ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı:1977/11
Karar Sayısı:1977/133
Karar Günü:13/12/1977
Resmi Gazete tarih/sayı:10.5.1978/16283
İtiraz
yoluna başvuran : Askerî Yüksek İdare Mahkemesi Daireler Kurulu.
İtirazın
konusu : 27/7/1967 günlü, 926 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanununun
41. maddesinin ikinci fıkrasının Anayasa'nın 105. maddesinin ikinci fıkrasına;
aynı kanunun 7/7/1971 günlü, 1424 sayılı Yasa ile değişik 49. maddesinin (a) ve
(b) bentlerinin Anayasa'nın 12. maddesi ile 105. maddesinin ikinci fıkrasına;
değişik 54. maddesinin Anayasa'nın 12. maddesi ile 58. maddesinin ikinci
fıkrasına; ve 1424 sayılı Yasa ile eklenen ek geçici 14. maddesinin (a)
bendinin de Anayasa'nın 12. maddesi ile 105. maddesinin ikinci fıkrasına;
aykırı oldukları mahkemece ileri sürülerek iptalleri istenilmiştir.
I-
OLAY :
30/8/1970
nasıplı Tuğgeneral olan davacı, 30/8/1974 gününde rütbesine mahsus bekleme
süresini tamamlamış ve yükselme koşullarını taşıdığı için de bu tarihte bir üst
rütbeye yükselme sırasına girmiştir. Ancak, 926 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri
Personel Kanununun 47., 49. ve 54. maddeleri ile subay sicil yönetmeliğinin 41
- 47. maddelerine göre Yüksek Askerî Şûraca yapılan yeterlik sıralamasında,
kendi sınıfında değil Kara Kuvvetlerinde terfi sırasına gelen Tuğgenerallerle
birlikte ve onlar gibi değerlendirmeye tabi tutulduğundan, Kara Kuvvetlerinin
(J. dahil) 1974 yılı Tümgeneral kontenjanı olan 14 general arasına
girememiştir. Böylece, bekleme süresi sonunda terfi ettirilmeyip 926 sayılı
Yasanın 49/f maddesi uyarınca emekliye sevk edilmiştir.
Davacı,
bu idarî işlemin iptali için Askerî Yüksek İdare Mahkemesine dava açmıştır.
Davaya bakmakta olan mahkeme de, uygulayacağı kanunun yukarıda belirtilen
hükümlerini Anayasa'ya aykırı görerek itiraz yolu ile Anayasa Mahkemesine
başvurmuştur.
III-
YASA METİNLERİ :
l-
İtiraz konusu yasa kuralları :
27/7/1967
günlü, 926 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanununun Mahkemece
Anayasa'ya aykırılığı ileri sürülen maddelerinin itirazla ilgili hükümleri
aşağıdadır :
Madde
41- (Değişik : 1923 - 3/7/1975) Subay kadroları aşağıdaki esaslara göre tespit
olunur :
Kara,
Deniz, Hava Kuvvetlerine ve Jandarma Genel Komutanlığına ait kadrolar, her yılın
30 Ağustos tarihine kadar rütbe, sınıf (varsa branşı) belirtilerek Genelkurmay
Başkanlığınca hizmet ihtiyacına göre tesbit edilir ve ilgili Kuvvete ve
Jandarma Genel Komutanlığına bildirilir. ......
.....................................................................................................................
Madde
49- General ve amiral miktarları aşağıdaki esaslara göre tesbit olunur :
a)
(Değişik: 1424 - 7/7/1971) Silâhlı Kuvvetlerde (J. Gen. K. lığı dahil) general
ve amiral kadroları, Silâhlı Kuvvetlerin hizmet ihtiyacına göre Genelkurmay
Başkanlığınca tespit olunur. Ancak kadro ile tespit edilecek general ve amiral
toplamı sınıf mevcudu esas alınmaksızın barışta muvazzaf subay mevcudunun %
l'ini geçemez.
Yüzde
bir oranına göre tespit edilecek general - amiral miktarı tespit tarihinden
itibaren her kuvvetin muvazzaf subay mevcudunda % 6'dan fazla bir artma veya
eksilme olmadıkça değiştirilemez. % 6'dan faz la bir artma ve eksilme olduğu
takdirde bu miktar % 6 kabul edilerek gerekli değişiklik yapılır.
Kadrolarda
gösterilen sınıf, rütbe ve miktarlar aşılamaz. Herhangi bir sebeple boşalan
general - amiral kadroları müteakip 30 Ağustostan önce doldurulamaz.
Kuvvet
komutanlıklarınca ve Jandarma Genel Komutanlığınca ancak teşkilât değişikliği
ve hizmet zaruretleri dolayısiyle bu kadrolarda değişiklik teklif olunabilir.
Bu
teklifler, Yüksek Askerî Şûranın mütalâası alınmak suretiyle Genelkurmay
Başkanlığınca sonuçlandırılır.
(Ek:
1923 - 3/7/1975) Ancak; 41 inci madde esaslarına göre o yıl için hizmet
ihtiyacı esas alınmak üzere saptanmış general ve amiral kadrolarında hizmet
yılı içinde ölüm ve emeklilik nedenleriyle boşalacak veya yeni teşkil sebebiyle
açılacak olan kadro görev yerlerinde görevlendirilmek amaciyle tuğgeneral -
tuğamiral ile tümgeneral - tümamiral korgeneral-koramiral rütbelerinde olmak ve
% l oran dışında tutulmak üzere, ihtiyaç halinde Genelkurmay Başkanı tarafından
gösterilecek lüzum üzerine, 54 üncü madde esaslarına göre 5 general - amiral
fazladan terfi ettirilebilir. Bunlar boşalacak zorunlu görevlere devredilmek
üzere Genelkurmay Teftiş Kurulundaki genel müfettişliklere atanırlar. Şu kadar
ki, barışta genel müfettişlik kadrolarına verilen tuğgeneral - tuğamiral ile
Tümgeneral - Tümgeneral ve Korgeneral - Koramiral toplam miktarı hiçbir zaman
5'i geçemez.
b)
(Değişik : 1923 - 3/7/1975) (a) bendine göre saptanan general ve amiral
mevcutlarının muhtelif rütbelere dağılış oranlan üç kuvvet (Jandarma dahil)
için aşağıdaki cetvelde gösterilmiştir. Kadrolar bu oranlan aşmayacak şekilde
saptanır.
Rütbeler
|
K.K.K.(J.
dahil) %
|
Dz.
K.K. %
|
Hv.
K.K. %
|
Orgeneral
|
5,2
|
7
|
4
|
Oramiral
|
|
|
|
Korgeneral
|
13,3
|
13
|
16
|
Koramiral
|
|
|
|
Tümgeneral
|
28,2
|
27
|
24
|
Tümamiral
|
|
|
|
Tuğgeneral
|
53,3
|
53
|
56
|
Tuğamiral
|
|
|
|
Madde
54- (Değişik : 1424 - 7/7/1971) Yüksek Askeri Şûra, kuvvetlerden ve J. Gn. K.
lığından 38 inci madde (h) bendi gereğince gönderilen albaylar ile terfi
sırasındaki genaral ve amirallerin şahsi dosyalarını ve rütbedeki sicil
belgelerinin (Albayların teğmenlikten itibaren, general ve amirallerin
generallik ve amirallik rütbelerindeki sicil belgelerini) inceleyerek Subay
Sicil Yönetmeliğinde gösterilen esaslara göre değerlendirme notu verir. Sicil
notu ortalaması ile değerlendirme nolu toplamı yeterlik notu olarak tespit
edilir ve en üstün yeterlik notu alanlardan başlamak üzere bir yeterlik
sıralaması yapılır. Yeterlik notu en yüksek olanlardan itibaren kadro ihtiyacı
kadar albay, general ve amiral bir üst rütbeye terfi ettirilir.
(Değişik:
1923 - 3/7/1975) Ancak, bir üst rütbeye yükselecek Tümgeneral - Tümamiral ile
Korgeneral Koramiral sayısı, yükselecekleri rütbenin l inci yıl kontenjanına
eşit veya az ise, bunların üst rütbeye yükseltilme durumları Yüksek Askerî Şûra
üyelerinin üçte ikisinin kabulüne bağlıdır.
(Ek
: 1923 - 3/7/1975) Savaş hali ilânından itibaren bu Kanunda öngörülen Yüksek
Askerî Şûraya ait görev ve yetkiler Genelkurmay Başkanına intikâl eder.
EK
GEÇİCİ MADDE 14- (Ek : 1424 - 7/7/1971) Bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihte
Türk Silâhlı Kuvvetlerinde mevcut general ve amiral miktarı, 30/8/1971
tarihinden 30/8/1974 tarihine kadar % 1,2 oranına, sonraki 4 yılda 49 uncu
maddede belirtilen % 1 oranına aşağıda gösterilen esaslar içerisinde indirilir.
a)
30/8/1971 tarihinden 30/8/1974 tarihine kadar uygulanacak % 1,2 oranına göre
tespit edilen general ve amiral mevcutlarının muhtelif rütbelere dağılış
oranlan 3 kuvvet (Jandarma dahil) için, aşağıdaki cetvelde gösterilmiştir :
Rütbeler
|
K.K.K.(J.
dahil) %
|
Dz.
K.K. %
|
Hv.
K.K. %
|
Orgeneral-
Oramiral
|
6
|
7
|
7
|
Korgeneral-Koramiral
|
12,5
|
13
|
13
|
Tümgeneral-Tümamiral
|
25
|
26
|
27
|
Tuğgeneral-Tuğamiral
|
56,5
|
54
|
53
|
2-
Dayanılan Anayasa kuralları:
Madde
12- Herkes, dil ırk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefi inanç, din ve mezhep
ayırımı gözetilmeksizin, kanun önünde eşittir.
Hiç
bir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Madde
58-
Her Türk, kamu hizmetlerine girme hakkına sahiptir.
Hizmete
alınmada, ödevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayırım gözetilemez.
Madde
105- Başbakan, Bakanlar Kurulunun başkanı olarak, Bakanlıklar arasında
işbirliğini sağlar ve Hükümetin genel siyasetinin yürütülmesini gözetir.
Bakanlar Kurulu, bu siyasetin yürütülmesinden birlikte sorumludur.
Her
Bakan, kendi yetkisi içindeki işlerden ve emri altındakilerin eylem ve
işlemlerinden ayrıca sorumludur .
Bakanlar
dokunulmazlık ve yasaklamalar bakımından Türkiye Büyük Millet Meclisi
üyeleriyle aynı durumdadır .
IV-
İLK İNCELEME:
Anayasa
Mahkemesi İçtüzüğünün 15. maddesi uyarınca Kani Vrana, Şevket Müftügil, Ahmet
Akar, Ziya Önel, Abdullah Üner, Ahmet Koçak, Sekip Çopuroğlu, Fahrettin Uluç,
Muhittin Gürün, Lûtfi Ömerbaş, Ahmet Erdoğdu, Hasan Gürsel, Adil Esmer, Nihat
O. Akçakayalıoğlu ve Ahmet H. Boyacıoğlu'nun katılmalarıyle 24/3/1977 gününde
yapılan ilk inceleme toplantısında aşağıda açıklanan konular üzerinde
durulmuştur.
Bir
davaya bakmakta olan mahkeme, ancak o davada uygulayacağı kanun hükümlerinin
Anayasa'ya aykırılığını ileri sürerek Anayasa Mahkemesinden iptallerini
isteyebilir. İtiraz konusu yasa kuralları önce bu açıdan incelenmelidir.
l-
926 sayılı yasa, Türk Silâhlı Kuvvetleri mensuplarının yetiştirilmelerini
sınıflandırılmalarını, görev ve yükümlülüklerini, yükselme ve
ödüllendirilmeleriyle her türlü özlük haklarını düzenlemek amacıyla
çıkarılmıştır. (Madde 2). Bu nedenle, Yasanın itiraz konusu yapılan hükümleri
Türk Silâhlı Kuvvetlerine mensup generallerin ve amirallerin tümünü
İçermektedir. Başka bir deyişle bu hükümler, her kuvvetten general ve
amirallerin terfilerine ve terfi edemiyenlerin kadrosuzluk nedeniyle emekliye
sevkedilmelerine ilişkin bulunmaktadır.
Yüksek
Askeri Şûra tarafından saptanan değerlendirmeye göre yapılan yeterlik
sıralamasında ilk 14 general arasında yer alamadığı için terfi ettirilmeyen ve
kadrosuzluktan emekliye ayrılan davacı tuğgeneral ise Jandarma Genel
Komutanlığına mensup ve jandarma sınıfından olduğundan, 926 sayılı Yasanın
davada uygulanma durumunda olan hükümlerinin jandarma sınıfındaki generallerle
sınırlı olarak incelenmeleri gerekir.
2-
Sözü edilen yasanın itiraz konusu 41. maddesinin ikinci fıkrası hükmü; Kara,
Deniz, Hava Kuvvetlerine ve Jandarama Genel Komutanlığına ait subay
kadrolarının her yılın 30 Ağustos (Dava konusu uyuşmazlığın doğduğu 30/8/1974
tarihinde yürürlükte olan maddede bu tarih 31Ağustos olarak yeralmıştır.)
tarihine kadar rütbe, sınıf (varsa branşı) belirtilerek, Genel kurmay
Başkanlığınca hizmet ihtiyacına göre saptanacağına ilişkindir. Yani, Türk
Silâhlı Kuvvetlerine mensup tüm subay kadrolarının saptanmasında Genelkurmay
Başkanlığına yetki veren genel bir hükümdür. Oysa Genelkurmay Başkanlığının,
general ve amiral kadrolarını belli koşullar içinde saptama yetkisi özel bir
hüküm olarak 49. maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde yer almıştır. Dava da
general kadrolarının saptanmasına ilişkin bulunduğuna göre, değişik 41.
maddenin ikinci fıkrasının bu davada uygulanması olanağının bulunmadığı açıkça
ortadadır. Bu hükme ilişkin itiraz, mahkemenin yetkisizliği nedeniyle
reddedilmelidir.
3 -
926 sayılı yasanın 1424 sayılı yasa ile değişik 49. maddesinin birinci
fıkrasının (b) bendine gelince :
Davacı
jandarma Tuğgenerali, 30/8/1974 tarihinde bir üst rütbeye yükselme sırasına
gelerek değerlendirmeye tabi tutulmuş ve bu tarihte de kadro yokluğu nedeniyle
emekliye sevk edilmiştir. Hakkında uygulanan idarî işlemlerin iptali için 20
Eylül 1974 tarihi; dilekçe ile Askerî Yüksek İdare Mahkemesinde dava açmıştır.
Her
idarî uyuşmazlığın, doğduğu tarihte yürürlükte bulunan yasa hükümlerinin
uygulanması suretiyle çözümlenmesi, hukukun temel kurallarındandır. Bakılmakta
olan davanın konusunu oluşturan uyuşmazlık 30/8/1974 tarihinde doğmuştur. Bu
tarihte ise 926 sayılı Kanunun 49. maddesinin (b) bendi değil, ek geçici 14.
maddenin (a) bendi hükmü yürürlükte bulunmaktadır. Çünkü. 49. maddenin (b)
bendi ile, general ve amiral mevcutlarına ve bunların çeşitli rütbelere
dağılışlarına ilişkin oranları saptayan iki kural getirilmiştir: General ve
amiral mevcutlarının çeşitli rütbelere dağılış oranlarına, bendin cetvel
bölümünde yer verilmiş; general ve amiral mevcutlarının saptanmasının da aynı
maddenin (a) bendine göre yapılacağı belirtilmiştir, (a) bendinde de, kadro ile
saptanacak general ve amiral toplamının ...muvazzaf subay mevcudunun % l'ini
geçemiyeceği hükmü yeralmıştır.
Ek
geçici 14. maddenin birinci fıkrasında ve (a) bendinde ise, 30/8/1971
tarihinden 30/8/1974 tarihine kadar % 1,2 oranının ve sonraki 4 yılda, yani
30/8/1975 - 30/8/1978 tarihleri arasında 49. maddede belirtilen % l oranının
uygulanacağı öngörülmüştür. Aynı maddenin (c) bendi ile de buna ilişkin
açıklayıcı hüküm getirilmiştir.
Görülüyorki
49. maddenin (b) bendi, ancak 30/8/1975 - 30/8/1978 tarihleri arasında
uygulanacak kuralları içerir biçimde düzenlenmiştir. Bu nedenle de, 30/8/1971 -
30/8/1974 tarihleri arasında uygulanma olanağı yoktur.
Bakılmakta
olan davada bu hükmün uygulanma olanağı bulunmadığından, sözü geçen hükümle
ilgili itiraz mahkemenin yetkisizliği nedeniyle reddedilmelidir.
Böylece,
yapılan ilk inceleme sonunda davanın, Anayasa'nın ve 22/4/1962 günlü, 44 sayılı
Kanunun ilgili maddelerinde öngörülen kurallara uyulmak suretiyle açıldığı ve
dosyanın eksiği bulunmadığı saptandığından işin esasının; 27/7/1967 günlü, 926
sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanununun davada uygulanma durumunda
olan 49. maddesinin 1424 sayılı yasa ile değişik (a) bendi ile aynı yasayla
değişik 54. maddesinin ve 926 sayılı kanuna sözü geçen yasa ile eklenen ek
geçici 14. maddesinin (a) bendinin, jandarma sınıfından olan generallerle
sınırlı olarak incelenmelerine; Kani Vrana, Şevket Müftügil, Ahmet Akar,
Abdullah Üner, Lûtfi Ömerbaş, Ahmet Erdoğdu ve Adil Esmer'in "54. maddenin
uygulanacak hüküm olmadığı" yolundaki görüşleriyle, Nihat O.
Akçakayalıoğlu'nun, bir sınırlamaya gerek olmadığı ve ayrıca Esasın incelenmesinin
aynı yasanın 41. maddesinin ikinci fıkrası ve 49. maddesinin b bendi açısından
da yapılması gerektiği yolundaki görüşü ile ve oy çokluğuyla 24/3/1977 gününde
karar verilmiştir.
V.
ESASIN İNCELENMESİ:
l-
Sözlü açıklama:
Davanın
esasını incelemek üzere, Şevket Müftügil, Halit Zarbun, Ziya Önel, Abdullah
Üner. Ahmet Koçak, Sekip Çopuroğlu, Fahrettin Uluç, Muhittin Gürün, Lûtfi
Ömerbaş, Ahmet Erdoğdu, Hasan Gürsel, Ahmet Salih Çebi, Adil Esmer, Nihat O.
Akçakayalıoğlu ve Ahmet H. Boyacıoğlu'nun katılmalarıyla toplanan Anayasa
Mahkemesi, önce sözlü, açıklama konusu üzerinde durmuştur. Yapılan görüşmeler
sonunda:
Her
ne kadar Askerî Yüksek İdare Mahkemesi daireler kurulunun gerekçeli kararında
ve davalıların savunmalarında itiraz konulariyle ilgili görüşler açıklanmış ise
de, konunun dahada açıklık kazanması bakımından sözlü açıklama yapılmasının
yararlı olacağı kanısına varılmıştır.
Bu
nedenle, 22/4/1962 günlü, 44 sayılı Kanunun 29. maddesi uyarınca ilgililerin
sözlü açıklamalarının dinlenmesine ve dava ile ilgili görülen İçişleri
Bakanlığına, Millî Savunma Bakanlığına ve Genelkurmay Başkanlığına adı geçen
kanunun 30. maddesi gereğince de çağrı kağıdı çıkarılmasına, Lûtfi Ömerbaş ve
Ahmet H. Boyacıoğlu'nun (Dosyada yeterli açıklama vardır. Bu nedenle sözlü
açıklamaya gerek bulunmadığı) yolundaki karşıoylarıyle ve oyçokluğuyle
11/10/1977 gününde karar verilmiştir.
Bu
karar gereğince ilgililere usulünce çağrı kâğıdı gönderilmiş ve 15/11/1977
gününde İçişleri ve Milli Savunma Bakanlıkları ile Genelkurmay Başkanlığının
temsilcileri tarafından yapılan sözlü açıklamalar dinlenmiştir.
2-
İnceleme :
İtirazın
esasına ilişkin rapor, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Daireler Kurulunun 12
Kasım 1976 günlü, 1974/154 esas sayılı gerekçeli kararı sözlü açıklama
tutanakları ile öteki kâğıtlar, iptali istenen kanunun hükümleri, ilgili yasa
ve Anayasa kuralları ve bunlara ilişkin gerekçeler ve yasama belgeleri
okunduktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü :
A-
926 Sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanununun 1424 sayılı yasa ile
değişik 49. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi hükmünün Anayasa'ya
aykırılığı sorunu:
Anayasa'ya
aykırılığı ileri sürülen bu hüküm ile Genelkurmay Başkanlığına Silâhlı
Kuvvetlerde (J. Gn. K. lığı dahil) general ve amiral kadrolarını silâhlı
kuvvetlerin hizmet ihtiyacına göre ve belirli bir oranda saptama yetkisi
verilmektedir. (a) Bendinin öteki fıkralarında da; her kuvvetin muvazzaf subay
mevcudunda artma, eksilme, değişiklik ve boşalma olması hallerinde, saptanan bu
kadrolar hakkında yapılacak işlemler açıklanmakta ve yine Genelkurmay
Başkanlığının bu konudaki yetkileri belirtilmektedir.
İtiraz
konusu hükmün Anayasa'nın 12. maddesine ve 105. maddesinin ikinci fıkrasına
aykırı olup olmadığı sorununun çözümünde doğru bir sonuca varabilmek için, Önce
Genelkurmay Başkanının Anayasa ve yasalar açısından durumuna, görev ve
sorumluluklarına ve jandarmanın silâhlı kuvvetlerdeki yerine kısaca değinmek
gerekir :
1-
Anayasa'nın 110. maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkralarında; Genelkurmay
Başkanının Silâhlı Kuvvetlerin komutanı olduğu... görev ve yetkilerinin kanunla
düzenleneceği,... bu görev ve yetkilerinden dolayı Başbakana karşı sorumlu
olduğu kuralları yeralmıştır. Anayasa'nın bu maddesi gereğince çıkarılan
7/7/1970 günlü, 1324 sayılı Genelkurmay Başkanının Görev ve Yetkilerine ait
Kanunun 1. maddesinde, Genelkurmay Başkanının barışta ve savaşta Silâhlı
Kuvvetlerin komutanı olduğu; 2. maddesinde; Genelkurmay Başkanının Silâhlı
Kuvvetlerin savaşa hazırlanmasında, personel, istihbarat, harekât, teşkilât,
eğitim, öğretim ve lojistik hizmetlerine ait ilke ve öncelikler ile ana
programlarını saptayacağı 7. maddesinde de, Genelkurmay Başkanının görev ve
yetkilerinden dolayı Başbakana karşı sorumlu olduğu, hükümleri bulunmaktadır.
2-
Jandarmanın Türk Silâhlı Kuvvetlerindeki yerine gelince :
10/6/1930
günlü, 1706 sayılı Jandarma Kanununun 1., 2., 4., 5. ve 7. maddelerinde
sırasiyle : T.C. Jandarmasının müsellâh ve askerî bir inzibat kuvveti olduğu,
askerî Öğretim ve eğitim hususunda Genelkurmay Başkanlığına, silâh ve
mühimmatla seferberlik ve seferde ordu emrine geçeceklerin aylık, yedirme,
giydirme, donatma ve tüm harcamaları hususlarında Millî Savunma Bakanlığına
bağlı bulunduğu Jandarmanın zapturaptında ve hususî kanunlarda gösterilmiyen
özlük işlerinde askeri kanun ve tüzüklere tabi olduğu; Jandarma Genel
Komutanının Kolordu veya ordu komutanı sıfat ve selâhiyetinde olduğu;
Kurmaybaşkanının ordu ile ilişiği kesilmeksizin ordudan alınacağı yazılıdır.
27/7/1967
günlü, 926 sayılı Kanunun, subay sınıflarını saptayan 21. maddesinde,
jandarmanın Türk Silâhlı Kuvvetlerine mensup ve muharip sınıflardan olduğu
belirtilmiş, değişik 49. maddesinin (a) bendinde de Jandarma Genel
Komutanlığına Silâhlı Kuvvetler içinde yer verilmiştir.
4/1/1961
günlü, 211 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri İçhizmet Kanununun Türk Silâhlı
Kuvvetlerini tanımlayan 1. maddesi de jandarmayı Türk Silâhlı Kuvvetleri
bünyesinde öngörmüştür.
Yukarıda
açıklanan yasa hükümleri ve yine yasalarda yeralan kimi benzeri hükümler,
jandarma kuruluşunun Türk Silâhlı Kuvvetleri bünyesi içinde ve onun ayrılmaz
bir parçası olduğu hakkında hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmamaktadır.
Mahkeme;
genel emniyet ve asayiş işlerinin Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel
Komutanlığı aracılığıyle yürütülmesi görevinin kanunla İçişleri Bakanlığına
verilmiş ve Anayasa da, kendi çalışma alanlarından öncelikle Bakanları sorumlu
tutmuş olduğundan, bu kadroların hiçbir hizmet ve sorumluluk bağlantısı
bulunmayan Genelkurmay Başkanlığınca saptanmasının, Anayasa'nın 105. maddesinin
ikinci fıkrasiyle çelişen bir yetki olduğunu ve itiraz konusu kuralın ayrıca
Anayasa'nın 12. maddesine de aykırı bulunduğunu ileri sürmektedir.
12
Haziran 1937 günlü, 3201 sayılı Emniyet Teşkilâtı Kanununun 1. maddesinde:
Memleketin Genel güvenlik ve asayişi işlerinden içişleri Bakanının sorumlu
olduğu, içişleri Bakanının bu işleri, kendi kanunları dairesinde hareket eden
Emniyet Genel Müdürlüğü ile Jandarma Genel Komutanlığı ve icabında diğer bütün
zabıta kuruluşları aracılığıyle yapacağı ve lüzum halinde Bakanlar Kurulu
karariyle ordu kuvvetlerinden yararlanacağı hükmü yeralmıştır.
Burada,
Önce Anayasa'nın 105. maddesinin ikinci fıkrası ile 110. maddesinin dördüncü
fıkrasında öngörülen sorumlulukların nitelik ve kapsamı üzerinde durmak
gerekmektedir :
a-
Yukarıda açıklanan Anayasa ve yasa kurallarına ve Anayasa Mahkemesinin, bu
husustaki çeşitli kararlarına göre (E: 1963/67, K: 1966/19, 4 sayılı A.M.K.D.
Sayfa : 118; E : 1967/39, K : 1968/41, 6 sayılı A.M.K.D. Sayfa : 268; E :
1970/52, K: 1971/46, A.M.K.D. Sayı: 9, Sayfa: 497) Genelkurmay Başkanı; barışta
ve savaşta bütün Silâhlı Kuvvetlerin komutanı olup, bu sıfatiyle ordunun
yönetimini, eğitim ve Öğretimini sağlayacak, O'nu savaşa hazırlayacak ve bu
görevlerinden dolayı da, Başbakana karşı sorumlu olacaktır.
Anayasa;
Genelkurmay Başkanına Silâhlı Kuvvetlerin Komutanı sıfat ve yetkisini tanırken
kuşkusuz ona Silâhlı Kuvvetlerin barışta ve savaşta hazırlanması ve yönetimi
görevini vermekte ve bunun karşılığında onu Başbakana karşı sorumlu tutmakla
da, yürütme organı ile Genelkurmay Başkanı arasındaki bağlantıyı kurmuş ve
böylece Başbakana da, hükümet kademesinde olmak üzere, bu işlerin yönetim ve
denetiminde görev ve sorumluluk vermiş bulunmaktadır.
Başbakan,
Anayasa'nın 110. maddesinin ikinci fıkrasında yeralan Millî Güvenliğin
sağlanması ve Silâhlı Kuvvetlerin savaşa hazırlanması konularında Bakanlar
Kuruluna ve Bakanlar Kurulu da Türkiye Büyük Millet Meclisine karşı sorumludur.
İçişleri
Bakanının görev ve sorumluluğuna gelince; yukarıda belirtilen yasa ile bu Bakana
yurtta iç güvenliğin ve asayişin sağlanması hususunda görev ve sorumluluk
öngörülmüştür.
Şu
hale göre burada, içişleri Bakanının, yasalarla verilen görev ve sorumluluğu
ile Başbakanının ve ona karşı sorumlu olan Genelkurmay Başkanının Anayasa ile
getirilen sorumlulukları söz konusu olmaktadır.
Böyle
olunca da, bu konuda sorumluluk üzerinde durulurken; Anayasa'nın 105.
maddesinin ikinci fıkrasiyle getirilen sorumluluğun, ancak Bakanların kendi
yetki alanları içinde bulunan ve yasalarla öngörülen iş ve işlemleriyle sınırlı
bulunduğunu ve Anayasa'nın 110. maddesiyle de, idare kademesinde Genelkurmay
Başkanının, hükümet kademesinde de Başbakanın görevli ve sorumlu olduklarını ve
böylece Genelkurmay Başkanı için de ağır sorumluluklar getirildiğini dikkate almak
gerekmektedir. O takdirde de, kimi görevleri yönünden içişleri Bakanlığına
bağlı bulunan jandarmanın general kadrolarının saptanması yetkisinin bu
Bakanlığa verilmesinde, görev - sorumluluk ilişkisi açısından zorunluluk
bulunduğu ileri sürülemez. Tersine, görev - sorumluluk ve yetki dengesinin
birbirine bağlı ve uyumlu bir halde sağlanması amacıyle bu yetkinin Genelkurmay
Başkanlığına verilmiş olduğunu kabul etmek gerekir.
Silâhlı
Kuvvetlerden olan Jandarma kuruluşunda general kadrolarının saptanması yetkisini
içişleri Bakanlığına veren bir düzen; askerliğin temeli olan disiplin ve tek
komuta kavramları ile ve Silâhlı Kuvvetlerin gelenekleriyle bağdaşamayacağı
gibi, Anayasa'nın 110. maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkralariyle getirilen
kurallara da uygun düşmez.
Burada,
jandarma general kadrolarının Genelkurmay Başkanlığınca saptanmasiyle bu
generallerin, her çeşit siyasal etki ve düşüncelerin dışında ve üstünde
kalabilmelerinin sağlanmış olacağı da gözönünde tutulmalıdır.
Yukarıdan
beri yapılan açıklamalardan, itiraz konusu hükmün, Anayasa'nın 105. maddesinin
ikinci fıkrası kuralına aykırı bulunmadığı sonucu ortaya çıkmaktadır,
b-
itiraz konusu hükmün, Anayasa'nın 12. maddesindeki "eşitlik" ilkesine
aykırı olduğu savına gelince;
Anayasa'nın,
12. maddesiyle kesin olarak yasakladığı; yurtdaşların kanun karşısında
dillerine, ırklarına, cinsiyetlerine, siyasî düşüncelerine, felsefî
inançlarına, din ve mezheplerine göre farklı işlem görmeleridir.
Oysa,
yukarıdaki açıklamalardan ve bent metninden de açıkça anlaşıldığı gibi (a)
bendi ile; silâhlı kuvvetlerdeki ve onun ayrılmaz bir parçası olan Jandarma
Genel Komutanlığındaki generallerin tümünün kadrolarının saptanmasında,
herhangi] bir ayrım gözetmiyen ve ayrıcalık tanımıyan nitelikte genel ve nesnel
bir kural getirilmiştir. Genelkurmay Başkanlığı bu kadroları saptarken, üç
Kuvvetin ve J. Gn. K. lığının hizmet gereksinmelerini (ve tümünde % l oranını)
gözönünde tutacaktır.
Şu
durum karşısında, Kuvvet generallerine Anayasa'nın 12. maddesinin yasakladığı
çeşitten bir ayrıcalık tanındığını ve jandarma generalleri aleyhine olarak
çeşitli ilkesinin bozulduğunu ileri sürmek olanaksızdır.
Özetlemek
gerekirse:
Üç
Kuvvette olduğu gibi, silâhlı kuvvetlerin ayrılmaz bir bölümümü oluşturan
jandarmada da, general kadrolarının hizmet gereksinimine göre Genelkurmay
Başkanlığınca, saptanmasını, Anayasa Koyucunun amacı doğrultusunda kullanılmış
bir yetki olarak kabul etmek gerekir.
Bu
nedenle, Silâhlı Kuvvetlerin ve bu arada Jandarma Genel Komutanlığının general
kadrolarının belirli koşullar altında saptanması yetkisini Genel kurmay
Başkanlığına veren itiraz konusu kuralın, Anayasa'nın 12. ve 105. maddelerine
aykırı düşen bir yanı bulunmadığından, mahkemece bu kurala yöneltilen itirazın
reddedilmesi gerekir.
B-
926 sayılı Kanunun 1424 sayılı Yasa ile değişik 54. maddesinin Anayasaya
aykırılığı sorunu :
Bu
maddenin kapsadığı kurallar şunlardır:
Yüksek
Askerî Şûra, Kuvvetlerden ve J. Gn. Komutanlığından gönderilen yükselme
sırasındaki general ve amirallerin şahsî dosyalarını ve rütbelerine ilişkin
sicil belgelerini inceleyecek;
Subay
sicil yönetmeliğinde gösterilen esaslara göre değerlendirme notu verecek,
bundan sonra da; sicil notu ortalaması ile değerlendirme notu yeterlik notu
olarak saptanacak;
En
üstün yeterlik notu alanlardan başlanmak üzere bir yeterlik sıralaması
yapılacak;
Yeterlik
notu en yüksek olanlardan itibaren kadro ihtiyacı kadar... general ve amiral
bir üst rütbeye terfi ettirilecektir.
Görülüyor
ki itiraz konusu madde ile, yükselme sırasındaki general ve amirallerin terfi
işlemlerinin nasıl yapılacağı konusunda genel ilkeler getirilmiş ve Yüksek
Askerî Şuraya da genel bir yetki tanınmıştır.
General
ve amirallerin rütbe terlilerine ilişkin koşullara 926 sayılı Yasanın değişik
47. maddesinde yer verilmiş olup bu maddede, yükselebilmek için öngörülen
anakoşullar arasında, Yüksek Askerî Şûraca 54. madde esaslarına göre seçilmiş
olmak koşulu da aranmıştır.
Yüksek
Askerî Şûranın yasal yapısına gelince; bu da 26/7/1972 gün-İü, 1612 sayılı
Yüksek Askerî Şûranın Kuruluş ve Görevleri Hakkındaki Kanunun 2. maddesinde
belirtilmiştir. Maddede, Jandarma Genel Komutanlığı ile ilgili konularda
Jandarma Genel Komutanının da üye olarak Şûra toplantılarına katılacağı
öngörülmüştür.
Öte
yandan değerlendirme işlemi, değerlendirme notu ve saptanmasındaki esaslar,
yeterlik notunun saptanması, yeterlik sıralamasının yapılması ve üst rütbeye
yükseleceklerin saptanması gibi Yüksek Askeri Şûranın yükselmeye ilişkin
çalışma usulleri ise subay sicil yönetmeliğinin 41 - 47 nci maddelerinde
yeralmış bulunmaktadır.
Bu
açıklama da gösteriyor ki; Askerî Şûranın yasal yapısı, değerlendirme notu
verilmesindeki esaslar, yeterlik notunun saptanması ve yeterlik sıralamasının
yapılması gibi konulara ve işlemlere 54. madde metninde değil, başka yasalarda
yer verilmiştir. Daha açık bir deyişle, Jandarma Generallerinin,
değerlendirilmesinde Askerî Şûraya Jandarma Genel Komutanının katılmasına ve
böylece jandarma generallerinin bir fazla üye ile toplanan Şûraca
değerlendirilecekleri için değerlendirme notu ortalamasının düşük olmasına
ilişkin kuralların itiraz konusu maddede yer almadığı açıkça görülmektedir.
Demek
ki, jandarma generallerinin terfileri konusunda mahkemece ileri sürülen
eşitsizlik 54. madde hükmünden değil, başka yasalarda yer alan kimi kurallardan
ve özellikle 926 sayılı Kanunun yine itiraz konusu yapılan ve ileride
incelenecek olan ek geçici 14. maddesinin (a) bendinin cetvel bölümündeki
"K.K.K. (J. dahil)" deyiminden ileri gelmektedir.
Böyle
olunca, itiraz konusu 54. madde ile getirilen hükmün, Jandarma generallerinin
yükselmeleriyle ilgili bir yönü bulunduğundan ve Anayasa'nın 12. maddesine ters
düşen bir eşitsizlik doğurduğundan söz edilemez.
54.
madde hükmünün Anayasa'nın 58. maddesinin ikinci fıkrasındaki kurala da aykırı
olduğu savına gelince :
Anayasa'nın
58. maddesinin ikinci fıkrasında "hizmete alınmada, ödevin gerektirdiği
niteliklerden başka hiçbir ayınım gözetilemez" hükmü yer almıştır.
Böylece, bu fıkra hükmü, kamu hizmetlerine girme temel hakkı ile ilgili kuralı
koymaktadır. Fıkradaki "hizmete alınma" deyimi ile de her Türkün kamu
hizmetlerinin herhangi bir dalında kendi istekleri ile görev almaları halinin
öngörüldüğü açıktır. Oysa itiraz konusu yasa hükmü, generallerin yükselme
işlemlerinin nasıl yapılacağını ve Yüksek Askerî Şûranın bu konudaki
yetkilerini düzenlemektedir. Bu nedenle, itiraz konusu madde üzerinde,
Anayasa'nın 58. maddesine uygunluk açısından başkaca inceleme ve tartışma
yapılmasına gerek görülmemiştir.
Yukarıda
açıklanan nedenlerle, itiraz konusu 54. madde ile getirilen hükmün, Anayasanın
12. ve 5'8. maddelerine aykırı yönü bulunmadığından bu maddeye yöneltilen
itirazın reddedilmesi gerekmektedir.
C-
926 sayılı Yasanın 1424 sayılı Yasa ile değişik Ek Geçici 14. maddesinin (a)
bendinin metin bölümünün Anayasaya aykırılığı sorunu :
Mahkeme,
926 sayılı Yasanın ek geçici 14. maddesinin (a) bendinin Anayasa'ya
aykırılığını ileri sürerek iptalini istemektedir. Sözü edilen bent hükmü
incelendikte görülür ki, bendin metin bölümünde "3 Kuvvet (Jandarma
dahil)" deyimi, cetvel bölümünde ise "K.K.K. (J. dahil)" deyimi
yer almaktadır. Bu durumda istemin, her iki bölümdeki deyimi de kapsayıcı
nitelikte olduğu açıktır.
Burada
(a) bendinin metin bölümündeki deyim üzerinde durulacaktır:
926
sayılı yasanın 49. maddesinin ilk metninde; silâhlı kuvvetlerde general, amiral
miktarının muvazzaf subay mevcudunun % 1,5 unu geçmiyecek biçimde saptanması
öngörülmüş iken sonradan maddenin 1424 sayılı yasa ile değiştirilen (a) bendi
metninde bu oran % l'e indirilmiştir.
Ancak,
% 1,5 oranının % l'e düşürülmesinin birden bire değil, giderek yapılması için
de, 7/7/1971 günlü, 1424 sayılı yasa ile ek geçici 14. madde getirilmiştir. Maddenin
ilk fıkrası hükmü ile de, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte Türk Silâhlı
Kuvvetlerinde mevcut general ve amiral sayısı 30/8/197-1 - 30/8/1974 tarihleri
arasında % 1,2 oranına, sonraki 4 yılda ise 49. maddede belirtilen- % 1 oranına
indirilmiştir.
İtiraz
konusu (a) bendi metninde de yukarda belirtilen tarihler arasındaki ilk 4 yıl
için uygulanacak % 1,2 oranına göre saptanan general ve amiral mevcutlarının
rütbelere dağılış oranlarının-3 Kuvvet (Jandarma dahil) için- bendin sonundaki
cetvelde gösterilmiş olduğu belirtilmiştir. Aynı maddenin (c) bendi hükmüne
göre de, general ve amiral miktarları, 30/8/1975 tarihinden başlamak ve bentte
gösterilen esaslar gözönünde tutulmak üzere, 4 yıl içinde % 1,2 den % l'e
indirilmiş olacaktır.
Görülüyor
ki (a) bendinde; Kara. Deniz ve Hava Kuvvetleri ayrı ayrı belirtilmeyip sadece
"3 Kuvvet" deyimi kullanılmakla yetinilmiş ve Jandarma Genel
Komutanlığının, K. K. K. lığına bağlı veya Onun Kuruluş ve Kadroları içinde
bulunduğu anlamına gelen bir deyime yer verilmemiştir. Tersine jandarmanın, 3
kuvvetin yanında, ayrı ve bağımsız olarak belirtilmesine özen gösterilmiştir.
Şu
hale göre metin; jandarma generallerinin, kendi aralarında değerlendirilip
yeterlik sıralamasına tabi tutulmalarını önleyen ve yükselmelerinde - diğer
kuvvet generalleri gibi - aynı fırsat eşitliğinden yararlanmalarını engelleyen
bir hükmü taşımamakta ve sadece general ve amiral miktarlarının, Silâhlı
Kuvvetlerdeki muvazzaf subay mevcuduna göre belli tarihler arasında ve hangi
oranlarda saptanıp uygulanacağına ilişkin genel ve nesnel bir hüküm getirmiş
bulunmaktadır.
Bu
nedenle ek geçici 14. maddenin (a) bendinin metin bölümünün Anayasa'nın 12. ve
105. maddelerindeki kurallara aykırı düşen bir yönü bulunmadığından, bu bölüme
yöneltilen itirazın reddine karar verilmelidir.
D-
Ek Geçici 14. maddenin (a) bendinin cetvel bölümünde yer alan "J.
dahil" biçimindeki hükmün Anayasa'ya aykırılığı sorunu :
Burada,
itiraz konusu hükmün Anayasa'ya uygunluğu incelenmeden önce, jandarma
kuruluşunun K. K. K. lığı ile olan ilişki ve bağlantısını saptamakta, sorunun
sağlıklı biçimde çözümü bakımından yarar görülmüştür.
Jandarmanın,
askerî yönü kadar önemli bir yönü daha vardır ki, o da özellikle 22/6/1930
günlü 1706 sayılı Jandarma Kanununda yer alan hükümlerle belirtilmiştir.
Şöyleki, sözü geçen kanunun 1., 2., 6., 9. ve geçici 14. maddelerine göre :
"Türkiye
Cumhuriyeti Jandarması Genel Güvenlik ve asayişi korumak, kanun ve nizamlar
hükümlerinin icrasını sağlamak ve bunlara dayanan Hükümet emirlerini yerine
getirmekle görevli (...) bir inzibat kuvvetidir". "Jandarmanın görev
ve hizmet yönünden mercii İçişleri Bakanlığıdır (...) güvenlik ve asayiş
işleriyle diğer bütün işlemlerde bu bakanlığa bağlıdır." "Jandarma
Genel Komutanı (...) İçişleri Bakanının intihap ve inhası ve Cumhurbaşkanının
onaması ile atanır." "Jandarma kuruluşları mülki teşkilâta tabidir.
Kadroların tertip ve tevzii İçişleri Bakanlığınca yapılır". "Jandarma
subayları güvenlik ve asayişin korunmasına, devletin kanun ve nizamları hükümlerinin
yerine getirilmesine ilişkin görevlerinden dolayı o yerin en büyük mülkiye
memurunun buyruğu altındadırlar".
Öte
yandan, 24 Temmuz 1956 günlü, 6815 sayılı Kanunun 1. maddesi ile de jandarmaya;
sınır, kıyı ve kara sularının korunması ve güvenliği île gümrük bölgelerinde
kaçakçılığın önlenmesi, izlenmesi ve soruşturulması görevleri verilmiştir.
Görülüyor
ki, Jandarmaya, ülkede genel güvenlik ve asayişi korumak, Devletin kanun ve
tüzükleri hükümlerinin yerine getirilmesini sağlamak gibi önemli ve ağır kamu
hizmetleri verilmiş bulunmaktadır. Gördüğü bu esas kamu hizmetleri dolayısiyle
de Türk Silâhlı Kuvvetlerinin öteki kesimlerinde yer almış olanlardan değişik,
kendine özgü bir kuruluşa, örgütlenmeye sahip olması gerekmiştir.
İşte,
1706 sayılı Jandarma Kanunu da, jandarma teşkilâtının kuruluş, görev, yetki ve
sorumluluklarını belirtmek amacı ile çıkarılmış bir yasadır. Bu yasanın
hazırlanmasında, Jandarma Genel Komutanlığının, yukarıda açıklanan değişik
görev, yetki ve sorumlulukları bulunduğu, ve hiç bir yönden K.K.K. lığına bağlı
olmayan ve O'nun yapısı içinde yer almayan bir kuruluş olduğu gerçeği gözönünde
tutulmuştur.
Öte
yandan Jandarma kuruluşunun yine bu özellikleri nedeniyledir ki, jandarma subay
ve astsubaylarının nasıp, atama, yükselme, izin, ödüllendirme gibi özlük işleri
yönünden Jandarma Genel Komutanlığı, diğer Kuvvet Komutanlıklarına ve İçişleri
Bakanlığı da Millî Savunma Bakanlığına denk ve eşit yetkilerle donatılmıştır.
Örneğin; 1706 sayılı Yasanın 8. ve 926 sayılı Yasanın 34., 38, 82, 89, 121/d,
127, 133., 139, 194. ve 195. maddelerindeki hükümlerle Jandarma Genel
Komutanlığına ve İçişleri Bakanlığına tanınan yetkiler böyledir.
Jandarmanın
bağlantısı saptanırken öncelikle teşkilât yasalarına bakmak gerekir. 3/7/1970
günlü, 1324 sayılı Genelkurmay Başkanının görev ve yetkilerine ilişkin yasanın
1. maddesinde "Silâhlı Kuvvetlerin teşkilâtı, kendi kuruluş ve
kadrolarında gösterilir" hükmü yer almıştır. Ancak, Kara, Deniz ve Hava
Kuvvetleri Komutanlıklarının teşkilât kanunları yoktur. Oysa Jandarma Genel
Komutanlığının kuruluşunu, görev ve sorumluluklarını düzenleyen 22/6/1930
günlü, 1706 sayılı Jandarma Kanunu ile Jandarma Teşkilât ve Vazife Tüzüğü
çıkarılmıştır. Bunlarda Jandarmanın - yukarıda kararın ilgili bölümünde
açıklandığı biçimde - İçişleri ve Millî Savunma Bakanlıkları ile Genelkurmay
Başkanlığına bağlı olduğu belirtilmiş ve fakat hiç bir biçimde K.K.K. lığına
bağlılığına ya da onun bünyesi, örgütü, kadrosu içinde olduğuna ilişkin bir
hükme yer vermemiştir.
Burada,
211 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri iç Hizmet Kanununun 1. maddesindeki
"Türk Silâhlı Kuvvetleri : Kara (Jandarma dahil)" deyimi ile, 926
sayılı Kanunun 21. maddesinde yer alan "Türk Silâhlı Kuvvetlerine mensup
Kara (Jandarma dahil)..." deyimi üzerinde de kısaca durarak bu deyimlerin
konuluş amaçlarını, anlam ve kapsamlarını araştırmakta yarar vardır.
Hemen
belirtmek gerekir ki, 211 ve 926 sayılı kanunlar, Silâhlı Kuvvetlerin teşkilât
kanunları olmayıp biri, iç hizmetleri tertip ve düzenlemek öteki ise Türk
Silâhlı Kuvvetleri mensuplarının yetiştirilmelerini, sınıflandırılmalarını,
görev ve yükümlülüklerini, yükselme ve Ödüllendirilmelerini ve diğer özlük
haklarım düzenlemek amacıyla çıkarılmışlar. Yoksa bunlar, Kuvvetlerin ve
birliklerin kuruluş ve organik bağlantılarım düzenleyen yasalar değildir.
211
sayılı Kanun, 4/1/1961 tarihinde çıkarılmış olup, Kanunun gerekçesi ve
görüşülmesi hakkında herhangi bir bilgi yoktur. (Millî Birlik Komitesi Kanunlar
Dergisi : Cilt : 43. Sayfa : 577-593). Sözü edilen kanunun l. maddesindeki bu
deyimin; jandarmanın Türk Silâhlı Kuvvetleri tanımının kapsamında olduğunu, bu
nedenle de bu yasanın getirdiği kimi kuralların jandarmaya da uygulanacağım
belirtmek amaciyle kullanıldığını kabul etmek gerekir. Nitekim yasanın kimi
maddelerinde sadece "Silâhlı Kuvvetler", "Türk Silâhlı
Kuvvetleri" veya "Jandarma" deyimleri kullanılmış, kimi
maddelerinde de "...Millî Savunma Bakanlığı veya Jandarma Genel
Komutanlığı..." denilmiş olup K.K.K. lığından, söz edilmemiştir. (Madde :
34/a, 35, 36, 37, 38, 39, 43, 46/c, 68/a/b, 105/b, 116/c).
926
sayılı Kanunun 21. maddesinin gerekçesinde ve Yasama Meclisleri tutanaklarında,
21. madde metnindeki "Kara (Jandarma dahil)" deyiminin, Jandarma
Genel Komutanlığının Kara Kuvvetlerine bağlanması veya onun bünyesi içinde yer
alması amaciyle getirildiğine ilişkin herhangi bir bilgiye rastlanmamıştır.
(Millet Meclisi T. D. Cilt 16, Dönem 2, Toplantı 2, Birleşim 96, Sayfa 505 ve
devamı), (C. Senatosu T.D. Cilt 43. Dönem l, Toplantı 6, Birleşim 88, Sayfa
88), (Gerekçe : M.M.T.D. Cilt 43, Dönem l, Toplantı 4, S.S. 1031).
Kanunun,
"Subayların sınıflandırılması" kısmında ve "Subay
sınıfları" başlığı altında yer alan 21. maddesindeki bu deyimin;
jandarmanın da bir muharip sınıf olduğunu belirtmek ve seferde K.K.K. lığına
katılacak jandarma birliklerinin yardımcı sınıf olarak değil, muharip sınıf
gibi kullanılmasını sağlamak amaciyle getirildiğini kabul etmek gerekir.
Nitekim maddenin, Türk Silâhlı Kuvvetlerinin muharip ve yardımcı olarak iki
sınıf halinde sınıflandırılması amacı ile getirildiği, gerekçe metninde de
açıkça belirtilmiştir.
Öte
yandan, ancak seferde jandarmanın bir kısım birliklerinin ordu emrine
gireceğinin öngörülmüş olması da, aslında jandarma kuruluşunun K.K.K. lığına
bağlı veya O'nun kuruluş ve kadroları içinde olmadığını göstermektedir. (1706
S.K. Madde 2,3)
211
sayılı Yasada olduğu gibi, 926 sayılı Yasada da Jandarma Genel Komutanlığı
içinde belirli ve istikrarlı bir deyim kullanılmamıştır. Yasanın çeşitli
maddelerinde :
"K.K.K.
(j. dahil)", "Silâhlı Kuvvetler (Jandarma dahil)", "...Kara
(Jandarma dahil)", "Silâhlı Kuvvetlerde (J. Gn. K. lığı dahil)",
"Üç Kuvvet (Jandarma dahil)", "Kara, Deniz, Hava Kuvvetlerine ve
J. Genel Komutanlığına", "İlgili kuvvete ve J. Genel
Komutanlığına", "ilgili kuvvet komutanının, (J. subayları için J. Gn.
K. nın)", ya da "Millî Savunma Bakanı (J. subayları için İçişleri
Bakanı)" gibi farklı deyimler kullanılmıştır. (Madde : 21, 49/a, 124, 202,
49/b, 34, 41, ek geçici madde : 14/a).
Bu
farklı deyimlerden de yasa koyucunun; 211 sayılı Yasanın 1. ve 926 sayılı Yasanın
21. maddelerindeki "...Kara, (Jandarma dahil)" deyimini Jandarma
kuruluşunun K.K.K. lığına bağlı olduğunu göstermek amacıyle kullanılmadığı
anlaşılmaktadır.
926
sayılı Kanunun ek geçici 14. maddesine bağlı cetvelde yer alan "K.K.K. (J.
dahil)" deyimine gelince :
Sözü
edilen kanunda değişiklik yapan ve kanuna ek maddeler getiren 7/7/1971 günlü,
1424 sayılı Yasanın, Millet Meclisinde ve Cumhuriyet Senatosundaki görüşülmesi
sırasında bu madde üzerinde söz isteyen üye bulunmadığından, metin olduğu gibi
yasalaşmıştır. Maddenin gerekçesinde de konuya değinilmiştir. Böylece, (J.
dahil) deyiminin cetvele, Jandarma Genel Komutanlığının Kara Kuvvetlerine
bağlanması veya onun bünyesinde yer alması amaciyle konulmuş olduğu hakkında
yasama belgelerinde de bir bilgiye rastlanmamıştır. (Millet Meclisi T.D.. Cilt
14, Dönem 3, Toplantı 2, Birleşim 120, Sayfa 648) ve (Cumhuriyet Senatosu T.D.
Cilt 65, Toplantı 10, Birleşim 84, Oturum l, Sayfa 776 ve devamı), (Gerekçe :
Millet Meclisi T.D. Cilt 14, Dönem 3, Toplantı 2, S.S. 364, Sayfa 17).
Özetlemek
gerekirse Jandarma; 1706 sayılı Yasada belirtilen mülkî görevlerinden dolayı
içişleri Bakanlığına, silâh ve mühimmatının sağlanması yönünden Millî Savunma
Bakanlığına, Askerî eğitim ve öğretim yönünden de Genelkurmay Başkanlığına
bağlı; yerel örgütü bakımından o yerin en büyük mülkiye memurunun buyruğu
altında giderleri kendi bütçesiyle sağlanan, askerî ve silâhlı bir inzibat
kuvvetidir. Fakat herhangi bir biçimde K.K.K. lığına bağlı veya onun kuruluş ve
kadroları içinde yer alan, emir ve komuta kademesi altında bulunan bir kuruluş
değildir.
Şimdi,
Kara Kuvvetleri generallerinin yükselmelerinde ayrıcalıklı bir durumun ve
Jandarma generalleri bakımından da bir eşitsizliğin oluşup oluşmadığını
anlayabilmek için, generallerin terfi işlemleri üzerinde durmak, bu nedenle de
Yüksek Askerî Şûranın yasal yapısını ve terfi'e ilişkin çalışma yöntemlerini
incelemek gerekmektedir.
Yukarıda
kararın (B) ve (C) bölümlerinde de belirtildiği gibi, 926 sayılı Kanunun
değişik 49. maddesinin (a) bendine göre Silâhlı Kuvvetlerde (J. Gn. K. lığı
dahil) general ve amiral kadroları, Silâhlı Kuvvetlerin hizmet ihtiyacına göre
belli bir oranda Genelkurmay Başkanlığınca saptanmaktadır. Ek Geçici 14.
maddenin (a) bendi uyarınca bu oran. 30/8/1971 - 30/8/1974 tarihleri arasında %
1,2; 30/8/1975 - 30/8/1978 tarihleri arasında ise % 1 dir. İlk 4 yıl için elde
edilen general, amiral miktarı 30/8/1974 tarihine kadar geçerli olan ek geçici
14. maddenin (a) bendinin cetvel bölümündeki oranlara ve yıl kontenjanı
miktarlarına göre Kara (J. dahil), Deniz ve Hava Kuvvetleri için ayrı ayrı
olmak üzere rütbeler arasında paylaştırılmaktadır.
General
ve amirallerin değerlendirme işlemleri, 1612 sayılı Yüksek Askerî Şûranın
Kuruluş ve Görevleri Hakkındaki Kanunun 2. maddesine göre kurulmuş olan Askerî
Şûra tarafından yapılmaktadır. (926 S.K. Mad. 54. Subay Sicil Yönetmeliği :
Madde 41-47). Şûraca, terfi sırasındaki general ve amirallerin şahsi dosyalan
ve rütbelerindeki sicil belgeleri incelenerek subay sicil yönetmeliğinde
gösterilen esaslara göre değerlendirme notu verilmektedir. Bu değerlendirme
notu toplamı ile sicil notu ortalaması da yeterlik notu olarak saptanmaktadır.
Saptanan bu yeterlik notlarının en yüksek olanından başlanarak generaller,
kendi aralarında yeterlik sıralamasında yerlerini almakta ve böylece bir üst
rütbeye yükselecekler belirlenmiş olmaktadır.
Burada
önemle üzerinde durulacak husus, jandarma generallerinin terfi işlemlerinde
Jandarma Genel Komutanı Askeri Şûra toplantılarına üye olarak katıldığından
jandarma generalleri için değerlendirme notu takdirinin bir fazla üye ile
oluşan Şûraca yapılmakta olmasıdır. Başka bir deyişle, terfi sırasına giren
Jandarma generallerinin değerlendirme notu bir üye fazlasıyla teşkil edilen
Şûra tarafından verildiğinden, sonuçta jandarma generallerinin değerlendirme
notu ortalaması K.K. generallerininkinden eksik olmakta ve bu nedenle yeterlik
sıralamasının yapılmasında jandarma generalleri aleyhine bir eşitsizlik
doğmaktadır.
Ortaya
çıkan bu eşitsizliğe, aslında Ek Geçici 14. maddenin fa) bendinin cetvel
bölümünde yer alan (J. dahil) biçimindeki deyim neden olmaktadır. Yani,
Jandarma Genel Komutanlığına verilmesi gereken general kadrolarının, Kara
Kuvvetleri kadroları içinde eritilmesinin ve dolayısiyle jandarma
generallerinin diğer kuvvet generalleriyle eşit olmayan koşullar içinde
değerendirilip sıralamada hak ettikleri yeri alamamalarının ye yıllık kadro
kontenjanına girememelerinin kökenini söz konusu hüküm oluşturmaktadır. Çünkü,
anılan cetvelde, jandarma genci komutanlığı için ayrı bir başlık ve sütun
açılmamış ve "K.K.K. (J. dahil)" deyimi kullanılmış olduğu içindir
ki, Yüksek Askerî Şûra tarafından yapılan değerlendirmede jandarma generalleri
ayrı olarak değil, Kara Kuvvetlerine mensup generaller arasında ele alınmakta
ve bunlarla birlikte yeterlik sıralamasına tabi tutulmaktadırlar. Böyle olunca
da jandarma generalleri, hak ettikleri sırada yerlerini alamamakta ve Jandarma
Genel Komutanlığına verilmesi gereken general kadrolarına atanamamakta ve terfi
yönünden - diğer kuvvet generalleri gibi - aynı fırsat eşitliğinden
yararlanamamaktadırlar.
Jandarma
Genel Komutanlığının; Kara Kuvvetleri Komutanlığına bağlı olmadığı, O'nun kuruluş
ve Kadroları içinde yer almadığı ve emir ve komuta kademesi altında
bulunmadığı, kendine özgü görev ve yetkisi, sorumluluğu ve bağlantıları olduğu
yukarıda bu bölümün başında ayrıntılarıyla belirtilmiştir.
Öne
sürülen Anayasa'ya aykırılık sorununun bu açıklamaların ışığı altında ele
alınması gerekmektedir.
a)
Mahkemece, itiraz konusu hükmün, Anayasa'nın 12. maddesindeki
"eşitlik" ilkesine aykırılığı ileri sürülmektedir. Anayasa
Mahkemesinin bu kavrama ilişkin bir çok kararlarında da belirtildiği gibi Anayasa'nın
"Kanun önünde eşitlik" ilkesi; benzer durumlarda bulunan kişilerin
benzer hukuk kurallarına bağlı tutulmalarını gerektirmektedir. Yani, kanunların
uygulanmasında, dil, ırk. cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç; din ve
mezhep ayırımı gözetilmesini kesin olarak yasaklamaktadır. Benzer durumlarda
bulunan kişilerin başka başka kurallara bağlı tutulmaları içinde kesinlikle
haklı bir nedenin var olmasını zorunlu kılmaktadır.
Oysa,
(a) bendine ilişkin cetveldeki "K.K.K. (J. dahil)" deyimi, kuvvet
generalleriyle Jandarma generalleri arasında, yükselme konusunda haklı bir
nedene dayanmayan ayrıcalık oluşturmakta ve kuvvet generallerine daha fazla
olanak sağlanmaktadır. Çünkü bu deyim nedeniyle, Genelkurmay Başkanlığınca
hizmet ihtiyacına göre saptanıp doğrudan doğruya Jandarma Genel Komutanlığına
verilmesi gereken general kadroları verilmemekte ve dolay isiyle jandarma
generalleri aralarında değerlendirilip yeterlik sıralamasına tabi
tutulmadıklarından, rütbelerindeki yıllık general kontenjanına girememekte ve
sonuçta da yükselmelerinde - aynı nitelikte oldukları halde - kuvvet
generalleri ile aralarında Anayasa'nın 12. maddesinin ikinci fıkrasının
yasakladığı bir eşitsizlik, ayrıcalıklı bir durum ortaya çıkmaktadır.
Bu
nedenle, itiraz konusu (a) bendine ilişkin cetveldeki "K.K.K. (J.
dahil)" deyimi, Anayasa'nın 12. maddesindeki eşitlik ilkesine aykırı
olduğundan iptal edilmesine karar verilmelidir.
Kani
Vrana, Şevket Müftügil, Abdullah Üner, Hasan Gürsel, Ahmet Salih Cebi, Nihat O.
Akçakayalıoğlu ve Necdet Darıcıoğlu bu görüşe katılmamışlardır.
b)
Dava konusu hükmün, Anayasa'nın 105. maddesinin ikinci fıkrasına da aykırı
olduğu savına gelince :
Bu
konu daha önce kararın (A) bölümünde ayrıntılarıyle incelenip sonuca bağlanmış
olduğundan, burada yinelenmesine gerek görülmemiştir.
VI-
İPTAL HÜKMÜNÜN YÜRÜRLÜCE GİRECEĞİ GÜNÜN SAPTANMASI :
Anâyasa'nın
değişik 152. maddesinin ikinci fıkrasında; gereken hallerde Anayasa
Mahkemesinin, iptal hükmünün yürürlüğe gireceği günü ayrıca
kararlaştırabileceği, bu sürenin kararın Resmî Gazete'de yayımlandığı günden
başlayarak bir yılı geçemiyeceği kuralı yer almıştır. 22/4/1962 günlü, 44
sayılı Kanunun 50. maddesinin üçüncü fıkrasında bu kural yinelendikten sonra
dördüncü fıkrasında da "bir kanun veya içtüzüğün veya bunların belirli
hükümlerinin iptali halinde meydana gelecek olan boşluğu, kamu düzenini tehdit
edici nitelikte görürse, 3 üncü fıkra hükmünü uygular ve boşluğun doldurulması
için Yasama Meclisleri başkanlıkları ile Başbakanlığı durumdan haberdar
kılar" hükmüne yer verilmiştir.
926
sayılı Kanunun dava konusu ek geçici 14. maddesinin (a) bendinin cetvel
bölümünde yer alan (J. dahil) biçimindeki hükmün iptal edilmesi hali, kamu
düzenini tehdit edici bir yasal boşluk meydana getirmemektedir. İşin bu
niteliğine göre, Anayasa'nın değişik 152. maddesinin ikinci fıkrasında
öngörülen yetkinin kullanılarak iptal hükmünün yürürlüğe gireceği günün ayrıca
kararlaştırılmasına gerek görülmemiştir.
Kani
Vrana, Şevket Müftügil, Abdullah Üner, Hasan Gürsel, Nihat O. Akçakayalıoğlu ve
Necdet Darıcıoğlu bu görüşe katılmamışlardır.
VII-
SONUÇ:
1-
27/7/1967 günlü, 926 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanununun 7/7/1971
günlü, 1424 sayılı Yasa ile değişik 49, maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi
ile aynı yasa ile değişik 54. maddesinin Anayasa'ya aykırı olmadığına, bu
hükümlere yönelen itirazın reddine oybirliği ile,
2-
Aynı Kanuna yine 1424 sayılı Yasa ile eklenen Ek Geçici 14, maddenin (a)
bendinin metin bölümünün Anayasa'ya aykırı olmadığına, bu bölüme yönelen
itirazın reddine oybirliğiyle,
3-
Ek Geçici 14. maddenin (a) bendinin cetvel bölümünde yer alan "J.
dahil" biçimindeki hükmün Anayasa'ya aykırı olduğuna ve iptaline, Kani
Vrana, Şevket Müftügil, Abdullah Üner, Hasan Gürsel, Ahmet Salih Cebi, Nihat O.
Akçakayalıoğlu ve Necdet Darıcıoğlu'nun karşıoylariyle ve oyçokluğuyla,
4-
Yukarıda 3. bentde yazılı iptal kararının yürürlüğe gireceği günün ayrıca
belirtilmesine yer olmadığına Kani Vrana, Şevket Müftügil, Abdullah Üner, Hasan
Gürsel, Nihat O. Akçakayalıoğlu ve Necdet Darıcıoğlu'nun karşıoylarıyle ve
oyçokluğuyla,
13/12/1977
gününde karar verildi.
|
|
|
|
Başkan
Kâni
Vrana
|
Başkanvekili
Şevket
Müftügil
|
Üye
Abdullah
Üner
|
Üye
Ahmet
Koçak
|
|
|
|
|
Üye
Şekip
Çopuroğlu
|
Üye
Fahrettin
Uluç
|
Üye
Muhittin
Gürün
|
Üye
Lütfi
Ömerbaş
|
|
|
|
|
Üye
Ahmet
Erdoğdu
|
Üye
Hasan
Gürsel
|
Üye
Ahmet
Salih Çebi
|
Üye
Adil
Esmer
|
|
|
|
Üye
Nihat
O. Akçakayalıoğlu
|
Üye
Ahmet
H. Boyacıoğlu
|
Üye
Necdet
Darıcıoğlu
|
KARŞIOY
YAZISI
I-
İşin ilk inceleme evresinde alınmış bulunan 24/3/1977 günlü esasın
incelenmesine ilişkin kararın 926 sayılı Kanunun değişik 54. maddesi ile ilgili
bölümü hakkında :
Bir
Mahkemenin Anayasa Mahkemesine itiraz yoluyla başvurabilmesi, Anayasa'nın
değişik 151. ve 22/4/1962 günlü, 44 sayılı Kanunun 27. maddeleri uyarınca,
elinde görülmekte olan bir davanın bulunması ve iptalini istediği Yasa
kuralının bu davada uygulama durumunda olması koşullarının gerçekleşmesine
bağlıdır.
Bu
işte itirazcı Mahkemenin elinde görülmekte olan bir dava vardır. Ancak, bu
Mahkemenin itiraz konusu yaptığı yasa kuralını, söz konusu davada uygulama
durumunda olup olmadığının incelenmesi gerekmiştir.
27/7/1967
günlü, 926 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanununun 7/7/1971 günlü,
1424 sayılı Kanunla değişik 54. maddesinin metninde, Askerî Şûranın yapısı,
değerlendirme notu verilmesindeki esaslar, yeterlik notunun saptanması ve
yeterlik sıralaması gibi, itirazcı Mahkemenin görmekte olduğu davayı bu maddeyi
uygulamak yoluyla sonuçlandırmasında dayanacağı konu ve işlemlere ilişkin
kurallar yer almamış bulunmaktadır.
O
halde, itirazcı Mahkeme bu maddeyi uygulama durumunda bulunmadığından, itirazın
bu maddeye ilişkin bölümünün Mahkemenin yetkisizliği nedeniyle reddine karar
verilmesi düşüncesindeyim.
II-
İşin esası hakkındaki 13/12/1977 günlü kararın 2. ve 3. bölümleri hakkında:
A)
Anayasa'nın (Başkomutanlık ve Genelkurmay Başkanlığı) kenar başlığını taşıyan
110. maddesinin ikinci fıkrasında "Millî Güvenliğin sağlanmasından ve
Silâhlı Kuvvetlerin savaşa hazırlanmasından, Türkiye Büyük Millet Meclisine
karşı Bakanlar Kurulu sorumludur." ve üçüncü fıkrasında da
"Genelkurmay Başkanı, Silâhlı Kuvvetlerin Komutanıdır." diye (Silâhlı
Kuvvetler) den söz edilmiş ve maddenin son fıkrasında "Millî Savunma
Bakanlığının görev ve yetkileri, Genelkurmay Başkanlığı ve Kuvvet
Komutanlıkları ile ilişkileri kanunla düzenlenir." kuralına yer verilmiş
ise de, Silâhlı Kuvvetlerin hangileri olduğu madde metninde sayılmak yoluyla
gösterilmemiştir.
Anayasa'nın
yukarıdaki kurallarına göre Türk Silâhlı Kuvvetleri, temel dayanağını
Anayasa'dan alarak ancak yasada gösterilen silâhlı kuvvetlerden kurulabilir.
Başka bir deyimle, Türk Silâhlı Kuvvetlerinin nasıl oluşturulacağını saptamaya
yasama erki yetkilidir.
Anayasa'nın,
sözü geçen buyruğuna uygun olarak, 211 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri İç Hizmet
Kanunuyla Türk Silâhlı Kuvvetleri Kara, Deniz ve Hava olmak üzere başlıca üç
Silâhlı Kuvvetden oluşturulmuştur.
1961
Anayasa'sından önce yürürlüğe konulmuş bulunan 1706 sayılı Jandarma Kanunu ile
ise, umumî emniyet ve asayişi korumaya, kanunlar ve nizamlar hükümlerinin
icrasını temine ve bunlara müstenit hükümet emirlerini ifaya memur müsellâh bir
inzibat kuvveti olarak görev verilmiş bulunan Türkiye Cumhuriyeti Jandarması,
yukarıda sözü geçen 211 sayılı Kanunla ayrı bir Silâhlı Kuvvet sayılmayarak,
Kara Kuvvetleri arasına konulmuştur. İşte yukarıdaki esaslar uyarınca jandarma
926 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanunu ile Kara Kuvvetleri içinde
bir muharip sınıf olarak sınıflandırılmış bulunmaktadır. Jandarmaya çeşitli
Yasalarla kimi askeri, idarî ve adlî görevler verilmiş, görevleri nedeniyle
bağlı olduğu yerler de başka başka ise de bunlar yukarıda sözü geçen yasalarla
belirlenen esas kuruluş ve görevi ile buna dayanan niteliğini
değiştiremiyeceğinden, onun Kara Kuvvetleri arasında bir sınıf olarak yer almasının
Anayasa'nın herhangi bir ilke veya kuralına veyahut özüne aykırılığından söz
edilemez.
Kararın
başvurmanın esastan reddine ilişkin bölümlerini oluşturan 1. ve 2. maddelerinde
dayanılan yasal ve Anayasal durum kısaca açıkladığımız biçimde bulunmaktadır.
Kararın
3. maddesinde 926 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanununa 7/7/1971
günlü, 1424 sayılı Kanunla eklenen Ek Geçici 14. maddenin Anayasa'ya aykırı
bulunmadığına ve itirazın bu hükme yöneten bölümünün reddine karar verilen (a)
bendinin cetvel kesiminde yer alıp iptal konusu yapılan "J. dahil"
deyiminin yukarıda sözü geçen Anayasal ve yasal durum karşısında, Anayasa'ya
aykırılığının kabulüne olanak bulunmadığı kanısındayım.
Öte
yandan, böyle bir düzenlemenin yönetimsel düzenlemede yer alan kimi kurallar
nedeniyle yönetimsel uygulamada eşit sayılamayacak sonuçların doğmasına neden
olma olasılığının bulunması, Anayasa'ya uygunluk denetimi yapılırken Anayasa'ya
aykırılığın saptanmasında bir ölçü olarak alınması yerinde sayılamaz. Çünkü,
kurallar dizisinde yasal kurallar yönetimsel olanlardan önde gelir. Yani,
yasaların bir tüzük ve yönetmelik kuralına aykırılığı söz konusu olamaz. Bunun
ancak tersi öne sürülebilir.
Bundan
başka, Anayasa'ya uygunluk denetimi, Anayasa ile Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu
ve Yargılama Usulleri Hakkındaki 22/4/1962 günlü ve 44 sayılı Kanuna göre konu
ile sınırlı bulunmaktadır. Bu bakımdan, eşitsizliği doğurduğu ileri sürülebilen
başka bir yasa kuralına da tartışmada yer verilemez. Çünkü bu yasa kuralı
denetim dışında kalan bir konudur.
O
halde Jandarma Genel Komutanınca, 926 sayılı Askerî Personel Kanununa göre
çıkarılan Subay Sicil Yönetmeliği uyarınca yükselme sırasında olan
Generallerden sadece jandarma generallerine ve kuvvet komutanlarından daha az
değerlendirme notu verilmesi, itiraz ve iptal konusu yapılan yasa kuralının
Anayasa'ya uygunluğunun denetimi yapılırken Anayasa'ya aykırılığın
saptanmasında ölçü olarak alınamaz.
Yukarıdaki
nedenlerle kararın bu bölümüne karşıyım.
B)
926 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanununun 7/7/1971 günlü, 1424
sayılı Kanunla eklenen Ek Geçici 14. maddenin (a) bendinin ekli cetvel
bölümünde yer alan "J. dahil" deyiminin iptali üzerine Yasada bir
boşluk olacağı ve bunun general yükselmelerinde düzensizlik doğuracağı açıktır.
Sözü geçen düzensizlik yükselme sırasındaki generallerin tümünü
etkileyeceğinden, kamu düzenini tehdit edici bu boşluğun doldurulabilmesi için
Anayasa'nın 152. ve 22/4/1962 günlü, 44 sayılı Yasanın 50. maddelerinde yer
alan yetkiye dayanılarak iptal hükmünün yürürlüğe gireceği günün Anayasa
Mahkemesince ayrıca kararlaştırılması gerektiği düşüncesiyle kararın dördüncü
bölümüne de karşıyım.
KARŞIOY
YAZISI
Bir
Jandarma Generalinin üst rütbeye terfii için Yüksek Askeri Şûraca
değerlendirilmesinde 30/8/1974 de terfi edecekler araşma girememesi nedeniyle
Askerî Yüksek İdare Mahkemesinde açmış olduğu iptal davası üzerine bu mahkeme,
jandarma sınıfından generaller bakımından 926 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri
Personel Kanununun 7/7/1971 günlü, 1424 sayılı Kanunla değişik 49. maddesinin
(a) ve (b) bentlerinin, 54. maddesinin ve bu kanuna 1424 sayılı Kanunla eklenen
ek geçici 14. maddenin (a) bendinin Anayasa'nın 12., 105., 58. maddelerine
aykırılığını ileri sürmüş ve iptalini istemiş; Anayasa Mahkemesi 13/12/1977
günlü, Esas .1977/11, Karar 1977/133 sayılı kararıyla söz konusu iptal
isteklerinin çoğunu oybirliğiyle reddetmiş, ancak jandarma generallerin terfi
işlemlerinde Jandarma Genel Komutanının katılmasıyla değerlendirme notu
takdirinin bir fazla üye ile oluşan Yüksek Askerî Şûraca yapılmasının sonuçta
jandarma generallerinin not ortalamasının Kara Kuvvetleri generallerininkinden
eksik oluşmakta olduğu, bu nedenle yeterlik sıralamasının yapılmasında jandarma
generalleri aleyhine bir eşitsizlik doğduğu ve bu eşitsizliğe ise ek geçici 14.
maddenin (a) bendinin cetvel bölümünde yer alan (J. dahil) biçimindeki hükmün
sebebiyet verdiği gerekçesiyle bu hükmü oyçokluğu ile iptal etmiştir.
A.
Devlet Kuruluşları içinde jandarma, 1930 tarihli, 1706 sayılı Jandarma
Kanununun 1. maddesine göre genel güvenliği ve asayişi korumaya, kanun ve nizam
hükümlerinin yürütülmesini sağlamaya ve bunlara dayanan hükümet emirlerini
yapmaya memur silâhlı ve askerî bir inzibat kuvvetidir.
Sözü
geçen yasaya göre jandarma, mülki görevlerinden dolayı İçişleri Bakanlığına,
silâhlarının sağlanması bakımından Millî Savunma Bakanlığına ve askerî eğitim
ve öğretim yününden de Genelkurmay Başkanlığına bağlıdır. Devletin dış ve iç
genel güvenliğinin bahis konusu olduğu olağanüstü hallerde ve seferberlikte ise
jandarmanın gerek görülen birlik ve personeli ordu emrine verilmekte ve bir
kara kuvveti olarak ordu ile birlikte görev yapmaktadır. 1706 sayılı Yasanın 4.
maddesine göre Jandarmanın Özel kanunla düzenlenmemiş özlük işlerinde askerî
kanun ve nizamlar uygulanır. İşte bu kural nedeniyle jandarma sınıfı
subaylarından albayların generalliğe ve generallikte bir üst rütbeye
yükselmeleri 926 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanununun 38/b-2,
41-49 ve bu kanunun öteki ilgili maddelerine göre yapılır. Yine bu kanunun 21.
maddesinde jandarma mesleği ordunun muharip sınıfları arasında sayılmıştır.
Mülkî
idarî teşkilâtta Bucaktan İle kadar olan kademelerde içgüvenlik hizmeti gören
sabit jandarma teşkilâtı yanında, hazar ve seferde içgüvenlik, gerektiğinde
ordu ile birlikte ve bir kara kuvveti olarak kara kuvvetleri komutanlığı
emrinde dış güvenlik hizmetlerini görmek üzere teşkil, teçhiz ve teslih edilmiş
jandarma tugaylarının komuta kademelerinde ve eşidi hizmetlerde
görevlendirilecek jandarma generallerinin kadrolarının tesbiti 926 sayılı Yasa
ile Genelkurmay Başkanlığına ve sicil durumlarına göre terfi için
değerlendirilmeleri de Yüksek Askerî Şûraya verilmiştir. 926 sayılı Kanunun
gerek 49/b. ve gerek ek geçici 14/a. maddelerinin cetvel bölümlerinde kadrolara
göre saptanan general ve amiral mevcutlarının rütbelere dağılış oranları
belirtilirken jandarma generalleri (J. dahil) denmek suretiyle (K.K.K.) sütununda
gösterilmiştir. Kanun Koyucunun jandarma generalleri hakkında bu suretle
belirmiş olan teşriî tercihi, gerek kadro ve kontenjan, gerek terfi
değerlendirilmesi bakımlarından, onların kara kuvvetleri generallerine göre
eşit olmayan bir duruma düşmeleri sonucunu doğuramaz. Çünkü:
l-
926 sayılı Kanunun 49/b. ve ek geçici 14/a. maddelerinin general ve amiral
mevcutlarının muhtelif rütbelere dağılış oranlarını gösteren cetvel
bölümlerinde Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanlıkları için birer sütun
açılmıştır. Jandarma Genel Komutanlığı Kanun Koyucu tarafından, öteki kuvvet
komutanlıkları gibi bir kuvvet olarak kabul edilmemiştir. Bu nedenle
jandarmanın bir kara Kuvveti olduğu dikkate alınarak general kontenjanı
bakımından (K.K.K.) sütununa eklenti yapmakla yetinilmiştir. Bunda Anayasa'ya
aykırı düşen bir durum yoktur.
2-
Jandarma Generalleri kontenjanının bu suretle Kara Kuvvetleri içinde
gösterilmiş olması jandarmanın Kara Kuvvetleri Komutanlığına bağlı bir teşkilât
olduğuna ve general kadro ve kontenjanının Kara Kuvvetleri General
Kontenjanları içinde eritilmiş bulunduğuna delâlet etmez. Zira; Kanunun 41. ve
49. maddeleri jandarma general kadrolarının ne şekilde hazırlanacağını ve ne
suretle kesinlik kazanacağını açıkça göstermiştir. Jandarma Genel Komutanlığı
kadrolarının Kara Kuvvetleri Generallerine ait kadrolarla bir ilgisi ve
bağlantısı bulunmamaktadır. Ancak, jandarmanın Genelkurmay Başkanlığınca
saptanmış olan general kadroları Kara Kuvvetleri Generalleri kontenjanına
eklenmek suretiyle cetvellere geçirilmektedir. Aslında (J. dahil) sözcüğü ile
yapılan budur.
3-
Her kuvvete ve Jandarma Genel Komutanlığına mensup albay ve generallerin bir
üst rütbeye yükselmek için Yüksek Askeri Şûraca değerlendirilmeleri ve
sıralandırılmaları 926 sayılı Kanunun 54. maddesine göre yapılmakta olup, iptal
olunan ek geçici 14/a. maddesinin cetvel bölümünde yer alan "J.
dahil" biçimindeki hüküm, doğrudan doğruya jandarma mensuplarının bir
haksızlığa ve eşitsizliğe uğramalarına sebebiyet verecek bir içerik
taşımamaktadır. Ek Geçici 14. maddenin (a) bendi Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri
Generallerinin 30/8/1971 ile 30/8/1974 döneminde % 1,2 oranındaki mevcutlarının
rütbelere göre bölümünü gösteren cetveli ihtiva etmekte olup, bu cetvelde
hernekadar (K.K.K.) sütununda (J. dahil) sözcükleri yazılı ise de, bunun
kaynağı kanunun 49. maddesinde bulunmaktadır. 49. maddeye ilişkin iptal isteği
ise Anayasa Mahkemesince reddedilmiş bulunmaktadır.
4-
926 sayılı Kanunun 54. maddesine göre Yüksek Askerî Şûrada jandarma albay ve
generallerinin değerlendirilmesi yapılırken, 17/7/1972 günlü, 1612 sayılı
Yüksek Askerî Şûranın kuruluş ve görevleri hakkındaki kanunun 2. maddesinin
ikinci fıkrası gereğince Jandarma Genel Komutanının üye sıfatıyla şûraya
katılması ve değerlendirme notu vermesi ile kimi durumlarda jandarma mensupları
aleyhine bir eşitsizlik doğması olasılığı vardır. Ancak, bu eşitsizliğin doğma
olasılığı iptal edilen hükümden değil, 21/1/1972 günlü, 14079 sayılı Resmî
Gazete'de yayınlanmış olan Subay Sicil Yönetmeliğinin 44. maddesinin (e)
bendine göre Yüksek Askeri Şûra üyelerinden kuvvet komutanlarının değerlendirme
notunun 1-125 ve buna mukabil Jandarma Genel Komutanının değerlendirme notunun
ise l -100 olarak saptanmış olmasından ileri gelmektedir. Sözü geçen
yönetmelikte yapılacak bir değişiklikle Jandarma Genel Komutanının
değerlendirme notu tavanı yükseltildiği takdirde bu konuda Kara Kuvvetleri
Generallerine nazaran bir eşitsizlik doğmayacağı matematiksel bir gerçektir.
İtirazcı
Askerî Yüksek idare Mahkemesinde görülmekte olan davada davacının Yüksek Askerî
Şûrada hatalı bir değerlendirmeye uğradığı ve değerlendirme işleminin iptali
gerektiği davacının iddiasını yenileyen bu mahkemenin kanun sözcüsü tarafından
da ileri sürülmüştür. Askerî Yüksek idare Mahkemesinin bu sav ve savunmaları
inceleyerek davanın esası hakkında bir karara varması gerekirdi, İptal kararı
ile, subay sicil yönetmeliğinin yol açabileceği bir eşitsizlik olasılığı veya
yasaları uygulayanların hatalı davranışları sonucu doğabilecek haksızlıklar
Yasadan doğmuş gibi değerlendirilmiş bulunmaktadır.
B.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasa'sının 20/9/1971 günlü, 1488 sayılı yasa ile değişik
152. maddesinin ikinci fıkrasında; Anayasa Mahkemesince, Anayasaya aykırı
olduğundan iptaline karar verilen yasa veya içtüzüğün veya bunların iptal
edilen hükümlerinin, gerekçeli kararın Resmî Gazete'de yayımlandığı tarihte
yürürlükten kalkacağı, gereken hallerde, Anayasa Mahkemesinin, iptal hükmünün
yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırılabileceği ve bu tarihin, kararın
Resmî Gazete'de yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemeyeceği hükme
bağlanmıştır.
22/4/1962
günlü, 44 sayılı Yasanın 50. maddesi de, aynı kuralı yineledikten sonra, bir
yasa veya içtüzüğün veya bunların belirli hükümlerinin iptali halinde meydana
gelecek olan boşluğu kamu düzenini tehdit edici mahiyette görürse, Anayasa
Mahkemesinin, iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi kararlaştırma yetkisini
kullanacağını ayrıca belirtmiş bulunmaktadır.
926
sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanununun Ek Geçici 14. maddesinin (a)
bendinin cetvel bölümünde yer alan "J. dahil" biçimindeki hükmün
oyçokluğu ile iptal edildiğine göre, 30/8/1971 ve 30/8/1974 tarihleri arasında
kalan dönemde jandarma sınıfına ait general kadroları K.K.K. lığı kadroları
içinde sayılamayacak, bu generalliklerin muhtelif rütbelere dağıtılışında sözü
edilen cetveldeki sütunlardan yararlanılamayacak, bu sütunlarda yazılı
oranların hiç birisi kullanılamayacak ve öngörülen dağıtım kesinlikle
yapılamayacaktır.
Böylece
beliren yasal boşluğun, Ek Geçici 14. maddenin (a) bendindeki cetvel bölümünde
J. Genel K. lığı için 30/8/1971 tarihinden 30/8/ 1974 tarihine kadar
uygulanacak % 1,2 oranına göre saptanan general mevcudunun muhtelif rütbelere
dağılış oranları gösterilmek suretiyle, yine yasal bir düzenleme ile
doldurulması gerekecektir.
Bilindiği
gibi, genel emniyet ve asayişin sağlanması ve kamu düzeninin korunması Türkiye
Cumhuriyeti Jandarmasının en önemli görevleri arasında yer almaktadır.
J.
Genel K. lığının üst yönetim kademelerinde ve lider yönetici statüsü içinde
görev ve sorumluluk üstlenen J. generallerinin yasal boşluklar nedeniyle üst
rütbelere yükselme olanağından yoksun bırakılmalarının J. nın görevlerine
etkisi ve kamu düzeni ile ilgisi açıktır.
Bu
bakımdan 27/7/1967 günlü, 926 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanununa
7/7/1971 günlü, 1424 sayılı yasa ile eklenen Ek Geçici 14. maddenin (a)
bendinin cetvel bölümünde yer alan "J. dahil" hükmünün iptali
hakkındaki kararın yürürlük tarihinin ayrıca saptanmasında zorunluk vardır.
Oyçokluğu
ile verilen iptal kararına ve bu kararın yürürlüğe gireceği günün ayrıca belirtilmesine
yer olmadığına ilişkin çoğunluk görüşüne bu nedenlerle katılmamaktayız.
|
|
|
|
Başkanvekil
Şevket
Müftügil
|
Üye
Hasan
Gürsel
|
Üye
Nihat
O. Akçakayalıoğlu
|
Üye
Necdet
Darıcıoğlu
|
KARŞIOY
YAZISI
30/8/1970
nasıplı Jandarma Tuğgenerali olan davacının, 30/8/1974 tarihinde bekleme
süresini doldurup üst rütbeye yükselme sırasına girdiği, ancak Yüksek Askerî
Şûrada verilen değerlendirme notu ile sicil notu ortalamasının toplamına göre
terfi edecek 14 kişi arasına girmediğinden emekliye sevk edildiği, bu emekli
işleminin iptali için açtığı dava üzerine Askerî Yüksek İdare Mahkemesi
Daireler Kurulunda; "Jandarma Subaylarının terfilerinde sicil notu
ortalamalarının tespitinden sonra kendi sınıflan içinde yeterlik sıralamasına
tâbi tutulmaları icabederken Kara Kuvvetleri subaylarının içinde yeterlik
sıralamasına tâbi tutulmalarının Anayasanın eşitlik ilkesine aykırı düştüğü ve
926 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanununun 49. maddesinin (a)
bendinde (Jandarma Genel Komutanlığı dahil denilmek suretiyle Jandarma General
ve Amiral kadrolarının Kara Kuvvetleri içinde eritilmiş olduğu) gerekçesiyle
49. maddesinin (a) bendi ile ek geçici 14. maddesinin (a) bendinin ve 54.
maddesinin Anayasaya aykırı olduğu öne sürülerek iptalleri için Anayasa
Mahkemesine başvurulmasına karar verilmiş, Anayasa Mahkemesince de sözü edilen
49. maddenin (a) bendi ile 54. maddenin ve ek geçici 14. maddenin (a) işaretli
bendinin (Jandarma sınıfından olan Generallerle sınırlı olarak) itirazın
incelenmesine karar verilmiş, esas inceleme sonunda da : 49/a ve 54. maddelerle
ek geçici 14. maddenin (a) işaretli bendinin metin kısmında yeralan (Jandarma
dahil) ibarelerinin Anayasaya aykırı olmadığına, ancak cetvelde yeralan (J.
dahil) sözcüğünün Anayasa'ya aykırı olduğu nedeniyle iptaline çoğunlukla karar
verilmiştir.
Bu
karara ilişkin karşı oyumun gerekçeleri aşağıdadır:
1-
Mahkemenin 54. madde hakkında Anayasa Mahkemesine başvurma yetkisi olmadığından
bu noktaya ilişen itirazın ilk inceleme sırasında reddedilmesi gerekmektedir.
Şöyleki; Anayasa'nın 151. ve Anayasa Mahkemesinin Kuruluş ve Yargılama Usulleri
Hakkındaki 22/4/1962 günlü, 44 sayılı Yasanın 27. maddelerine göre, bir
mahkemenin Anayasa Mahkemesine başvurabilmesi için :
a -
Elinde bakmakta olduğu bir dava bulunması,
b -
Anayasaya aykırılığı öne sürülen Yasa hükmünün de, mahkemece bu davada
uygulanması, şartlarına bağlı bulunmaktadır.
Mahkemenin
elinde usulünce açılmış ve bakılmakta olan bir dava varsa da itiraz konusu 54.
madde bu davada uygulanacak bir hüküm değildir. Çünkü bu madde Yüksek Askerî
Şûranın çalışma usulü ve şûra üyelerinin yükselme sırasında bulunan subaylara
verecekleri değerlendirme notu ile ilgili hükümleri düzenlemektedir. Oysa
davanın, Yüksek Askerî Şûranın ne çalışma usulü ne de şûra üyelerinin
verdikleri değerlendirme notlarıyla bir ilgisi vardır. Dava bu konularını
tamamen dışında ve "Jandarma Generallerinin yükselmelerinde kendi jandarma
sınıf subayları içinde yeterlik sıralamasına tâbi tutulmaları gerekirken Kara
Kuvvetlerine bağlı Subaylar arasında yeterlik sıralamasına tâbi
tutulmaları" nı öngören Yasa hükümlerinin iptaline ilişkin bulunmaktadır.
O halde 54. madde davada mahkemenin uygulayacağı bir hüküm olmadığından buna
ilişen itirazın Anayasa'nın, 151. ve 44 sayılı Yasanın 27. maddeleri gereğince
esas incelemesine geçilmeden ilk inceleme sırasında reddedilmesi gerekmektedir.
2-
Ek geçici 14. maddede yeralan cetveldeki (J. dahil) ibaresinin iptaline ilişkin
çoğunluk kararına gelince :
926
sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanununun 1424 sayılı Yasa ile
değiştirilmesinden Önceki hükümlere göre; barış ve sefer kadrolarında tespit
edilecek General ve Amiral sayısı, muvazzaf subay mevcudunun azami yüzde bir
buçuğu olarak saptanmış bulunmakta idi. Bu oranın, general ve amiral
kadrolarında gereksinmenin üstünde fazlalık ve şişkinlik yarattığı gerekçesiyle
general ve amiral kadrolarının daraltılması yoluna gidilmiş ve bu maksatla da
sözü edilen yasanın 49. maddesi 7/7/1971 günlü, 1424 sayılı Yasa ile değiştirilerek
yüzde bir buçuk oranı yüzde bire indirilmiştir. Ancak; Türk Silâhlı
Kuvvetlerinde mevcut General ve Amiral sayısının birden bire yüzdebir oranına
düşürülmesindeki sakıncalar dikkate alınarak bu .indirmenin tedricen ve
kademeli olarak yapılması yoluna gidilmiş ve bunun için de ek geçici 14 .madde
düzenlenmiştir. Bu maddeye göre; Türk Silâhlı Kuvvetlerinde mevcut
General ve Amiral sayısının 30/8/1971 tarihinden 30/8/1974 tarihine kadar % 1,2
ye ve bundan sonraki 4 yıl içinde de % l oranına indirilmesi gerekmektedir.
Böylece Türk Silâhlı Kuvvetlerindeki general ve amiral sayısı en son 30/8/1978
tarihinde % l oranına indirilmiş olacaktır.
Ek
geçici 14. madde bu tarihte yani 30/8/1978 gününde devresini tamamlıyarak
tümüyle kendiliğinden yürürlükten kalkacaktır. Bu durum karşısında ek geçici
14. maddenin (a) işaretli bendinin cetvel bölümünde yer almış olan (J. dahil)
sözcüğünün iptal edilmesinin davaya bir çözüm getirebileceği kesin değildir.
3-
Jandarma örgütünün, yurt içinde güvenlik ve asayişi korumak yasa hükümlerinin
yerine getirilmesini sağlamak gibi idarî ve adlî görevleri olmakla birlikte
gerek 926 sayılı personel ve gerek 211 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri İçhizmet
Yasalarına göre Türk Silâhlı Kuvvetleri içinde muharip bir sınıf olduğu da
kuşkusuzdur. Ancak, Jandarma Genel Komutanlığı, Türk Silâhlı Kuvvetleri içinde
ayrı bir kuvvet komutanlığı olarak yer almamış ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı
içinde mütalaa edilmiştir. Bu nedenle de jandarma generallerinin yükselmeleri,
Kara Kuvvetlerine mensup generallere uygulanan usule bağlı tutulmuş, şu kadar
ki, bunların Yüksek Askerî Şûrada değerlendirilmeleri sırasında jandarma Genel
Komutanının da Yüksek Askerî Şûraya katılması Öngörülmüştür.
Jandarma
Genel Komutanının, Jandarma Generallerinin değerlendirilmeleri sırasında Yüksek
Askerî Şûraya katılması üzerine şûra üyelerinin verdikleri değerlendirme
notlarının, Kara Kuvvetlerine bağlı generallere nazaran bîr fazla üye sayışma
bölünmesi dolayısiyle yeterlik notu sıralamalarının aynı durumdaki Kara
Kuvvetleri generallerinden daha aşağı düştüğü ve bu yüzden Jandarma
Generallerinin yükselmelerinin zorlaştığı ve bu durumun da Anayasa'nın 12.
maddesindeki eşitlik ilkesiyle bağdaşmadığı öne sürülmektedir. Ancak; bu
şekildeki uygulama dolayısıyla gerçekten jandarma generalleri aleyhinde böyle
bir sonuç meydana gelmekte ise bu durumun, çoğunlukla iptaline karar verilmiş
olan ek geçici 14. maddenin cetvel bölümündeki (J. dahil) ibaresinin
varlığından değil, Yüksek Askerî Şûrada uygulanmakta olan değerlendirme notu
ile ilgili yöntemden ileri gelmekte olduğu açıktır ve bu konu ile ilgisi
olmayan söz konusu cetveldeki (J. dahil) ibaresinin iptali için ortada hukukî
bir neden olamaz.
4-
Süre sorunu:
Jandarma
Generallerinin yükselmelerinin Kara Kuvvetleri Komutanlığına bağlı generallerle
birlikte yapılmasını öngören Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanunundaki esas
hükümler yürürlükte dururken yalnız, mahiyetini yukarıda açıkladığımız ve
süresinin bir kaç ay sonra 30/8/1978 tarihinde doldurup esasen tümüyle
yürürlükten kalkacak olan geçici 14. maddenin (a) işaretli bendindeki cetvelde
yer alan (J. dahil) sözcüğünün iptal edilmiş olması, kanımızca davaya bir çözüm
getiremiyeceğinden konunun yasama organında ele alınıp yeniden düzenlenmesine
olanak sağlamak için uygun bir sürenin tanınması gerekli olduğu halde
çoğunlukça tanınmamıştır.
5-
Yukarıda açıkladığım nedenlerden ötürü çoğunluk kararına katılmamaktayım.
Sayın
Abdullah Üner'in karşıoy yazısının 3. maddesinde belirtilen nedenlerle çoğunluk
görüşüne katılmıyorum.