin iptal isteminin reddi
gerekir.
d)
Davacı; yukarıda sayılanlardan başka, İçtüzüğün 93. maddesini değiştiren
teklifin görüşülüp kabul edildiği 4/4/1977 günlü, 75. Birleşimde :
aa)
Genel Görüşme ve Meclîs araştırmaları önergelerinin okutulmamasının,
hb)
Gizlilik Önergesinin işleme konulmamasının,
cc)
Komisyonlarda inceleme süresi dolan tasarı veya tekliflerin gündeme alınmasına
ilişkin önergelerin işleme konulmamasının,
dd)
Hükümet adına içişleri Bakanına gündem dışı söz verilmemesinin,
Kabul
edilen metnin iptalini gerektirecek nitelikte olduğunu öne sunmuştur.
Bu
konuda genel olarak söylenecek şey şudur :
Aykırılığı
öne sürülen bu işlemlerin Genel Kurulca kabul edilen ve iptal davasına konu
yapılan işle hiç bir ilgisi yoktur. Bu bakımdan sözü edilen işlemlerin, iptali
istenen metnin biçim yönünden sağlığına etkili olduğu düşünülemeyeceğinden bu
konularda ayrıntılı açıklamalar yapılmasına gerek kalmamıştır.
Yukardan
beri açıklanan nedenler karşısında; iptali istenen içtüzük değişikliğinin biçim
yönünden sakat olduğunu, içtüzük hükümlerine ve dolayısiyle Anayasa'ya aykırı
olarak yürürlüğe konulduğunu kabule olanak yoktur. Biçime ilişkin iptal istemi
tümüyle hukuksal dayanaktan yoksundur ve reddedilmelidir.
B-
Öz yönünden inceleme :
Davacı,
içtüzüğün 93. maddesinin değişiklikten Önce Anayasa doğrultusunda bir hüküm
getirdiğini, oysa değişiklikten sonra bu niteliğini yitirdiğini,
"alelacele seçim kararı alınması" yollarının açıldığını, bu gibi
girişimlerin memlekette ekonomik, sosyal ve siyasal istikrarı bozacak sonuçları
da birlikte getirebileceğini belirterek değişik metnin öz yönünden de
Anayasa'ya aykırı olduğunu öne sürmüştür.
İçtüzüğün
93. maddesinin değişiklikten önceki metni şöyle idi : "Seçimlerin
yenilenmesine dair önergeler, Danışma Kurulunun görüşü alındıktan sonra Anayasa
Komisyonunda görüşülür ve Anayasa Komisyonu raporu Genel Kurulda görüşüldükten
sonra açık oya sunulur."
İptali
istenen değişiklik bu metinden "Danışma Kurulunun görüşü alındıktan
sonra" deyiminin çıkarılmasına ilişkindir. Bundan başka 93. maddeye
"Anayasa Komisyonu raporu Genel Kurulda gündemdeki bütün konulardan
önce" görüşülmesi hakkında yeni bir hüküm de eklenmiştir. Davacı özellikle
"Danışma Kurulunun görüşü alındıktan sonra" deyiminin maddeden
çıkarılmasına karşıdır.
İçtüzüğün
19. maddesinde, Danışma Kurulunun kuruluşundan ve görevlerinden söz
edilmektedir. Danışma Kurulu Millet Meclisi Başkanının Başkanlığında siyasî
parti grup başkanları veya vekillerinden birisi veya onların yazılı olarak
görevlendirdiği birer milletvekilinden kurulur ve içtüzükte gösterilen
görevleri yapar.
Danışma
Kurulu Anayasal bir kuruluş değildir, yani Anayasa'ca öngörülmemiş İçtüzükle
kurulmuştur. Kuruluş amacı, siyasî parti gruplarının Millet Meclisi
çalışmalarına katılmalarında uyum sağlamak ve bu Çalışmalara yön vermektir.
Ancak Danışma Kurulundan görüş alma zorunluğunu koyan bir İçtüzük kuralının,
Millet Meclisinin salt yetkisinde olan konular hakkında uygulama alanı bulması
olanaksızdır. Çünkü içtüzük kuralları, Meclis iradesinin serbestçe
belirlenmesini engelleme değil, kolaylaştırma amacını güderler. Anayasa'nın 69.
maddesi seçimlerin yenilenmesi hakkında karar verme yetkisini Millet Meclisine
vermiştir. Bu konuda Danışma Kurulundan görüş alınmasının zorunlu olduğunu
öngören bir hüküm, bu kuruluşun yukarıda açıklanan kuruluş amacına ters düşer.
Bu bakımdan seçimlerin yenilenmesine ilişkin önergelerin "Danışma
Kurulunun görüşü alındıktan sonra" görüşülebileceği yolunda içtüzüğün 93.
maddesinde yer alan hükmün madde metninden çıkarılması, Anayasa ilkelerine
uygun bir düzenlemedir.
Özetlenecek
olursa; "Millet Meclisi içtüzüğünün 93. maddesinin değiştirilmesine
dair" 4/4/1977 günlü, 643 sayılı Millet Meclisi kararının gerek biçim,
gerek öz yönününden Anayasa'ya aykırı bir yönü yoktur. İptal isteminin reddi
gerekir.
V-
SONUÇ:
Millet
Meclisi İçtüzüğünün 93. maddesinin değiştirilmesi hakkında Millet Meclisinin
4/4/1977 günlü, 643 sayılı kararının biçim ve öz yönünden Anayasa'ya aykırı
bulunmadığına ve davanın reddine,
24/5/1977
gününde oybirliğiyle karar verildi.
|
|
|
|
Başkan
Kâni
Vrana
|
Başkanvekili
Şevket
Müftügil
|
Üye
Halit
Zarbun
|
Üye
Ziya
Önel
|
|
|
|
|
Üye
Abdullah
Üner
|
Üye
Ahmet
Koçak
|
Üye
Şekip
Çopuroğlu
|
Üye
Fahrettin
Uluç
|
|
|
|
|
Üye
Lütfi
Ömerbaş
|
Üye
Ahmet
Erdoğdu
|
Üye
Hasan
Gürsel
|
Üye
Ahmet
Salih Çebi
|
|
|
|
Üye
Adil
Esmer
|
Üye
Nihat
O. Akçakayalıoğlu
|
Üye
Ahmet
H. Boyacıoğlu
|
KARŞIOY
YAZISI
Mahkememizin
Esas: 1977/60, Karar: 1977/81 sayılı kararında Sayın Ahmet H. Boyacıoğlu'nun
karşıoy yazısında belirtilen gerekçeler, bu konudaki düşüncemi yansıttığından
aynı gerekçelerle sözü geçen karara katılmıyorum.
KARŞIOY
YAZISI
İptal
davasını, Millî Selâmet Partisi Millet Meclisi Grubu açmıştır. 22/4/1962 günlü,
44 sayılı Yasanın 21. maddesi 1. fıkrasının 4 sayılı bendi, bu konudaki
yetkiyi, siyasî partilerin Türkiye Büyük Millet Meclisi gruplarına tanımıştır.
Söz konusu 21. madde şöyledir.
"Kanunların
veya Yasama Meclisleri İçtüzüklerinin tümü veya bunların belirli madde ve
hükümlerinin Anayasa'ya aykırılığı iddiasiyle Anayasa Mahkemesinde doğrudan
doğruya iptal davası açabilecek olanlar şunlardır :" denildikten sonra 4.
bentte de "Siyasî Partilerin Türkiye Büyük Millet Meclisi grupları"
nı Anayasa Mahkemesine iptal davası açmaya yetkili olanlar arasında saymıştır.
Yasa, siyasal parti gruplarına bu yetkiyi tanıdıktan sonra ayrıca bu grupların
Anayasa Mahkemesine iptal davası açabilmelerini kimi koşullara bağlamıştır.
Grupların, iptal davası açılması konuşunda nasıl karar vereceklerini, grubun
karar yeter sayısının ne olacağını, bu kararlar üzerine dava açmaya yetkili
olanların kimler bulunduğunu yasa belirlemiştir. Bu konudaki kuralları gösteren
22/4/1962 günlü, 44 sayılı Yasanın 25. maddesinin birinci fıkrası ve 2 sayılı
bendi şöyledir: "Kanunların ve Yasama Meclisleri içtüzüklerinin Anayasa
aykırılığı sebebiyle açılacak iptal davası;
1-
..................
2-
21. maddenin 1. fıkrasının 4. bendinde yazılı siyasî parti gruplarının genel
kurullarının en az üye tamsayısının salt çoğunluğuyle alacakları karar üzerine,
grup başkanları veya vekilleri;" Söz konusu 25. maddesinin ilgili
kurallarına göre,
a)
Siyasal Parti Genel Kurulu'nun toplanması,
b)
En az üye tam sayısının salt çoğunluğuyle karar alması.
Zorunludur.
Oysa, olayımızda, ilk inceleme sonucu, Yüksek Mahkemece "21/4/1977 günü
verilen kararın 2 sayılı bölümünde açıklandığı gibi davacı siyasal parti
grubunun hangi milletvekillerinden oluştuğu, bunlardan Kaçının grup
toplantısına katıldıkları ve kimlerin dava açılması yolunda yy kullandıkları
açıklığa kavuşmamıştır. Bu siyasal partinin karar defterinin 86 sayılı karara
ilişkin bölümünün onanlı fotokopisinde, yoklama sonucu çoğunluğun olduğu yazılı
olmasının, yasal anlamda, bir çoğunluğun bulunup bulunmadığını kabul etmeğe
yeterli saymak güçtür. Çünkü yasa, iptal davasını açabilmek için siyasal parti
grubunun genel kurulunun "en az üye tam sayısının salt çoğunluğu" nu
zorunlu görmekledir. Burada yasanın buyurduğu bu yeter sayının var olup
olmadığı belli değildir. Durum böyle iken ilk inceleme sonucu verilen 21/4/1977
günlü kararda belirtildiği gibi "Grubun çoğunlukla toplandığı ve
oybirliğiyle karar verildiği belirlendikten sonra, grubun bütününün kaç kişiden
oluştuğu ve karara katılanların kimler olduğu konusunda ayrıca belge aranmasına
gerek yoktur." biçimindeki gerekçeye katılmak olanağı yoktur. Davacı
siyasal partinin, iptal davası açılmak üzere, gruplarının Genel Kurullarının
sayısının ne olduğu, katılanların kaç kişi bulunduğu belli olmadan, bu parti
karar defteri fotokopisine göre 86 sayılı kararda "yoklama neticesinde
çoğunluğun olduğu tespit edilmiştir. Gündeme geçilmiş ve aşağıdaki karar
alınmıştır." denilmesi yeterli sayılarak karara temel tutulması yerinde
değildir. Eksik belge ile özün incelenmesine geçilmesi olasılığı yoktur. Kaldı
ki, Anayasa Mahkemesinin bu konuda verdiği 1967/6 Esas, 1968/9 Karar sayılı
kararı da bu görüş doğrultusundadır. Bu nedenlerle 21/4/1977 günlü ilk inceleme
Kararının 2. bendindeki karar kesimine katılmıyorum.
KARŞIOY
YAZISI
Anayasa'nın
148. maddesinde, Anayasa Mahkemesinin kuruluşu ile yargılama usullerinin
kanunla düzenleneceği buyruğu yer almaktadır. Bu buyruk uyarınca ve Anayasa'nın
geçici 7. maddesi hükmüne göre çıkarılan 22/4/1962 günlü 44 sayılı Yasa ile
Yargılama usulleri düzenlenmiş ve yürürlüğe konulmuş bulunmaktadır.
44
sayılı Yasanın "iptal davasının açılması; temsil" kenar başlıklı 25.
maddesinin 2 numaralı fıkrasında, siyasî parti gruplarının doğrudan doğruya
açacakları iptal davalarında uymak zorunluğunda oldukları koşullar gösterilmiş
ve uygulanması gereken yöntem belirtilmiştir. Sözü edilen fıkra hükmü şöyledir:
(iptal davası......
"21.
maddenin 1. fıkrasının 4. bendinde yazılı siyasî parti gruplarının Genel
Kurullarının en az üye tamsayısının salt çoğunluğu ile alacakları karar üzerine
Grup Başkanları veya vekilleri, ."
Tarafından
açılır.)
Öte
yandan aynı Yasanın "iptal davasının uyulacak hususlar" kenar
başlıklı 26. maddesinin üçüncü fıkrasında "Davanın açıldığı tarihte
dilekçede imzası bulunanlar, ayrıca, yetkilerini belirten belgeleri ve kurum,
kurul ve siyasî partilerle siyasî parti gruplarının kendilerine yetki
verilmesine dair kararların tasdikli Örneklerini dilekçe ile birlikte, Genel
Sekreterliğe vermek zorundadırlar." hükmü öngörülmüş ve bu kurala
uyutmamanın yaptırımı da aynı maddenin 4. ve 5. fıkralariyle düzenlenmiştir.
26.
maddenin üçüncü fıkrasında yer alan ve uyulmamasının davanın hukukî varlığını
ortadan kaldırarak davayı açılmamış saydırmayı gerektiren kuralın, grup başkan
veya vekillerinin bu sıfatlarını belli eden belgeleri ve grup genel kurulunun
dava açılma iradesini saptayan kararlara ait belgeleri içerdiği ortadadır.
Dava
dilekçesine onanlı örneklerinin bağlanması Yasaca dava koşulu olarak öngörülen
belgeler üzerinde, Anayasa Mahkemesinin sadece şekil yönünden değil içerik
yönünden de inceleme yetkisinin varlığını kabul etmek yargısal denetimin doğal
sonucu olmak gerekir.
Dava
dilekçesine bağlı olarak sunulan belgede "Yoklama neticesinde çoğunluğun
olduğu tespit edilmiştir" denilmekte ise de kaç kişinin toplantıya
katıldığı belirtilmemiş, ya da diğer siyasî parti gruplarının yaptığı gibi,
toplantıya katılan üyelerin imzalarını taşıyan bir çizelge de sunulmamıştır.
Bundan başka bu siyasî parti grubundan ayrılmalar olduğu halde grup mevcudunun
belli eden resmî bir belge de ibraz edilmemiştir.
44
sayılı Yasanın açık hükümlerine göre, Anayasa Mahkemesi bu konulan
kendiliğinden araştırma ve saptama ile yükümlü değildir. Davayı açan, dava açma
iradesinin yasanın öngördüğü koşullar içinde oluştuğunu belgelerle tevsik etmek
zorundadır ve incelenen bu belgelerden grup genel kurulunun salt çoğunlukla bir
karar aldığı da anlaşılamamaktadır.
Siyasî
parti grubunun kaç kişiden oluştuğu ve toplantıya kaç üyenin katıldığı
bilinmeden kararın katılanların oybirliğiyle alınmış bulunduğunun açıklanması
kanaatimizce Yasa hükümleri karşısında bir anlam taşımaz. Gerçi Anayasa'nın 56.
maddesi hükmüne göre siyasal partiler, ister iktidarda, ister muhalefette
olsunlar, demokratik siyasî hayatın vazgeçilmez unsurlarıdır. Ancak bir dava
dilekçesinin geçerlik koşullarına ve böylece hukukî varlığına etki yapacak ve
Anayasa Mahkemesinin yargısal denetimini etkileyecek hususlar varsayımlarla
çözülemez. Çünkü burada önem kazanan husus, dava dilekçesini imzalayanların
kişilikleri ya da siyasî partilerin önemleri değil, dava dilekçesinin hukuksal
varlığı olmak gerekir.
Açıklanan
bu nedenlerle 22/4/1962 günlü, 44 sayılı Yasanın 26. maddesi gereğince işlem
yapılması gerektiğinden, dosyanın eksiği olmadığı yolundaki çokluk görüşüne
karşıyım.