"...
II. İTİRAZIN ÇEREKÇESİ :
Mahkemenin gerekçeli kararında Anayasaya aykırılık savı şöyle açıklanmaktadır :
"1. Türkiye Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliği Genel Müdürlüğünün 31/5/1977 gün U/8 sayılı yazısı ile ileri sürülen istemi üzerine, 1581 sayılı Tarım Kredi Kooperatifleri ve Birlikleri Kanununun Geçici 2. maddesi hükmü gereğince (Tarım Kredi Kooperatifleri Yardımlaşma Birliği Vakfı) nın borç, alacak hak ve varlıklarının Türkiye Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliğine devredilmesine ve feshi ile gerekli işlemin yapılmasına, vakfın yönetim kurulunun 6/7/1977 günlü toplantısında 22 sayı ile karar verilmiş ve bu karar tasvip edilmek için gönderildiği Ziraat Bankası Yönetim Kurulunca 15/7/1977 tarihinde yapılan 43 sayılı toplantıda kabul edilmiştir.
Bu kabul üzerine, vakıf vekili, mahkemeye başvurarak 20/9/1977 tarihinde verilen dilekçesinde yapılan işlemleri ve alınan kararları anlatıp, gerekli hukukî açıklamayı yaparak vakfın dağılması hususunun hüküm altına alınmasını ve durumun siciline tescilini istemiştir.
Vakıflar Genel Müdürlüğü tebligat üzerine mahkemeye gönderdiği 26/9/1977 tarihli yazısında 1581 sayılı yasanın Geçici 2. maddesinin Anayasanın 36, 38 ve 39 uncu maddeleri ile genel hukuk kurallarına aykırı olduğundan söz ederek 44 sayılı Kanunun 27. maddesi uyarınca mezkûr maddenin iptali için" dosyanın Anayasa Mahkemesine gönderilmesi ve davanın geri bırakılması görüşünü açıklamıştır.
Vakıf vekili daha sonra verdiği 28/9/1977 tarihli dilekçesinin bu örneğini davalı olarak Vakıflar Genel Müdürlüğüne tebliğ ettirmiş, Vakıflar Genel Müdürlüğü vekili 3/10/1977 tarihinde verilen davaya cevap teşkil eden dilekçesinde 26/9/1977 günlü, yazıya gönderme yaparak Anayasa'ya aykırılık savunmasını tekrarla birlikte, Vakıf ve Ziraat Bankası yönetim kurullarınca alınan kararların iptaline karar verilmesini istemiştir.
2. Anayasa'ya aykırı olduğu söylenen yasanın Geçici 2. maddesi hükmünün bu davada mahkemece uygulanacak olduğu saptandıktan sonradır ki, aykırılık iddiasının ciddi olup olmadığının incelenmesi gerekeceği Anayasanın 151. maddesi hükmü gereğidir.
O halde önce bu husus üzerinde durulmuştur.
Gerçekten, senedi evrak arasında bulunan vakıf; M.K. nun 73 ilâ 81/B. maddelerine göre kurulmuş, Tüzel kişilik kazanmış teşkilâtı olan mevcudiyeti ve nihayete erip mallarının tasfiyesi değinilen maddeler ve vakıf senedi hükümlerine tabi, belli bir gayeye tahsis edilmiş bir mal topluluğudur. M.K. nun belirtilen maddelerinde ve vakıf senedinde vakfın nasıl nihayete erip tasfiye edileceği açıklanmıştır.
Vakıflar üzerinde teftiş makamı olan Vakıflar Genel Müdürlüğü, ilk tebliğin yapıldığı 21/9/1977 tarihinden itibaren 10 uncu ve 11 inci günler Cumartesi ve Pazar olduğundan süresi içinde 3/10/1977 tarihinde vermiş bulunduğu karşılık dilekçesinde vakıf ve Ziraat Bankası yönetim kurulları kararlarının iptaline de karar verilmesini istemiş ve gereken harcı ödemiştir.
Böyle olunca süresi içinde karşılık dava şeklinde ileri sürülen bu istemin de incelenmesi ve karara bağlanması lâzımdır.
Görülmektedir ki, gerek vakfın ve gerekse Vakıflar Genel Müdürlüğünün talep ve karşılık taleplerine dayanak ve konu yaptıkları yönetim kurulları kararları, Anayasa'ya aykırı olduğu ileri sürülen 1581 sayılı Yasanın Geçici 2. maddesi hükmüne göre verilmişlerdir.
Bu geçici maddenin Anayasa'ya aykırı görülüp iptal edilmesi halinde ise, kararların geçici 2. maddedeki yasal dayanağı kalmayacak kararlar boşlukta kalıp iptallerine karar verilmesi olanağı ortaya çıkacaktır.
Bu itibarla bilhassa karşılık talep gözönünde bulundurulduğunda mahkeme bu davada sözü edilen yasanın Geçici 2. maddesi hükmünü uygulayacak demektir. O halde Anayasa Mahkemesine başvurmak için ilk şart gerçekleşmektedir.
3- Anayasa'ya aykırılık savunmasını ileri süren Vakıflar Genel Müdürlüğünün dayandığı, emsal bir olayda verilen. Resmî Gazete'nin 9 Mayıs 1977 gün, 15932 sayılı nüshasında yayımlanan, 25/1/1977 gün 1976/36 ve 1977/2 sayılı Anayasa Mahkemesi kararında, Vakfın ilgili M.K. hükümleri ve senedinde öngörülen hususlar gözönünde bulundurulmadan ve Anayasa'nın ilgili maddeleri hükümlerine uyulmadan çıkarılan bir kanunla TÜRKİYE TARIM KREDİ KOOPERATİFLERİ MERKEZ BİRLİĞİNE DEVREDİLMESİNİN ve feshi ile gerekli işlemin yapılmasının Anayasa'nın Anayasa Mahkemesi kararında belirtilen maddelerine aykırı olduğu açıklanmış ve gerekçesi gösterilmiştir. Tekrara meydan verilmemesi için mahkemece de benimsenen sözü edilen Anayasa Mahkemesi kararının gerekçesine göre, 1581 sayılı Yasanın Geçici 2. maddesi hükmünün Anayasa'nın 36, 38 ve 39 uncu maddeleri hükümlerine aykırı olduğu sonuç ve kanaatına varılmış ve buna göre Anayasa Mahkemesine başvurularak konunun incelenip gerekli kararın verilmesinin istenilmesine karar verilmesi uygun görülmüştür.
KARAR:
Yukarda yazılı nedenlerle 1581 sayılı Yasanın Geçici 2. maddesinin Anayasa'nın, 36, 38 ve 39 uncu maddelerine aykırı olduğu düşüncesiyle iptaline karar verilmesinin sağlanması için dosyada bulunan evrakın örneklerinin çıkarılıp bu kararla birlikte Anayasa Mahkemesi Başkanlığına sunulmasına, yasal süre içerisinde Anayasa Mahkemesinin vereceği kararın beklenilmesine.""
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı:1977/128
Karar Sayısı:1977/140
Karar günü:20/12/1977
Resmi Gazete tarih/sayı:8.3.1978/16222
İtiraz yoluna başvuran: Ankara 10. Asliye Hukuk Mahkemesi.
İtirazın konusu: 18/4/1972 günlü, 1581 sayılı "Tarım Kredi Kooperatifleri ve Birlikleri Kanunu" nün Geçici 2. maddesi hükmünün Anayasa'ya aykırı olduğu ileri sürülerek iptali istenmiştir.
L OLAY:
18/4/1972 günlü, 1581 sayılı Yasanın Geçici 2. maddesinde yazılı hükme uyularak, Türkiye Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliği Genel Müdürlüğünce, Tarım Kredi Kooperatifleri Yardımlaşma Birliği Vakfının feshi ve borç, alacak, hak ve varlıklarıyle Merkez Birliğine katılması istenmiştir. Sözü geçen Vakıf bu konuda olumlu kararı almış. Ziraat Bankasının da onayını aldıktan sonra "Vakfın dağılması hususunun hüküm altına alınması ve durumun sicile tescili...,.." için mahkemeye başvurmuştur. Bu arada Vakıflar Genel Müdürlüğü, mahkemeye yapılan işlemlerin usulsüzlüğünü ve 1581 sayılı Yasanın Geçici 2. maddesi hükmünün Anayasaya aykırılığını belirten bir yazı göndermiştir. Bunun üzerine Vakıf avukatı husumeti Vakıflar Genel Müdürlüğüne yöneltmiş, bu Genel Müdürlük de mahkemeye verdiği dilekçe ile Anayasaya aykırılık savını yinelemekle birlikte vakfın feshine ilişkin kararla Ziraat Bankasının bunu onayan kararının iptalini istemiştir. Karşılık dava niteliğinde kabul edilen bu istek üzerine, öne sürülen Anayasa'ya aykırılık savı mahkemece ciddi görülmüş ve 1581 sayılı Yasanın Geçici 2. maddesinin iptali için Anayasa Mahkemesine başvurulmuştur.
III. METİNLER:
1- 18/4/1972 günlü, 1581 sayılı "Tarım Kredi Kooperatifleri ve Birlikleri Kanunu" nun iptali istenen Geçici 2. Maddesi şöyledir:
Geçici Madde 2- Tarım Kredi Kooperatifleri Müşterek Yardım Tahsisatı ve Tarım Kredi Kooperatifleri Yardımlaşma Birliği vakfının borç, alacak, hak ve varlıkları Merkez Birliğine devredilir ve sözü geçen vakıf feshedilmiş sayılır.
Gerek bu devirlerde ve gerek Tarım Kredi Kooperatifleri Memurları Emekli Sandığı ve Tarım Kredi Kooperatifleri Memurları Sosyal Yardım ve Zincirleme Kefillik Sandığı vakıflarının Merkez Birliğine devirleri halinde devrolunan menkul ve gayrımenkullerin devir ve intikallerinde herhangi bir vergi, resim ve harç alınmaz.
2- İlgili yasa ve tüzük hükümleri:
a) Medeni Kanunun olayla ilgili kuralları:
Madde 74- (13/7/1967 - 903) Vakıf, resmî senetle veya vasiyet yolu ile kurulur ve vakfedenin ikametgâhı asliye mahkemesi nezdinde tutulan sicile tescil ile tüzel kişilik kazanır. Mahkeme, tescil hususunu Vakıflar Genel Müdürlüğündeki merkezi sicile kaydolunmak üzere resen tebliğ eder.
Kanuna, ahlâka ve adaba veya millî menfaatlere aykırı olan veya siyasî düşünce veya belli bir ırk veya cemaat mensuplarını desteklemek gayesi ile kurulmuş olan vakıfların tesciline karar verilemez.
Tescil kararının tebliği tarihinden itibaren, Vakıflar Genel Müdürlüğü, iki ay içinde bu karara karşı temyiz yoluna başvurabilir.
Merkezi sicile kaydedilen vakıf, Resmî Gazete ile ilân edilir.
Tescilin tarzı, kimler tarafından yaptırılacağı ve sicillerin ne suretle tutulacağı, ilânın muhtevası ve ne suretle yapılacağı tüzük ile tayin edilir.
Bir vakfın tescili ile birlikte vakfedilen malların mülkiyeti ve haklar vakfa intikal eder.
Mahkeme vakfedilen gayrimenkulun vakıf tüzel kişiliği adına tescilini resen ve derhal tapu idaresine bildirir.
Madde 81/A- (13/7/1967-903 ile ek) Gayesinin tahakkuku imkânsız hale gelen vakıf kendiliğinden dağılmış olur.
Keyfiyet idare uzvu tarafından sicile tescil ettirilir.
Gayesi 74 üncü maddenin ikinci fıkrası hükmüne aykırı hale gelen vakıf, yetkili asliye mahkemesi tarafından, teftiş makamının müracaatı üzerine, taraflar çağrılıp duruşma yapılarak kararla dağıtılır ve sicile bildirilir.
b) Vakıflar Tüzüğünün ilgili kuralları:
Madde 30- Gayesinin tahakkuku imkânsız hale gelen vakıf kendiliğinden dağılmış olur.
Vakfın idare uzvu, vakfın gayesinin tahakkukunun imkânsız hale geldiği kanısına varırsa, yazı ile yetkili mahkemeye başvurarak durumun mahkeme siciline tescilini ister. Yetkili mahkeme, Vakıflar Genel Müdürlüğünün yazılı düşüncesini alarak idare uzvunun talebini karara bağlar.
Mahkeme, vakfın dağıldığı sonucuna varırsa durumu tescil eder.
Madde 31- Vakfın gayesi, Türk Medenî Kanununun 903 sayılı kanunla değiştirilen 74 üncü maddesinin ikinci fıkrası hükmüne girdiği takdirde Vakıflar Genel Müdürlüğü, vakfın dağıtılması için yetkili asliye mahkemesine başvurmak zorundadır. Bu başvurma üzerine mahkeme, duruşma yaparak vakfın dağıtılmasına karar verir ve siciline durumu tescil eder.
3- Dayanılan Anayasa kuralları,
Madde 36- Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yaran amacıyla kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.
Madde 38- Devlet ve kamu tüzel kişileri, kamu yararının gerektirdiği hallerde, karşılıklarını peşin ödemek şartıyla, özel mülkiyette bulunan taşınmaz malları, kanunla gösterilen esas ve usullere göre, tamamını veya bir kısmını kamulaştırmaya ve bunlar üzerinde idarî irtifaklar kurmaya yetkilidir.
Çiftçinin topraklandırılması, ormanların Devletleştirilmesi, yeni orman yetiştirilmesi ve iskân projelerinin gerçekleştirilmesi amaçlarıyla kamulaştırılan taşınmaz mal ve kıyıların korunması ve turizm amacıyla kamulaştırılan toprak bedellerinin ödeme şekli kanunla gösterilir.
Kanunun taksitle ödemeyi öngördüğü hallerde çiftçinin topraklandırılması, ormanların Devletleştirilmesi, yeni orman yetiştirilmesi ve iskân projelerinin gerçekleştirilmesi için konulacak süre yirmi yılı; kıyıların korunması ve turizm amacıyla yapılacak kamulaştırmalarda ise bu süre on yılı aşamaz. Bu takdirde, taksitler eşit olarak ödenir ve kanunla gösterilen faiz haddine bağlanır.
Kamulaştırılan topraktan, o toprağı doğrudan doğruya işleten çiftçinin hakkaniyet ölçüleri içinde geçinebilmesi için zaruri olan ve kanunla gösterilen kısmın ve küçük çiftçinin kamulaştırılan toprağının bedeli her halde peşin ödenir.
Madde 39- Kamu hizmeti niteliği taşıyan özel teşebbüsler, kamu yararının gerektirdiği hallerde, gerçek karşılığı kanunda gösterilen şekilde ödenmek şartıyla devletleştirilebilir. Kanunun taksitle ödemeyi öngördüğü hallerde,ödeme süresi on yılı aşamaz ve taksitler eşit olarak ödenir; bu taksitler, kanunla gösterilen faiz haddine bağlanır.
IV. İLK İNCELEME:
Anayasa Mahkemesi, içtüzüğün 15. maddesi uyarınca yaptığı ilk inceleme toplantısında aşağıdaki konular üzerinde durmuştur.
Anayasa'nın değişik 151. maddesinde "Bir davaya bakmakta olan mahkeme, uygulanacak bir kanunun hükümlerini Anayasa'ya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa, Anayasa Mahkemesi'nin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır." denilmekte ve 22/4/1962 günlü, 44 sayılı Yasanın 27. maddesinde de bu kural yinelenmektedir. Şu halde mahkemenin itiraz yoluna başvurabilmesi için, elinde bakmakta olduğu bir davanın var olması ve itiraza konu olan kanun hükmünün bu davada uygulanma olanağının bulunması gerekmektedir.
İtiraz konusu işde Anayasa'nın öngördüğü bu koşulların gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılacaktır.
18/4/1972 günlü, 1581 sayılı yasa ile düzenlenen Tarım Kredi Kooperatifleri, aşamalı örgütlere bağlı tutulmuştur. Bir veya bir kaç il içindeki kooperatifler Bölge Birliklerini, en az beş bölge Birliği de, Merkez Birliğini kurarlar. Merkez Birliğinin çalışmaları bütün yurdu kapsar.
Kanunun itiraz konusu Geçici 2. maddesinin birinci fıkrasında sözü geçen Merkez Birliği; tanımı yukarıda açıklanan ve bütün yurdu çalışma kapsamı içine alan Tarım Kredi Kooperatifleri ve Bölge Birliklerinin bağlı bulundukları Türkiye Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliğidir. Geçici 2. maddenin birinci fıkrası, bu birliğe geçecek malvarlıkları arasında, iki kaynaktan sözetmektedir. Bunlardan biri (Tarım Kredi Kooperatifleri Müşterek Yardım Tahsisatı), öteki de (Tarım Kredi Kooperatifleri Yardımlaşma Birliği Vakfı) dır.
İtiraz yoluyla iptali îstenen hüküm, Geçici 2. maddenin tümünü kapsadığına göre, maddenin birinci fıkrasında yeralan "Tarım Kredi Kooperatifleri Müşterek Yardım Tahsisatı"na ilişkin hükmün de iptal istemi kapsamında olduğu kuşkusuzdur. Oysa Mahkemenin elindeki İş, "Tarım Kredi Kooperatifleri Müşterek Yardım Tahsisatı" ile ilgili değildir. Uyuşmazlık, Tarım Kredi Kooperatifleri Yardımlaşma Birliği Vakfının feshine ilişkindir. Bu nedenle, itirazın "Tarım Kredi Kooperatifleri Müşterek Yardım Tahsisatı" ile ilgili bölümünün, mahkemenin yetkisizliği nedeniyle reddi gerekir.
Öte yandan, devir işlemlerinde vergi, resmi ve harç alınmayacağına ilişkin Geçici 2. maddenin ikinci fıkrası hükmünün de, mahkemenin elindeki işle bir ilgisi bulunmamaktadır. Yâni mahkeme, bu fıkra hükmünün uygulanmasını gerektiren bir davaya bakmamaktadır. Bu nedenle ikinci fıkraya yönelen itirazın da, mahkemenin yetkisizliği yönünden reddi gerekmektedir.
Mahkemeye getirilen iş, Tarım Kredi Kooperatifleri Yardımlaşma Birliği Vakfının feshine ve bu vakfın borç, alacak, hak ve malvarlıklarının Merkez Birliğine devrine ilişkindir. Uyuşmazlığın bir dava niteliğinde olduğu kabul edilecek olursa, Anayasa'ya uygunluk denetiminin önkoşullarından birinin gerçekleştiği sonucuna varılarak bu doğrultuda incelemenin sürdürülmesi mümkün olabilecek, uyuşmazlık dava niteliğinde değilse, itirazın mahkemenin yetkisizliği nedeniyle reddine karar verilmesi gerekecektir.
Yukarıda (I- Olay) bölümünde de açıklandığı üzere, yerel mahkemeye başvuran taraf, Tarım Kredi Kooperatifleri Yardımlaşma Birliği Vakfıdır ve vakfın "dağılmasını, durumun sicile tescilinin hüküm altına alınmasını" istemiştir. Karşılık dava biçimindeki başvurmaya göre Vakıflar Genel Müdürlüğü, Vakfın feshine ilişkin vakıf yönetim kurulu kararıyla bu kararı onayan Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası Yönetim Kurulu kararının iptalini istemektedir.
İtiraz konusu Geçici 2. madde de "...Tarım Kredi Kooperatifleri Yardımlaşma Birliği vakfının borç, alacak, hak ve malvarlıkları Merkez Birliğine devredilir ve sözü geçen vakıf feshedilmiş sayılır" denilmektedir.
Görülüyor ki, bu halde vakıf, doğrudan doğruya kanun hükmü ile sona ermekte, mahkemece feshine karar verilecek bir vakıf durumunda olmamaktadır. Olay Medenî Kanunun 81/A. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarına uymakta, üçüncü fıkrasıyla ilgili bulunmamaktadır. Çünkü bütün malvarlığı kanun gereğince elinden alınan vakfın amacının gerçekleşmesi olanaksız hale gelmiştir. Durum yönetim organınca sicile geçirtilecektir.
Sözü geçen maddenin üçüncü fıkrası ise, amacı 74. maddenin ikinci fıkrası hükmüne ay kın hale gelen vakıfları kapsamına almaktadır. Bu takdirde mahkeme dağıtma kararı verecektir. Mahkemenin elindeki işde, Vakfın, "kanuna, ahlâka ve adaba veya millî menfaatlere aykırı olan veya siyasî düşünce veya belli bir ırk veya cemaat mensuplarını..." destekleyen bir duruma düştüğü ve bu nedenle dağıtılmasının gerektiği öne sürülmüş değildir. Böyle olunca ortada Medenî Kanunun 81/A. madde sinin üçüncü fıkrası uyarınca mahkemece dağıtma kararı verilmesini zorunlu kılan bir davanın varlığından sözedilemez.
Anayasaya uygunluk denetiminde dava; çözüme bağlanmak üzere, görevli bir mahkeme önüne kanuna uygun biçimde getirilen özel veya kamu hukukuna ilişkin anlaşmazlıklar ve işler olarak nitelendirilmektedir.
Medenî Kanunun 81/A. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarının uygulanması dolayısıyla mahkemenin yapacağı işlemlerin dava kavramı dışında kalan adlî işlemler olduğunda kuşku yoktur. Çünkü vakfın kurulmasında, vakfedenin ikametgâhı asliye mahkemesince tutulan bir sicile, durumun tescili gereklidir. Ancak bu tescil ile vakfın tüzel kişilik kazanacağı 74. maddenin birinci fıkrasında açıklanmaktadır. Kanun, Vakıflar Genel Müdürlüğünde de bir merkezi sicilin bulunacağını buyurmakta ve kuruluşun bu sicile de kaydolunmak üzere sözügeçen Genel Müdürlüğe doğrudan doğruya tebliğini zorunlu kılmaktadır. Vakfın kuruluşu için öngörülen bu işlemler adlî işlemler olmakla birlikte, çözülmesi mahkemeden istenen ya da çözülmesi görevi mahkemeye yüklenen dava ve işlerden değildir. Bunun gibi vakfın, Medenî Kanunun 81/A. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarının Öngördüğü biçimde dağılması halinde de, sicilden çıkarma konusunda mahkemece yapılacak işlemler aynı niteliktedir. Çünkü yönetim organının başvurusu üzerine, vakfın dağılmış olduğu, mahkemece saptanacak ve durumun, mahkemenin tuttuğu sicile işaret edilmesi bir kararla sağlanacaktır. Yasaca dağılmış olduğu kabul edilen vakfın, sicilden çıkarılması işlemi de adlî işlem olmakla birlikte, mahkemenin çözeceği dava niteliğinde bir anlaşmazlık sayılamaz. Nitekim 25/7/1970 günlü, 7/1066 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla yürürlüğe giren Vakıflar tüzüğü de, vakfın kendiliğinden dağılmış bulunmasını, mahkemece dağıtılma yönteminden ayırmış ve 30. ve 31. maddelerinde her iki hali ayrı ayrı düzenleyen kurallar getirmiştir. (Resmî Gazete 21/8/1970. Sayı: 13586).
Bütün bu açıklamalar karşısında mahkemenin elinde çözülmesi gerekli bir davanın varlığından söz etmeye olanak yoktur. Böyle olunca itirazın, mahkemenin yetkisizliği nedeniyle reddi gerekir.
V. SONUÇ :
Mahkemenin elindeki iş görülmekte olan bir dava niteliğinde bulunmadığından, itirazın Mahkemenin yetkisizliği nedeniyle reddine, Fahrettin Uluç, Ahmet Salih Çebi ve Nihat O. Akçakayalıoğlu'nun karşıoylarıyla ve oyçokluğu ile,
20/12/1977 gününde karar verildi.
Başkan
Kâni Vrana
Başkanvekili
Şevket Müftügil
Üye
Abdullah Üner
Ahmet Koçak
Şekip Çopuroğlu
Fahrettin Uluç
Muhittin Gürün
Lütfi Ömerbaş
Ahmet Erdoğdu
Hasan Gürsel
Ahmet Salih Çebi
Adil Esmer
Nihat O. Akçakayalıoğlu
Ahmet H. Boyacıoğlu
Necdet Darıcıoğlu
KARŞIOY YAZISI
Yerel Mahkemeye başvuran, Tarım Kredi Kooperatifleri Yardımlaşma Birliği Vakfı vakfın dağılmasını, durumun sicile tescilinin hüküm altına alınmasını istemiştir. Vakıflar Genel Müdürlüğü ise Vakıf Yönetim Kurulunun vakfın feshine ilişkin kararı ile bu kararı onayan T.C. Ziraat Bankası Yönetim Kurulu kararının iptalini karşılık dava yapmıştır.
Çoğunluk Medenî Kanunun 81/A. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, Mahkemece dağıtma kararı verilmesini zorunlu kılan bir dava bulunmadığı, sözü edilen maddenin birinci ve ikinci fıkralarının uygulanması dolayısiyle Mahkemenin yapacağı işlemlerin ise dava kavramı dışında adlî işlemler olduğu gerekçesiyle başvuran mahkemenin itirazını yetki yönünden reddetmiştir.
Vakfın tüzel kişilik kazanabilmesi için vakfedenin ikametgâhı Asliye Mahkemesince tutulan bir sicile durumun tescili, ayrıca Vakıflar Genel Müdürlüğünde de bulunması zorunlu olan merkezî sicile de kaydedilmek üzere doğrudan doğruya adı geçen Genel Müdürlüğe tebligat yapılacağı öngörülmüştür.
Bir tespit niteliğinde de olsa bütün bu sicile kayıt ve sicilden çıkarma işlemlerinin mahkeme kararı ile yapılması yasal bir zorunluk bulunduğuna göre adlî işlem değil dava olarak kabulü gerekir. Nitekim bu istemlerin hâkimin kararı ile sonuçlanacağı çoğunlukça da kabul edilmiştir. Yerel Mahkeme de kendisine yapılan başvuruyu dava olarak kabul etmiş tarafların iddialarını ve savunmalarını dinlemiş ve olayda uygulanacağını düşündüğü dava konusu geçici 2. maddeyi Anayasa'ya aykırı bularak Anayasa Mahkemesine başvurmuştur. Bu durumda anlaşmazlığın çözülmesini dava niteliğinde kabul etmek gerekir.
SONUÇ :
Mahkemenin çözümleyeceği iş dava niteliğinde olduğundan işin esasının incelenmesi gerektiği düşüncesi ile çoğunluk kararına karşıyız.