ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı:1977/82
Karar Sayısı:1977/117
Karar Günü:27/9/1977
Resmi Gazete tarih/sayı:14.1.1978/16169
İtiraz
yoluna başvuran : Danıştay 5. Dairesi.
İtirazın
konusu :
1)
9/7/1961 günlü, 334 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasa'sının 20/9/1971 günlü,
1488 sayılı Kanunla değişik 137. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan Yüksek
Savcılar Kurulu kararlarına ilişkin "Bu kurulun kararları kesin olup
bunlar aleyhine başka bir mercie başvurulamaz." hükmünün yalınız,
(...bunlar aleyhine başka bir mercie başvurulamaz.) kuralı ile daha sonra gelen
"Ancak disiplin ve meslekten çıkarma cezaları ile ilgili kararların bir
defa daha incelenmesini Adalet Bakanı ve hakkında karar verilen Cumhuriyet
Savcısı isteyebilir." kuralının;
2)
22/4/1962 günlü, 45 sayılı Yüksek Hâkimler ve Yüksek Savcılar Kurulu Kanununun
23/6/1972 günlü, 1597 sayılı Kanunla değişik 73. maddesinin dördüncü ve beşinci
fıkraları ile aynı kanunla değişik 74. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan
kuralların;
İptallerine
karar verilmesi istenmiştir.
I-
OLAY:
Hakkında
Yüksek Savcılar Kurulunca yer değiştirme cezası verilen bir Cumhuriyet Savcısı,
bu kararın iptali için Danıştay'a başvurmuştur. Dava dilekçesinde; Anayasa'nın
137. maddesinin ikinci fıkrasındaki : Yüksek Savcılar Kurulu kararlan aleyhine
başka bir mercie başvurulamayacağına ilişkin hükmün Anayasa ilkelerine aykırı
olması nedeniyle iptali gerektiği öne sürülmüştür. Davaya bakan Danıştay 5.
Dairesi; Anayasa'nın 9. maddesine aykırı gördüğü bu hükümle birlikte ayrıca
137. maddenin ikinci fıkrasında yer alan ve "Ancak Disiplin..." diye
başlayan kuralın da, Kurulun kararlarına karşı başka mercilere başvurma
yasağının iptali halinde, gereksiz bir hüküm niteliğini alacağı, bundan başka
Yüksek Hâkimler ve Yüksek Savcılar Kurulu Kanununun 23/6/1972 günlü, 1597
sayılı Yasa ile değişik 73. maddesinin dördüncü ve beşinci fıkralarında ve aynı
kanunla değişik 74. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan hükümlerin de
Anayasal dayanağı kalmayacağı görüşü ile bu hükümlerin iptali için doğrudan
doğruya Anayasa Mahkemesine başvurmuştur.
III-
METİNLER:
A-
İptali istenen Anayasa ve Yasa kuralları:
l)
İptali istenen Anayasa kuralları:
Anayasa'nın
137. maddesinin ikinci fıkrası şöyledir :
"Cumhuriyet
Savcılarının Yargıtay üyeliğine seçilmeleri dışında kalan bütün özlük işleri ve
disiplin cezalan ile meslekten çıkarılmaları hakkında karar verme yetkisi
Yüksek Savcılar Kurulunundur. Bu Kurulun kararları kesin olup bunlar aleyhine
başka bir mercie başvurulamaz. Ancak disiplin ve meslekten çıkarma cezaları ile
ilgili kararların bir defa daha incelenmesini Adalet Bakanı ve hakkında karar
verilen Cumhuriyet Savcısı isteyebilir."
Danıştay
5. Dairesince bu fıkrada yer alan "Bu Kurulun kararları kesin olup bunlar
aleyhine başka bir mercie başvurulamaz." yolundaki hükmün yalnız "...bunlar
aleyhine başka bir mercie başvurulamaz." bölümü ile bundan sonra gelen :
"Ancak disiplin ve meslekten çıkarma cezaları ile ilgili kararların bir
defa daha incelenmesini Adalet Bakanı ve hakkında karar verilen Cumhuriyet
Savcısı isteyebilir." kuralının iptali istenmiştir.
2)
İptali istenen yasa kuralları :
a)
22/4/1962 günlü, 45 sayılı Yüksek Hâkimler Kurulu Kanununun 23/6/1972 günlü,
1597 sayılı Yasa ile değişik 73. maddesinin iptali istenen dördüncü ve beşinci
fıkraları şöyledir.
"Yüksek
Savcılar Kurulunun görevine giren konularda verdiği kararlar kesin olup, bu
kararlar aleyhine başka bir mercie başvurulamaz,.
Ancak
disiplin ve meslekten çıkarma cezaları ile ilgili kararların bir defa daha
incelenmesini Adalet Bakanı kendisine bildirildiği ve hakkında karar verilen
ilgili de kararın tebliği tarihinden itibaren 30 gün cinde isteyebilir."
b)
Aynı kanunun 23/6/1972 günlü, 1597 sayılı Yasa ile değişik 74. maddesinin
iptali istenen ikinci fıkrası hükmü şöyledir:
"İlgililer
73 üncü maddenin son bendinde gösterilen kararların bir defa daha incelenmesini
istedikleri takdirde, bu kararın kendilerine tebliği tarihinden itibaren 30 gün
içinde yazılı taleplerini Adalet Bakanlığı aracılığı ile gönderirler."
B-
Dayanılan Anayasa Kuralları :
Başlangıç
- Tarihi boyunca bağımsız yaşamış, hak ve hürriyetleri için savaşmış olan;
Anayasa
ve Hukuk dışı tutum ve davranışlarıyla meşruluğunu kaybetmiş bir iktidara karşı
direnme hakkını kullanarak 27 Mayıs 1960 Devrimini yapan Türk Milleti;
Bütün
fertlerini, kaderde, kıvançta ve tasada ortak, bölünmez bir bütün halinde,
millî şuur ve, ülküler etrafında toplıyan ve milletimizi, dünya milletleri
ailesinin eşit haklara sahip şerefli bir üyesi olarak millî birlik ruhu içinde
daima yüceltmeyi amaç bilen Türk Milliyetçiliğinden hız ve ilham alarak ve;
"Yurtta
Sulh, Cihanda Sulh" ilkesinin, Millî Mücadele ruhunun, millet
egemenliğinin, Atatürk Devrimlerine bağlılığın tam şuuruna sahibolarak;
İnsan
hak ve hürriyetlerini, millî dayanışmayı, sosyal adaleti, ferdin ve toplumun
huzur ve refahını gerçekleştirmeyi ve teminat altına almayı mümkün kılacak
demokratik hukuk devletini bütün hukukî ve sosyal temelleriyle kurmak için;
Türkiye
Cumhuriyeti Kurucu Meclisi tarafından hazırlanan bu Anayasayı kabul ve ilân ve
onu, asıl teminatın vatandaşların gönüllerinde ve iradelerinde yer aldığı
inancı ile, hürriyete, adalete ve fazilete âşık evlâtlarının uyanık bekçiliğine
emanet eder.
Madde
l- Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.
Madde
2- Türkiye Cumhuriyeti, insan haklarına ve Başlangıçta belirtilen temel
ilkelere dayanan, millî demokratik lâik ve sosyal bir hukuk devletidir.
Madde
9- Devlet şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki Anayasa hükmü değiştirilemez ve
değiştirilmesi teklif edilemez.
Madde
31- Herkes, meşru bütün vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı
mercileri önünde davacı veya davalı olarak, iddia ve savunma hakkına sahiptir.
Hiç
bir mahkeme, görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz.
IV-
İLK İNCELEME:
Anayasa
Mahkemesinin 14/6/1977 gününde Kani Vrana, Şevket Müftügil, Ahmet Akar, Halit
Zarbun, Abdullah Üner, Ahmet Koçak, Fahrettin Uluç, Muhittin Gürün, Lûtfi
Ömerbaş, Ahmet Erdoğdu, Hasan Gürsel, Ahmet Salih Çebi, Adil Esmer, Nihat O.
Akçakayalıoğlu ve Ahmet H. Boyacıoğlu'nun katılmalarıyle yaptığı ilk inceleme
toplantısında aşağıdaki konular üzerinde durulmuştur:
A)
Dosyada eksiklik bulunup bulunmadığı sorunu:
Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkındaki 22/4/1962 günlü, 44
sayılı Kanunun 27. maddesinde şöyle denilmektedir:
"Madde
27- Bir davaya bakmakta olan mahkeme:
1- O
dava sebebiyle uygulanacak kanun hükümlerini Anayasaya aykırı görürse, bu
yoldaki gerekçeli kararı; veya
2-
Taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddî olduğa kanısına
varırsa, tarafların bu konudaki iddia ve savunmalarını ve kendisini bu kanıya
götüren görüşünü açıklayan kararı,
Dosya
muhtevasının mahkemece bu konu ile ilgili görülen tasdikli suretleriyle
birlikte Anayasa Mahkemesi Başkanlığına gönderir.
Mahkeme,
Anayasa Mahkemesinin bu konuda vereceği karara resmen ıttıla kesbedinceye kadar
davayı geri bırakır.
Anayasa
Mahkemesi, işin kendisine gelişinden başlamak üzere üç ay içinde kararını
verir."
Maddenin
birinci fıkrasının (2) sayılı bendinde mahkemenin, "taraflardan birinin
ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa, tarafların bu
konudaki iddia ve savunmalarını..." Anayasa Mahkemesine göndermek
zorunluğunda olduğu açıklanmaktadır.
Olayda
davacı, dava dilekçesinde Anayasa'nın yukarıda sözü edilen 137. maddesindeki
"... bunlar aleyhine başka bir mercie başvurulamaz." kuralına karşı
aykırılık savını öne sürmüştür. Mahkeme ise gerekçeli kararında, davacının bu
savının ciddî olduğu yönü üzerinde durmamakta, aykırılık gerekçelerini kendiliğinden
araştırıp inceleyerek, işi Anayasa Mahkemesine getirmektedir. Olay, 27.
maddenin (2) sayılı değil, (1) sayılı bendine uygun bulunduğundan, Anayasa'ya
aykırılık konusu hakkında davalının savunmasının alınması zorunluğu yoktur.
Öte
yandan Anayasa'nın 137. maddesinin ikinci fıkrasında yeralan ve "Ancak
disiplin ve meslekten çıkarma..." diye başlayan kural ile, Yüksek Hâkimler
ve Savcılar Kurulu Kanununun 73. maddesinin dördüncü ve beşinci ve aynı kanunun
74. maddesinin ikinci fıkrası hakkındaki aykırılık savı, davacı tarafından Öne
sürülmemiş, mahkemeyi bu kanıya iten nedenler doğrudan doğruya gerekçeli
kararda ortaya konulmuştur.
Bu
duruma göre dosyada bir eksiklik bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Abdullah
Üner, Ahmet Erdoğdu, Hasan Gürsel ve Nihat O. Akçakayalıoğlu (davalının
Anayasa'ya aykırılık konusundaki savunmasının alınmamış olmasının eksiklik
sayılması gerektiği) görüşü ile bu sonuca katılmamışlardır.
B)
Mahkemenin itiraz yoluna başvurma yetkisinin olup olmadığı sorunu :
l-
Mahkemenin elinde bakmakta olduğu bir davanın bulunup bulunmadığı :
Anayasa'nın
değişik 151. maddesinin ilk fıkrasında: "Bir davaya bakmakta
olan mahkeme, uygulanacak bir kanunun hükümlerini Anayasa'ya aykırı görürse
veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu
kanısına varırsa, Anayasa Mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı
geri bırakır." kuralı yeralmış; Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama
Usulleri Hakkında 44 sayılı Yasanın 27. maddesinde de bu kural yinelenmiştir.
Buna göre, bir kanun hükmünün iptali istemiyle itiraz yoluna başvuran yargı
yerinin bu başvurusunun geçerli olabilmesi için, elinde bakmakta olduğu bir
dava bulunması, iptalini istediği kanun hükmünün de o davada uygulanacak hüküm
olması gerekir.
Olayda
bir Cumhuriyet Savcısı, hakkında verilen disiplin cezasının kaldırılması için
Yüksek Savcılar Kuruluna karşı Danıştay'da dava açmıştır. Danıştay 5. Dairesi,
davanın kendi görevi içinde olup olmadığı yönünden yapacağı incelemeyi de
kapsayacak biçimde, işi ele almak ve bir sonuca bağlamak zorundadır. Görev
bakmamdan mahkemenin önemle üzerinde duracağı konu. Anayasal ve yasal düzeyde
görevini engelleyen veya görev zorunluğu koyan hükümlerinde incelenmesidir.
Mahkeme, incelemeleri sonunda davanın görevine girip girmediği sorunu üzerinde
bir karar verecektir. Bu aşamada mahkemenin davayı yok sayması olanak dışıdır;
yasal veya anayasal çerçeve içinde görev sorunu üzerindeki çalışmalarını
sürdürmek ve sonucuna göre bir karar vermek zorundadır. Danıştay 5. Dairesi de
bu doğrultuda çalışmalarını sürdürmüş ve görevini engelleyen Anayasa hükmünün
iptalinden sonra davanın esasım çözüme bağlamayı amaçlamıştır. O halde
Mahkemenin elinde bakmakta olduğu bir davanın varlığı konusunda duraksamaya yer
yoktur.
2-
İtiraz konusunun sınırlandırılması:
a)
Anayasa'nın 137. maddesine ilişkin itiraz yönünden:
Danıştay
5. Dairesinin bakmakta olduğu davada, uygulanacak yasa hükmünün kapsamı
üzerinde de durulmuştur. Yukarıda açıklandığı, üzere, bir mahkemenin görevini
olumlu ya da olumsuz yönden belirleyen hükümlerin, o davada uygulanacak
hükümler olduğu ve mahkemenin görev sorununu bu hükümlere dayanarak çözeceği
kuşkusuzdur. Olayda bu yönden uygulanacak kural, Yüksek Hâkimler ve Savcılar
Yasasının 73. maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan, Yüksek Savcılar Kurulu
kararlarına karşı başka mercilere başvurulamıyacağına ilişkin hükümdür. Ancak
bu hükmün kaynağını Anayasa'nın 137. maddesinin ikinci fıkrasındaki kural
oluşturmaktadır. Anayasa'nın bu kuralı iptal edilmedikçe, yasa hükmü
işlerliğini koruyacak ve buna karşı yapılacak bir itirazın hiç bir zaman
geçerliliği ileri sürülemeyecektir. Bu nedenle Mahkeme yasa hükmü ile birlikte
Anayasa kuralının da iptalini istemektedir. Anayasa'nın bu kuralı ise, 137.
maddenin ikinci fıkrasındaki, Yüksek Savcılar Kurulu kararlarına karşı başka
mercilere başvurulamıyacağını belirleyen hükümdür. O halde işin esası, bu hüküm
açısından ve Anayasa'nın, Anayasa değişiklikleri için öngördüğü biçim kuralları
uyarınca, özellikle, 9., 2., 155., 85. ve 92. maddelerinde yer alan ilkeler
çerçevesinde incelenmesi gerekir.
İtiraz
yoluna başvuran Danıştay 5. Dairesi, 137. maddenin ikinci fıkrasında yazılı
"Ancak disiplin ve meslekten çıkarma cezaları ile ilgili kararların bir
defa daha incelenmesini Adalet Bakam ve hakkında karar verilen Cumhuriyet
Savcısı isteyebilir." kuralının da iptalini istemektedir. Oysa bu kuralın
davada uygulanma yeri bulunmamaktadır. Çünkü bakılmakta olan davanın konusu,
kurulun verdiği yer değiştirme cezası kararının iptaline ilişkindir. Bu bakımdan
sözü geçen Anayasa kuralının iptaline yönelen itiraz mahkemenin
yetkisizliğinden ötürü reddedilmelidir.
Halit
Zarbun, Abdullah Üner, Muhittin Gürün ve Nihat O. Akçakayalıoğlu (Danıştay 5.
Dairesinin elinde bakmakta olduğu bir dava bulunmadığından ve bu nedenle itiraz
konusu hükümlerden hiçbirisinin uygulanma olanağı ve yeri olmadığından itirazın
tümünün yetki yönünden reddi gerektiği) düşüncesiyle yukarıda açıklanan görüşe
katılmamışlardır.
b)
45 sayılı Yasa hükümleri yönünden:
Danıştay
5. Dairesi, Anayasa'nın 137. maddesinin ikinci fıkrasına ilişkin itirazlardan
başka, Yüksek Hâkimler ve Savcılar Kurulu Kanununun 23/6/1972 günlü, 1597
sayılı Yasa ile değişik 73. maddesinin dördüncü fıkrasındaki(... bu kararlar
aleyhine başka bir mercie başvurulamaz) yolundaki kuralın da iptalini
istemiştir. Yukarda, açıklandığı üzere, bu hükmün Anayasa karşısında
geçerliliği, kural olarak, Anayasa'nın 137. maddesinde yer alan aynı
nitelikteki hüküm üzerinde yapılacak inceleme sonucuna bağlıdır. O halde 137.
maddede yer alan hüküm hakkında gerekli karar verildikten sonra, Yüksek
Hâkimler ve Savcılar Kurulu Kanununun 73. maddesinin dördüncü fıkrasındaki
kurala karşı yapılan itirazın esası incelenmeli ve Anayasa karşısındaki durumu
saptanmalıdır.
Ancak
Danıştay 5. Dairesi sözü geçen dördüncü fıkranın tümünün iptalini istemiştir.
Bu fıkra şöyledir : "Yüksek Savcılar Kurulunun görevine giren konularda
verdiği kararlar kesin olup, bu kararlar aleyhine başka bir mercie
başvurulamaz." Fıkranın "Yüksek Savcılar Kurulunun görevine giren
konularda verdiği kararlar kesin olup..." biçimindeki bölümü üzerinde bir
uyuşmazlık yoktur. Çünkü bu gibi tasarrufların kesinleşmesinden önce iptalleri
için idarî yargı yerlerinde dava açılmasına idare Hukuku kuralları elverişli
değildir. Sözü geçen kural, idare hukukunun bu ilkesini dile getirmiş
olmaktadır. Bu nedenle fıkraya ilişkin itirazın esası, yalnız "...bu
kararlar aleyhine başka bir mercie başvurulamaz." kuralı ile sınırlı
olarak incelenmelidir.
73.
maddenin beşinci fıkrasında yazılı : "Ancak disiplin ve meslekten çıkarma
cezaları ile ilgili kararların bir defa daha incelenmesini Adalet bakanı
kendisine bildirildiği ve hakkında karar verilen ilgili de kararın tebliğ
tarihinden itibaren 30 gün içinde isteyebilir." yolundaki hükme ilişkin
itiraz, Anayasa'nın 137. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan aynı nitelikteki
hükme yönetilen itiraz gibi, davada uygulanacak hüküm olmaması bakımından
mahkemenin yetkisizliği nedeniyle reddedilmelidir.
Anayasa'ya
aykırılık itirazı, 74. maddenin ikinci fıkrasında yer alan hükme karşı da
yöneltilmektedir. Bu hüküm şöyledir : "İlgililer 73. maddenin son bendinde
gösterilen kararların bir defa daha incelenmesini istedikleri takdirde, bu
kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içinde yazılı taleplerini
Adalet Bakanlığı aracılığı ile gönderirler." Görülüyor ki bu hüküm de,
olayın yukarıda açıklanan niteliğine göre davada uygulanacak kurallardan
değildir. Çünkü bir disiplin cezası kararına karşı yetkili mercilere ne kadar
süre içinde ve hangi yöntemle başvurulabileceği eldeki davanın konusu değildir.
Böyle olunca 74. maddenin ikinci fıkrasına yöneltilen itiraz da, mahkemenin
yetkisizliği nedeniyle reddedilmelidir.
Halit
Zarbun, Abdullah Üner, Muhittin Gürün ve Nihat O. Akçakayalıoğlu bu görüşe
(Danıştay 5. Dairesinin elinde bakmakta olduğu bir dava bulunmadığından 45
sayılı Kanunun itiraz edilen hükümlerinden hiç birinin uygulama olanağı
olmadığından, itirazın mahkemenin yetkisizliği nedeniyle reddine karar
verilmesi gerektiği, kaldı ki mahkemenin bu konuda açık bir itirazı da
bulunmadığı) gerekçesiyle katılmamışlardır.
Böylece
yapılan ilk inceleme sonunda aşağıdaki karar alınmıştır.
"l-
Dosyanın eksiği bulunmadığına Abdullah Üner, Ahmet Erdoğdu, Hasan Gürsel ve
Nihat O. Akçakayalığolu'nun (davalının Anayasa'ya aykırılık konusundaki
savunmasının alınmamış olmasının eksiklik sayılması gerektiği) yolundaki
karşıoylarıyle ve oyçokluğuyla,
2-
Anayasa'nın 20/9/1971 günlü, 1488 sayılı Kanunla değişik 137. maddesinin ikinci
fıkrasında yer alan; "Bu kurulun kararları kesin olup bunlar aleyhine
başka bir mercie başvurulamaz." hükmünün "...bunlar aleyhine başka
bir mercie başvurulamaz." bölümü açısından işin esasının biçim yönünden
incelenmesine, bu incelemenin, Anayasa'nın Anayasa değişiklikleri için
öngördüğü 9., 2., 155., 85. ve 92. maddeleri uyarınca yapılmasına, aynı fıkrada
yer alan (Ancak disiplin ve meslekten çıkarma cezaları ile ilgili kararların
bir defa daha incelenmesini Adalet Bakanı ve hakkında karar verilen Cumhuriyet
Savcısı isteyebilir.) hükmünün davada uygulanma olanağı bulunmadığından bu
hükme ilişkin itirazın Mahkemenin yetkisizliği nedeniyle reddine Halit Zarbun,
Abdullah Üner, Muhittin Gürün ve Nihat O. Akçakayalıoğlu'nun (Danıştay 5.
Dairesinin elinde bakmakta olduğu bir dava bulunmadığından ve bu nedenle itiraz
konusu hükümlerden hiç birisinin uygulanma olanağı ve yeri olmadığından
itirazın tümünün yetki yönünden reddi gerektiği) yolundaki karşıoylarıyle ve
oyçokluğuyla,
3-
22/4/1962 günlü 45 sayılı Kanunun 23/6/1972 günlü 1597 sayılı Kanunla değişik
73. maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan hükme yönelen itirazın esasının
(...bu kararlar aleyhine başka bir mercie başvurulamaz) kuralı ile sınırlı
olarak incelenmesine, bu maddenin beşinci fıkrasına ve aynı kanunun 74. maddesinin
ikinci fıkrasına yönelen itirazların, söz konusu hükümlerin davada uygulanma
olanağı bulunmadığından Mahkemenin yetkisizliği nedeniyle reddine, Halit
Zarbun, Abdullah Üner, Muhittin Gürün ve Nihat O. Akçakayalıoğlu'nun (Danıştay
5. Dairesinin elinde bakmakta olduğu bir dava bulunmadığından 45 sayılı Kanunun
itiraz edilen hükümlerinden hiçbirinin uygulanma olanağı olmadığından itirazın
mahkemenin yetkisizliği nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği, kaldı ki,
Mahkemenin bu konuda açık bir itirazı da bulunmadığı) yolundaki karşıoylarıyle
ve oyçokluğu ile,
14/6/1977
gününde karar verildi."
V.
ESASIN İNCELENMESİ :
Davanın
esasına ilişkin rapor, Danıştay 5. Dairesinin başvurma karan, İptali istenen
Anayasa ve Yasa kuralları, ilgili Anayasa ve yasa hükümleri, konuya ilişkin
yasama belgeleri ve öteki metinler okunduktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü;
A)
Anayasa'nın 137. maddesinin ikinci fıkrasındaki itiraz konusu kuralın 9. madde
açısından incelenmesi sorunu:
İtiraz
konusu kural, "Bu kurulun kararları kesin olup bunlar aleyhine başka bir
mercie başvurulamaz." hükmünün "...bunlar aleyhine başka bir mercie
başvurulamaz." bölümüdür. Aynı nitelikteki kural Anayasa'nın 144.
maddesinin birinci fıkrasında, Yüksek Hâkimler Kurulu kararları için de
öngörülmüş idi. Ancak bu hüküm, Anayasa Mahkemesinin 27/1/1977 günlü E.
1976/43, K. 1977/4 sayılı kararıyle iptal edilmiş ve bu karar 21/4/1977 günlü,
15916 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanmıştır. İptal hükmünün gerekçesinde;
Yüksek Hâkimler Kurulunun, hâkimlerin, özlük ve disiplin işlerini yürüten idarî
bir kurum olduğu saptanmış ve bu nitelikteki bir kurumun kararlarının yargı
denetimine bağlı tutulmamış olmasının Cumhuriyet ilkeleriyle bağdaşamıyacağı
belirtilmiştir. Anayasa'nın Başlangıcında yer alan insan hakları, 2. maddesinde
yazılı hukuk devleti ve 12. maddesinde yazılı eşitlik ilkelerine ters düşen
böyle bir kuralın Anayasa değişikliği yöntemiyle teklif edilmesi olanağı
bulunmadığından 9. madde hükmüne aykırı olduğu ve bu nedenle iptali gerektiği
sözü geçen Anayasa Mahkemesi kararında bütün ayrıntılarıyle açıklanmıştır.
Yüksek Savcılar Kurulu da, Yüksek Hâkimler Kurulu gibi idarî bir kurumdur.
Üstelik bu kurulu oluşturan kişiler arasında doğrudan doğruya yürütme organı
içinde görev alanlar da vardır. Yargıtay üyeliğine seçme dışında Cumhuriyet
Savcılarının bütün özlük ve disiplin işlerini yürütmekle görevlendirilen
Kurulun bu yönden Yüksek Hâkimler Kurulu gibi bir idarî kurum olduğu
kuşkusuzdur. Durum böyle olunca, Yüksek Hâkimler Kurulu için Anayasa'nın 144. maddesinde
Anayasa değişikliği yoluyla getirilen hükmün iptal nedenleri, 137. maddede
Yüksek Savcılar Kurulu için aynı Anayasa değişikliği yöntemiyle getirilen kural
bakımından da geçerlidir. Ayrıntılı gerekçeler yukarıda sözü geçen Anayasa
Mahkemesi kararında belirtildiği için burada yinelenmesine gerek görülmemiştir.
Yüksek Savcılar Kurulu kararları aleyhine başka bir mercie başvurulamıyacağına
ilişkin 137. maddenin ikinci fıkrasında yer alan ve itiraz konusu yapılan kural
da aynı nedenlerle iptal edilmelidir.
Abdullah
Üner ve Nihat O. Akçakayalıoğlu bu görüşe katılmamışlardır.
B)
Öteki biçim koşulları yönünden inceleme sorunu :
20/9/1971
günlü, 1488 sayılı Anayasa değişikliğiyle 137. maddenin ikinci fıkrasında yer
alan ve Yüksek Hâkimler Kurulu kararları aleyhine başka bir mercie
başvurulamıyacağına ilişkin hükmün, Anayasa'nın 9. maddesi açısından iptaline
karar verilmiş bulunması karşısında, incelemenin öteki biçim koşulları
açısından sürdürülmesine yer kalmamıştır.
Abdullah
Üner bu görüşe katılmamıştır.
C)
22/4/1962 günlü, 45 sayılı Yasanın 23/6/1972 günlü, 1597 sayılı Yasa ile
değişik 73. maddesinin dördüncü fıkrası hükmünün Anayasa ilkeleri karşısında
denetlenmesi sorunu;
Yüksek
Savcılar Kurulu kararları aleyhine başka bir mercie başvurulamayacağı
hakkındaki hüküm, Anayasa'nın 137. maddesinde yapılan değişiklik üzerine
20/9/1971 günlü, 1488 sayılı Yasa ile getirilmiştir. Bu değişiklikten sonra
Yüksek Hâkimler ve Yüksek Savcılar Kurulu Kanununun 73. maddesinde de
değişiklik yapılmış ve Anayasa'nın değişik 137. maddesinde yer alan hükme koşut
bir kural öngörülmüştür.
Yukarıda
açıklandığı üzere, 137. maddede Anayasa değişikliği yoluyla getirilen hükmün,
Cumhuriyet ilkelerine aykırılığı nedeniyle iptaline karar verilmiştir. Böylece
45 sayılı Yasanın değişik 73. maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan itiraz
konusu kuralın Anayasal dayanağı ortadan kalkmıştır. Aynı iptal nedenleri 73.
maddenin dördüncü fıkrası için de geçerlidir. Bu nedenlerle sözü geçen fıkra
hükmününde iptaline karar verilmelidir.
Abdullah
Üner ve Nihat O. Akçakayalıoğlu bu görüşe katılmamışlardır.
V-
SONUÇ:
1-
a) 9/7/1961 günlü 334 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasa'sının 20/9/1971 günlü,
1488 sayılı Kanunla değişik 137. maddesinin ikinci fıkrasında: "Bu kurulun
kararlan kesin olup bunlar aleyhine başka bir mercie başvurulamaz."
biçimindeki kuralın, bunlar aleyhine başka bir mercie başvurulamıyacağına ilişkin
bölümü, Anayasa'nın 9. maddesinde yazılı "Devlet şeklinin Cumhuriyet
olduğu hakkındaki Anayasa hükmü değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif
edilemez." yolundaki biçim ilkesine aykırı olduğuna ve iptaline Abdullah
Üner ve Nihat O. Akçakayalıoğlu'nun karşıoylarıyle ve oyçokluğu ile,
b)
Açıklanan iptal hükmü karşısında konunun, Anayasa'nın öngördüğü öteki biçim
koşulları açısından ayrıca incelenmesine yer olmadığına Abdullah Üner'in
karşıoyuyla ve oyçokluğuyla,
2-
22/4/1962 günlü, 45 sayılı Kanunun 23/6/1972 günlü, 1597 sayılı Kanunla değişik
73. maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan, Yüksek Savcılar Kurulu kararları
aleyhine başka mercilere başvurulamıyacağına ilişkin kuralın, yukarıda (1-a)
bendinde açıklanan iptal hükmü karşısında Anayasa'ya aykırı olduğuna ve iptaline
Abdullah Üner ve Nihat O. Akçakayalıoğlu'nun karşıoylarıyle ve oyçokluğuyla,
27/9/1977
gününde karar verildi.
|
|
|
|
Başkan
Kâni
Vrana
|
Başkanvekili
Şevket
Müftügil
|
Üye
Ziya
Önel
|
Üye
Abdullah
Üner
|
|
|
|
|
Üye
Ahmet
Koçak
|
Üye
Şekip
Çopuroğlu
|
Üye
Fahrettin
Uluç
|
Üye
Muhittin
Gürün
|
|
|
|
|
Üye
Lütfi
Ömerbaş
|
Üye
Ahmet
Erdoğdu
|
Üye
Hasan
Gürsel
|
Üye
Ahmet
Salih Çebi
|
|
|
|
Üye
Adil
Esmer
|
Üye
Nihat
O. Akçakayalıoğlu
|
Üye
Ahmet
H. Boyacıoğlu
|
KARŞIOY
YAZISI
A-
OLAY : Bir Cumhuriyet Savcı Yardımcısının, Yüksek Savcılar Kurulunca hakkında
verilen yer değiştirme cezasından dolayı Danıştay'a müracaatta bulunması
üzerine Danıştay 5. Dairesince; Anayasa'nın 1488 sayılı Yasa ile değişik 137.
maddesindeki "Yüksek Savcılar Kurulu kararları aleyhine başka mercilere
başvurulamaz" hükmünün Anayasa'nın 9. maddesine aykırı olduğu ve bu hükmün
iptal edilmesi halinde 45 sayılı Yüksek Hâkimler ve Savcılar Kurulu Kanununun
1597 sayılı Yasa ile değişik 73. maddesinin dördüncü fıkrasının da dayanağı
kalmayacağı nedeniyle iptal edilmesi icabettiği gerekçesiyle Anayasa
Mahkemesine başvurulmasına karar verilmiş ve Anayasa Mahkemesince de çoğunlukla
sözü edilen hükümlerin Anayasa'nın 9. maddesine aykırı düştüğü sonucuna
varılarak iptaline karar verilmiştir.
B-
KARŞIOY GEREKÇELERİ :
Bu
karar hakkındaki karşıoyumuzun nedenleri aşağıdadır:
1-
Anayasa'nın 151. maddesiyle 44 sayılı Kanunun 27. maddesinin l sayılı bendi
hükmüne göre; bir mahkemenin bir yasa hükmünün iptali için Anayasa Mahkemesine
başvurabilmesi için herşeyden önce elinde bakmakta olduğu bir dava bulunması ve
itiraz olunan yasa hükmünün de bu davada uygulanması gerekmektedir. Mahkemenin
elinde bulunan davanın da hukuka ve yasalardaki koşullara uygun biçimde açılmış,
bakılabilir ve mahkemenin görevine giren davalardan olması gerektiği
kuşkusuzdur. Şimdiye kadar yapılan uygulamalar da bu yoldadır. Oysa,
Anayasa'nın 137. maddesinde; "Yüksek Savcılar Kurulu kararlan aleyhine
başka mercilere başvurulamıyacağı" kesin hükme bağlanmıştır. Bu Anayasa
hükmüne göre, Yüksek Savcılar Kurulunca verilmiş olan yer değiştirme kararının
dava konusu yapılmasına, bu karar aleyhine Danıştay'da dava açılmasına olanak
bulunmadığı gibi Danıştay'ın da böyle bir müracaatı bir dava imiş gibi ele
alması, bu hususta davaya ilişkin işlemlerde bulunması da görevi dışında
kalmaktadır. Bu nedenle Danıştay 5. Dairesinin bu konuda Anayasa Mahkemesine
başvurma yetkisi mevcut olmadığından itirazın yetkisizliği nedeniyle
reddedilmesi gerekmektedir.
Ortada
gerek Anayasa'nın ve gerek 44 sayılı Yasanın aradığı biçimde açılmış bir dava
bulunmaması itibariyle Danıştay 5. Dairenin itiraz olunan hükümleri uygulaması
da söz konusu olamaz. İtirazın ayrıca bu nedenle de reddine karar verilmelidir.
2-
Hakkında yer değiştirme cezası verilmiş olan savcı tarafından Danıştay'a
yapılan müracaatta Anayasa'nın 137. maddesinde yer alan "Yüksek Savcılar
Kurulu kararlan kesin olup aleyhine başka mercilere başvurulamaz" hükmünün
Anayasa'ya aykırı olduğu da öne sürülmüştür. Böyle bir iddia karşısında
Danıştay 5. Dairesince; Anayasa Mahkemesine başvurulmadan önce 44 sayılı
Yasanın 27. maddesinin 2 sayılı bendi gereğince diğer tarafın bu husustaki
savunmasının alınması zorunlu olduğu halde alınmadığı anlaşılmıştır. Benzeri
işlerde olduğu gibi Anayasa Mahkemesince bu noksanın tamamlattırılması ve ancak
ondan sonra incelemeye geçilmesi gerekmektedir. Bir Anayasa hükmünün iptali söz
konusu olan böyle önemli bir işde diğer tarafa bu konudaki hakkını kullanma
fırsatının verilmesi yerinde olurdu.
3-
Mahkememizce yapılan esas inceleme sonunda, Anayasa'nın 1488 sayılı Yasa ile
değişik 137. maddesindeki "Yüksek Savcılar Kurulu kararları aleyhine başka
bir mercie başvurulamaz" hükmü ile 45 sayılı Yasanın 73. maddesinin aynı
nitelikteki dördüncü fıkrası hükmü Anayasa'nın 9. maddesinin yasaklayıcı emri
hilafına Büyük Millet Meclisinde teklif edildiği ve Büyük Mîllet Meclisince de
böyle bir teklifin kabul edilip yasalaştırılmış olduğu gerekçesiyle iptal
edilmiştir.
Anayasa'nın
1. maddesinde "Türkiye Devleti Bir Cumhuriyettir" 9. maddesinde
"Devlet şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki Anayasa hükmü değiştirilemez
ve değiştirilmesi teklif edilemez" denilmiş ve Cumhuriyetin nitelikleri de
2. maddede belirtilmiştir.
"Yüksek
Savcılar Kurulu kararları aleyhine başka mercilere başvurulamaz"
biçimindeki yasama organına bir teklifte bulunulması ve böyle bir teklifin
yasama organınca da kabul edilip yasalaştırılması ile ne Cumhuriyetin
kaldırıldığından ne de Devlet şeklinin değiştirilmiş olduğundan söz edilmesine
olanak yoktur. Böyle bir görüşü Anayasa'nın l. ve 9. maddelerinin anlam ve
amaçlarına uygun görmemekteyiz. Kaldı ki, bizzat Anayasa dahi bazı hallerde
yargı yolunun kapatılabileceğini kabul etmiştir. Anayasa'nın 54. maddesinin son
fıkrasında "Vatandaşlıktan çıkarma ile ilgili karar ve işlemlere karşı
yargı yolu kapatılamaz" denilmek suretiyle idarenin kimi karar ve
işlemlerine karşı yargı yolunun kapatılabileceği ifade edilmiştir.
4-
Anayasa Mahkemesinin 14/6/1977 gününde yapılan ilk inceleme toplantısında;
itiraz konusu yasa hükümlerinin Anayasa'nın 2., 9., 85.. 92. ve 155. maddeleri
açısından incelenmesine karar verilmiştir. Halbuki yapılan esas incelemede
itiraz olunan yasa hükümlerinin Anayasa'nın 9. maddesindeki şekil kuralına aykırı
düştüğü gerekçesiyle ve çoğunlukla iptaline karar verildikten sonra inceleme ve
görüşmeler burada kesilmiş, Anayasa'nın 85., 92. ve 155. maddeleri açısından
incelemeye devam edilmeyerek evvelce verilmiş olan karar gereği yerine
getirilmemiştir.
Anayasa'da
Türkiye Cumhuriyetinin temelini oluşturan önemli ilkelere yer verilmiş, ülkenin
siyasal, ekonomik ve sosyal yapısı ile ilgili temel hükümler düzenlenmiş ve
ayrıca kişilerin temel hak ve hürriyetlerine de özen gösterilmiştir. Anayasa
Mahkemesinin başlıca görevlerinden birisi de yasaların Anayasa'daki bu temel
ilkelere uygunluğunu denetleyip saptamaktır. Bu denetim ne kadar derinlemesine,
etraflı ve geniş tutulursa Yüksek Mahkemenin Kurulmasındaki amaca o kadar çok
yaklaşılmış olacağı gibi sözü edilen temel kuralların da tatbikat alanında o
kadar çok benimsenip yerleşmesi ve daha çok uygulama olanağı sağlanmış
olacaktır. Kaldı ki bir yasa hükmünün yalnız bir sebepten iptaline karar
verilince artık öne sürülmüş olan öteki sebeplerin incelenmesini önleyen hiç
bir kural da yoktur.
5-
Yukarıda Özetle belirttiğim nedenlerle çoğunlukla verilen bu karara
katılmıyorum.
KARŞIOY
YAZISI
Anayasa'nın
151. maddesine göre bir mahkemenin itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesine
başvurabilmesi için iki koşul vardır.
1)
Mahkemenin bakmakta olduğu bir davanın bulunması.
2)
Anayasa'ya aykırılığı ileri sürülen hükmün o davada uygulanacak nitelikte
olması.
Bu
koşullardan herhangi birisinin yokluğunun, mahkemenin itiraz yoluna
başvurmasını önleyeceği kuşkusuzdur.
Yukarıdaki
karara (1977/82-1977/117) konu olan iş Danıştay 5. Dairesinin bakmakta olduğu,
Anayasa'nın 151. maddesinde öngörülen nitelikte, bir dava değildir. Çünkü
mahkemelere yapılan başvurmaların, itiraz yoluna gidilmesine olanak veren bir
dava sayılabilmesi için, yürürlükteki kanunlara göre mahkemelerin görevine
giren bir konuya ilişkin olmaları ve kanunlarda belirtilen yöntemine uygun
biçimde yapılmış bulunmaları gerekmektedir. Anayasa'nın 136. maddesinde,
mahkemelerin görev ve yetkilerinin ve yargılama usullerinin kanunla
düzenleneceği 140. maddesinde Danıştayın kuruluşunun, işleyişin ve yargılama
usullerinin kanunla düzenleneceği, 132. maddesinde de hâkimlerin, Anayasa'ya,
kanuna, hukuka ve vicdanî kanaatlerine göre hüküm verecekleri kuralları yer
almaktadır.
Buna
göre bir mahkemeye, Anayasa ile ve kanunla görevi dışında bırakılmış olan bir
konuda yapılan başvurma, şeklen bir dava niteliğinde olsa bile Anayasa'nın 151.
maddesi açısından Anayasa'ya aykırılık itirazına olanak veren (bakmakta olan
bir dava) sayılamaz.
Anayasa'nın
137. maddesinin ikinci fıkrası, 22/4/1962 günlü, 45 sayılı Yüksek Hâkimler ve
Yüksek Savcılar Kurulu Kanununun 23/6/1972 günlü 1597 sayılı Kanunla değişik
73. maddesinin dördüncü fıkrası ve Danıştayın Kuruluş ve Görevlerim Düzenleyen
521 sayılı Kanun, Yüksek Savcılar Kurulu kararlarına karşı yapılacak itirazlara
bakma işini, Danıştay'ın görevi dışında bırakmıştır.
Anayasa
Mahkemesince benzeri bir işte verilen 27/1/1977 günlü, 1976/43-1977/4 sayılı
karara (Resmi Gazete: gün: 21/4/1977; Sayı: 15916, sahife: 14) ilişkin karşıoy
yazımda konu ile ilgili geniş açıklamalar yapılmış olduğundan onların burada da
tekrarına gerek görülmemiştir.
Bu
bakımdan ortada, Anayasa'nın 151. maddesinde öngörülen nitelikte (bakılmakta
olan bir dava) bulunmadığından itirazcı mahkeme, gerek Anayasa'nın 137.
maddesinin ikinci fıkrasında, gerekse 45 sayılı Kanunun 73. maddesinin dördüncü
ve 74. maddesinin ikinci fıkralarında yer alan hükümler için Anayasa
Mahkemesine başvurmağa yetkili değildir, bu nedenle itiraz, mahkemenin
yetkisizliği yönünden reddedilmelidir.
Kararın
ilk inceleme bölümünün 2. ve 3. fıkralarındaki görüşlere yukarıda açıkladığım
gerekçelerle karşıyım.
KARŞIOY
YAZISI
Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında 22/4/1962 gün ve 44 sayılı
Yasa'nın (İtiraz yoluyla mahkemelerce gönderilen işler) başlıklı ve davaya
bakmakta olan mahkemenin, itiraz yöntemiyle Anayasa Mahkemesine göndermekle
yükümlü olduğu belgeleri belirleyen 27. maddesinin birinci fıkrasının ikinci
bendinde: "taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi
olduğu kanısına varırsa, tarafların bu konuda iddia ve savunmalarını ve
kendisini bu kanıya götüren görüşünü açıklayan kararının Anayasa Mahkemesi
Başkanlığına gönderileceği açıklanmıştır. Burada Yasa Koyucunun güttüğü amacı
değerlendirmek gerekir. Bir davaya bakmakta olan mahkeme, uygulanacak bir
yasanın yargılarım Anayasaya aykırı görürse veya yanlardan birinin ileri
sürdüğü aykırılık savının ciddi olduğu kanısına varırsa, itiraz yolu ile
Anayasa Mahkemesine başvuracaktır. Bu tür başvurmada yasa koyucu itiraz yoluna
giden mahkemeye, Anayasa Mahkemesine hangi belgeleri göndermenin zorunlu
olduğunu göstermiştir. Bu belgelerden biri de "tarafla m bu konudaki iddia
ve savunmaları"dır. Olayımızda, davacı, itiraz yoluna başvuran Danıştay 5.
Dairesine verdiği dava dilekçesinde: Anayasanın 137. maddesinin ikinci
fıkrasındaki dava konusu deyimin Anayasa ilkelerine aykırı olması nedeniyle iptalini
istemiş, Danıştay 5. Dairesi de bu savı ciddi görmüş, bu savla birlikte adı
geçen mahkeme, kendiliğinden öteki kimi maddelerin de Anayasaya aykırı
olduklarını ileri sürerek, hem davacının savı hem de kendi görüşü ile itiraz
yoluna başvurmuştur.
Bu
duruma göre yukarıda belirtilen 22/4/1962 gün ve 44 sayılı yasanın 27.
maddesindeki açıklık karşısında, davacının Anayasaya aykırılık konusundaki
savına ilişkin davalının savunmasının alınmamış olması, yasal bir eksiklik
sayılması gerekir. Bu eksikliğin 44 sayılı yasanın 26. maddesi 4. bölümcesine
göre tamamlattırılması zorunludur.
Bu
nedenle ortada belge eksikliği varken esasın incelenmesi yolunda verilen
çoğunluk kararına karşıyım.
KARŞIOY
YAZISI
A)
Anayasa Mahkemesi, Danıştay 5. Dairesinin itirazını, şu nedenlerle
inceleyemezdi:
I-
T.C. Anayasanın 151. maddesi, yasal kuralların iptalini, yalnızca "Bir
davaya bakmakta olan" Mahkemelerin isteyebileceği ilkesini koymuştur.
Bunun açık anlamı yasal kuralların iptali isteminin ancak, "Bakılmasına
başlanmış" ve her halde "Bakılabilecek nitelikte" bir dava
içinde oluşturulabileceğidir.
137.
maddesinin ikinci fıkrasında yer alan ve Yüksek Savcılar Kurulu kararları
aleyhine başka mercilere başvurulmasını önleyen hükmü ile Anayasa, bu Kurul
kararlarına karşı, bir dava açılmasını kesinlikle önlemiştir. Durum böyle
olunca, Danıştay 5. Dairesinin elinde "Bakmakta olduğu" ve gerek
kendisince ve gerekse bir başka mercie "bakılabilecek bir dava"
varlığından söz etmek olanaksızdır.
Burada,
şu yönlere de değinmek zorunluğu vardır:
a)
Bakıb sonuçlandırmaya yetkili olmayan bir merci önüne getirilmiş bir
"dava" ile, inceleme konusu "başvuru" aynı nitelikte
değildir. Gerçekten,
Genel
yargı yerine açılacak bir davanın idari yargı yerine götürülmüş olması veya
bunun tersi bir durumda, bir dava yokluğundan söz edilemez. Çünkü böyle bir
dava, bir yargı yerinden öteki yargı yerine aktarılacak ve orada bakılıp hükme
bağlanacaktır. Yani bir "Dava hakla" baştanberi vardır. Yüksek Savcılar
Kurulu kararlarına karşı ise, bu hak, en baştanberi yoktur.
Elinde,
ne kendisinin ne de bir başka merciin bakabileceği bir dava bulunmadığına göre,
Danıştay 5. Dairesi, hiç bir yasal kuralın iptalini istemeye yetkili değildir.
b)
"Yüksek Savcılar Kurulu kararlarına karşı, başka yerlere başvurulmasını
Önleyen anayasal hükme, yalnızca, Anayasa'nın 149. maddesi ile "Doğrudan
doğruya iptal davası" açma hakkına sahip olanlar karşı çıkabilirdi. Böyle
bir hak kullanılmış değildir.
2-
Yukarıda açıklandığı üzere; bir yasal kuralın iptalini isteyebilecek duruma
geçmeyen Danıştay 5. Dairesinin başvurusunu inceleyip istek doğrultusunda
sonuçlandırmaya Anayasa Mahkemesi de yetkili değildir. Çünkü,
Anayasa
Mahkemesinin bir yasal kuralı iptal edebilmesi, bunu isteyebilme yetkisini
kazanabilmiş olanların açacakları dava ile gerçekleşebilirdi.
SONUÇ:
Açıklanan
durumda, bir itiraz davasının varlığından söz edilemez ve böyle olunca da her
hangi bir yasal kural iptal edilemez. Sayın çoğunluk kararına bu nedenle
katılmıyorum.
|
|
|
|
Üye
Nihat O. Akçakayalıoğlu
|