ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı:1977/4
Karar Sayısı:1977/74
Karar Günü:12/5/1977
Resmi Gazete tarih/sayı:18.6.1977/15970
İtiraz
yoluna başvuran : Askerî Yüksek îdare Mahkemesi I. Dairesi.
İtirazın
konusu : 27/7/1967 günlü, 926 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanununa
31/7/1970 günlü, 1323 sayılı Kanunla Eklenen Ek.l. maddenin, Albaylığa
yükselmeye ilişkin hükmü yönünden iptali istemidir.
I.
OLAY:
Davacı,
lise mezunu olarak yedeksubaylık görevini tamamladıktan sonra 16/6/1927 günlü,
1076 sayılı Yedeksubaylar ve Yedek Askerî Memurlar Kanununun 29. maddesi
uyarınca muvazzaf sınıfa geçmeyi istemiş, ilgili kursları tamamlayıp
"muamele memuru" olarak orduya katılmıştır. Daha sonra askerî
memurların subaylığa nakilleri hakkındaki 13/7/1956 günlü, 6801 sayılı Kanun
kapsamına alınan davacı, meslek içi eğitim ve tekâmül kurslarını bitirmiş ve
personel sınıfı subayı olmuştur. 6601 sayılı Kanunun 5. maddesi, lise mezunları
için ancak yarbaylığa yükselme olanağı tanıyordu. 6801 sayılı Kanun, 926 sayılı
Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanununun 208. maddesinin (n) bendi ile
yürürlükten kaldırılmıştır. Davacı durumunda olanlar böylece yarbaylıktan
yukarı rütbelere yükselme olanağına kavuşmuşlardır. Ancak 926 sayılı Kanuna
31/7/1970 günlü, 1323 sayılı Kanunla eklenen Ek 1. madde bu olanağı tekrar
ortadan kaldırılmış ve rütbe yükselmeleri yarbaylıkla sınırlandırılmıştır.
Çünkü, anılan Ek 1. maddede de "General - Amiral ve Albay rütbelerine
yükselebilme için Harbokulu, Fakülte veya Yüksek Okul mezunu olmak
şarttır." kuralı yer almaktadır. Davacı ise lise mezunu olduğundan, 30
Ağustos 1975 gününde albaylığa yükselmesi gerekirken davalı İdarece sözü geçen
hükme dayanılarak isteği reddedilmiştir. Bu işleme karşı Askerî Yüksek İdare
Mahkemesinde açtığı davada davacı, Ek 1. maddenin albaylığa yükselmeye engel
olan hükmünün Anayasa'ya aykırılığını öne sürmüş, Mahkeme bu itirazı ciddî
görerek Anayasa'nın 151. maddesi uyarınca sözü gecen hükmün iptali için Anayasa
Mahkemesine başvurmuştur.
III.
METİNLER:
1-
İtiraz konusu yasa kuralı:
27/7/1967
günlü, 926 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanununa 31/7/1970 günlü,
1323 sayılı Kanunla eklenen Ek 1. madde şöyledir:
Ek
Madde l- General - Amiral ve Albay rütbelerine yükselebilmek için; Harp Okulu,
Fakülte veya Yüksek Okul mezunu olmak şarttır.
(Bu
maddenin yalnız albay rütbesine yükselmeye ilişkin hükmünün iptali
istenmiştir.)
2-
Dayanılan Anayasa kuralları :
Madde
10- Herkes, kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve
hürriyetlere sahiptir.
Devlet,
kişinin temel hak ve hürriyetlerini, fert huzuru, sosyal adalet ve hukuk
devleti ilkeleriyle bağdaşamıyacak surette sınırlayan siyasî iktisadî ve sosyal
bütün engelleri kaldırır; insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için
gerekli şartları hazırlar.
Madde
11- Temel hak ve hürriyetler, Devletin ülkesi ve milletiyle bütünlüğünün,
Cumhuriyetin, millî güvenliğin, kamu düzeninin, kamu yararının, genel ahlâkın
ve genel sağlığın korunması amacı ile veya Anayasa'nın diğer maddelerinde
gösterilen özel sebeplerle, Anayasa'nın sözüne ve ruhuna uygun olarak, ancak
kanunla sınırlanabilir.
Kanun,
temel hak ve hürriyetlerin özüne dokunamaz ,
Bu
Anayasa'da yer alan hak ve hürriyetlerden hiç birisi, insan hak ve
hürriyetlerini veya Türk Devletinin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü
veya dil, irk, sınıf, din ve mezhep ayırımına dayanarak, nitelikleri Anayasa'da
belirtilen Cumhuriyeti ortadan kaldırmak kasdı ile kullanılamaz.
Bu
hükümlere aykırı eylem ve davranışların cezası kanunda gösterilir.
Madde
12- Herkes, dil, ırk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din ve mezhep
ayırımı gözetilmeksizin, kanun önünde eşittir.
Hiç
bir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.
3-
İlgili Yasa hükümleri :
a)
16/6/1927 günlü, 1076 sayılı Yedeksubaylar ve Yedek Askeri Memurlar Kanununun
29. maddesi şöyledir :
Madde
29- Muvazzaflığı iktisab etmemiş olan ihtiyat subaylardan teğmen ve yüzbaşı
rütbesinde bulunanlar talip olurlarsa lâzım gelen evsafı haiz bulundukları ve
muvazzaf subayların tabi oldukları bilumum kavanin esasata tabi olacakları
hakkında kâtibi âdilden musaddak taahhüt senedi verdikleri takdirde usulü
mevzuası dahilinde yetiştirilmek şartiyle muvazzaf sınıfa nakilleri caizdir.
Bunlardan bilahare ikmali tahsilde muvaffak olamıyanlar bulunursa tekrar
ihtiyat sınıfa iade ve terhis kılınırlar.
Alelumum
ihtiyat subay ve memurları muvazzafa nakletmeksizin dahi hazarda müdafaai
milliye vekâletince lüzum görülecek müddetçe ve kendileri de arzu ederlerse
kadro ihtiyacına göre kumanda mevkilerinden hariç vazifelerde
kullanılabilirler.
b)
27/7/1967 günlü, 926 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanununa,
31/7/1970 günlü, 1323 sayılı Yasa ile eklenen Ek Geçici 4. madde şöyledir:
Ek
Geçici Madde 4- 926 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanununun rütbe
terfii hakkındaki hükümleri yürürlüğe girinceye kadar, Albaylığa yükselebilmek
için bu Kanunun Ek l. maddesindeki şartlar aranmaz.
Ek
1. maddedeki şartlan haiz olmayanlardan Albay olanlarla birinci fıkrada
belirtilen süre içinde Albay olacakların rütbeleri ve rütbelerine ait özlük
hakları saklıdır.
IV.
İLK İNCELEME:
Anayasa
Mahkemesi 1/2/1977 gününde Kani Vrana, Şevket Müftügil, Ahmet Akar, Halit
Zarbun, Ziya Önel, Ahmet Koçak, Sekip Çopuroğlu, Fahrettin Uluç, Muhittin
Gürün, Lûtfi Ömerbaş, Ahmet Erdoğdu, Hasan Gürsel, Ahmet Salih Çebi, Nihat O.
Akçakayalıoğlu ve Ahmet H. Boyacıoğlu'nun katılmaları ile İçtüzüğün 15. maddesi
uyarınca yaptığı ilk inceleme toplantısında : "Dosyanın eksiği
bulunmadığından işin esasının incelenmesine" karar verilmiştir.
V.
ESASIN İNCELENMESİ:
İşin
esasına ilişkin rapor, Askerî Yüksek idare Mahkemesi I. Dairesinin başvurma
kararı, iptali istenen yasa kuralı, ilgili Anayasa ve Yasa hükümleri, bunlara
ilişkin yasama belgeleri ve konu ile ilgili öteki metinler okunduktan sonra
gereği görüşülüp düşünüldü :
Konu
önce biçim yönünden ele alınmıştır. Her ne kadar itiraz yoluna başvuran
Mahkemece biçime ilişkin bir iptal nedeni öne sürülmemiş ise de, Anayasa
Mahkemesi 22/4/1962 günlü, 44 sayılı Kanunun 28. maddesi uyarınca ileri sürülen
gerekçelere dayanma zorunluğunda olmayıp, istemle bağlı olmak koşulu ile, başka
gerekçelerle de Anayasa'ya aykırılık karan verebilir. Bu nedenle 1323 sayılı
Kanuna ilişkin tasarının Yasama meclislerinde geçirdiği görüşme evreleri
üzerinde durulmuştur.
A)
Millet Meclisindeki içtüzük hükümlerine uygun olarak tamamlandıktan sonra
tasarı Cumhuriyet Senotusuna gönderilmiştir. Cumhuriyet Senatosundaki
görüşmelerde iki önemli konu göze çarpmaktadır :
l-
Milli Savunma Bakanı, tasarının görüşülmesine başlanmadan önce şu öneride
bulunmuştur: "Cumhuriyet Senatosu gündeminde bulunan ve birinci
görüşülmesi yapılacak işler arasında dördüncü sırayı işgal eden 27/7/1967 tarih
ve 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununun bazı maddelerinin
değiştirilmesi ve bu kanuna bazı maddeler eklenmesi hakkında Kanun tasarısının,
(S.Sayısı 1469) gündemdeki bütün işlere takdimen ve öncelik ve ivedilikle
görüşülmesi hususunu yüksek tasviplerinize arzederim." Bu önergenin
öncelik bölümü oylanmış ve kabul edilmiştir. Tasarının tümü hakkında görüşmeler
bittikten sonra ivedilikle görüşme hususu da oya sunulmuş, kabul edildiği
açıklanarak maddelerin görüşülmesine geçilmiştir.
Cumhuriyet
Senatosu içtüzüğünün 45. maddesinde öncelikle görüşme kararının Hükümet veya
Komisyon tarafından gerekçeli bir istek üzerine verilebileceği
belirtilmektedir. Hükümet adına Millî Savunma Bakanının verdiği önergede
öncelik gerekçesi açıklanmamış. Bütçe ve Plân Komisyonu Raporunda da,
"Tasarının önemine ve mahiyetine binaen" öncelikle görüşülmesi düşüncesi
yer almıştır. Görülüyor ki 45. maddenin aradığı "gerekçeli istek"
koşulu olayda gerçekleşmemiş ve bu yönden içtüzüğe aykırı bir işlem oluşmuştur.
Öte
yandan içtüzüğün 46. maddesinde, ivediliğin, tasarının birinci görüşmesinden
önce Hükümet veya teklif sahibi veya ilgili komisyon tarafından önerilebileceği
ve Cumhuriyet Senatosunun kabul edeceği esaslı bir neden olmadıkça ivedilik
kararı verilemiyeceği yazılıdır. Oysa öncelik konusunda olduğu gibi, ivedilik
konusunda da öneri, içtüzükte açıklanan koşullardan yoksundur. Bütçe ve Plân
Komisyonu raporundaki öneri de yetersizdir. (Cumhuriyet Senatosu Tutanak
Dergisi Cilt : 61, Dönem 9, Birleşim 104, Sayfa : 436,460 - Sıra Sayısı 1469
Bütçe ve Plân Komisyonu Raporu)
Bütün
bu işlemlerde içtüzüğün 45. ve 46. maddelerine aykırı davranılmış olduğu bir
gerçektir. Ancak, Anayasa Mahkemesinin çeşitli kararlarında belirtildiği üzere,
"içtüzüklerin biçime ilişkin tüm hükümlerinin aynı önem derecesinde
bulunduğu düşünülemez. Bunların arasında yasama meclisince verilen kararın geçerliliği
üzerinde etkili olabilecek nitelik taşıyanlar bulunduğu gibi ayrıntı
sayılabilecek nitelikte olanlar da vardır. Birinci kümeye girenlere aykırı
tutumun iptal nedenini oluşturacağını, buna karşılık öteki biçim kurallarına
uymamanın iptali gerektirmiyeceğini kabul etmek yerinde olur. Anayasa'da
gösterilmeyen ve yalnız içtüzükte bulunan biçim kuralları arasında böyle bir
ayırım yapılması zorunludur. Çünkü İçtüzüklerdeki biçim kurallarına aşırı
başlılık Yasama Meclislerinin çalışmalarını gereksizce aksatır, içtüzük
hükümlerine aykırı düşen işlemlerden hangilerinin iptal nedeni sayılacağı
sorunu uygulanacak içtüzük hükmünün önemine ve niteliğine göre çözülecek ve
incelemeleri sırasında Anayasa Mahkemesince değerlendirilip saptanacak bir
konudur." (Anayasa Mahkemesi'nin 6/4/1972 günlü 13/18 sayılı kararı, Resmî
Gazete 24/7/1972, Sayı:14255).
İçtüzüğün
öncelik ve ivedilik kurallarının bir bölümüne uyulmamış olması, olayda Kanun
Koyucunun iradesini etkiliyecek nitelikte görülmemiştir. Anayasa Mahkemesinin
çeşitli kararlarında da, öncelik ve ivedilik önerilerinin yeterli gerekçeyi
içermesi zorunlu olduğu üzerinde durulmamış ve böyle bir durumun Kanun hükmünün
iptalini gerektirecek önem ve ağırlık taşımadığı kabul edilmiştir, (örneğin
8/5/1973 günlü. 24/21 sayılı 26/3/1974 günlü, 32/11 sayılı; 6/5/1975 günlü,
35/126 sayılı kararlar - Anayasa Mahkemesi Kararlar Dergisi : Cilt: 11, Sayfa
229; Cilt : 12, Sayfa 111; Cilt: 13, Sayfa : 483).
Bu
nedenle içtüzüğün 45. ve 46. maddelerinde yazılı kimi koşullara uyulmadan
verilen öncelik ve ivedilik kararlarında itiraz konusu kuralın iptalini
gerektirecek ölçüde ve ağırlıkta bir aykırılık oluşmadığı sonucuna varılmıştır.
Ahmet
Akar, Ahmet Koçak ve Muhittin Gürün bu görüşe katılmamışlardır.
2-
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler bittikten sonra şu önerge verilmiştir :
"Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanunu dolayısiyle değiştirge önergesi
verilen maddeler üzerinde müzakere açılmasını, değiştirge önergesi verilmeyen
maddelerin okunarak oylanmasını arz ve teklif ederim." Bu önerge oylanmış
ve kabul edilmiştir. Tasarının görüşülmesine, bu önergenin kabulüyle İçtüzükte
yer almayan bir yöntem uygulanarak başlanmış ve görüşme böylece sürdürülmüştür.
Görüşme sırası itiraz konusu maddeye gelince; aynı yönteme dayanılarak ve bir değiştirge
önergesi de bulunmadığından sözedilerek madde sadece okunmuş ve oylanarak kabul
edilmiştir. (Cumhuriyet Senatosu Tutanak Dergisi, Cilt : 61, Birleşim 104 ve
105, Sayfa : 460 ve 475). Oysa Anayasa'nın 92. maddesi tasarı ve tekliflerin
Yasama Meclislerinde görüşülmesini buyurmaktadır. Görüşülmeden kabul edilen bir
metnin Yasama Meclislerinin serbestçe oluşan iradelerinin bir ürünü olarak
benimsenmesine olanak yoktur. Bu ilke Anayasa Mahkemesinin çeşitli kararlarında
açıklanmış ve aykırı tutumun iptal nedenini oluşturduğu kabul edilmiştir.
(Örneğin, 6/5/1975 günlü 35/126 sayılı karar Resmî Gazete 11/10/1975 sayı :
15380; 19/10/1976 günlü 42/48 sayılı karar, Resmî Gazete 10/5/1977 - sayı :
15933; 15/2/1977 günlü, 50/13 sayılı karar).
Tasarının
görüşülmesinde izlenen tutum; Cumhuriyet Senatosunun iradesini serbestçe
belirlemesini engellediğinden Ek Madde l- de yer alan ve davada uygulanacak
olan (...... ve Albay ..'.....) hükmünün iptali gerekmektedir.
Halit
Zarbun, Abdullah Üner ve Nihat O. Akçakayalıoğlu bu görüşe katılmamışlardır.
B)
İtirazın konusu kuralın, yukarıda açıklanan nedenlerle, biçim yönünden iptaline
karar verildiğine göre, aynı kural üzerinde ayrıca esas yönünden de inceleme
yapılmasına ve bu konuda bir karar verilmesine artık olanak kalmamıştır. Bu
görüşe ilişkin gerekçeler Anayasa Mahkemesini 15/2/1977 günlü, E/1976/50, K.
1976/50, K. 1977/13 sayılı kararında açıklanmış olduğundan, burada
yinelenmesine gerek görülmemiştir.
Ziya
Önel, Abdullah Üner, Ahmet Koçak ve Ahmet Erdoğdu bu görüşe katılmamışlardır.
C)
Ek madde l de yer alan (....... ve Albay ......), hükmünün iptali
ile
ortaya kamu düzenini tehdit edici bir boşluk çıkmadığından, Anaya'nın değişik
152. ve 22/4/1962 günlü 44 sayılı Yasanın 50. maddeleri uyarınca kararın
yürürlüğe gireceği günün ayrıca belirtilmesine gerek görülmemiştir.
Ahmet
Akar, Ziya Önel, Abdullah Üner ve Nihat O. Akçakayalıoğlu bu görüşe
katılmamışlardır.
VI.
SONUÇ:
A)
Biçim yönünden inceleme :
Cumhuriyet
Senatosunda yapılan işlemler yönünden :
1-
27/7/1967 günlü ve 926 sayılı Kanunun 31/7/1970 günlü ve 1323 sayılı Kanunla
değiştirilmesine ilişkin tasarının öncelik ve ivedilikle görüşülmesi bakımından
yapılan işlemlerde İçtüzük hükümlerine aykırılık bulunmakta ise de, bu
aykırılığın, itiraz konusu kuralın iptalini gerektirecek ölçüde ve ağırlıkta
olmadığına Ahmet Akar, Ahmet Koçak ve Muhittin Gürün'ün karşıoylarıyle ve
oyçokluğu ile,
2-
Önceden kabul edilen bir önergeye dayanılarak, itiraz konusu maddenin, görüşme
açılmadan, yalnız okunarak oya sunulması suretiyle kabul edilmiş olması
içtüzüğe ve Anayasa'ya aykırı bulunduğuna ve bu nedenle itiraz konusu Ek 1.
maddede yer alan (...... ve Albay ......) hükmünün iptaline Halit Zarbun,
Abdullah Üner ve Nihat O. Akçakayalıoğlu'nun karşıoylarıyle ve oyçokluğu ile,
B)
İtiraz konusu kural biçim yönünden iptal edilmiş bulunduğuna göre esas yönünden
inceleme yapılmasına olanak bulunmadığına Ziya Önel, Abdullah Üner" Ahmet
Koçak ve Ahmet Erdoğdu'nun karşıoylariyle ve oyçokluğu ile,
C)
Anayasa'nın değişik 152 ve 22/4/1962 günlü, 44 sayılı Yasanın 50. maddeleri
uyarınca, kararın yürürlüğe gireceği günün ayrıca belirtilmesine yer olmadığına
Ahmet Akar, Ziya Önel, Abdullah Üner ve Nihat O. Akçakayalıoğlu'nun
karşıoylarıyle ve oyçokluğu ile,
12/5/1977
gününde karar verildi.
|
|
|
|
Başkan
Kâni
Vrana
|
Başkanvekili
Şevket
Müftügil
|
Üye
Ahmet
Akar
|
Üye
Halit
Zarbun
|
|
|
|
|
Üye
Ziya
Önel
|
Üye
Abdullah
Üner
|
Üye
Ahmet
Koçak
|
Üye
Şekip
Çopuroğlu
|
|
|
|
|
Üye
Fahrettin
Uluç
|
Üye
Muhittin
Gürün
|
Üye
Lütfi
Ömerbaş
|
Üye
Ahmet
Erdoğdu
|
|
|
|
Üye
Ahmet
Salih Çebi
|
Üye
Nihat
O. Akçakayalıoğlu
|
Üye
Ahmet
H. Boyacıoğlu
|
KARŞIOY
YAZISI
1323
sayılı Kanun tasarısının Senatoda görüşülmesine başlanmadan önce Millî Savunma
Bakam tarafından verilen bir önerge ile tasarının diğer işlere takdimen
öncelikle ivedilikle görüşülmesi istenmiştir. Bu önergenin öncelik bölümü
oylanmış ve kabul edilmiştir. Tasarının tümü hakkında görüşmeler bittikten
sonra ivedilikle görüşme hususu da oya sunulmuş, kabul edildiği açıklanarak
maddelerin görüşülmesine geçilmiştir. Bu görüşmeler ve işlemler nedeniyle konu
hakkında çoğunluk kararında ayrıntılariyle belirtilen ve aşağıya alınan
hususlardan; (İçtüzük madde 45) Savunma Bakanının verdiği önergede öncelik
gerekçesi açıklanmamış bütçe ve plân komisyonu raporunda da "Tasarının
Önemine ve mahiyetine binaen" öncelikle görüşülmesi denildiğinden
gerekçeli istek koşulu olayda gerçekleşmemiş ve bu yönden İçtüzüğe aykırı bir
işlem oluşmuştur.
Öte
yandan "İçtüzüğün 46. maddesine göre" önerilen teklifin Cumhuriyet
Senatosunun kabul edeceği esaslı bir neden olmadıkça Senatoca ivedilik kararı
verilemiyeceğinden, bu suretle öncelik konusunda olduğu gibi, ivedilik
konusunda da öneri; İçtüzükte açıklanan koşullardan yoksun bulunduğu, Bütçe ve
Plân Komisyonu raporundaki Öneri de yetersiz olduğu açıklanmıştır. Çoğunluk
kararında ayrıca bütün işlemlerde İçtüzüğün 45. ve 46. maddelerinde yazılı
koşullarına aykırı davranılmış olduğu bir gerçektir. Şeklinde ifade edilmiş,
ancak gerekçe olarak Anayasa Mahkemesinin çeşitli kararlarından örnekler
alınmıştır, "örneğin Anayasa Mahkemesinin 4/6/1972 günlü ve 13, 18 sayılı
kararı."
Çoğunluk
kararında ayrıca : İçtüzüğün öncelikle ivedilik kurallarının bir bölümüne
uyulmamış olması, olayda kanun koyucunun iradesini etkileyecek nitelikte
görülmemiştir. Anayasa Mahkemesinin çeşitli kararlarında da, öncelik ve
ivedilik önerilerinin yeterli gerekçeyi içermesi zorunlu olduğu üzerinde
durulmamış ve bu nedenle de İçtüzüğün 45. ve 46. maddelerinde yazılı kimi
koşullara uyulmadan verilen öncelik ve ivedilik kararlarında, itiraz konusu
kuralın iptalini gerektirecek bir önem ve ağırlıkta taşımadığı kabul edilerek,
bir aykırılık oluşmadığı sonucuna varılmıştır. Denilerek (Örneğin, 8/5/1973
günlü, 24/21 sayılı ve 26/3/1974 günlü ve 32/11 sayılı ve 6/5/1975 günlü 35/126
sayılı Anayasa Mahkemesi kararları gösterilmiştir.)
Bu
suretle; çoğunluk kararında, Cumhuriyet Senatosundaki öncelikle ve ivedilikle
görüşülen 1323 sayılı Kanuna ilişkin tasarının, Senato içtüzüğüne aykırı düşen
şu davranışların, kanun hükmünün biçim yönünden iptalini gerektirecek ölçüde ve
ağırlıkta bulunmadığı sonucuna varılmaktadır. Aşağıda ayrıntılarıyle
açıklanacağı üzere bu aykırılıklar ortada iken çoğunluğun vardığı sonuca
katılmaya olanak yoktur.
Anayasa'nın
85. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca Türkiye Büyük Millet Meclisi ve
Meclisler çalışmalarını kendi yaptıkları içtüzüklerin hükümlerine göre
yürütürler. Anayasa Mahkemesinin Yasama Meclisleri içtüzüklerinin biçimine
ilişkin kuralları üzerindeki oturmuş görüşü, kararda da belirlendiği gibi,
şöyle özetlenebilir; "İçtüzüklerin biçime ilişkin tüm hükümlerinin aynı
önem derecesinde bulunduğu düşünülemez. Bunların arasında Yasama Meclislerince
verilen kararın geçerliliği üzerinde etkili olabilecek nitelik taşıyanlar
bulunduğu gibi ayrıntı sayılabilecek nitelikte olanlar da vardır. Birinci
kümeye girenlere aykırılık tutumun iptal nedenini oluşturacağını, buna karşılık
öteki biçim kurallarına uymamanın iptali gerektirmeyeceğini kabul etmek yerinde
olur, Anayasa'da gösterilmeyen ve yalnız İçtüzükte bulunan biçim kuralları
arasında böyle bir ayırım yapılması zorunludur. Çünkü İçtüzüklerdeki biçim
kurallarına aşın bağlılık Yasama Meclislerinin çalışmalarını gereksizce
aksatır. İçtüzük hükümlerine aykırı düşen işlemlerden hangilerinin iptal nedeni
sayılacağı sorunu, uygulanacak İçtüzük hükmünün önemine ve niteliğine göre
çözülecek ve incelemeleri sırasında Anayasa Mahkemesince değerlendirilip
saptanacak bir konudur."
Cumhuriyet
Senatosu içtüzüğünde (Madde 69, 44) Kanun tasarı ve tekliflerinin iki kez
görüşülmesi kural olarak kabul edinmiş; gündemlerin düzenlenmesinde izlenecek
sıra saptanmış; hangi tasarıların tek görüşmeye bağlı tutulacağı, iki görüşmeye
bağlı tasarı ve tekliflerin bir kez görüşülmesiyle nasıl yetinilebileceği ve
gündemdeki sıraların bozulması usulü istisna hükümleri halinde ayrıca
gösterilmiştir.
Bir
kanun tasarı veya teklifinin bir kez görüşülmesiyle yetinilmesi konusuna Yasama
Meclisleri İçtüzükleri büyük önem vermişler ve konuyu sıkı hükümlere
bağlamışlardır. Bu hükümler şöyle özetlenebilir. Bir tasarı veya teklif Yasama
Meclisine sunulurken veya birinci görüşmesinden önce Hükümet, teklif sahibi
yahut ilgili komisyon ivedilik kararı verilmesini istemelidir. Ortada Yasama
Meclîsinin kabul edileceği esaslı bir neden bulunmalıdır. İvedilik kararı
yazılı ve gerekçeli olarak verilmelidir. (Cumhuriyet Senatosu İçtüzüğü, Mad.
46, 47, 48).
Gündem
sırasının bozulabilmesi başka bir deyimle bir kanun tasarı veya teklifinin
gündemdeki öteki işlerden önce görüşülebilmesi için de sıkı koşullar vardır.
Hükümet veya komisyon öncelikle kararı istemeli, istem yazılı ve gerekçeli
olmalıdır. (Cumhuriyet Senatosu İçtüzüğü, 45)
İçtüzük
hükümleriyle konu üzerinde gösterilen titizlik yerinde ve olağan görülmelidir.
Yasaların devlet hayatındaki yerlerinin Önemi ve ağırlığı herhangi bir
açıklamayı gerektirmeyecek biçimde ortadadır. Böylesine önemli bir yasama
belgesinin üzerinde özenle durularak ereğe en uygun biçimde eksiksiz olarak
çıkabilmesini ve ayrıca manevî değer ve nüfuzunun yüksek tutulmasını sağlamak
üzere uyulması en azından zorunlu bulunan kural ve koşulların yeri Yasama
Meclisleri içtüzükleridir. Bu kural ve koşullara göre iki kez görüşülmesi
gerekli bir kanun tasarısı veya teklifi üzerinde tek görüşme ile yetinilmesi,
başka deyimle ana kuraldan uzaklaşılması elbette güçlü, kabule değer bir
gerekçeyi zorunlu kılar. Bilhassa ivedilikle görüşülme istemlerinde gerekçenin
açıklanmasının kanunların Anayasa'ya uygunluğunun denetlendiği bir ülkede bir
başka önemi vardır. Böylece Anayasa Mahkemesi bir kanun tasarı veya teklifinin
görüşülmesinde ana kuraldan uzaklaşılması nedenini değerlendirme olanağını
bulmuş olacaktır.
İvedilik
kararının istenmesi zamanına ilişkin İçtüzük hükümleri de önemli, ağır basan
biçim kurallarıdır. Kuralın sonuç olarak ve konuya ilişkin içtüzük maddelerinin
tümü birlikte ele alındıkta, ivedilik kararının verilmesi zamanını da saptadığı
görülür. Bu zaman tasarı veya teklifin birinci görüşmesinin başlaması ile sona
erer. Bundan sonraki evrelerde böyle bir istemde bulunulması veya istemin
karara bağlanması artık söz konusu olamaz. Bu da işin niteliğinin bir
gereğidir. Çünkü hakkında ivedilik kararı verilmiş bir tasarı veya teklif ancak
bir kez görüşülebilecek tasarı veya teklifte ikinci kez düzeltme ve değişiklik
yapılması olanağı kalmayacaktır. Bu durumu görüşmeler başlamadan önce tüm
Yasama Meclisleri Üyeleri bilmeli ve tutumlarına ona göre yön vermelidirler.
Birinci görüşme başladıktan sonra ivedilik kararı verilmesi ikinci görüşme
ansızın kapatır ve bir bölüm Yasama Meclisleri üyelerini bir oldu bitti ile
karşılaştırır.
Yasama
Meclisleri gündemlerindeki sıraların bozulması değiştirilmesi de önemli bir
olgudur. Bunu sağlayacak olan öncelik istemlerinin gerekçeli olmasını zorunlu
kılan içtüzük hükümleri üzerinde de yukarıda ivedilik işlemlerindeki gerekçeler
için söylenenler geçerli olduğundan onları burada tekrarlamanın yeri yoktur.
Yukarıdan
beri açıklananlarla varılan sonuç şudur : Yasama Meclisleri İçtüzüklerinin
öncelik ve ivedilik istemlerinin gerekçeli olmasına, ivedilik kararlarının
kanun tasarı veya teklifinin birinci görüşmesi başlamadan önce verilmesine ve
bu buyruğun doğal sonucu olarak da birinci görüşme başlamadan önce karara
bağlanmasına ilişkin kuralları bir kanunun geçerliği üzerinde etkili olabilecek
nitelikte önemli ve esaslı biçim hükümleridir. Bunlara aykırı tutumlar o
kanunun biçim yönünden iptal nedenini oluşturur.
Daha
önce de değinildiği üzere de bir kuralın itiraz konusu olan 1323 sayılı kanuna
ilişkin tasarının Senatodaki görüşmelerinde gerekçesiz istemler üzerine
İçtüzüğe uygun olmayan bu önerilerin oylanmasına bile olanak yok iken öncelik
ve ivedilik kararları verilmiş ve ivedilik istemi tasarının tümü üzerindeki
görüşmeler bittikten sonra söz konusu olmuş ve karara bağlanmıştır. Demekki
tasarının öncelik ve ivedilikle görüşülmesine karar verilirken Cumhuriyet
Senatosu İçtüzüğünün 45. ve 46. maddelerine aykırı davranılmıştır. Bu davranış
ivedilik kararlarının öncelik kararlarında olduğu gibi değersiz ve hükümsüz
bıraktığı için ana kuraldan ayrılma ve kanun tasarısının bir kez görüşme
işlemleri de böylece hukukî dayanaktan yoksun kalmış ve Cumhuriyet Senatosu
İçtüzüğünün 69. maddesinde yer alan ana kurala da ayrıca aykırı düşülmüştür. Şu
durum 1323 sayılı Kanunda yer alan itiraz konusu hükmün de biçim yönünden
iptalini gerekli kılar.
Şurasını
da belirtmek yerinde olur ki, çoğunluk kararında "Öncelik ve ivedilik
kurallarının bir bölümüne uyulmamış olması olayda kanun koyucunun iradesini
etkileyecek nitelikte görülmemiştir. Anayasa Mahkemesinin son zamanlarda çıkan
bir kaç kararından bahisle öncelik ve ivedilik önerilerinin yeterli gerekçeyi
içermesi zorunlu olduğu üzerinde durulmamış ve böyle bir durumun kanun hükmünün
iptalini gerektirecek Önem ve ağırlık taşımadığı kabul edilmiştir."
denilerek olayımızda olduğu gibi Bakanın verdiği önergede öncelik ve ivedilik
için gerekçenin hiç bulunmayışı bütçe ve plân komisyonunun raporunda da
"tasarının önemine ve mahiyetine binaen" denilmek suretiyle hukuken
geçersiz ve yetersiz bir beyanın kâfi gerekçe olarak kabul edilmesi bu yolun
açılması halinin; söz konusu içtüzük kurallarının ayrıntı hükümlerinden
imişcesine ihmal edilebileceğini savunmaya, bu kuralların yukarıda tartışılan
nitelikleri el vermez. Kanunların geçerliği için zorunlu belli başlı usul
koşullarından bir kaçını oluşturan söz konusu kurallara uyulmaksızın çıkarılmış
bir kanunun akibetine bu aykırılığın etkisi olmadığı yolunda bir görüş giderek
tüm içtüzük kurallarının uygulanıp uygulanmaması Yasama Meclislerinin takdirine
bırakmaya varır ve Anayasa'nın 85. maddesinin birinci fıkrasının buyurucu
hükmünü işlemez duruma getirerek uygulama dışı bırakır. Böyle bir tutumu haklı
göstermeye ve hukuk açısından savunmaya olanak yoktur.
Yukarı
paragrafta belirtildiği üzere bütçe ve plân komisyonu raporunda "Tasarının
önemine ve mahiyetine binaen" öncelikle ivedilikle görüşülmesi zorunluğunun
ortaya konması bu durumun öncelik ve ivedilik önerilerinde gerekçenin
varsayılmasını gerektireceği yolunda Anayasa Mahkemesi kararında yer verilen
görüşe katılmanın dayanaksız kalacağı ortadadır. Çünkü gerekçesiz kanun
tasarısı olmaz ve her kanun tasarısının kendine göre bir önemi vardır.
Getirdiği düzenlemenin belirli süreler içinde kanunlaşması istendiği için
Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmuştur. İçtüzüklerin aradığı ve üstünde
titizlikle durduğu ise yukarıda da değinildiği üzere öncelik ve ivedilik
kararları verilebilmesi için esaslı bir nedenin varlığı ve bu nedenin
önerilerde açıklanmış olmasıdır. Kaldı ki, bir kanun tasarısının konusunun
önemli oluşu o tasarının olağan usullere ve konunun öneminin gereklerine uygun
olarak ağır ağır dikkat ve teenni ile incelenip görüşülmesini zorunlu kılar.
Burada
tıpkı 1323 sayılı Yasada olduğu gibi öncelik ve ivedilik konularında içtüzük
hükümlerine aykırı davranıldığı için 17/3/1972 günlü, 1576 sayılı Kanunun biçim
yönünden Anayasa'ya aykırı görülerek iptaline gidilmiş ve yukarıdan beri
söylenenlerin o kararın gerekçesinden alınmış bulunduğuna işaret edilmesi
yerinde olacaktır. Çoğunluğun da aynı kararı örnek olarak gösterdiği
görülmüştür. (1972/13 - 18 sayılı 6/4/1972 günlü Anayasa Mahkemesi kararı, 7/4/1972
günlü, 14152 mükerrer sayılı ve 24/7/1972 günlü 14255 sayılı Resmî Gazeteler)
Bir içtüzük kuralının Yasama Meclislerince verilen kararların geçerliği
üzerinde etkili olabilecek nitelik taşıdığı ve kurala aykırı düşen işlemin
biçim yönünden iptal nedeni sayılacağı Anayasa Mahkemesince saptanmışsa bu
ölçünün bütün benzeri durumlarda geçerli olması gerekir. Kanunların
kümelendirilip bir bölümü için biçim yönünden iptal nedeni sayılan durumların
öteki bölüm kanunlar için iptali gerektirmez nitelikte görülmesi hukukça itibar
edilebilir ve savunulur bir tutum olamaz. 1977/4 - 74 sayılı 12/5/1977 günlü
kararın öncelik ve ivedilik kararlarında içtüzük hükümlerine aykırı davranılmış
olmasının itiraz ve inceleme konusu yasa kuralının biçim yönünden iptalini
gerektirmediğine ilişkin bölümüne yukarıda açıklanan nedenlerle karşıyım.
2-
Anayasa'nın 152/2. maddesinde "gereken hallerde Anayasa Mahkemesi iptal
hükmünün yürürlüğe gireceği tarihî ayrıca kararlaştırabilir" denilmekte ve
44 sayılı Kanunun 50. maddesinin üçüncü fıkrasında da gerekli gördüğü hallerde
Anayasa Mahkemesinin iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca
kararlaştırabileceği belirtilmiştir. Bu iki halde de böyle bir karar verilmesi
Anayasa Mahkemesinin takdirine bırakılmıştır.
Hadisede
Anayasa Mahkemesince yalnız biçim yönünden iptal kararı vermiş olduğuna göre
Yasama Meclislerine takdir yetkisini kullanabilecek ve biçimine göre bir yasama
faaliyetine imkân verecek bir müddet kabul edilerek iptal hükmünün yürürlüğe
gireceği günün ayrıca kararlaştırılması Anayasa'ya uygun olurdu.
Açıklanan
durum ve hadisenin niteliği itibariyle böyle bir karar vermeye gerek vardır.
Çünkü, biçim yönünden bir kanun hükmünün iptalinin amacı onun biçimine uygun
bir şekilde çıkarılmasını temindir. Ve biçim yönünden yapılan bir iptalin
husule getireceği sonuç da Yasama Meclisinin iradesi dışında bir durum meydana
getirmektedir. Mahkemece işin esasının da incelenmesine geçilmediğine göre,
biçim yönünden yapılan bu iptal karşısında 1323 sayılı Kanunun Ek l maddede yer
alan "... ve albay ..." sözüne ait hükmün kaldırılmasıyla, sonucun
niteliği bakımından, ordu personel sisteminde bir değişiklik yapacaktır. Kanun
koyucuya Mahkemece, süre tanınmazsa bu sonuç Yasama Meclisince takdir yetkisi
kullanılmadan ve iradesi dışında meydana gelmiş olur. Bu durumda iptal hükmünün
yürürlüğe gireceği günün ayrıca kararlaştırılmasına gerek vardır. Bu nedenlerle
iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihin, belirlenmesine lüzum olmadığına dair
verilen çoğunluk kararına karşıyım.
KARŞIOY
YAZISI
Mahkememizin
Esas : 1977/4, Karar : 1977/74 sayılı kararında, sayın Abdullah Üner'in yazdığı
karşıoy yazısının 1., 2. ve 3. sayılı bentlerinde açıkladığı görüş ve
düşüncelere iştirak etmek suretiyle sözü geçen karara katılmadım.
KARŞIOY
YAZISI
Mahkememizin
Esas : 1977/4, Karar : 1977/74 sayılı kararında, sayın
Abdullah Üner'in yazdığı karşıoy yazısının 3. ve 4. maddelerinde belirtilen
nedenlerle çoğunluk görüşüne katılmıyorum.
KARŞIOY
GEREKÇESİ
926
sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanununa 1323 sayılı Kanunla eklenen Ek
1. maddedeki "General, amiral ve albay rütbelerine yükselebilmek için Harp
Okulu, Fakülte veya Yüksek okul mezunu olmak şarttır." hükmünden (... ve
albay...) sözünün iptali hakkında verilen çoğunluk kararına katılmadığımın
nedenleri aşağıdadır:
1-
Davacı, Harp Okulu, Fakülte veya yüksek okul mezunu olmadığından albaylığa
terfi ettirilmemesi üzerine Askerî Yüksek İdare Mahkemesine başvurmuş ve
mahkemede terfiine engel teşkil eden 926 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri
Personel Kanununa 1323 sayılı Kanunla eklenen Ek 1. maddede ki "general,
amiral ve albay rütbelerine yükselebilmek için Harp Okulu, Fakülte veya yüksek
okul mezunu olmak şarttır." hükmünün Anayasa'ya aykırı olduğunu öne
sürmüş. Yüksek İdare Mahkemesi Birinci Dairesince de bu iddia ciddî görülerek
söz konusu Ek 1. maddenin, "lise dengi okul mezunu subayların albaylığa
yükseltilmesi" yönünden iptali için Anayasa Mahkemesine başvurulmasına karar
verilmiş, Anayasa Mahkemesince de "Kanunun Cumhuriyet Senatosunda
görüşülmesi sırasında (değiştirge önergesi verilen maddeler üzerinde müzakere
açılması, değiştirge önergesi verilmeyen maddelerin okunarak oylanması) yolunda
verilmiş olan önergenin Cumhuriyet Senatosu Genel Kurulunda kabul edilmesinin
ve itiraz konusu madde hakkında değiştirge önergesi verilmemiş olduğundan
okunup görüşmesiz oylanmasının içtüzüğe ve dolayısiyle de Anayasa'ya aykırı
olduğu" gerekçesiyle maddenin albaylarla ilgili hükmünün iptaline çoğunlukla
karar verilmiştir.
2-
Anayasa'da, kanun teklif ve tasarılarının meclislerde görüşülmesi sırasında
uygulanacak usulle ilgili bir kural yoktur. Bu konu meclislerin kendi
yaptıkları İçtüzüklerinde yer almıştır. Yasama Meclislerinde içtüzüklerdeki şekle
ait bir kurala uygun hareket edilmemiş olması o kanunun herhalde iptalini
gerektirmez. Ancak, kanunun geçerliliğini etkileyecek, meclislerin iradelerini
zedeleyecek derecede önemli ve ağır olanları iptal nedenini oluşturabilecektir.
Anayasa Mahkemesinin öteden-beri görüş ve uygulamalarıda bu yoldadır. Buna bir
örnek vermek gerekirse: Anayasa Mahkemesinin 16/11/1965 günlü, Esas : 1964/56,
Karar : 1965/59 sayılı kararında şöyle denilmektedir:
"İçtüzük
hükümleri genellikle şekle ait kurallardır. Bu hükümler içinde Yasama
Meclislerince verilen bir kararın sıhhati üzerine etkili olabilecek nitelik
taşıyanlar bulunduğu gibi bu derece önemli olmayanlar da vardır. Birinci
kategoriye girenlere aykırılığın iptal nedeni teşkil edeceği, buna karşılık
öteki kurallara aykırılığın iptali gerektirmeyeceği kabul edilmelidir.
Anayasa'da gösterilmeyen ve yalnız içtüzüklerde bulunan şekil kuralları
arasında bu ayırımı yapmak Anayasa'nın maksadına uygun düşer. Zira İçtüzükteki
şekil kurallarına aşırı bağlılık Yasama Meclislerinin çalışmalarını lüzumsuz
yere aksatır. Doktrinde de bu yolda ayırımı destekleyen görüşler vardır. Millet
Meclisi Anayasa Komisyonu, 44 sayılı Kanuna ait raporunda Yasama Meclislerinin
kanunun görüşülmesinde ve kabulünde içtüzük hükümlerine uyup uymadıklarını
kontrol bakımından mahkemelerin ihtiyatlı ve ölçülü davranmaları lüzumlu olduğu
ve Anayasa'nın koyduğu şekil şartlarından farklı olarak içtüzüklerdeki şekil
şartlarının hepsinin mutlak butlanı gerektirmiyeceği belirtilmiştir. Komisyonun
bu kanısı Anayasa'nın maksadı ve bilimsel görüşlerle bağdaşmaktadır. (Anayasa
Mahkemesi Kararlar Dergisi, Sayı : 3, S: 284)
Demekoluyor
ki, içtüzüğün riayet edilmeyen her kuralı iptal nedenini oluşturmayacak ancak,
kanunun geçerliliğini ve meclislerin iradelerini zedeleyecek kadar ağır
olanları iptal nedeni sayılabilecektir. Olayda ise, söz konusu önerge
Cumhuriyet Senatosu Genel Kurulunda okunmuş, üzerinde görüşme açılmış, hiç bir
üye tarafından karşı çıkılmamış, Cumhuriyet Senatosu Genel Kurulunun serbest
oyu ve iradesi ile kabul edilmiştir. Bu halde ortada Cumhuriyet Senatosunun
iradesini zedeleyen ve kanunun geçerliliğini tehdit eden bir durum mevcut
olmadığından söz konusu nedenin kanunun iptalini gerektirmediği kuşkusuzdur.
Nitekim, Anayasa Mahkemesinin 10/3/1977 günlü, Esas: 1976/51, Karar: 1977/16
sayılı kararında; 926 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanununun 1323
sayılı Kanunla değiştirilen 53. maddesine ilişkin itirazın incelenmesinde, aynı
sebebin yani tasarının Cumhuriyet Senatosu Genel Kurulunda görüşülmesi
sırasında verilen bir Önerge kabul edilerek görüşmelerin değiştirge Önergesi
verilen maddelere inhisar ettirilmesine diğer maddelerin okunup oylanmasına
karar verilmesinin ve görüşmelerin bu karar dairesinde yürütülmesinin yasanın
iptalini gerektirmediğine karar verilmiştir.
Bunlardan
başka; itiraz konusu Ek 1. madde hakkında Cumhuriyet Senatosu Genel Kurulunda
hiç bir üyenin konuşmak için söz istemediği de anlaşılmaktadır. Bir tasarının
Meclislerde görüşülmesi sırasında hiç bir üyenin söz almak, konuşmak gereğini
duymamış olması nedeniyle de okunup oylanarak kabul edilmesinin o tasarının
mecliste müzakeresiz kabul edildiği ve bu itibarla içtüzüğe ve dolayısiyle
Anayasa'nın 92. maddesine aykırı düştüğü gibi bir iddiaya yol açamıyacağını
söylemeye bile gerek yoktur.
Anayasa
Mahkemesinin görevinin, yasama organlarının çalışmaları sırasında kendi
içtüzüklerinin sekil kurallarına uyup uymadıklarını araştırmayı ön plânda
tutmaktan ziyade kanunların Anayasa'nın özüne ve Anayasa'da yer alan temel
ilkelere uygunluğunu denetlemek olduğu söz götürmez bir gerçektir. Meclislerin
içtüzükleri hakkında Anayasa'nın 85. maddesinin birinci fıkrasında sadece
"Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Meclisler çalışmalarını kendi yaptıkları
içtüzük hükümlerine göre yürütürler." denilmiş, bunun dışında Anayasa'da
Meclislerin içtüzükleri ile ilgili bir hüküm mevcut bulunmamıştır. Buna
karşılık Anayasa'da devletin ve ülkenin varlığını ilgilendiren, ekonomik ve
sosyal yönlerden gelişip ilerlemesini amaçlayan çok önemli temel kurallara yer
verilmiştir. Yasaların Anayasa denetiminden geçirilmesi sırasında içtüzüklerin
şekil kurallarından ziyade Anayasa'daki temel kuralların ele alınması,
incelemeye tabi tutulan yasada bu temel kurallara ne ölçüde yer verildiği veya
bu temel kurallardan herhangi birine aykırı düşen bir durum bulunup bulunmadığı
hususlarının incelenmesi herşeyden önce Anayasa'nın amacına uygun düşer. Böyle
bir incelemenin Anayasa kurallarının yurtta ve devlet örgütleri içinde gereği
gibi benimsenip uygulanmasını sağlaması bakımından da sayısız faydaları vardır.
Kaldı ki bir yasa hükmünün Anayasa Mahkemesinde Anayasa'ya uygunluk
denetiminden geçirilmesi sırasında içtüzüğün bir şekil kuralına uyulmaması
nedeniyle iptaline karar verilmiş olması, o hükmün aynı zamanda Anayasa'daki
temel ilkelere uygun düşüp düşmediğinin araştırılmasına, incelemenin bu
bakımdan da derinleştirilmesine engel teşkil edemiyeceği de kuşkusuzdur.
4-
İtiraz konusu hüküm, Cumhuriyet Senatosu Genel Kurulunda görüşülürken içtüzüğün
şekle ilişkin bir maddesine uyulmadığı gerekçesiyle iptal edilmiş, esas
Anayasa'nın özüne uygunluk denetiminden geçirilmemiştir. Şekil noksanını
düzeltmek ise yasama organının yetkisi içinde bulunmaktadır. Yasama organının
bu yetkisini kullanabilmesi için de Anayasa'nın 152. maddesi gereğince bir
süreye ihtiyaç olduğu ortadadır. Süre verilmesi için iptal karan dolayısiyle
yasada bir boşluğun meydana gelmesine de gerek yoktur. Anayasa'nın 152.
maddesinde gereken hallerde süre verileceği açıklanmıştır. Olayın niteliği,
iptal kararı sadece içtüzüğe ait bir şekil meselesiyle ilgili olup esas
Anayasa'ya uygunluk yönünden bir inceleme yapılmamış olması gibi haller süre
verilmesini gerektiren nedenlerdendir.
5-
Yukarıda yazılı nedenlerle çoğunlukla verilmiş olan karara katılmıyorum.
KARŞIOY
YAZISI
l-
Tasarının, Cumhuriyet Senatosunda öncelik ve ivedilikle görüşülmesi işlemleri
hakkında :
Kimi
kuralları dava konusu yapılan 31/7/1970 günlü, 1323 sayılı Kanun Tasarısının
öncelik ve ivedilikle görüşülmesi hakkında Millî Savunma Bakanınca verilen
önergenin her iki bölümü de Cumhuriyet Senatosunda ayrı ayrı oylanıp kabul
edilmiştir.
Millî
Savunma Bakanının birarada verdiği öncelik ve ivedilik önergesi aynen şöyledir
: "C- Senatosu gündeminde bulunan ve birinci görüşülmesi yapılacak işler
arasında dördüncü sırayı işgal eden 27/7/1967 tarih ve 926 sayılı Türk Silâhlı
Kuvvetleri Personel Kanununun bazı maddelerinin değiştirilmesi ve bu Kanuna
bazı maddeler eklenmesi hakkında Kanun Tasarısının (S. Sayısı 1469) gündemdeki
bütün işlere takdimen ve öncelik ve ivedilikle görüşülmesi hususunun yüksek
tasviplerinize arz ederim." Bu Önerge içeriğinden de anlaşıldığı üzere,
öncelik ve ivedilik istekleri herhangi bir gerekçeye ve nedene dayandı
olmamıştır.
Tasarının
ivedilikle görüşülmesine karar veren C. Senatosunun bu kararını hangi esaslı
nedene dayandırmış olduğu da anlaşılamamaktadır. Çünkü, ivedilik önergesinin
lehinde ve aleyhinde birer üyeye söz verme yöntemine başvurulmadığından,
ivedilik kararının verilmesine etki yapan önemli neden bu yoldan da açıklığa
kavuşamamıştır.
Oysa;
C. Senatosu içtüzüğünün 45., 46., 47. ve 48. maddeleri hükümlerine göre, bir
tasarı veya teklifin diğer işlerden Önce ve ivedilikle görüşülmesine C.
Senatosunca karar verilebilmesi için ilgililerin, öncelikle görüşülme
isteklerinin gerekçeli olması, ivedilik kararı verilmesi hakkındaki
isteklerinin ise esaslı bir nedene dayandırılması iktiza eder. Ve esaslı bir
neden olmadıkça da C. Senatosunca ivedilik kararı verilemez.
Demek
ki, öncelik ve ivedilik kararı verilebilmesi için İçtüzük; gerekçenin ve esaslı
bir nedenin bulunmasını ve bunların önergelerde belirtilmiş olmasını, Senatoca
da ivedilik önergesinin lehinde ve aleyhinde birer üyeye söz verilerek görüşme
açılmasını temel koşul olarak öngörmüş bulunmaktadır, içtüzükteki bu koşullar
ise, bir tasarı veya teklifin sağlıklı olarak kanunlaşması bakımından Önemli
biçim kurallarından dır.
Gerekçeden
ve herhangi bir sebepten yoksun isteklere dayanarak tasarının, gündemdeki
sırasından çıkarılıp kendisinden evvelki işlerin önüne geçirilmiş olması ve en
az beş gün aralıkla iki kez müzakere edilmesi zorunluluğuna uyulmadan bir kez
müzakeresi ile yetinilmesi, içtüzüğün yukarıda açıklanan bu yönlere ilişkin
hükümlerine ve dolayısiyle Anayasa'nın 85. ve 92. maddelerine uygun
düşmemiştir.
Bu
uyumsuzluk, itiraz konusu kuralın iptalini gerektirecek ağırlıktadır. Bu
nedenle kural, biçim yönünden Anayasa'ya aykırı görüldüğünden iptal
edilmelidir.
2-
Biçim yönünden iptal edilen kuralın esas yönünden de incelenip incelenemeyeceği
konusuna gelince :
Anayasa'nın
8. maddesinde, kanunların Anayasa'ya aykırı olamayacağı kuralı yer almış ve
147. maddesi ile de Anayasa Mahkemesine; kanunların ve Türkiye Büyük Millet
Meclisi içtüzüklerinin Anayasa'ya, Anayasa değişikliklerinin de Anayasa'da
öngörülen şekil şartlarına uygunluğunu denetleme görev ve yetkisi verilmiştir.
Anayasa
Mahkemesi bu denetlemesini, ya Anayasa'nın 149. maddesine göre yetkililerce
açılan iptal davaları, ya da 151. maddesine dayanarak mahkemelerce itiraz
yoluyla intikal ettirilen işler nedeniyle yapmaktadır.
Her iki
halde de Anayasa'ya aykırılık savı şayet Anayasa'da yer alan çeşitli temel
ilkeler veya Anayasa'da öngörülen sekil şartları açısından ileri sürülmüş ise
Anayasa Mahkemesi, denetlediği kanunun Anayasa'nın temel ilkelerine ve biçim
kurallarına aykırı olarak yasalaştırılıp yasalaştırılmadığını denetlemek ve
saptayacağı aykırılığını Yasama Meclislerince giderilmesine ışık tutmak
zorundadır.
İtiraz
konusu kuralı, sadece Anayasa'nın 85. maddesindeki "Türkiye Büyük Millet
Meclîsi ve Meclisler çalışmalarını, kendi yaptıkları içtüzüklerin hükümlerine
göre yürütürler" deyimini dikkate alarak, İçtüzükdeki biçim koşulları
bakımından denetlemeye tabi tutmak eksik bir denetleme olur ve Anayasa
açısından yeterli bir denetleme sayılmaz.
KARŞIOY
YAZISI
Karar
içindeki açıklamalarda da görüldüğü gibi, 31/7/1970 günlü, 1323 sayılı Kanuna
ilişkin tasarı, Cumhuriyet Senatosunda öncelik ve ivedilik yöntemi uygulanarak
görüşülmüş, fakat öncelik ve ivedilik kararları alınırken içtüzüğün bu konudaki
koşullarına uyulmamıştır.
İçtüzükteki
koşullara uyulmadan alınan kararların geçerli sayılmasına olanak
bulunmadığından karar alınmadan yapılan bir "Öncelik" ve
"ivedilik" uygulamasiyle, koşullarına uyulmadan alınan bir karara
dayandırılan "öncelik" ve "İvedilik" yöntemi arasında hiç
bir fark yoktur. Bu derece önemli bir içtüzük ihlâlinin, kanunun sağlığına etki
yapmadığını düşünebilmek ise olanaksızdır.
Bu
konulara ilişkin ayrıntılı düşüncelerim, Anayasa Mahkemesinin 17/10/1972 günlü,
1972/16-49 sayılı; 26/3/1974 günlü, 1973/32 - 1974/11 sayılı; 21/5/1974 günlü,
1974/8-19 sayılı; 15/7/1974 günlü, 1974/12 - 32 sayılı kararlarına ilişkin
karşıoy yazılarımda yeterince açıklanmış olduğundan burada yinelenmelerine
gerek duyulmamıştır. (Resmî Gazeteler 1/3/1973, Sayı : 14463-S : 252-253 :
21/6/1974, Sayı : 14922 - S : 8-9; 4/8/ '1974, Sayı: 14966-S : 7-8; 12/12/1974,
Sayı 15090 - S : 7).
Bu
nedenlerle söz konusu kanun tasarısı, Cumhuriyet Senatosunda uygulanan görüşme
yöntemi açısından içtüzüğün, kanunların sağlığına etkisi bulunan hükümlerine ve
dolayısiyle Anayasa'nın 85. maddesi kuralına aykırı biçimde yasalaşmış
olduğundan, Kanunun Ek 1. maddesinde yer alan ve Anayasa'ya aykırılığı Öne
sürülen hükmün bu yönden de iptaline karar verilmelidir.
Bu
düşüncelerle kararın konuya ilişkin bölümüne katılmıyorum.
KARŞIOY
YAZISI
Kararın
sonuç bölümünün (B) kesiminde "itiraz konusu kural biçim yönünden iptal
edilmiş bulunduğuna göre esas yönünden inceleme yapılmasına olanak
bulunmadığına" denilmiştir.
Gerçekten,
biçim yönünden iptal edilmiş bir yargı, artık hukuk düzeninden çıkmış, yasal
etkisini yitirmiş bulunduğuna ve açıkçası ortada o yasa yargısı kalmadığına
göre, var olmayan bir kuralın Anayasa'ya uygunluk denetiminden söz
edilemiyeceği düşünülebilir. Ne varki, bir yasal kuralın biçim yönünden
Anayasa'ya aykırılığı yanında esas yönünden de aykırılığının söz konusu olduğu
ve ileri sürüldüğü durumlarda, aşağıda açıklanan konuların gözönünde tutulması
ve kararın bu ilke ve kavramlara dayalı bulunması zorunludur.
l-
İptal nedenlerinin ayrı ayrı incelenmesi ve karara bağlanması :
Bir
yasa kuralının Anayasa'ya uygunluğu denetimi için birden çok neden ileri
sürülmüş olabilir. Bu nedenler, Anayasa Mahkemesine iptal davası açmaya yetkili
kılınanlarca birer birer gösterilir. Yüksek Mahkemece yapılacak denetim, ileri
sürülen istemle bağlı olmanın zorunluğu dolayısiyle her türlü nedenin
incelenmesini ve karara bağlanmasını kapsar. 22/4/1962 gün ve 44 sayılı Yasanın
28 inci maddesi denetimde, istemle bağlılık ilkesini, 27. maddesinde de
"uygulanacak yasa kuralları" koşulunu temel kurallar olarak
öngörmüştür. Dava ya da itiraz yolu ile gelen iptal istemlerinde ileri sürülen
nedenlerin denetim bakımından incelenmesi ve aykırılık savlarının her birisi
için ayrı karar verilmesi temel kuraldır, İstemle bağlı olduğuna göre Yüce
Mahkeme, istemlere göre bir bölüm denetimi yapıp geri kalanları karar dışı
bırakması düşünülemez Bunun gibi biçim koşullarına dayalı denetimi yapıp esasla
ilgili denetimi yüzüstü bırakması da söz konusu olmaması gerekir.
2-Denetimin
kapsamı:
Temsilciler
Meclisi Anayasa Yarkurulu raporunda, Anayasa Mahkemesinin görevi üzerinde
önemle durulmuştur. Anayasa'mızın temel ilkelerinden birisi de, özgürlüklere
yönelen saldırıları, doğrudan ya da dolaylı olarak yapılagelen kısıtlamaları
tümüyle önlemektir. Yasama organının da Anayasa'nın koyduğu bu ilkeyi çıkardığı
yasalarla çiğnemesi yasaklanmıştır. Bu durum da Anayasa Mahkemesinin denetim
görevi başlar. Özgürlüklerin ve hakların düzenleyicisi olan yasama gücünün
görevini yaparken özgürlüklerin, hakların özünü tehlikeye düşürmemesi gerekir.
Yasama gücü, özgürlüklerin ve hakların özüne dokunmama sınırından öteye artık
işlemez. Yasama organının bu sınırı aşıp aşmadığı denetimi Anayasa Mahkemesince
yapılır. Temsilciler Meclisi Anayasa yarkurulunca hazırlanıp adı geçen Meclisçe
benimsenen bu görüş, öğreti de ve Anayasa Mahkemesinin 8/4/1963 gün ve Esas :
1963/16, Karar : 1963/83 sayılı kararında açık olarak yer almış ve Türk Anayasa
Hukukunda hiç bir duraksamaya yer vermeyecek biçimde belirlenmiştir. Anayasa Mahkemesinin
denetim görevinin kaynağı buradan başlar.
Yüksek
Mahkemenin görevi Anayasa'nın 147. maddesinde yasaların, Türkiye Büyük Millet
Meclisi içtüzüklerinin Anayasa'ya, Anayasa değişikliklerinin de Anayasa'da
gösterilen biçim koşullarına uygunluğunu denetlemektir. Yasaların, T. B. M.
Meclisi içtüzüklerinin Anayasa'ya uygunluk denetimi, bir bütün olarak, biçim ve
esas yönlerinden hepsinin bir arada yapılacağı kapsam ve kavramındadır. Bir
yasa yargısı biçim yönünden iptal edildiği gerekçesiyle esasla ilgili
denetimden vaz geçilemez. Gerek Anayasa'mızın 1468 sayılı Yasa ile değişik 147.
gerek 22/4/1962 gün ve 44 sayılı yasanın 20. maddelerinde belirlenen denetim
görevinin kapsamı budur.
3-
Biçim yönünden yapılan denetim, iptal kararı ile sonuçlanmışsa, artık ayrıca
esas yönünden denetim yapılamıyacağı görüşü, iptal kararı Resmî Gazete'de
yayımlandığı gün ilgili yasa yargısı yürürlükten kalktığına göre yürürlükte
olmayan bir yargının ayrıca esastan denetilemiyeceği gerekçesine dayandırılmak
istenmektedir. Biçim yönünden denetim yapılırken, esas yönünden de
yapılacaktır. Resmî Gazete'de yayımlanmayan ve görüşme durumunda olan biçimsel
denetim, daha bitmemiş ve verilmiş iptal kararı da kesinleşmemiştir. İptaline
karar verilen yasa yargısı daha yürürlüktedir. Esas yönünden incelemeye ve
karar vermeye hiç bir engel yoktur. Biçim yönünden iptal karan, esas yönünden
Anayasa'ya aykırılık olmadığı yolunda bir karar verilmesine engel olmadığı gibi
ortada, bir çelişki de söz konusu değildir.
Bu
nedenlerle : "itiraz konusu kural biçim yönünden iptal edilmiş bulunduğuna
göre esas yönünden inceleme yapılmasına olanak bulunmadığı" yolunda
verilen karara karşıyım.
KARŞIOY
YAZISI
1)
Cumhuriyet Senatosunun, ele alınan tasarı maddelerinden değiştirilmesi
önerilenler üzerinde görüşme açmak ve diğer maddeleri okuyup oylamak
biçimindeki karar ve uygulaması, değişiklik önerisi bulunmayan maddeler
açısından, Millet Meclisi metninin olduğu gibi benimsendiği gerçeğini yansıtır.
Millet
Meclisinden gelen bir kanun tasarısının bütünü dahi C. Senatosunda görüşülmeden
(Anayasa'nın 92. maddesi onuncu fıkrası uyarınca) yasalaşabilmekte iken,
görüşmeye alınmış bir kanunun itiraz konusu yapılan bir kuralı için, Mahkememiz
Sayın çoğunluğun, "serbestçe oluşan bir irade ürünü olarak benimsenmesine
olanak yoktur" deyişleri hem olaylar ve hemde anayasal gerçek ile
bağdaşmamıştır.
2)
Mahkememiz sayın çoğunluğu, oluşturdukları iptal kararının yürürlüğünün bir
ileri tarihe bırakılması önerisini, "ortaya kamu düzenini tehdit edici bir
boşluk çıkmadığı" gerekçesiyle reddedmiş ve bunu yaparken Anayasanın 152.
maddesi ile 44 sayılı Kanunun 50. maddesi hükmüne uyduklarını bildirmişlerdir.
Oysa,
Anayasa'nın
152. maddesi "gereken hallerde" iptal hükmü yürürlüğünün geri
bırakılabilmesine olanak vermiş, fakat "gereken hal" in tanımı ve
sayımından ve Anayasa Mahkemesinin taktirine dokunmaktan kaçınmıştır. 44 sayılı
Kanunun 50. maddesinin üçüncü fıkrası da böyle yapmıştır.
44
sayılı Kanunun 50. maddesinin. Sayın çoğunlukça dayanılan dördüncü fıkrası ise,
bir önceki fıkranın ve Anayasa'nın 152. maddesinin sözünü ettiği "gereken
haller"den yalnız bir "özel hal" belirleyip, bu Özel durum
ortaya çıktığında iptal hükmü yürürlüğünün bir ileri tarihe atılmasını istemiş,
bu "özel hal" dışında Anayasa Mahkemesini, yine serbest bırakmıştır.
Mahkememiz
Sayın Çoğunluğunun kabullerinin aksine, açıkça bellidir ki 44 sayılı Kanunun
50. maddesi dördüncü fıkrası, Anayasa Mahkemesince oluşturulan iptal hükmünün
yürürlüğünün, ancak kendi gösterdiği durumda geri bırakılabileceğinden, söz
etmiş değildir.
3)
Bir an için, 44 sayılı Kanunun 50. maddesi dördüncü fıkrası hükmü, Sayın
Çoğunluğun kabulü gibi değerlendirilse dahi, o değerlendirilme doğrultusunda
bir uygulamaya gidilmesi olanaksızdır. Çünkü;
Anayasa
Mahkemesinin görev yetkileri, 147. madde hükmü karşısında Anayasa'nın
yollamadığı bir Kanun ile sınırlandırılamaz. Anayasa ise, 148. maddesi ile
yalnızca, Mahkemenin "Kuruluşu ve yargılama usulleri" için, bir Kanun
çıkarılabilmesine izin vermiştir. Sayın Çoğunluğun dayandığı 50. madde 4 üncü
fıkra hükmü kuralı ise, bu izin almana giren nitelikte değildir.
Sonuç
: Sayın çoğunluk kararına, açıklanan nedenlere karşıyım.
|
|
|
|
Üye
Nihat O. Akçakayalıoğlu
|