ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı:1974/48
Karar Sayısı:1975/10
Karar günü:28/1/1975
Resmi Gazete tarih/sayı:7.5.197515229
İtiraz
yoluna başvuran mahkeme: Sinop Ağır Ceza Mahkemesi.
İtirazın
konusu: 18/5/1974 günlü, mükerrer 14890 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan
15/5/1974 günlü, 1803 sayılı "Cumhuriyetin 50 nci Yılı Nedeniyle Bazı Suç
ve Cezaların Affı hakkında Kanun"un 3. maddesinin ikinci fıkrası hükmünü
biçim yönünden Anayasanın 92. ve esas yönünden de 12. maddelerine aykırı olduğu
kanısına varan dava Mahkemesi, sözü geçen hükmün iptali için Anayasa
Mahkemesine başvurmuştur.
I -
OLAY:
Eylemlerine
uyan, 7/1/1932 günlü, 1918 sayılı Kaçakçılığın Men ve Takibine Dair Kanunun 27.
ve 33. maddeleri gereğince çeşitli cezalara mahkûm edilmiş bulunan sanıklar
hakkındaki kararın Yargıtayca bozulması nedeniyle bozmaya uyularak yeniden
yapılan yargılamaları sırasında 15/5/1974 günlü, 1803 sayılı Af Kanununun 3.
maddesinin davada uygulama yeri bulunan ikinci fıkrası hükmünün, bir sanık
vekilinin biçim yönünden Anayasanın 92. ve esas yönünden ise 12. maddesine
aykırılığını ileri sürmesi, C. Savcısının uygun düşüncede bulunması ve
Mahkemece de iddianın ciddî olduğu kanısına varılması üzerine, iptali için
Anayasanın değişik 151. ve 22/4/1962 günlü, 44 sayılı Kanunun 27. maddeleri
uyarınca Anayasa Mahkemesine başvurulmasına karar verilmiştir.
III.
YASA METİNLERİ:
l -
15/5/1974 günlü, 1803 sayılı Kanunun itiraz konusu yapılan 3. maddesi metni
aşağıdadır:
"Madde
3 - 7/2/1974 tarihine kadar işlenmiş:
Türk
Parasının Kıymetini Koruma hakkındaki 1567 sayılı Kanunun şümulüne giren 10.000
liraya kadar (Onbin lira dahil) kıymet kaçakçılığı suçları veya bu Kanuna göre
çıkarılan kararname ve tebliğlere aykırı fiiller veya miktarı ne olursa olsun
döviz ve Türk Parasının ziyamı intaç etmemiş bilûmum fiiller veya önceden
çıkarılan kararname ve tebliğlere göre suç sayılıp da, sonradan çıkarılan
kararname ve tebliğlere göre suç sayılmayan fiiller, istimal ve istihlâk
maksadı ile işlenmiş kaçakçılık fiilleri ve ithalle ilgili olmayan tekel
kaçakcıkları ve kaçakçılıkla ilgili olmayan tekel suçları, Kaçakçılığın Men ve
Takibine Dair 1918 sayılı Kanunda belirtilen CİF kıymeti 20.000 lirayı geçmeyen
(Yirmibin lira dahil) ithal ve FOB değeri 20.000 lirayı geçmeyen (Yirmibin lira
dahil) ihraç kaçakçılığı suçları hakkında bu Kanunun l inci maddesi hükmü
uygulanır.
Yukarıki
fıkra hükümleri dışında kalan Kaçakçılığın Men ve Takibine Dair 1918 sayılı
Kanun, ek ve tadilleriyle bu Kanunlara ilişkin tebliğler ve Türk Parasının Kıymetini
Koruma hakkındaki 1567 sayılı Kanunlar ile bunların ek ve tadilleri hükümlerini
ihlâl eyleyen fiillerle, 1308 sayılı Kanunla değişik 6136 sayılı Kanunun 12 nci
maddesinin 2 ve 3 üncü; Türk Ceza Kanununun 264 üncü maddesinin 2 ve 3 üncü
fıkralarına giren fiillerden mahkûm olanların hürriyeti bağlayıcı cezalarının
beş yılı affedilmiştir. Şu kadarki; bu fıkra hükmünden yararlananlara tayin
edilen para cezaları af kapsamı dışında bırakılmıştır."
2 -
Dayanılan Anayasa kuralları:
"Madde
92/5 - Millet Meclisi, Cumhuriyet Senatosundan gelen metni benimsemezse, her
iki Meclisin ilgili komisyonlarından seçilecek eşit sayıdaki üyelerden bir
Karma Komisyon kurulur. Bu komisyonun hazırladığı metin Millet Meclisine
sunulur. Millet Meclisi, Karma Komisyonca veya Cumhuriyet Senatosunca veya daha
önce kendisince hazırlanmış olan metinlerden birini olduğu gibi kabul etmek
zorundadır. Cumhuriyet Senatosunda üye tam sayısının salt çoğunluğu ile kabul
edilmiş olan madde değişikliklerinde, Millet Meclisinin kendi ilk metnini
benimsemesi için, üye tamsayısının salt çoğunluğunun oyu gereklidir. Bu halde
açık oya başvurulur."
"Madde
12 - Herkes, dil, ırk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefi inanç, din ve mezhep
ayırımı gözetilmeksizin, kanun önünde eşittir. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye
veya sınıfa imtiyaz tanınamaz."
3 -
İtirazla ilgili Yasa kuralları:
7/1/1932
günlü, 1918 sayılı Kaçakçılığın Men ve Takibine Dair Kanunun değişik 27. ve 33.
maddeleri metinleri aşağıya çıkarılmıştır:
"Değişik
madde 27 - (Değişik: 6829 - 29/8/1956) Kaçakçılık Suçu, kaçakçılık maksadıyle
teşekkül vücude getirenlerle idare edenler veya teşekküle mensup olanlar
tarafından işlenirse failler hakkında 7 seneden 15 seneye kadar ağır hapis
cezası hükmolunur.
Birinci
fıkradaki hal dışında iki veya daha fazla kimselerin toplu olarak kaçakçılık
yapmaları halinde beş seneden on seneye kadar ağır hapis cezası hükmolunur.
Birinci
ve ikinci fıkralarda hükmolunacak ağır para cezası ile birlikte inhisar
maddeleri için hususî kanunlardaki para cezaları miktarının, eşya kaçakçılığı
için de gümrük resminin ve memnu eşya ve maddeler için de bunların kıymetinin 5
mislinden aşağı olmamak üzere ağır para cezası hükmolunur. Kaçak eşya ve
maddeler de müsadere edilir.
Bu
Kanunun 25 ve 26 ncı maddeleriyle bu maddede yazılı suçların kaçakçılığın men
ve takip veya tahkiki ile mükellef memurlar tarafından işlenmesi veya
işleyenlere müzaharet veya bilerek müsamaha edilmesi hallerinde mezkûr
maddelerde yazılı olan cezalar bir misli ve bunlar haricinde kalan diğer memur
ve müstahdemler tarafından işlenmesi halinde yan misli nispetinde
arttırılır."
"Madde
33 - 25, 26 ve 27 nci maddelerdeki kaçakçılık cürümlerine veya teşekküllerine,
faillerinin hal ve sıfatlarını bilerek her ne şekilde olursa olsun yardım
edenler hakkında asıl suçluların o maddeler hükmünce görecekleri cezaların
yarısı hükmolunur.
Bu
fiillere iştirak eden memur ise asıl fail gibi ceza görür."
IV.
İLK İNCELEME:
Anayasa
Mahkemesi; Muhittin Taylan, Kani Vrana, Kemal Berkem, İhsan Ecemiş, Ahmet Akar,
Halit Zarbun, Abdullah Üner, Ahmet Koçak, Muhittin Gürün, Lûtfi Ömerbaş, Hasan
Gürsel, Ahmet Salih Çebi, Şevket Müftügil, Nihat O. Akçakayalıoğlu ve Ahmet H.
Boyacıoğlu'ndan kurulu olarak 3/12/1974 gününde toplanmış ve içtüzüğün 15.
maddesi uyarınca gerekli ilk incelemeyi yaparak aşağıdaki sorunlar üzerinde
durmuştur;
l -
Anayasa Mahkemesinin itirazı incelemeye görevli ve yetkili olup olmadığı
sorunu:
Suç
ve cezaların affı hakkındaki yasama belgelerinin Anayasaya uygunluk denetimine
bağlı olup olamıyacağı sorunu üzerinde yeniden tartışmalar yapılmış ve bu
denetimin Anayasa Mahkemesince yapılmasına anayasal açıdan olanak bulunduğu
sonucuna varılmıştır. Konu hakkında ayrıntılı gerekçeler Mahkememizin daha önce
verdiği 28/11/1974 günlü, Esas: 1974/34, Karar: 1974/50 sayılı kararında tümü
ile açıklanmış bulunduğundan "Resmi Gazete, gün: 21/1/1975, sayı:
15l25" burada yenilenmesine gerek kalmamıştır.
Orada
da ayrıntılı gerekçeleriyle gösterildiği üzere, bir kuralı itiraz konusu
yapılan 15/5/1974 günlü, 1803 sayılı Yasa Anayasa'nın değişik 147. maddesindeki
"kanun" deyiminin kapsamına girmektedir, bu duruma göre, itiraz
yoliyle gelen bu işe bakmanın Anayasa Mahkemesinin görevi içinde bulunduğu
ortadadır.
Bu
görüşe Halit Zarbun katılmamıştır.
2 -
Esasın incelenmesindeki sınır sorunu:
Sanıklar
hakkındaki kamu davasında 27. ve 33. maddeleri uygulanan 7/1/1932 günlü, 1918
sayılı Kaçakçılığın Men ve Takibine Dair Kanun 15/ 5/1974 günlü, 1803 sayılı
kanunun 3. maddesinin ikinci fıkrasında yer aldığına, Mahkemece de bu fıkranın
sözü geçen hükümler yönünden Anayasaya aykırılığı ileri sürülerek iptali
istendiğine göre, Mahkemenin görmekte olduğu davada uygulanacak kanun kuralları
olmaları nedeniyle, Anayasa Mahkemesi, itirazın kapsamı ile de bağlı olarak,
işin esasını, 1803 sayılı Kanunun 3. maddesinin ikinci fıkrası hükümlerinin
1918 sayılı Kanunun 27. ve 33. maddelerinin olayda uygulanacak hükümleriyle
sınırlı olarak inceleyebilir.
Nihat
O. Akçakayalıoğlu uygulanacak kanun hükmü olması nedeniyle esasın 1803 sayılı
Kanunun 3. maddesinin ikinci fıkrasının tümü yönünden incelenmesi gerektiği
karşı oyunda bulunmuştur.
3 -
İlk inceleme sonunda verilen karar:
İlk
inceleme evresinde yukarıda açıklanan sorunların incelenmesi sonunda: Dosyanın
eksiği bulunmadığı anlaşıldığından, işin esasının 15/5/1974 günlü, 1803 sayılı
Kanunun 3. maddesinin ikinci fıkrasının, Kaçakçılığın Men ve Takibine Dair 1918
sayılı Kanunun olayda uygulanacak hükümleriyle sınırlı olarak incelenmesine,
Nihat O. Akçakayalıoğlu'nun esasın ikinci fıkranın tümü ile sınırlı olarak
incelenmesi ve Halit Zarbunun bu işte Anayasa'ya aykırılık iddasının
incelenmesinin Anayasa Mahkemesinin görevi dışında bulunduğundan itirazın görev
yönünden reddine karar verilmesi gerektiği yolundaki karşı oylariyle ve
oyçokluğu ile karar verilmiştir.
V.
ESASIN İNCELENMESİ:
İtirazın
esasına ilişkin rapor, Sinop Ağır Ceza Mahkemesinin 11/11/1974 günlü, 1974/74
sayılı yazışma bağlı olarak gelen 28/8/1974 günlü gerekçeli ara kararı ile
ekleri, iptali istenen ve ilgili bulunan yasa kuralları, dayanılan Anayasa
kuralları, bunlarla ilgili gerekçeler ve başka yasama belgeleri ile konuyu
ilgilendiren öteki metinler okunduktan sonra, gereği görüşülüp düşünüldü:
A)
Bu işin ilk inceleme evresinde (Anayasa Mahkemesinin itirazı incelemeye görevli
ve yetkili olup olmadığı sorunu) yeniden tartışma konusu yapılmış, 28/11/1974,
günlü. Esas: 1974/34, Karar: 1974/50 sayılı kararımızda (Resmî Gazete; gün:
21/1/1975, sayı: 15125) tümüyle açıklanmış bulunan ayrıntılı gerekçelerle
Mahkememizin Af Kanunlarını Anayasaya uygunluk denetimine bağlı tutmağa görevli
ve yetkili olduğu sonucuna varılmış bulunmaktadır.
Ancak,
esasın incelenmesine geçilmeden önce, bu işin 3/12/1974 günlü toplantıda
yapılan ilk incelemesinde bulunmamış olan kimi üyelerce Anayasa Mahkemesinin
görevli ve yetkili olup olmadığı surunu bu evrede de ortaya atılıp
görüşebileceğinin öne sürülmesi üzerine geçen tartışmalar sonunda, ilk inceleme
evresinde görev sorunu incelenerek çözülmüş olduğundan konunun yeniden ele
alınarak görüşülmesine yer olmadığına Şahap Arıç, Halit Zarbun ve Ziya Önel'in
karşı oylariyle ve oyçokluğu ile karar verilmiştir.
B)
İtiraz yapılan kuralların Anayasaya aykırılığı sorunu:
İtiraz
ile ilgili kamu davasında 15/5/1974 günlü, 1803 sayılı Af Kanununun 3.
maddesinin ikinci fıkrasındaki kurallar hakkında sanıklardan birisinin
vekilince yapılıp Cumhuriyet Savcısının katıldığı ve Mahkemece de ciddî görülen
Anayasaya aykırılık iddiası, hem biçim ve hem de esasa yönelik bulunmaktadır.
l -
İtiraz konusu kuralların biçim yönünden Anayasaya aykırılığı sorunu:
Gerçekten
bir yasa kuralının biçim yönünden Anayasaya aykırı olarak yasalaştığı ileri
sürüldüğünde, önce bu konu üzerine eğilmek zorunluğu vardır. Esasen biçim
kuralları bir metnin yasalaşması için, uygulanması yasama organınca zorunlu
olan kurallardır. Hatta, bunlar itiraz yoluna başvuran Mahkemece ileri
sürülmese bile, Anayasaya uygunluk denetimi yetkisini kullanmakla görevli
bulunan Anayasa Mahkemesince doğrudan doğruya gözününde tutulabilir. Kaldı ki,
burada, Mahkemece biçim yönünden de Anayasaya aykırılık itirazı yapılmış
bulunmaktadır. O halde, itirazın çözümü için itiraz konusu yasa kurallarının
Anayasanın buyurduğu biçim kurallarına uygun olarak yasalaşıp yasalaşmadığı
sorunu üzerinde durulması gerekmektedir.
15/5/1974
günlü, 1803 sayılı Kanunun 5. maddesinin Anayasa Mahkemesinin 2/7/1974 günlü,
19/31 sayılı karan ile (Resmî Gazete'de; gün: 12/7/1974, sayı: 14943) iptal
edilmiş bulunan (A) bendinin kanunlaşması ile ilgili olarak Millet Meclisinde
Cumhuriyet Senatosundan gelen metnin benimsenmemesi ve bu yüzden Karma
Komisyonca da bir metnin hazırlanması üzerine yürütülen yasama işlemleri
arasında bir yasa kuralını biçim yönünden Anayasaya aykırı kılabilecek başlıca
iki aksaklık göze çarpmış ve "uyuşmazlık konusu maddelerin ayrı ayrı
oylanmış" bir de "öteki metinlerin oylanmasına devam edilmiyerek
yalnız Karma Komisyon metninin oylanması ile yetinilmiş" olmasına ilişkin
işlemlerden oluşan bu aksaklıklardan ötürü 1803 sayılı Kanunun 5. maddesinin
sözü geçen (A) bendinin iptaline karar verilmiştir.
a)
Uyuşmazlık konusu maddelerin ayrı ayrı oylanması sorunu: Yukarıda da açıklanıp
gösterildiği üzere, 15/5/1974 günlü, 1803 sayılı Kanunun 5. maddesinin (A)
bendi, daha önce Anayasa Mahkemesine doğduran doğruya iptal davası konusu
olarak getirilmiş, Anayasanın 92. maddesinin beşinci fıkrasında öngörülen biçim
kurallarına aykırı oluşturulduğu saptanarak iptaline karar verilmiş ve bu
konudaki 2/7/1974 günlü, 19/31 sayılı karar Resmî Gazete'de yayınlanarak (Resmî
Gazete; gün: 12/7/1974, sayı: 14943), ayrıca süre verilmemesi nedeniyle yayım
gününde yürürlüğe girmiş bulunmaktadır.
Şu
halde, 1803 sayılı Kanunun 5. maddesinin (A) bendi için gösterilmiş bulunan
iptal nedenleri ayrı biçim aksaklığı ile oluşturulmuş bulunan 3. maddenin
ikinci fıkrası için dahi doğal olarak var demektir. Bu nedenler, yukarıda gün
ve sayısı açıklanan ve yayımlandığı Resmî Gazete'nin gün ve sayısı gösterilen
kararımızda tüm dayanakları ile açıklanmış ve ayrıntılariyle belirtilmiş
olduğundan burada yinelenmelerine gerek kalmamıştır.
Ancak,
3/12/1974 günlü ilk inceleme kararımızda da belirtildiği üzere, 15/5/1974
günlü, 1803 sayılı Kanunun 3. maddesinin ikinci fıkrasının, mahkemenin elindeki
davada uygulama yeri bulunan, 7/1/1932 günlü, 1918 sayılı Kaçakçılığın Men ve
Takibine Dair Kanunun olayda uygulanacak hükümleriyle sınırlı olarak iptaline
karar verilmesi gerekmektedir.
Muhittin
Gürün ile Nihat O. Akçakayalıoğlu gerekçeye ve Kemal Berkem, Şahap Arıç, Halit
Zarbun, Ahmet Koçak ve Ahmet Salih Çebi ise bu görüşe karşı oyda
bulunmuşlardır.
b)
Öteki metinlerin uygulanmasına devam olunmayarak yalnız komisyon metninin oylanması
ile yetinilmesi sorunu:
İtiraz
yoluna başvuran mahkeme, 1803 sayılı Kanunun 3. maddesinin kanunlaşması ile
ilgili olarak biçim yönünden Anayasaya aykırılık nedenlerinden ikincisi olan
(öteki metinlerin oylanmasına devam edilmeyerek yalnız Karma Komisyon metninin
oylanması ile yetinilmesi) biçimindeki aksaklığı itirazında açık olarak öne
sürmemekte ise de, esasen itirazın gerekçesi ile bağlı bulunmayan Mahkememiz bu
ikinci aksaklığı kendiliğinden ele almış, ancak bu nedenin burada oluşmadığı
Millet Meclisi Tutanak Dergisinin incelenmesi ile belli olduğundan, itirazın bu
nedene dolaylı olarak ilişen bölümü üzerinde durulmasına yer görülmemiştir.
2 -
İtiraz konusu kuralların esas yönünden Anayasaya aykırılığı sorunu:
İtiraz
konusu kuralın biçim yönünden Anayasa'ya aykırılığı saptanmış ve bu nedenle de
iptali öngörülmüş olduğundan, esas yönünden aykırılık sorunu üzerinde
durulmasına yer kalmamıştır.
3-
İptal sonucu uygulama yeri kalmayan kuralın dahi iptali gerekip gerekmediği
sorunu:
3/12/1974
günlü sınırlama karan kapsamı içinde incelenen ve biçim yönünden Anayasa'ya
aykırılığı saptanan itiraz konusu kuralın iptaline karar verilmiş olması,
15/5/1974 günlü, 1803 sayılı Kanunun 3. maddesinin birinci fıkrası hükmünün,
"Kaçakçılığın Men ve Takibine Dair 1918 sayılı Kanunda belirtilen CİF
kıymeti 20.000 lirayı geçmeyen (yirmibin lira dahil) ithal kaçakçılığı suçları
hakkında bu kanunun l inci maddesi hükmü uygulanır." biçimindeki ithal
kaçakçılığı hakkındaki kuralın dahi, Kaçakçılığın Men ve Takibi hakkındaki Kanunun
değişik 27. ve 33. maddeleri ile sınırlı olarak uygulanmaması sonucunu
doğurmaktadır.
Çünkü,
3. maddenin iki fıkra olarak düzenlenmesinin nedeni, birinci fıkra kapsamı
dışında kalan fiillerden hüküm giyenlerin hürriyeti bağlayıcı cezalarından beş
yılının affedilmesi ve bunlar hakkında tayin edilen para cezalarının af kapsamı
dışında tutulması amacıdır.
İkinci
fıkradaki kural, sınırlama kararı kapsamı içinde iptal edilince, esasen sözü
edilen maddenin birinci fıkrasında öngörülen "Kaçakçılığın Men ve Takibine
Dair 1918 sayılı Kanunda belirtilen CİF kıymeti 20.000 lirayı geçmeyen
(yirmibin lira dahil) ithal... kaçakçılığı suçları hakkında bu kanunun l inci
maddesi hükmü uygulanır." biçimindeki ithal kaçakçılığı hakkındaki kural
da, Kaçakçılığın Men ve Takibi hakkındaki Kanunun değişik 27. ve 33. maddeleri
bakımından artık uygulanamaz bir duruma gelmiştir.
Bu
nedenle 22/4/1962 günlü, 44 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama
Usulleri hakkındaki Kanunun 28. maddesinin "Ancak, eğer müracaat, kanun veya
içtüzüğün sadece belirli madde ve hükümleri aleyhine yapılmış olup da, bu
belirli madde ve hükümlerin iptali kanun ve içtüzüğün diğer bazı hükümlerinin
veya tamamının uygulanmaması sonucunu doğuruyorsa Anayasa Mahkemesi, keyfiyeti
gerekçesinde belirtmek şartiyle, kanun veya içtüzüğün bahis konusu diğer
hükümlerinin veya tümünün iptaline karar verebilir." biçimindeki ikinci
fıkrası hükmü ile tanınan yetkiye dayanılarak, 1803 sayılı Kanunun birinci
fıkrasında yer alıp yukarıda sözü geçen hükmün dahi, 1918 sayılı Kanunun 27. ve
33. maddeleri ile sınırlı olarak ithal kaçakçılığı yönünden iptali uygun
görülmüştür.
Şahap
Arıç, Halit Zarbun, Ziya Önel, Abdullah Üner ve Nihat O. Akçakayalıoğlu bu
görüşe karşı oyda bulunmuşlardır.
4 -
İptal hükmünün yürürlüğe giriş günü:
Anayasa'nın
değişik 152. maddesinin ikinci fıkrasına göre, Anayasa Mahkemesince Anayasa'ya
aykırı olduğundan iptaline karar verilen kanun veya içtüzük veyahut bunların
iptal edilen kuralları, gerekçeli kararın Resmî Gazete'de yayımlandığı günde yürürlükten
kalkar. Gereken hallerde, Anayasa Mahkemesi, iptal hükmünün yürürlüğe gireceği
günü ayrıca kararlaştırabilir.
Kararlaştırılacak
bu gün, kararın Resmî Gazete'de yayımlandığı günden başlayarak bir yılı
geçemez.
22/4/1962
günlü, 44 sayılı Kanunun 50. maddesinin dördüncü fıkrasında da Anayasa
Mahkemesinin, iptal dolayısiyle oluşacak boşluğu kamu düzenini tehdit edici
nitelikte görürse, iptal hükmünün yürürlüğe gireceği günü ayrıca
kararlaştıracağı ve bu boşluğun doldurulması için Yasama Meclisleri Başkanlıklarına
ve Başbakanlığa durumu duyuracağı yazılıdır.
Yukarıda
belirtildiği üzere, 15/5/1974 günlü, 1803 sayılı Kanunun 3. maddesinin ikinci
fıkrasının biçim yönünden Anayasaya aykırılığı nedeniyle ve 1918 sayılı Kanunun
27. ve 33. maddelerinin olayda uygulanacak hükümleriyle sınırlı olarak ve
birinci fıkrası hükmünün bir bölümünün de 44 sayılı Kanunun 28. maddesinin
ikinci fıkrasındaki yetkiye dayanılarak, sadece ithal kaçakçılığı yönünden yine
1918 sayılı Kanunun 27. ve 33. maddelerinin olayda uygulanacak hükümleriyle
sınırlı biçim de iptalleri öngörülmüştür. İptal, yasa kuralının Anayasa'ya
uygun biçimde oluşmamış bulunduğu yolunda Anayasa Mahkemesince saptanan durum
ve varılan sonuca dayanmaktadır. 1803 sayılı Kanunun affettiği suç ve cezaların
niteliği ve niceliği ile beliren kapsamı karşısında, iptal hükümlerinin kamu
düzenini tehdit edici yasal bir boşluğu oluşturacağından da söz edilemez.
Açıklanan
nedenlerle Anayasa'nın değişik 152. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan ve
uygulanması Anayasaca, Anayasa Mahkemesinin işi değerlendirip gerekli görmesine
bırakılmış bulunan yetkinin kullanılmasına ve iptal hükmünün yürürlüğe gireceği
günün ayrıca kararlaştırılmasına gerek görülmemiştir.
Şahap
Arıç, Halit Zarbun, Ziya Önel, Abdullah Üner ve Nihat O. Akçakayalıoğlu bu
görüşe karşı oyda bulunmuşlardır.
VI -
SONUÇ:
1 -
İlk inceleme evresinde görev sorunu incelenerek çözülmüş bulunduğundan konunun
yeniden ele alınarak görüşülmesine yer olmadığına Şahap Arıç, Halit Zarbun ve
Ziya Önel'in karşıoylariyle ve oyçokluğu ile;
2 -
15/5/1974 günlü, 1803 sayılı Kanunun 3. maddesinin ikinci fıkrasının, 7/1/1932
günlü, 1918 sayılı Kaçakçılığın Men ve Takibine Dair Kanunun değişik 27. ve 33.
maddeleriyle sınırlı olarak, Millet Meclisinde Anayasa'nın 92. maddesinin beşinci
fıkrasına aykırı bir yöntemle oylanmış bulunması nedeniyle, biçim yönünden
iptaline Muhittin Gürün ile Nihat O. Akçakayalıoğlu'nun gerekçedeki ve Kemal
Berkem, Şahap Arıç, Halit Zarbun, Ahmet Koçak ve Ahmet Salih Çebi'nin itirazın
reddi gerektiği yolundaki karşı oylarıyle ve oyçokluğu ile;
3 -
İtiraz konusu kural biçim yönünden iptal edilmiş olduğuna göre ayrıca esas
yönünden aykırılık sorunu üzerinde durulmasına yer olmadığını oybirliğiyle;
4 -
İtiraz konusu kuralın iptali, 15/5/1974 günlü, 1803 Sayılı kanunun 3.
maddesinin birinci fıkrası hükmünün, "Kaçakçılığın Men ve Takibine dair
1918 sayılı Kanunda belirtilen CİF kıymeti 20.000 lirayı geçmeyen (yirmibin
lira dahil) ithal... kaçakçılığı suçları hakkındaki bu kanunun l nci maddesi
hükmü uygulanır." biçimindeki kuralının da kaçakçılığın Men ve Takibi
hakkındaki Kanunun değişik 27. ve 33. maddeleriyle sınırlı olarak uygulanmaması
sonucunu doğurduğundan, 22/4/1962 günlü, 44 sayılı Kanunun 28. maddesinin
ikinci fıkrasiyle tanınan yetkiye dayanılarak, sözü geçen hükmün de 1918 sayılı
Kanunun 27. ve 33. maddeleriyle sınırlı olarak iptaline Şahap Arıç, Halit
Zarbun, Ziya Önel, Abdullah Üner ve Nihat O. Akçayalıoğlu'nun karşı oylarıyle
ve oyçokluğu ile;
5.
İşin niteliğine göre Anayasa'nın değişik 152. maddesinin ikinci fıkrası
uyarınca iptal hükümlerinin yürürlüğe gireceği günün ayrıca kararlaştırılmasına
yer olmadığına Şahap Arıç, Halit Zarbun, Ziya Önel, Abdullah Üner ve Nihat O.
Akçakayalıoğlu'nun karşı oylariyle ve oyçokluğu ile;
28/1/1975
gününde karar verildi.
|
|
|
|
Başkan
Muhittin
Taylan
|
Başkanvekili
Kâni
Vrana
|
Üye
Kemal
Berkem
|
Üye
Şahap
Arıç
|
|
|
|
|
Üye
Halit
Zarbun
|
Üye
Ziya
Önel
|
Üye
Abdullah
Üner
|
Üye
Ahmet
Koçak
|
|
|
|
|
Üye
Muhittin
Gürün
|
Üye
Hasan
Gürsel
|
Üye
Ahmet
Salih Çebi
|
Üye
Şevket
Müftügil
|
|
|
|
Üye
Adil
Esmer
|
Üye
Nihat
O. Akçakayalıoğlu
|
Üye
Ahmet
H. Boyacıoğlu
|
KARŞIOY
YAZISI
1803
sayılı Yasaya ilişkin teklifle ilgili madde metinlerinin, Millet Meclisi Genel
Kurulunda, ayrı ayrı oylanmış bulunması, Anayasa'nın 92 nci maddesine aykırı
düşmediğinden itirazın reddi gerekeceği görüşü ile çoğunluk kararına karşıyım.
KARŞIOY
YAZISI
Mahkememizce;
a)
İtirazın incelenmesinin Anayasa Mahkemesi'nin görevi içine girdiğine,
b)
1803 sayılı Af Kanununun itiraz konusu maddesinin biçim yönünden iptaline,
c)
İşin niteliğine göre Anayasa'nın değişik 152 nci maddesinin 2. fıkrası uyarınca
iptal hükmünün yürürlüğe gireceği günün ayrıca kararlaştırılmasına yer
olmadığına oyçokluğuyla karar verilmiştir. Anayasaya uygun göremediğimden
kararın bu kısımlarına katılmıyorum.
Bu
konulardaki karşıoylarım, (21 Ocak 1975 gün ve 15125 sayılı Resmî Gazete'de
yayımlanan, Anayasa Mahkemesinin 1974/34, 1974/50 sayı ve 20/11/1974 günlü)
kararındaki karşıoy yazımın I, II, III, No. lu kısımlarında tafsilâtlı olarak
yazdığım karşıoyların prensipleri itibariyle aynı nitelikte olduğundan bunların
burada tekrarına lüzum görülmemiştir.
Açıklanan
nedenlerle Mahkememizin bu kararının Anayasaya uygun olmadığını bildirdiğim
kısımlarına, sözü geçen karşıoy yazımın I, II, III, No. lu bentlerinde
gösterilen nedenlerle karşıyım.
KARŞIOY
YAZISI
21/1/1975
günlü ve 15125 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Mahkememizin 28/11/1974 günlü,
1974/34-50 sayılı kararma ilişkin karşıoy yazımda açıkladığım gerekçelerle,
çoğunluğun bu kararına da katılmıyorum.
KARŞIOY
YAZISI
1 -
Görev ve süreye ilişkin çoğunluk görüşüne, 21/1/1975 günlü Resmî Gazete'de
yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 28/4/1974 gün ve 1974/34 esas, 1974/50 sayılı
kararında açıkladığım nedenlerle,
2 -
Sınırlı olarak, iptale gelince sayın Abdullah Üner'in karşıoy yazısında konu
ile ilgili açıklamalardaki görüşleri paylaşmam sebebi ile, Katılmıyorum.
KARŞIOY
YAZISI
l -
Cumhuriyetin 50. yılı dolayısiyle çıkarılan 1803 sayılı Af Kanununun 3.
maddesinin ikinci fıkrası; Millet Meclisinde Anayasa'nın 92. maddesinde yazılı
biçimde oylanmamış olması nedeniyle ve esasa girişilmeksizin biçim yönünden
iptaline karar verilmiştir. Böyle olunca sözü edilen hükmün yasama organında
yeniden oylanıp düzenlenmesi mümkün olduğundan yasama organına bu yetkisini
kullanabilme olanağının sağlanması zorunluğu ortaya çıkmaktadır. Yasama
organının bu yetkisini kullanabilmesi de Anayasa Mahkemesi kararının yürürlüğe
gireceği 'konusunda Anayasa'nın 152. maddesi ile 44 sayılı kanunun 50.
maddesinin üçüncü fıkrası gereğince uygun bir sürenin tanınmasına bağlı
bulunnaktadır. Böyle bir süre verilmediği takdirde Anayasa Mahkemesinin iptal
kararı, Resmi Gazete de yayımlandığı tarihte sözü edilen af kanununun 3.
maddesinin ikinci fıkrası yürürlükten kalkacak ve bu suretle Yasama organının
maddeyi yeniden düzenlemesine imkân kalmıyacak ve bunun sonucu olarak da bu
gibi sonuçlardan sanık olanlar Kanun koyucunun istek ve iradesi hilâfına Af
Kanununun 1. maddesi ile on iki yıllık aftan yararlanmış olacaklardır.
Anayasa
Mahkemesi kararının yürürlüğe girmesinden bir süre kabul edebilmek için
herhalde (İptal hükmünün kamu düzenini tehdit edici yasal bir boşluğun meydana
gelmesi) ne gerek yoktur. Anayasa'nın 152. maddesinde Anayasa Mahkemesinin
iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi kararlaştırabilmesi için böyle bir
şart aranmamış ve Anayasa Mahkemesinin kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkındaki
44 sayılı Kanunun 50. maddesinde ise; Anayasa Mahkemesi'nin; gerekli gördüğü
hallerde iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabileceği
hükme bağlanmıştır.
Görülüyorki:
Gerek Anayasa'nın ve gerek 44 sayılı Kanunun bu hükümlerine nazaran iptal
hükmünün yürürlüğe girmesi için süre saptanması hususunda her halde (Kamu
düzenini tehdit edici bir boşluk) un meydana gelmesine gerek bulunamamaktadır.
Sadece (Gereken haller) de böyle bir süre verilebilecektir.
Olayda
ise; Anayasa'nın 152. maddesinde yazılı (Gereken haller) kaydının bulunup
bulunmadığı hususuna gelince:
Anayasa'nın
64. maddesine göre genel ve özel af ilân etme yetkisi Türkiye Büyük Millet
Meclisine ait bulunmaktadır. Büyük Millet Meclisi affın kapsamını da belli
etmeğe yetkilidir. Anayasa Mahkemesi'nin görüşü de bu merkezdedir. (Anayasa
Mahkemesi Kararı: 9/6/1964 gün, E: 1964/12, K: 1964/47. Anayasa Mahkemesi
Kararlar Dergisi, Cilt 2, S: 176).
Kanun
koyucu Anayasa'nın verdiği bu yetkiye dayanarak sosyal yararları da gözönünde
tutmak suretiyle 1803 sayılı Af Kanunu ile bir kısmı suçları ve cezalarını
tamamen affederken bir kısım suçların cezalarının 12 yılını ve diğer bir kısım
suçların cezalarının ise yalnız beş yılını affetmeyi uygun bulmuş ve bu arada
sözü edilen Kanunun 3. maddesinin ikinci fıkrasında yazılı suçlara ait
hürriyeti bağlayıcı cezaların tamamının değil yalnız beş yılının affedilmesini
ve para cezalarının da af kapsamı dışında bırakılmasını öngörmüştür.
İptal
hükmünün yürürlüğe girmesi hususunda süre verilmemesi halinde Anayasa Mahkemesi'nin
iptal kararı Resmi Gazete de yayımlandığı tarihte Af Kanununun söz konusu
kuralı yürürlükten kalkacak ve böylece bu gibi suçlar dahi kanun koyucunun
takdiri ve iradesi dışında bu kanunun birinci maddesindeki geniş kapsamlı affa
tabi tutulmuş olacaktır.
2 -
1803 sayılı Af Kanununun 3. maddesi iki fıkradan ibaret olup birinci
fıkrasında; Türk Parasının Kıymetini Koruma Kanunu ile kaçakçılığın Men ve
Takibine dair Kanunda yazılı suçlardan belli bir kısmının bu kanunun 1.
maddesine göre affa tabi olduğu ve daha açık bir ifade ile bu suçların
hürriyeti bağlayıcı cezalarının 12 yılının ve para cezalarının tamamen
affedildiği açıklanmış ve ikinci fıkrada; yukarıdaki suçlardan daha ağır bir
nitelik taşıyanlarla diğer bazı suçların hürriyeti bağlayıcı cezalarının yalnız
beş yılının affedilmesi ve para cezalarının ise af kapsamı dışında bırakılması
öngörülmüştür.
44.
sayılı Kanunun 28. maddesinin ikinci fıkrası ise: (Eğer müracaat kanun veya
içtüzüğün sadece belirli madde ve hükümleri aleyhine yapılmış olup da bu
belirli madde veya hükümlerin iptali kanun ve içtüzüğün diğer bazı hükümlerinin
veya tamamının uygulanmaması sonucunu doğuruyorsa Anayasa Mahkemesi, keyfiyeti
gerekçesinde belirtmek şartıyla, Kanun veya içtüzüğün bahis konusu diğer
hükümlerinin veya tümünün iptaline karar verebilir) biçimindedir.
1803
sayılı Af Kanununun 3. maddesinin ikinci fıkrasının; 1918 sayılı Kanunun 27 ve
33. maddeleri yönünden iptal edilmesiyle, bu maddenin birinci fıkrasındaki 1918
sayılı Kanunla ilgili kuralın - 44 sayılı Kanunun yukarıda yazılı 28.
maddesinin ikinci fıkrasında amaçlanan anlamda -uygulanma sonucunu
doğurmadığından kararın VI. paragrafının 4 sayısında yazılı kısmına da
karşıyım.
KARŞIOY
YAZISI
21/1/1975
günlü ve 15125 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Esas: 1974/34, Karar: 1974/50
sayılı Anayasa Mahkemesi Kararına ilişkin karşıoy yazımın 3 numaralı bendinde
açıkladığım gerekçelerle, çoğunluğun bu kararının da aynı konu ile ilgili
kısmına katılmıyorum.
KARŞIOY
YAZISI
Yukarıki
kararda (1974/48 - 1975/10), kanun teklif ve tasarılarının Cumhuriyet
Senatosundaki görüşülmeleri sonucunda, Millet Meclisince kabul edilmiş bulunan
madde metinlerinin değiştirilmesi ve Millet Meclisince de bu değişikliklerin
benimsenmemesi nedeniyle sorunun, Anayasa'nın 92. maddesinin beşinci fıkrası
gereğince Karma Komisyona gitmesi halinde, benimsenmeyen maddelere ilişkin
olarak Cumhuriyet Senatosunca, karma komisyonca ve Millet Meclisince düzenlenen
metinlerin tümünün üç ayrı liste halinde ve her listenin toptan Millet
Meclisinde oylanmaları gerektiği öne sürülerek, 1803 sayılı Af Kanunu hakkında
bu yolda işlem yapılmıyarak maddelerin ayrı ayrı oya sunulmuş olmaları,
Anayasa'ya aykırılık nedeni sayılmış ve iptal kararı bu gerekçeye dayandırılmıştır.
Bu
görüş, Anayasa'nın, hem 92. maddesine, hem de temel ilkelerine aykırı
bulunmaktadır.
İptal
kararının dayandırılması gereken düşünceler ise 2/7/1974 ve 28/11/1974 günlü ve
(1974/19 - 1974/31), (1974/39 - 1974/51) sayılı Anayasa Mahkemesi kararlarına
ilişkin korşıoy yazılarımda genişliğine belirtilmiş olduğundan tekrarı gereksiz
bulunmuştur. (Resmî Gazete-günler: 12/7/1974; 29/1/1975; sayılar: 14943: S.
942, 15133: S. 19-20).
Söz
konusu karşıoy yazılarımla açıklanan nedenlerle bu kararın gerekçesine katılmıyorum.
KARŞIOY
YAZISI
21/1/1975
günlü ve 15125 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Mahkememizin 1974/34-50 sayılı
'kararına ilişkin karşıoy yazımın 2 numaralı bendinde açıkladığım gerekçelerle,
çoğunluğun iptale ilişkin görüşüne karşıyım.
KARŞIOY
YAZISI
a)
Anayasa 92. madde 5. fıkra uygulamasında "oylanacak metin" ve
"oylama usulü" konularında 12 Temmuz 1974 gün ve 14943 sayılı Resmî
Gazete'de yayımlanan Mahkememizin 2/7/1974 günlü 19/31 sayılı kararına bağlı
karşıoy yazımda belirttiğim.
1803
sayılı Kanunun 3. madde 2. fıkra hükmü için de geçerli olarak suç ve cezaların
bağlandığı ayrıcalık kurallarının niteliği ve bunlarla ilgili Mahkememiz iptal
kararları yürürlüğünün bir ileri tarihe bırakılması zorunluğu olarak 29 Ocak
1975 günlü 15133 sayılı Resmî Gazete'de. yayımlanmış Mahkememizin 28/11/1974
tarih 39/51 sayılı kararına ek karşıoy yazımda işaretlediğim,
Görüş
ve düşüncelerimle sayın çoğunluğun iptal gerekçesinden ayrılmakla ve 1803
sayılı Kanunun 3. madde 2. fıkrası hükmü bütünlüğünün bozulmasına ve iptal
hükmünün yürürlüğünün, Anayasa'nın 152. maddesi veçhile, bir ileri güne
bırakılmayışına karşıyım.
b)
İtiraz konusu yapılmayan yasal hükümlerin de iptaline gidişi 44 sayılı Kanunun
28. maddesine dayandırmada haklılık ve zorunluk bulunduğunu kabul
edememekteyim.
|
|
|
|
Üye
Nihat O. Akçakayalıoğlu
|