ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı:1973/43
Karar Sayısı:1973/39
Karar Günü:25/12/1973
Resmi Gazete tarih/sayı:18.2.1974/14803
İptal
davasını açan : Cumhuriyet Halk Partisi Cumhuriyet Senatosu Grubu.
İptal
davasının konusu: Cumhuriyet Senatosu Başkanlık Divanının kuruluşuna ilişkin
olarak Cumhuriyet Senatosu Ganel Kurulunca alınan l ve 13 Kasım 1973 günlü
kararların İçtüzük değiştirmesi ve düzenlemesi niteliğinde bulunduğu ve
Anayasanın kimi maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüş; yine Anayasa'nın
değişik 147.. derişik 149. ve 150. maddelerine dayanılarak iptalleri
istenilmiştir.
II -
METİNLER:
l -
Cumhuriyet Senatosu Genel Kurulunun dava konusu kararları.
a)
l/11/1973 günlü Karar:
"Sayın
Başkanlığa: Anayasa'nın 84. maddesi muvacehesinde Başkanlık Divanının tesbitini
arz ve teklif ederim - Eskişehir, Ömer Ucuzal."
Bu
önerge Cumhuriyet Senatosu Genel Kurulunun 1/11/1973 günlü Birinci Birleşiminde
oylanarak Başkanca kabul edildiği bildirilmiş ve böylece karar niteliğini
almıştır. (Cumhuriyet Senatosu Tutanak Dergisi, Toplantı 13, Cilt 13 - Sayfa:
21 ve 22)
b)
13/11/1973 günlü Karar:
c)
"Cumhuriyet Senatosu Başkanlığına:
l
Kasım 1973 günü yapılan müzakere sonunda, Genel Kurulca kabul edilen önerge
istikametinde tespit edilmesi gereken ve Başkanlık Makamınca ilgili siyasi
partilere tevdi edilmiş bulunan oran cetveli ekli olarak sunulmuştur.
Başkanlık
Divanının kuruluşuna esas olacak bu oran cetvelinin kabulü ile Divanın bu
esaslara göre kurulmasını arz ve teklif ederiz.
Cumhuriyet
Senatosu Adalet Partisi Grup Başkanvekili Eskişehir Senatörü Ömer Ucuzal.
Cumhuriyet
Senatosu Adalet Partisi Grup Başkanvekili Manisa Senatörü Oral Karaosmanoğlu.
Cumhuriyet
Senatosu C. G. P. Grup Başkanvekili Kayseri Senatörü Sami Turan.
Başkanlık
Divanının seçimlerine ait oran ve yüzde cetveli:
Siyasi
Parti grupları
|
Adet
|
Oran
|
Yüzdesi
|
Adalet
Partisi
|
80
|
100x80
132
|
60,60
|
Cumhuriyet
Halk Partisi
|
42
|
100x42
132
|
31,81
|
Cumhuriyetçi
Güven Partisi
|
10
|
100x10
132
|
7,57
|
TOPLAM
|
132
|
132
|
99,98
|
Divan
üyeliklerinin yüzde puanları:
Başkan
: 19x1=19
Başkanvekilleri
: 10x3=30
İdare
Amirleri : 7x3=21
Divan
Kâtipleri : 5x6= 30
100
Siyasi
Parti
|
Başkan
|
Başkanvekili
|
İdare
Amiri
|
Kâtip
|
A.P.
|
1
|
2
|
1
|
3
|
C.H.P.
|
-
|
1
|
1
|
3
|
C.G.P.
|
-
|
-
|
1
|
-
|
|
1
|
3
|
3
|
6
|
|
|
|
|
|
|
Bu
Önerge Cumhuriyet Senatosu Genel Kurulunun 13/11/1973 günlü Dördüncü
Birleşiminde oylanarak Başkanca kabul edildiği bildirilmiş ve böylece karar
niteliğini almıştır. (Cumhuriyet Senatosu Tutanak Dergisi, Toplantı 13, Cilt 13
- Sayfa 121- 133.)
2 -
Konuyu ilgilendiren Anayasa kuralları:
Konuyu
ilgilendiren Anayasa kuralları aşağıda gösterilmiştir.
"Madde
84/1, 2 - Meclislerin Başkanlık Divanları, o meclisteki siyasi parti
gruplarının kuvvetleri ölçüsünde Divana katılmalarını sağlayacak şekilde
kurulur.
Millet
Meclisi ve Cumhuriyet Senatosu Başkanları, kendi Meclislerince üye tamsayısının
üçte iki çoğunluğu ve gizli oy ile ikişer yıl için seçilirler; ilk iki oylamada
bu çoğunluk sağlanamazsa, salt çoğunlukla yetinilir. Meclis Başkanlıkları için
Meclisteki Siyasi parti gurupları aday gösteremezler."
"Madde
85/1, 2 - Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Meclisler, çalışmalarını, kendi
yaptıkları içtüzüklerin hükümlerine göre yürütürler.
İçtüzük
hükümleri, siyasi parti gruplarının, meclislerin bütün faaliyetlerine kuvvetleri
oranında katılmalarını sağlayacak yolda düzenlenir. Siyasi parti grupları, en
az on üyeden meydana gelir."
"Madde
70 - Cumhuriyet Senatosu, genel oyla seçilen yüzelli üye ile Cumhurbaşkanınca
seçilen onbeş üyeden kurulur.
13
Aralık 1960 tarihli ve 157 sayılı Kanunun altında adları bulunan Milli Birlik
Komitesi Başkanı ve üyeleri ile eski Cumhurbaşkanları, yaş kaydı
gözetilmeksizin Cumhuriyet Senatosunun Tabii üyesidirler. Tabiî üyeler
Cumhuriyet Senatosunun diğer üyelerinin tâbi oldukları hükümlere tabidirler.
Ancak haklarında bu Anayasanın 73 üncü maddesinin l inci ve 2 nci fıkraları ve
10 uncu geçici maddesinin l inci fıkrası hükümleri uygulanmaz. Tabiî üye olarak
Cumhuriyet Senatosuna katıldıktan sonra bir siyasi partiye girenlerin tabiî
üyelik sıfatı, partiye girişlerinden sonraki ilk Cumhuriyet Senatosu üyeliği
seçimi tarihinde sona erer."
"Madde
72 - Kırk yaşını doldurmuş ve yüksek öğrenim yapmış bulunan ve milletvekili
seçilmeye engel bir durumu olmayan her türk, Cumhuriyet Senatosuna üye seçilebilir.
Cumhurbaşkanınca
seçilecek üyeler, çeşitli alanlarda seçkin hizmetleriyle tanınmış ve kırk
yaşını bitirmiş kimselerden olur. Bunlardan en az onu bağımsızlar arasından
seçilir."
"Değişik
madde 89/1, 2 - Gensoru yetkisi yalnız Millet Meclisinindir. Gensoru önergesi
bir siyasi parti gurubu adına veya en az 10 milletvekilinin imzasiyle verilir.
Gensoru
önergesinin gündeme alınıp alınmayacağı, verilişinden sonraki üç birleşim
içinde görüşülür. Bu görüşmede, ancak önerge sahiplerinden biri siyasi parti grupları
adına birer milletvekili, Bakanlar kurulu adına Başbakan veya bir bakan
konuşabilir."
"Madde
94/2 - Bu tasarılar ve rapor (Bütçe tasarıları) otuzbeş milletvekiliyle onbeş
Cumhuriyet Senatosu üyesinden kurulu bir karma komisyona verilir. Bu komisyonun
kuruluşunda, iktidar grubu veya gruplarına en az otuz üye verilmek şartiyle,
siyasi parti gruplarının ve bağımsızların oranlarına göre temsili gözönünde
tutulur."
"Madde
109/1, 2, 3, 4 - Millet meclisi genel seçimlerinden önce, Adalet, İçişleri ve
Ulaştırma Bakanları çekilir. Seçimin başlangıç tarihinden üç gün önce; seçim
dönemi bitmeden seçimin yenilenmesine karar verilmesi halinde ise, bu karardan
başlayarak beş gün içinde, Başbakanca Türkiye Büyük Millet Meclisinin bağımsız
üyeleri arasından yeni Adalet, İçişleri ve Ulaştırma Bakanları atanır.
108
inci madde gereğince seçimlerin yenilenmesine karar verildiğinde Bakanlar
çekilir ve Başbakan geçici bir Bakanlar Kurulu kurar.
Geçici
Bakanlar Kuruluna, Adalet, İçişleri ve Ulaştırma Bakanları Türkiye Büyük Millet
Meclisindeki bağımsızlardan olmak üzere, Millet Meclisindeki siyasi parti
guruplarından, bu meclisteki oranlarına göre üye alınır.
Siyasi
parti gruplarından alınacak üye sayısını, Millet meclisi Başkanı tesbit ederek
Başbakana bildirir Teklif edilen Bakanlığı kabul etmeyen veya sonradan çekilen
partililer yerine, Türkiye Büyük Millet meclisi içinden veya dışardan
bağımsızlar atanır."
"Değişik
madde 149 - Cumhurbaşkanı; Yasama meclisindeki siyasi parti grupları veya
Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunan siyasi partiler ile son
milletvekili genel seçimlerinde muteber oy sayısının en az yüzde onunu alan
siyasi partiler; Yasama meclislerinden birinin üye tamsayısının en az altıda
biri tutarındaki üyeleri; kendi varlık ve görevlerini ilgilendiren anlarda
Yüksek Hâkimler Kurula Yargıtay, Danıştay, Askeri Yargıtay ve üniversiteler,
kanunların veya Tükiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüklerinin veya bunların
belirli madde ve hükümlerinin Anayasa'ya aykırılığı iddiasiyle, Anayasa
Mahkemesinde doğrudan doğruya iptal davası açabilirler."
"Madde
8/2 - Anayasa hükümleri yasama yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını
ve kişileri bağlıyan temel hukuk kurallarıdır."
"Madde
12 - Herkes, dil ırk, cinsiyet siyasi düşünce, felsefi inanç, din ve mezhep
ayırımı gözetilmeksizin, kanun önünde eşittir.
Hiç
bir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz."
"Madde
80 - Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliği, bir üyenin üye seçilmeye engel bir
suçtan dolayı kesin olarak hüküm giymesi çekilmesi, kısıtlanması, üyelikle
bağdaşmıyan bir hizmet kabul etmesi veya Meclis çalışmalarına izinsiz veya
özürsüz ve aralıksız olarak bir ay katılmaması yüzünden üyeliğinin düştüğünün
kendi Meclisince karara bağlanması hallerinde sona erer."
"Madde
86 - Her Meclis, üye tamsayısının salt çoğunluğuyla toplanır ve Anayasa'da
başkaca hüküm yoksa, toplantıya katılanların salt çoğunluğuyla karar verir.
Türkiye
Büyük Millet Meclisinde toplantı yetersayısı, her iki meclis üye tamsayısı
toplamının salt çoğunluğudur."
III-
İLK İNCELEME:
Anayasa
Mahkemesi İçtüzüğünün 15. madesi uyarınca 13/12/1973 gününde Muhittin Taylan,
Avni Givda, Sait Koçak, Kemal Berkem, Şahap Arıç, İhsan Ecemiş, Halit Zarbun,
Ziya Önel, Abdullah Üner, Kâni Vrana, Muhittin Gürün, Lütfi ömerbaş, Şevket
Müftügil, Nihat Akçakayalıoğlu ve Ahmet H. Boyacıoğlu'nun katılmalariyle
yapılan ilk inceleme toplantısında aşağıda açıklanan konular üzerinde durulmuş
ve yine aşağıda açıklanan sonuçlara varılmıştır.
l -
Davanın Yasa kurallarına uygun olarak açılıp açılmadığı konusu :
a)
Dava konusu kararlar l ve 13 Kasım 1973 günlüdür. Dava dilekçesi Anayasa
Mahkemesi Genel Sekreterliğince 27 Kasım 1973 gününde kaleme havale edilerek
2588 sıra ve 1973/43 esas sayısını almıştır, 22/4/1962 günlü, 44 sayılı Kanunun
26. maddesinin birinci fıkrasına göre dava o günde açılmış sayılacağı için
yasal süresi içindedir.
b)
Cumhuriyet Senatosu Genel Sekreterliğince 26/11/1973 gününde onanmış belgelere
göre Cumhuriyet Senatosu Cumhuriyet Halk Partisi Grubu otuzsekiz üyesinin
katıldığı 15/11/1973 günlü olağanüstü toplantıda, söz konusu kararlar hakkında
Anayasa Mahkemesinde iptal davası açılmasına oybirliğiyle karar vermiş ve dava
Grup Başkanvekilleri Fikret Gündoğan (istanbul) ve Salih Tanyeri (Gaziantep)
tarafından açılmıştır. Dosyanın eksiği yoktur. Durum 44 sayılı Kanunun 21.,
25., 26., maddelerine uymaktadır.
2 -
Dava konusu kararların niteliği:
Anayasa'nın
değişik 147. maddesinin birinci fıkrası uyarınca Anayasa Mahkemesi ancak
kanunların ve Türkiye Büyük Millet Meclisi içtüzüklerinin Anayasa'ya Anayasa
değişikliklerinin de Anayasa'da gösterilen şekil şartlarına uygunluğunu
denetler. Bu nedenle Cumhuriyet Senatosu Genel Kurulunun dava konusu
kararlarının değerlendirilip nitelendirilmesinin önemi açıktır.
Türkiye
Cumhuriyeti Anayasası'nın hükümleri arasında Türkiye Büyük Millet meclisinin ve
Meclislerin çalışmalarını kendi yaptıkları içtüzükler uyarınca yürütmesi ilkesi
de yer almaktadır (Madde 85). Bir Meclis Başkanlık Divanının kuruluşunu ve iş
görüşürü o Meclisin çalışma alanı dışında, Meclis faaliyetlerinden ayrı
nitelikte bir düzen olarak düşünmeğe olanak yoktur. Başkanlık Divanının kuruluşu
ve işleyişi, Divanın meclisin çalışmalarını yönetmesi dolayısiyle, Meclis
faaliyetlerinin en başında gelir. Böyle olduğu için de Başkanlık Divanına
ilişkin sorunların çözüm yeri İçtüzük ve Divanın bağlı olacağı düzenin
saptanması bir içtüzük konusudur. Nitekim Cumhuriyet Senatosu içtüzüğünde de
Başkanlık Divanına, grupların divana katılmaları biçiminin saptanmasına,
Divanen bünyesine, oluşmasına, seçilişine vr. görevlerine ilişkin ayrıntılı
rnaddeler vardır (ikinci ve Üçüncü Bölümler; madde 3 - 13).
Birbirini
bütünleyen dava konusu iki karar Cumhuriyet Senatosu Başkanlık Divanının
bünyesi ve oluşması konusunda yeni bir düzenleme getirmektedir. Bu düzenlemede
Cumhuriyet Senatosu İçtüzüğündeki tüm grupların Divana güçleri oranında
katılmaları ve oranın saptanmasında Cumhuriyet Senatosu üye tamsayısının esas
alınması ilkelerinden uzaklaşılarak Divana yalnız siyasi parti gruplarının
katılması öngörülmüş ve güç oranının saptanmasında hesabın siyasi parti
gruplarına mensup üyelerin toplam sayısına göre yapılması yoluna gidilmiştir.
Dava konusu kararların şu durumu ile, yalnızca İçtüzükte yeri olabilecek bir
konuyu düzenlediğinde ve özellikle Cumhuriyet Senatosu İçtüzüğünün siyasi
grupların oranlarına ilişkin 8. maddesini değiştiren bir nitelik taşıdığında
kuşku yoktur.
Dava
konusu kararların bir İçtüzük sorununu ele alıp sonuca bağladığını ve bu
nedenlerle de bir içtüzük düzenlemesi niteliğini kazandığına böylece
belirttikten sonra kararların alınmasında İçtüzüğün değiştirilmesine ilişkin
usule uyulmamasının bu niteliğe etkisi olup olamayacağının üzerinde durulması
gerekir.
Anayasa,
Yasama Meclisleri içtüzüklerinin yapılması ve değiştirilmesi için belirli bir
yol koymuş değildir. Buna Karşılık Cumhuriyet Senatosu İçtüzüğünün konuyu
düzenleyen 180. ve 181. maddelerinde İçtüzükte değişiklik yapılmasına ilişkin
önerilerin, gerekli raporu hazırlayıp Cumhuriyet Senatosuna sunmak üzere,
Anayasa ve Adalet Komisyonuna havale edileceği ve yapılacak değişiklik ve
ilavelerin bir kez görüşmeye tabi olduğu yazılıdır.
Dava
konusu kararların, daha önce Anayasa ve Adalet Komisyonunda incelenip rapora
bağlanmaksızın ve ilgili içtüzük kurullarının değiştirilmesi açıkça
istenmeyerek yalnızca iki önerinin Genel Kurulda oylanıp kabul edilmesi
yoliyle, oluşmuş bulunduğu bilinmektedir (Cumhuriyet Senatosu Tutanak Dergisi;
Cilt 13; sayfa 21, 22 ve 121 -133) Ancak bunların çözüme bağladığı konunun,
alınmalarındaki ereğin ve gördükleri işin açık ve kesin delâleti karşısında
yukarıda değinlen biçim eksikliğinin bu yasama belgelerini nitelendirmede etkisi
olabileceği düşünülemez. Kaldı ki tersine bir görüşün çeşitli içtüzük
konularının tek tek kararlarla hükme bağlanması ve böylece Anayasa'ya uygunluk
denetiminden kaçınılması yolunda bir eğilimi teşvik etmesi her zaman için
olasılık içindedir. Anayasa'da böyle bir durum ve tutuma elverişli bir açığın
bulunabileceği sonucuna yönelen her yorum Anayasa Koyucunun ereğine tüm aykırı
düşer.
Özetlemek
gerekirse: Dava konusu kararlar içtüzük düzenlemesi niteliğindedir ve bu
nitelikleriyle de Anayasa'ya uygunluk denetimine bağlıdırlar.
3 -
Dava dilekçesi örneğinin gönderilmesi istemi:
Cumhuriyet
Senatosu Başkanlığının, aynı konudaki 1973/43 ve 1973/44 esas sayılı iptal
davalarına ilişkin başvurmaların birer örneğinin bilgi edinilmek üzere
gönderilmesini 5/12/1973 günlü. 1728 - 2030 sayılı yazı ile istediği
anlaşılmaktadır. Bu yoldaki istemin. 44 sayılı Yasada yeri olmaması
dolayısiyle, reddine karar verilmesi gerekir.
4 -
İlk İnceleme sonunda verilen karar:
Böylece
ve yukarıda ayrıntıları ile açıklandığı üzere:
a)
Cumhuriyet Senatosu Başkanlığının dava dilekçeleri örneklerinin bilgi edinilmek
üzere gönderilmesi yolundaki isteminin, 44 sayılı Yasada yeri olmaması
dolayısiyle, reddine;
b)
Dosyanın eksiği bulunmadığı sonucuna varıldığından konusu içtüzük düzenlemesi
niteliğinde olan ve Anayasa'nın değişik 147., değişik 149. ve 150. ve 44 sayılı
Kanunun 21., 22., 25., 26. maddelerine uygun görülen işin esasının
incelenmesine,
13/12/1973
gününde oybirliğiyle karar verilmiştir.
5 -
Esasın incelenmesi için gün belirlenmesi:
20/12/1973
gününde Muhittin Taylan, Avni Givda, Kemal Berkem. Şahap Arıç, İhsan Ecemiş,
Ahmet Akar, Halit Zarbun, Ziya Önel, Abdullah Üner, Kâni Vrana, Muhuttin Gürün,
Lûtfi Ömerbaş, Şevket Müftügil, Nihat Akçakayalıoğlu ve Ahmet H. Boyacıoğlu'nun
katılmalariyle yapılan toplantıda ise davanın, niteliği dolayısiyle; Anayasa
Mahkemesi İçtüzüğünün 33. maddesinin birinci fıkrasında yazılı yetkiye
dayanılararak ve aynı maddenin ikinci fıkrası uyarınca süreler kısaltılarak,
25/12/1973 saat 10.00 gündemine alınmasa kararlaştırılmıştır.
IV -
Esasın incelenmesi :
Davanın
esasına ilişkin rapor, dava dilekçesi ve ekleri, Anayasa'ya aykırılığı ileri
sürülen içtüzük düzenlemesi niteliğindeki Cumhuriyet Senatosu Genel kurulu
kararları, 1/11/1973 ve 6/11/1973 ve 13/1l/1973 günlü Birleşimlere ilişkin
Cumhuriyet Senatosu Tutanak Dergileri; Konuyu ilgilendiren Anayasa kuralları ve
bunlara ilişkin gerekçeler ve başka yasama belgeleri; dava ile ilişkisi bulunan
öteki metinler okunduktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A) l
- Dava dilekçesi örneğinin verilmesi yolundaki Cumhuriyet Senatosu A. P.
Grubunun istemi:
Cumhuriyet
Senatosu Adalet Partisi Grup Başkanlığının altında Başkanvekili Ömer Ucuzal'ın
adına taşıyan 13/12/1973 günlü, 397 sayılı bir yazısı bulunduğu anlaşıldığından
önce bu konu ele alınmıştır. Bu yazıda grubun 44 sayılı Yasanın 30. maddesinin
son fıkrası uyarınca eldeki iptal davası üzerinde düşünce vermeği
tasarladığından söz edilerek dava dilekçeleri örneklerinin kendilerine tebliği
veya bunların kapsamından bilgi edinilmesi için gerekli kararın verilmesi
istenmektedir.
44
sayılı Yasanın 30 uncu maddesinin son fıkrası uyarınca dava konusu bir kuralın
Anayasa'ya aykırı olmadığı kanısında bulunan bir siyasi parti grubunun Anayasa
mahkemesine yazılı düşünce bildirmesi için önce grup genel kurulunun en az üye
tamsayısının salt çoğunluğu ile karar alması gerekir. Başvurmada böyle bir
karar bulunmadığı ve yalnızca bir tasarlamadan söz edildiği anlaşıldığından
dilekçenin incelenme değeri yoktur.
Abdullah
Üner bu görüşe katılmamıştır.
Böylece
44 sayılı Yasanın 30. maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı düşünce verilmesi
konusunda siyasi parti grubu genel kurulunca alınmış bir karar bulunmadığı
anlaşıldığından Adalet Partisi Cumhuriyet Senatosu Grubu Başkanvekili Ömer Ucuzal
adı altında verilen dilekçenin incelenme değeri bulunmadığı Abdullah Üner'in
karşı oyu ve oyçokluğu ile 25/12/1973 gününde karara bağlanmıştır.
2 -
Sözlü açıklama sorunu:
İkinci
olarak 44 sayılı Yasanın 29. maddesi uyarınca ilgililerin sözlü açıklamalarının
dinlenmesine gerek olup olmadığı üzerinde durulmuştur. Dava konusu açık, sade
ve belirgin olduğu, konuyu ilgilendiren tüm bilgiler ve açıklamalar dava
dilekçesinde, eklerinde ve Cumhuriyet Senatosu Tutanak Dergilerinde bulunduğu
için bu yola gidilmesinde gerekliliğin varlığı düşünülemez. Üstelik sözlü
açıklamaları dinlenmek üzere ilgililerin çağrılmasının zaman alacağı kuşkusuz;
işin niteliği dolayısiyle bir an önce incelenip karara bağlanmasındaki yarar da
ortadadır.
Şahap
Arıç ve Abdullah Üner bu görüşe katılmamışlardır.
Böylece
işin niteliğine göre ilgililerin sözlü açıklamalarınım dinlenmesine yer
olmadığına Şahap Arıç ve Abdullah Üner'in karşıoylariyle ve oyçokluğu ile karar
verilmiştir.
3 -
Dava konusu kararların esas yönünden birlikte incelenmesi sorunu :
Yukarıda
da belirlendiği üzere Cumhuriyet Senatosu Genel Kurulunun iptal davasına konu
edilen kararları ikidir. Bunlardan Birincisi yani l Kasım 1973 gününde alınanı
"Başkanlık Divanının Anayasa'nın 84. maddesi muvacehesinde
saptanması" na; ikincisi, yani 13 Kasım 1973 günü alınanı ise "ilk
karar yönünde saptanan ve siyasi parti gruplarının güçleri oranı yüzdelerini,
Divan üyeliklerinin yüzde puanlarını ve üç siyasi parti grubundan her birine bu
üyeliklerden hangilerinin ne sayıda düşeceğini belirliyen ayrıntılı oran
çizelgesi" ne ilişkindir.
İlk
karar, Cumhuriyet Senatosu Genel Kurulundaki görüşmelerin ışığı altında
bakılınca daha açık görüleceği üzere, Anayasa'nın bir maddesine veya Cumhuriyet
Senatosu İçtüzüğünün 4. maddesinin birinci fıkrasındaki "Cumhuriyet
Senatosunun Başkanlık Divanı Türkiye Cumhuriyeti Anayasa'sının 84. maddesi
hükümlerine göre kurulur." kuralına bir gönderme yapar veya bunları
tekrarlar bir nitelikte değildir.
Karar
Cumhuriyet Senatosunda yıllarca yaşayan bir görüşün ve yine yıllarca süren bir
uygulamanın tam tersi yönünde; Anayasa'nın 84. maddesi kuralına yeni bir
anlayış ve yorum getiren, başka deyimle bu kuralı Başkanlık Divanına yalnız
siyasi parti gruplarının girebileceği ve bunların güç oranlan saptanırken
Cumhuriyet Senatosu üye tamsayısına değil, siyasi parti gruplarına mensup
üyeler sayısı tutarına dayanılması gerektiği yolunda anlamlandıran bir yasama
belgesidir. Şu niteliği ve kapsamiyle bu kararın ikinci kararla çok yakın
ilgisi ve sıkı bağlantısı vardır, ikinci karara temel olmuş, kaynaklık
etmiştir. ikinci kararı birincinin yalnızca bir ayrıntılı açıklaması, onun
uygulama alanına geçirilişi gibi görmek de yanlış olmaz. Esasen ikinci kararın
metni de bu durumu ortaya koymaktadır. Onun içindir ki iki kararın bir arada
incelenmesinde büyük yarar, üstelik de zorunluluk vardır.
Cumhuriyet
Senatosu İçtüzüğünün 1. maddesine göre Cumhuriyet Senatosu her yıl Kasım ayının
ilk günü davetsiz olarak toplanır. Bu birleşime Cumhuriyet Senatosu Başkanı,
onun bulunmaması halinde Başkanvekillerinden birisi, bunlardan hiç biri yoksa
en yaşlı üye başkanlık eder. Mevcut Divan kâtiplerinden ikisi, bunların
bulunmamaları, halinde en genç iki üye kâtiplik vazifesini görür.
Birinci
karar Cumhuriyet Senatosu Genel kurulunun yeni yasama yılı ilk birleşiminde,
Başkanlık Divanı İçtüzüğünün 1. Maddesi uyarınca oluşmuş bulunarak, alınmıştır.
Bu karar yönünden herhangi bir biçimsel aykırılık iddiası veya olasılığı söz
konusu değildir. Şu duruma göre kararın dağrudan doğruya esas yönünden Anayasa'ya
aykırılık çerçevesi içinde ele alınması gerekir. Her ne kadar ortada ikinci
karara ilişkin olarak bir biçim yönünden aykırılık konusu varsa da ve bu
konunun o karar bakımından önce çözülmesi olağan ise de ikinci karar, yukarıda
açıklandığı üzere, tek başına, bağımsız olarak ele alınamıyacağına ve ancak ana
karar dolayısiyle onunla birlikte incelenip sonuca bağlanabileceğine göre
ikinci kararın da birinci kararın bağımlısı olarak ve o kararla birlikte önce
esas yönünden Anayasa'ya uygunluk denetiminden geçirilmesi zorunludur.
Avni
Givda ve Ahmet Akar 13 Kasım 1973 günlü kararın biçim yönünden de Anayasa'ya
aykırılık durumu söz konusu olduğundan önce ve ayrıca bu sorunun çözülmesi;
Nihat Akçakayalıoğlu ise iki kararın ayrı ayrı görüşülmesi gerektiğini ileri
sürerek ve İhsan Ecemiş kendi gerekçesine dayanarak bu görüşe katılmamışlardır.
B)
Dava konusu kararların esas yönünden Anayasaya aykırılığı sorunu:
Türkiye
Cumhuriyeti Anayasası, siyasi parti gruplarına veya bağımsızlara Türkiye Büyük
Milet Meclisi üyelerinin genel, ortaklaşa hak ve yetkilerinden ayrımlı olarak
birtakım özel hak ve yetkiler verdiğinde bunu açık ve kesin kurallarla
belirleme yoluna gitmiştir. Sözgelimi değişik 89. maddenin birinci fıkrasına
göre gensoru önergeleri ancak siyasi parti grubu adına, bir de en az 10
milletvekilinin imzasiyle verilebilir.
Gensoru
önergesinin gündeme alınıp alınmayacağı konusundaki görüşmelerde ancak siyasi
parti grupları, önerge sahipleri ve Bakanlar Kurulu adına konuşabilmesi yine bu
maddenin ikinci fıkrası kuralı gereğidir.
109.
madde de Millet Meclisi genel seçimlerinde, seçim dönemi bitmeden seçimin
yenilenmesine Millet Meclisince veya Cumhurbaşkanınca karar verilmesi
hallerinde dahi, Adalet , İçişleri ve Ulaştırma Bakanlarının Türkiye Büyük
Millet Meclisinin bağımsız üyeleri arasından atanması kurala bağlanmıştır.
Değişik 149. Madde , Yasama Meclisleri içindekilerden yalnız siyasi parti
gruplarına, bir de Yasama Meclislerinden birinin üye tamsayısının en az altıda
biri tutarındaki ülelerine Anayasa Mahkemesinde doğrudan doğruya iptal davası
açabilme hakkını tanımaktadır. 94. Maddenin ikinci fıkrasında elli kişilik
Bütçe Karma Komisyonunda en az otuz üleliğin iktidar grubuna veya gruplarına
verileceği yazılıdır.
Bura
karşılık Anayasanın 84. maddesinin birinci fıkrasındaki kural yalnızca
(Meclislerin Başkanlık Divanları, o Meclisteki siyasi parti gruplarının
kuvvetleri ölçüsünde Divana katılmalarını sağlayacak şekilde kurulur."
biçiminde bu maddede yer almış; siyasi parti grupları üyeleri dışında
kalanların Başkanlık Divanına katılmalarını önleyecek ve bu görev yerlerini
siyasi parti gruplarına hasredecek veya bu yolda bir anlayış ve yoruma
elverişli düşecek herhangi bir kural getirilmemiştir. Geçmişteki acı ve üzücü
olay ve örneklerden esinlenilerek iktidar partisi Meclis Grubunun baskı
yöntemlerini engellemek ve öteki siyasi parti gruplarına bu bakımdan bir
güvence sağlamak ereğiyle Anayasa'da yer verildiğinde kuşku olmayan bu kuralın
tıpkısı 85. maddenin ikinci fıkrasında da görülmektedir. Burada içtüzük hükümlerinin,
siyasi parti gruplarının Meclislerin bütün faaliyetlerine kuvvetleri oranında
katılmalarını sağlayacak yolda düzenleneceği yazılıdır. Dava ve inceleme konusu
kararlara hâkim olan görüşe göre bu kuraldan siyasi parti grupları üyelerinden
başkalarının Meclis faaliyetlerine katılamayacakları anlamının çıkarılması
gerekir ki böyle bir sonucun, hele 80. maddede Meclis çalışmalarına izinsiz
veya özürsüz ve aralıksız olarak bir ay katılmamanın üyeliğin düşmesi nedeni
olacağının belirlenmesi karşısında, hukukça ve mantıkça savunulabilir bir yanı
olamaz.
Öte
yandan 84. maddenin ikinci fıkrasında Meclisteki siyasi parti gruplarının
Başkanlık için aday göstermeleri yasaklanmıştır. Bu siyasi parti guruplarından
olmayan bir üyenin de Başkan adayı olabileceği ve Başkanlığa seçilebileceği
demektir. Dava konusu kararların dile getirdiği görüş ise Anayasa'nın açıkça
verdiği böyle bir haktan yararlanılması olanağını ortadan kaldırmakta ve
Anayasaya aykırılığını kendi kendine daha da belirgin kılmaktadır. Meclis
Başkanının siyasi parti grupları dışında kalanlardan seçilebileceği ancak
Başkanlık Divanının bir oranda daha etkisiz bir üyesinin, söz gelimi bir Divan
kâtibinin veya idare amirinin mutlaka siyasi parti grupları üyeleri arasından
getirilmesi gerektiğini kabul etmekle düşülecek çelişki ise ortadadır.
Anayasa
Koyucu Meclis Başkanları için siyasi parti gruplarının aday göstermelerini
(Madde 84/2), başkanların ve başkanvekillerinin üyesi bulundukları siyasi
partilerin veya siyasi parti gruplarının Türkiye Büyük Millet Meclisi içinde
veya dışındaki faaliyetlerine ve görevlerinin yerine getirilmesini gerektiren
haller dışında Meclis çalışmalarına katılmalarını ve Başkanların oy
kullanmalarını (madde 84/3) kesin olarak yasaklamakla Başkanlık Divanının
yansızlığı konusundaki titizliğini açıkça ortaya koymuştur. Başkanlık Divanının
yansız bir kimlik kazanabilmesini ise Divan üyeliklerinin siyasi parti grupları
ve gruplar dışında kalanlar arasında olabildiğince dengeli bir biçimde
dağılması sağlayabilir.
Dava
konusu iki kararın gerek Anayasa'nın 72. maddesi uyarınca seçilmiş olsun,
gerekse Cumhuriyet Senatosunun öteki üyeleri gibi aynı koşullara bağlı
bulundukları 70. maddede belirlenmiş tabii üyelerden bulunsun Cumhuriyet
Senatosu üyeleri arasında bir anayasal nitelik ayırımı yok iken, siyasi parti
gruplarına mensup üyelere değişik hak ve yetkiler tanıyarak bunları imtiyazlı
bir zümre durumuna getirdiği de ortadadır.
Anayasa'nın
84. maddesindeki siyasi parti gruplarının güçleri ölçüsünde Divana
katılmalarını öngören kural aynı zamanda bu grupların güçlerinin üstünde bir
sayı ile Divana katı imalarını da önler. Oysa dava konusu kararlar siyasi parti
grupları dışında kalanlara Divanda yer vermemekle bu grupların Cumhuriyet
Senatosundaki gerçek güçlerinin, üstüne çıkan sayılarla Divana katılmalarına
yol açmakta ve böylece bir yönden daha Anayasa'ya aykırılığı oluşturmaktadır.
Siyasi
parti gruplarının güçleri ölçüsü saptanırken yüzde hesabının hangi sayıya
oranla belirleneceği konusuna gelince; dava ve inceleme konusu kararlar bu
saptamada yalnızca Cumhuriyet Senatosundaki siyasi parti grupları üyelerinin
toplamını hesaba katmışlardır. Bu, bir bakıma, Cumhuriyet Senatosunun yalnızca
siyasi parti grupları üyelerinden oluştuğunu kabul demek olur ki böyle bir
tutum gerçek ve eylemsel durumu, yansıtamayacağı gibi, Anayasa'nın Cumhuriyet
Senatosunun kuruluşunu düzenleyen 70. maddesine de düpedüz aykırı düşer. 70.
maddeye göre Cumhuriyet Senatosu genel oyla seçilen yüzelli, Cumhurbaşkanınca
seçilen onbeş üyeden, ayrıca tabii üyelerden (13/12/1960 günlü, 157 sayılı
Kanunun altında adları bulunan Milli Birlik Komitesi Başkanı ve üyeleri ve eski
Cumhurbaşkanları) oluşur. Tabiî üyelerin siyasi partilere girmeleri
yasaklanmıştır. Girenlerin bu girişten sonraki ilk Cumhuriyet Senatosu üyeliği
seçimi tarihinde tabiî üyelik sıfatları sona erer. 72. maddenin son fıkrası
kuralına göre ise Cumhurbaşkanınca seçilen üyelerden en az onunun bağımsızlar
arasından seçilmesi zorunludur. Demek ki Cumhuriyet Senatosunun anayasal
bünyesi içinde en az tabii üyeler sayısı ile Cumhurbaşkanınca seçilmiş on üye
toplamı kadar siyasi parti grupları dışında kalmış üye bulunması her zaman için
olağan görülmelidir. Dava konusu 13 kasım 1973 günlü kararda Cumhuriyet
Senatosundaki siyasi parti grupları üyeleri toplamı 132 olarak gösterilmiş ve
güç oranları bu toplama göre hesaplanmıştır. Yine o tarihte Cumhuriyet Senatosu
üye tamsayısının ise 185 olduğu anlaşılmaktadır. Siyasi parti grupları
güçlerinin böylece gerçek güçlerine göre aradaki şu fark oranınca yükseltilmiş
olduğu ortadadır.
Yukarıdan
beri açıklananlardan siyasi parti gruplarının Başkanlık Divanına katılma
ölçüleri saptanırken yalnızca siyasi parti grupları üye toplamının değil bir
bütün olarak tüm Cumhuriyet Senatosunu ilgilendiren bu işte Cumhuriyet Senatosu
üye tamsıyısının esas alınması ge rektiği kolayca anlaşılacaktır. Bununla
birlikte Anayasa'da sırası geldikçe ve gerekli görüldükçe Meclis üye
tamsayılarına yapılan değinmelere burada kısaca işaret edilmesinde yarar
vardır. Millet Meclisi ve Cumhuriyet Senatosu Başkanlarının Meclislerin üye
tamsayısının üçte iki çoğunluğu ile seçileceklerine (Madde 84/2); her Meclisin
üye tamsayısının salt çoğunluğu ile toplanacağına (86/1); Cumhurbaşkanının
Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının üçte iki çoğunluğu ile
seçileceğine. (95/2) ve vatan hainliğinden dolayı Türkiye Büyük Millet Meclisi
üye tamsayısının en az üçte birinin önerisi üzerine üye tamsayısının en az üçte
ikisinin vereceği kararla suçlandırılabilmesine (99); Bakanlar Kurulunca görev
sırasında ileri sürülen güven isteminin ancak üye tamsayısının salt çoğunluğu
ile reddedilebileceğine (104/3); Yasama Meclislerinden birinin üye tamsayısının
en az altıda biri tutarındaki üyelerinin Anayasa Mahkemesinde iptal davası
açabileceklerine (değişik madde 149) ilişkin kurallar ve kanunların görüşülmesini
ve kabulünü düzenleyen 92. maddedeki Meclislerin üye tamsayılarına yönelmiş
düzenlemeler bunlar arasındadır.
Özetlemek
gerekirse; Cumhuriyet Senatosundaki siyasi parti grupları Cumhuriyet Senatosu
Başkanlık Divanına ancak kendi güçleri ölçüsünde, bu ölçünün ne altında ne
üstünde olmaksızın, katılırlar. Başkanlık Divanına katılma siyasi parti
gruplarının tekeli altında, yalnız bunlara tanınmış bir imtiyaz değildir.
Divanın bu paylaşma sonunda boş kalan üyeliklerine siyasi parti grupları
dışındakiler girerler. Siyasi parti gruplarının güçleri oranı saptanırken
siyasi pati gruplarının üyeleri toplamı değil Cumhuriyet Senatosu üye tamsayısı
esas alınır. Başkanlık Divanına ilişkin olarak bu ilkelere dayanılmaksızın
yapılan her düzenleme Anayasaya aykırı düşer.
Cumhuriyet
Senatosu Genel Kurulunun İçtüzük düzenlemesi niteliğinde olan dava ve inceleme
konusu l ve 13 Kasım 1973 günlü iki kararı yukarıda yer alan ayrıntılı
açıklamalarla belirlendiği üzere, Anayasanın özellikle 84., 85., 70., 12. ve 8.
maddelerine aykırıdır.
C) l
- 13 Kasım 1973 günlü kararın biçim yönünden Anayasaya uygunluk denetiminden
geçirilmesi:
l
Kasım 1973 günlü kararla birlikte ve bu kararın bağımlısı olarak esas yönünden
Anayasaya aykırılık çerçevesi içinde incelenmesine gidilen 13 Kasım 1973 günlü
kararın Anayasaya aykırı olduğu yukarıda saptanmıştır Ancak davacı bu kararın
biçim yönünden de Anayasaya aykırı olduğunu ileri sürdüğü için kararın şu
durumu ile, biçim yönünden de Anayasaya uygunluk denetiminden geçirilip
geçirilemiyeceği sorunu ortaya çıkmaktadır.
Bir
kuralın Anayasaya uygunluk denetimi yapılırken önce biçim yönünün ele alınması
doğal ve olağandır. Ancak yukarıda görüldüğü üzere 13 kasım 1973 günlü karara l
Kasım 1973 günlü kararın kaynaklık ettiği, ikinci kararın birincisinin
ayrıntılı bir açıklaması, onun uygulama alanına geçirilişi niteliğini taşıdığı
görüşü benimsenerek 13 kasım 1973 günlü karar l Kasım 1973 günlü karar
dolayısiyle ve bunun bağımlısı olarak ele alındığından; ilk kararın biçim
yönünden Anayasaya aykırılığı da söz konusu olmadığından inceleme sırasının
değiştirilmesi ve bu kararın da önce esas yönünden Anayasaya uygunluk
denetiminden geçirilmesi gerekmiştir. Onun içindir ki bu özel durumun, biçim
yönünden de Anayasa'ya aykırılık ileri sürüldüğüne göre, incelemenin ve kararın
eksik bırakılmasına yol açması düşünülemez. Öte yandan böyle bir inceleme
sırasında tüm iddia ve aksaklıkları gözönünde bulundurmanın ve tartışmanın
kararın ışık tutma gücünü o oranda artıracağı ortadadır. Kaldı ki eldeki davada
inceleme yöntemi olarak önce Anayasa'ya aykırı yönlerin tek tek ayıklanıp
saptanması yolu tutulmuş ve bu evrede henüz iptal kararı verilmemiştir. Şu
duruma ve işin özelliğine göre ikinci kararın biçim yönünden Anayasaya aykırı
yönleri bulunuyorsa bunların aranması ve ortaya çıkarılması olanağı halâ vardır
ve burada sıra söz konusu değildir, incelemenin bu yönde geliştirilmesi ve 13
Kasım 1973 günlü kararın biçim bakımından da Anayasa'ya uygunluk denetiminin
yapılması yerindedir ve gereklidir.
Avni
Givda, Sait Koçak, Kemal Berkem, İhsan Ecemiş, Ahmet Akar, Ziya Önel ve Lûtfi
Ömerbaş iş esas yönünden incelenip Anayasa'ya aykırılık oybirliğiyle
saptandığna göre artık biçim yönünden incelemeye yer ve olanak bulunmadığını
ileri sürerek bu görüşe katılmamışlardır.
2 -
13 Kasım 1973 günlü Kararın biçim yönünden Anayasa'ya aykırılığı sorunu:
a)
Cumhuriyet Senatosu Genel Kurulunun dava konusu ikinci kararının alındığı
13/11/1973 günlü 4. Birleşimi yöneten Başkanlık Divanının görev süreleri
dolmuş, eski Başkanvekillerinden Mehmet Ünaldı'dan ve eski Divan Kâtipleri
Mehmet Çamlıca ve O. Nuri Canpolat'tan oluştuğu anlaşılmaktadır (Cumhuriyet
Senatosu Tutanak Dergisi, Cilt 13 - Sayfa 108).
Anayasa'nın
85. maddesinin ilk fıkrasında yer alan "Türkiye Büyük Millet Meclisi ve
Meclisler, çalışmalarını, kendi yaptıkları içtüzüklerin hükümlerine göre
yürütürler." kuralı uyarınca düzenlenmiş olan Cumhuriyet Senatosu
İçtüzüğünün 3., 7., 10. maddelerine göre birleşimlerde birleşimi açmak,
görüşmeleri yönetmek ve oylama sonuçlarını ilân etmek üzere Cumhuriyet Senatosu
Başkanı, Başkan mazeretli olduğu ve yahut bulunmadığı hallerde
Başkanvekillerinden biri ve en az iki Divan Kâtibi hazır bulunur. Aynı
İçtüzüğün 4. maddesi uyarınca Başkanvekilleri ve Divan kâtipleri yalnızca bir
yıllık süre için seçilirler. Bu süre seçimin ilişkin bulunduğu toplantının,
başka deyimle yasama yılının bitmesiyle yani Ekim ayının sonunda dolmuş olur.
Cumhuriyet
Senatosu İçtüzüğünün 1. maddesi ancak her yıl kasım ayının ilk gününde yer alan
Birinci Birleşimde süreleri dolmuş Başkanvekilleri ve Divan Kâtiplerinin görev
yapmalarına elverişlidir. Bundan sonraki Birleşimlerde eski Başkanvekillerinin
ve Divan Kâtiplerinin işgörmeleri söz konusu olamaz. Çünkü artık bunların
yetkileri ve Cumhuriyet Senatosunun öteki üyelerinden ayrımları kalmamıştır. Bu
gibi durumlarda içtüzüğün 1. maddesinin öteki kurallarından yararlanılarak
Başkanlık Divanının oluşturulması olanağı vardır.
İçtüzüğün
Başkanlık Divanen oluşmasına ilişkin kuralları, Yasama Meclisince verilen
kararların geçerliği üzerinde etkili olabilecek nitelikte, önemli ağır basan
biçim kurallarıdır. Çünkü içtüzüğe aykırı düşen bir Başkanlık Divanının
yönettiği birleşim alelade bir toplantı olmaktan ileri gidemez ve böyle bir
toplantıda alınan kararlar hukuki değer ve geçerlikten yoksun kalır.
Özetlemek
gerekirse Cumhuriyet Senatosunun 13/11/1973 günlü 4. Birleşiminde Başkanlık
Divanının yukarıda değinilen oluşma şekli dolayısiyle dava ve inceleme konusu
karar biçim bakımından Anayasanın 85. maddesine aykırıdır.
Avni
Givda, Sait Koçak, İhsan Ecemiş ve Ahmet Akar bu görüşe katılmamışlardır.
b)
Cumhuriyet Senatosu Genel Kurulunun 6/11/1973 günlü 2. Birleşiminde Cumhuriyet
Halk Partisi Cumhuriyet Senatosu Grubu Başkanvekillerinin içtüzüğün usul
üzerinde konuşmaya ilişkin 85. maddesine dayanarak "görevi bitmiş
Başkanvekillerinin Başkanlık etmesine olanak bulunmadığı ve içtüzük hükümlerine
uyulması gerektiği" yolun da bir önerge verdikleri ve Başkanvekilinin
önergeyi oya sunmadığı anlaşılmaktadır. (Cumhuriyet Senatosu Tutanak Dergisi
Cilt 13 sayfa 33 ve 38).
Bu
olay 6/11/1973 günlü 2. Birleşimde geçmiştir, ve önerge o günkü yönetme ile
ilgilidir. Dava konusu karar ise 13/11/1973 günlü 4. Birleşimde o gün görüşülen
bir önerge üzerine alınmıştır. Sözü edilen tutumun 13/11/1973 günlü kararı
etkileyerek bunu Anayasa'ya aykırı duruma düşüremiyeceği ortadadır. Gerçi
13/11/1973 günlü Birleşimi de 6/11/1973 günlü Birleşimdeki Başkanlık Divanı
yönetmişse de bu Kurulun oluşma biçiminin kararı Anayasa'ya aykırı duruma
getirdiği esasen yukarıda saptanmıştır.
c)
13/11/1973 günlü Birleşimde dava konusu karara dayanaklık eden önerge
oylanacağı sırada beş Cumhuriyet Senatosu üyesi ayağa kalkarak yetersayı
olmadığını ileri sürmüş ve yoklama istemişlerdir. Başkan oylamaya geçildiğinden
söz ederek yoklama yapmamış, önergeyi oya sunmuş ve kabul edildiğini
açıklamıştır. (Cumhuriyet Senatosu Tutanak Dergisi - Cilt 13 - Sayfa 132 ve
133.)
Cumhuriyet
Senatosu İçtüzüğünün 52. maddesinin son fıkrasında "oturum esnasında
yetersayı olup olmadığında Başkanlık Divanı tereddüt eder veya üyelerden beşi
sözlü veya yazılı olarak yetersayı olmadığını ileri sürerse yoklama
yapılacağı" yazılıdır. Bu kural açık ve kesindir; oturum sırasında, ister
görüşme ister oylama yapılsın, yetersayı olup olmadığında başkan veya üyelerce
duraksamaya düşüldükçe işler; isletilmesi gerekir. Oylamaya geçildiğinde
yetersayı olmadığından söz edilemiyeceğini veya yoklama yapılamıyacağını
belirleyen henhangi bir kural içtüzükte yer almış değildir, yer alması da
düşünülemez, çünkü yetersayının bulunmaması görüşmeler sonunda varılan kararın
geçerliğini etkileyeceğinden, yoklamanın en çok gerekli bulunduğu sıra belki de
bu andır.
Dava
konusu 13 Kasım 1973 günlü karara kaynaklık eden önergenin oylanması sırasında
içtüzüğün 52. maddesinin son fıkrası kuralına açıkça aykırı davranılmıştır.
Anayasa'nın 86. maddesinin birinci fıkrasına göre her Meclis, üye tamsayısının
salt Çoğunluğuyla toplanır ve Anayasa'da başkaca bir hüküm yoksa toplantıya
katılanların salt çoğunluğu ile karar verir. Bir Meclisin Genel Kurulunda
toplanma ve karar yetersayıları bulunup bulunmadığının saptanması ve
belgelendirilmesi ise ancak yoklama ile olur. Onun içindir ki İçtüzüklerin
yoklamalara ilişkin kuralları da Yasama Meclislerince verilen kararların
geçerliği üzerinde etkili olabilecek nitelikte önemli ağır basan biçim
kurallarıdır. Bunlara aykırı tutumlar, tutumun ilişkin bulunduğu meclis
kararını biçim yönünden Anayasa'ya aykırı kılar. Şu duruma göre dava konusu
karar da Anayasa'nın 85. maddesine aykırı düşmüş bulunmaktadır.
Öte
yandan, yukarıda değinildiği üzere, karar oylanacağı sırada 5 üye İçtüzüğün 52.
maddesine uygun biçimde Genel Kurulda yetersayı bulunmadığını ileri
sürmüşlerdir. Başkanlık Divanı yoklama yapmadığı için iddianın aksi saptanmış
ve belgelenmiş değildir. Esasen Tutanak Dergisine göre bu iddianın aksi de
ileri sürülmemiş ve Başkan yalnızca oylamaya geçildiği gerekçesiyle yoklama
yapmamıştır. Bu durumda dava konusu kararın Genel Kurulda yetersayı bulunmadığı
bir sırada alındığını kabul etmek yerinde olur. Karar, şu yönü ile Anayasa'nın
86. maddesine de aykırıdır.
Ç)
İncelemenin sonu :
Yukarıda
açıklananlara göre Cumhuriyet Senatosu Genel Kurulunun Anayasa'ya aykırılıkları
saptanan l ve 13 Kasım 1973 günlü kararlarının iptaline yine yukarıda
belirtilen karşı görüşler saklı kalmak üzere karar verilmesi gerekir.
V -
SONUÇ:
1 -
a) 1/11/1973 ve 13/11/1973 günlü Cumhuriyet Senatosu Genel Kurulu kararlarının
birlikte esas yönünden Anayasa'ya uygunluk denetiminin yapılmasına Avni Givda
ve Ahmet Akar'ın 13 Kasım 1973 günlü kararın biçim yönünden de Anayasa'ya
aykırılık durumu söz konusu olduğundan önce ye ayrıca bu sorunun çözülmesi ve
Nihat Âkçakayalıoğlu'nun iki kararın ayrı ayrı görüşülmesi gerektiği yolundaki
ve İhsan Ecemiş'in kendi gerekçesi uyarınca karşı oylarıyla ve oyçokluğu ile,
b) l
ve 13 Kasım 1973 günlü Cumhuriyet Senatosu Genel Kurulu kararlarının Anayasa'ya
aykırı olduğuna oybirliğiyle;
2 -
a) 13 Kasım 1973 günlü kararın biçim yönünden de Anayasa'ya uygunluk
denetiminin yapılmasına Avni Givda, Sait Koçak, Kemal Berkem, İhsan Ecemiş,
Ahmet Akar, Ziya Önel ve Lûtfi Ömerbaş'ın iş esas yönünden incelenip
oybirliğiyle Anayasaya aykırı olduğu saptandığına göre artık biçim yönünden
incelenmeye yer ve olanak bulunmadığı yolundaki karşı oylariyle ve oyçokluğu
ile;
b)
aa - 13/11/1973 günlü Birleşimdeki Başkanlık Divanının kuruluş şeklj
dolayısiyle kararın biçim yönünden Anayasa'ya aykırı olduğuna Avni Gîvda, Sait
Koçak, İhsan Ecemiş ve Ahmet Akar'ın karşı oylariyle ve oyçokluğu ile;
bb-
6/11/1973 günlü Birleşimde Başkanlık Divanının Kuruluşuna yönelen önergenin oya
konulmamasınm 13/11/1973 günlü kararı biçim yönünden Aayasa'ya aykırı duruma
düşürmediğine oybirliğiyle;
cc- 13/11/1973
gününde çoğunluk olmadığı ileri sürüldüğü halde yoklama yapılmamış olmasının
inceleme konusu kararı Anayasaya aykırı duruma düşürdüğüne oybirliğiyle;
3 -
Yukarıda Açıklananlara göre Cumhuriyet Senatosu Genel Kurulunun l ve 13 Kasım
1973 günlü kararlarının iptaline yine yukarıda belirtilen karşı oylar saklı
kalmak üzere;
25/12/1973
gününde karar verildi.
|
|
|
|
Başkan
Muhittin
Taylan
|
Başkanvekili
Avni
Givda
|
Üye
Sait
Koçak
|
Üye
Kemal
Berkem
|
|
|
|
|
Üye
Şahap
Arıç
|
Üye
İhsan
Ecemiş
|
Üye
Ahmet
Akar
|
Üye
Ziya
Önel
|
|
|
|
|
Üye
Abdullah
üner
|
Üye
Kâni
Vrana
|
Üye
Muhittin
Gürün
|
Üye
Lütfi
ömerbaş
|
|
|
|
Üye
Şevket
Müftügil
|
Üye
Nihat
Akçakayalıoğlu
|
Üye
Ahmet
H. Boyacıoğlu
|
KARŞIOY
YAZISI
l -
Dava konusu kararların esas yönünden birlikte incelenmesi:
1973/43
esas sayılı davada Cumhuriyet Senatosu Genel Kurulunun dava konusu, l ve 13
Kasım 1973 günlü kararlarının esas yönünden birlikte incelenmesine gidilmiştir.
1
Kasım 1973 günlü karara ilişkin olarak biçim yönünden Anayasaya aykırılık söz
konusu değildir. Buna karşılık 13 Kasım 1973 günlü kararın yalnız esastan değil
biçim yönünden de Anayasa'ya aykırı olduğu ileri sürülmüştür, l Kasım 1973
günlü Genel Kurul Kararı Anayasa Mahkemesinin bu karşı oy yazısının ilişkin
bulunduğu 25/12/1973 günlü, 1973/43 - 39 sayılı kararında da belirtildiği gibi
Anayasa'nın 84. maddesi kuralına yeni bir anlayış ve yorum getiren, bu kuralı
Cumhuriyet Senatosu Başkanlık Divanına yalnız siyasi parti gruplarının girebileceği
ve bunların güç oranları saptanırken Cumhuriyet Senatosu üye tamsayısına değil
siyasi parti gruplarına mensup üyeler sayısı tutarına dayanılması gerektiği
yolunda anlamlandıran, ikinci karara temel olmuş, kaynaklık etmiş, bunu
kendisinin yalnızca bir ayrıntılı açıklaması uygulama alanına geçirilişi
durumuna dönüştürmüş bir yasama belgesidir. Bu kapsam ve niteliği ile de l
Kasım 1973 günlü kararın tek başına, öteki kararla bağımlı olmayarak
incelenmesi olanağı vardır; ve ikinci kararın ayrıca biçim yönünden Anayasa'ya
aykırılığı söz konusu olduğu için de bu yola gidilmesi zorunludur. Çünkü
Anayasa'ya uygunluk denetimine bağlı bir kuralın hem biçim hemde esas
bakımından Anayasa'ya aykırılığı söz konusu ise önce biçim yönünün ele alınması
bilinen bir hukuk yöntemidir ve Anayasa Mahkemesi de, kurulduğu günden beri bu
yöntemi uygulayagelmektedir.
Şu
duruma göre 13 Kasım 1973 günlü kararın ayrı olarak ele alınması ve önce biçim
yönünden Anayasa'ya aykırılık sorununun çözülmesi gerekmekte idi. Oysa Anayasa
Mahkemesi iki kararın bir arada incelenmesine giderek biçimden aykırılık
sorununu esastan aykırılık sorunundan sonraya, ikinci sıraya bırakmak gibi
hukukça savunulamayacak bir tutumu izlemiştir.
2 -
13 Kasım 1973 günlü Kararın biçim yönünden Anayasa'ya uygunluk denetimi:
13
Kasım 1973 günlü Kararın esas yönünden Anayasaya aykırı olduğu saptandıktan
sonra bu kez biçim yönünden aykırılık iddialarına dönülmüş ve bu sorunun
çözülmesine girişilmiştir. Bir Kuralın esas bakımından Anayasaya uygunluk
denetimi yapıldıktan ve Anayasa'ya aykırı bulunduğu sonucuna varıldıktan sonra
bir de biçim yönünden incelenmesine artık yer ve olanak yoktur. Böyle bir
durumda incelemenin ve kararın eksik kaldığı da söylenemez. Bütün iddiia ve
olanakların karşılanması ancak dava konusu kararın Anayasaya aykırı bulunmadığı
ve davanın reddedilmesi öngörülüyorsa söz konusu olabilir. Eldeki davada önce
Anayasa'ya aykırılığın saptanması ve iptal kararının en sona bırakılması gibi bir
yol tutulmuş olması da durumu değiştirmez. Çünkü mahkeme bir yasal ve hukuki
gerek bulunamadığı halde böyle bir yönteme başvurmuştur. Anayasa'ya aykırılığın
saptanması ise iptalin öngörülmesi demektir.
Öte
yandan Anayasa Mahkemesinin kurulduğu günden beri incelemelerde izlediği tutum
bir kuralın Anayasa'ya aykırılığı bir kez saptandıktan sonra o kurala ilişkin
başka aykırılık yönlerinin araştırılmasına gidilmemesi yolundadır. Bu işe özgü
olarak yeni bir yönteme başvurulması gerekçesiz kalmaktadır.
3 -
13 Kasım 1973 gününde Başkanlık Divanının oluşma biçiminin o gün alınan kararı
etkilemesi sorunu:
Anayasa
Mahkemesi kararında da açıklandğı üzere Cumhuriyet Senatosu Genel Kurulunun
dava konusu ikinci kararının alındığı 13/11/1973 günlü 4. Birleşimi yöneten
Başkanlık Divanı görev süreleri dolmuş, eski Başkanvekillerinden Mehmet
Ünaldı'dan ve eski Divan Kâtipleri Mehmet Çamlıca ve O. Nuri Çanpolat'tan
oluşmaktadır. O güne değin yeni toplantı yılına ilişkin Başkanlık Divanının
seçilip kurulamadığı da bir vakıadır.
Cumhuriyet
Senatosu İçtüzüğünün 1. maddesinde; Cumhuriyet Senatosunun her yıl kasım ayının
ilk günü çağrısız toplanacağı bu birleşime Cumhuriyet Senatosu Başkanının onun
bulumaması halinde Başkanvekillerinden birinin, bunlardan hiç biri yoksa en
yaşlı üyenin başkanlık edeceği, mevcut Divan Kâtiplerinden ikisinin, bunların
bulunmamalara halinde en genç iki üyenin kâtiplik görevini yapacakları
yazılıdır. Başkanlık Divanının kurulmamış olması ve bu halin sürüp gitmesi
durumu İçtüzükte özel bir kurala bağlanmamıştır. Buna karşılık Millet Meclisi
içtüzüğünde (Madde 8 ve 12) yasama döneminin birinci birleşiminin ilk
oturumundan başlıyarak Başkan seçilinceye değin bir geçici başkanlık divanının
kurulması öngörülmekte Başkanlık Divanı üyeliklerinde boşalma olması konusu da
ayrıca düzenlenmektedir.
Anayasa
Mahkemesi çoğunluğu Cumhuriyet Senatosu Genel Kurulunun 13/11/1973 günlü
birleşimini yöneten Başkanlık Divanının oluşum biçiminin içtüzüğe aykırı
olduğu, bu durumun o gün alınan dava konusu kararı biçim bakımından Anayasanın
85. maddesine aykırı düşürdüğü, böyle hallerde içtüzüğün 1. maddesinin öteki
kurallarından yararlanılarak Başkanlık Divanının oluşturulmasına olanak
bulunduğu görüşündedir. Bu, 13/11/1973 günlü Birleşimde Başkanlık Divanı, en
yaşlı üye Başkanlık, en genç iki üye kâtiplik etmek üzere kurulmuş olsaydı
durum içtüzüğe uygun düşerdi demektedir.
Cumhuriyet
Senatosu İçtüzüğünün 1. maddesine göre kasım ayının ilk gününde, süreleri
bitmiş Başkanvekilleri ve Divan Kâtipileri görev yapabilirler; ancak bunların
bulunmaması halinde görev yine o gün için, en yaşlı üye ile en genç iki üyeye
yönelir.
Sözü
geçen 1. madde bir bütündür ve l kasım günlü birleşimi yönetecek Başkanlık
Divanı konusunu düzenlemektedir. Başka deyimle bu madde kuralı ancak l Kasım
birleşimi yönünden işleyecekse daha sonraki birleşimlerde, yeni Başkanlık
Divanı kurulmamışsa dahi, en yaşlı üye ile en genç iki üyenin Başkanlık Divanım
oluşturmaları söz konusu olamaz. Yeni Başkanlık Divanı seçilip kuruluncaya
değin 1. madde işleyecekse bu durumda da tüm olarak işlemesi yani Başkanlık
Divanının yine süresi bitmiş Başkanvekilerinden ve Divan Kâtiplerinden oluşması
ve ancak bunlar yoksa görevin en yaşlı üye ile en genç iki üyeye yönelmesi
gerekir.
İçtüzüğün
1. maddesini yalnız l Kasım birleşimi için geçerli saymak ve bu madde kuralının
o günden sonra yeni Başkanlık Divanı seçilip kuruluncaya değin - artık bir daha
işlemeyeceği görüsünü benimsemek Cumhuriyet Senatosu Genel Kurulunun Divan
seçimlerini yapmak için dahi toplanmasına olanak bırakmamak ve bunun sonucu
olarak da Cumhuriyet Senatosunun tüm çalışmaktan kalmasına yol açmak olur.
İçtüzüğün düzenliyenlerin böyle bir erek güttükleri hiçbir zaman düşünülemez.
Öyle ise sözü edilen 1. maddenin yeni Başkanlık Divanı seçilip kuruluncaya
değin işletilmesi zorunluluğu vardır ve bu durumda da görev önce süreleri
bitmiş Başkanvekileri ve Divan Kâtiplerine düşer; ancak onlar da yoksa en yaşlı
üye ile en genç iki üyeye yönelir.
Yukarıdan
beri açıklananlarla ortaya konulduğu üzere Cumhuriyet Senatosunun 13 Kasım 1973
günlü birleşimini yöneten Divanın içtüzüğe uygun bulunduğunu kabul etmek
zorunluluğu vardır. Bu duruma göre de o gün alınan kararın biçim yönünden
Anayasa'ya aykırı olduğu düşünülemez.
4 -
SONUÇ:
Anayasa
Mahkemesinin 25/12/1973 günlü, 1973/43 - 39 sayılı kararına yukarıda belirtilen
nedenlerle ve o kapsam içinde karşıyız
|
|
Başkanvekili
Avni
Givda
|
Üye
Ahmet
Akar
|
KARŞIOY
YAZISI
13/11/1973
günlü Başkanlık Divanı Kuruluşunun biçim yönünden Anayasa'ya aykırılığı
yönünden çoğunluk kararına Sayın Avni Givda'nın karşıoy yazısında belirtilen
gerekçe ile karşıyım.
KARŞIOY
YAZISI
13/11/1973
günlü Başkanlık Divanı Kuruluşunun biçim yönünden Anayasa'ya aykırılığı
yönünden çoğunluk kararına Sayın Avni Givda'nın karşıoy yazasında belirtilen
gerekçe ile karşıyım.
KARŞIOY
YAZISI
Cumhuriyet
Senatosu Genel Kurulunun 13 Kasım 1973 günlü Kararının Mahkememizce esas
yönünden incelenip Anayasa'ya aykırı olduğu saptandığına göre artık biçim
yönünden icelemesine yer olmadığı düşüncesiyle çoğunluk kararının bu kesimine
karşıyım.
KARŞIOY
YAZISI
İlk
incelemeye ilişkin karşıoy:
İlgililerin
sözlü açıklamalarının dinlenmesi, şimdiye kadar Başkanlık Divanının teşkiline
amil olan nedenlerin açıklanmasında faydalı olacağı kanısındayım. Bu nedenle bu
isteğin reddi hakkındaki karara karşıyım.
KARŞIOY
YAZISI
1 - İptal
davasının konusu Cumhuriyet Senatosunun iki ayrı kararıdır. Bunlardan birincisi
"Sayın Başkanlığa: Anayasa'nın 84. maddesi muvacehesinde Başkanlık
Divanının tespitini arz ve teklif ederim." şeklindeki bir önergenin
kabulüne dair 1/11/1973 günlü karar, İkincisi ise, "Cumhuriyet Senatosu
Bşkanlığına: l Kasım 1973 günü yapılan müzakere sonunda, Genel Kurulca kabul
edilen önerge istikametinde tespit edilmesi gereken ve Başkanlık makamınca
ilgili siyasi partilere tevdi edilmiş bulunan oran cetveli ekli olarak
sunulmuştur.
Başkanlık
Divanın kuruluşuna esas olacak bu oran cetvelinin kabulü ile Divanın bu
esaslara göre kurulmasını arz ve teklif ederiz", şeklindeki önergenin
kabulüne ilişkin 13/11/1973 günlü toplantıda alınan karardır.
Kolaylıkla
görüldüğü üzere bu iki karar aynı konuya, ilişkin olmakla beraber kapsamları
farklıdır. Bunlardan birincisinin kapsamı Anayasa'nın 84. ve İçtüzüğün 4.
maddeleri gerecinin tekrarından ve gereken işlemin yapılması için bir işaretten
ibaret olduğu halde ikincisinin kapsamı aynı konuda uygulanacak usul ve
esasları göstermektedir. Bu bakımdan iki kararın ayrı ayrı inceleme konusu
yanılmasında usulî zorunluk ve hukuki yarar vardır. Çünkü ayrıca ele alındığı
takdirde birinci kararın Anayasa'ya aykırılığı kabul edilemez, ikinci kararda
birinci karara bir atıf yapılmış olması birinci kararında ikinci karardaki
ilkeleri kapsadığının ve bu kararların birbirinden ayrılamıyacağının kabulü
için bir sebep teşkil etmez, iki kararın birlikte incelenmesi için hiç bir
zorunluluk da yoktur. Tersice sakıncası ortava çıkmış ve birinci kararın da
Anayasa'ya aykırılığının kabulü ve özellikle yerleşmiş usule göre ikinci
kararın önce şekil yönünden incelenmesi gerektiği halde bu ilkeve aykırı olarak
önce esas yönünden incelenmesi durumuna düşürmüştür.
2 -
Bir hukuki işlemdeki sakatlık incelenirken o işlemin şekle uygun olarak
yapılmış ve hukuki bir deşer ve geçerlilik kazanmış olup olmadığının ve bu
yönden etkili bir sakatlık bulunup bulunmadığının araştırılması usul gereğidir
ve başta gelen ve resen ele alınması gereken bir husustur. Ortada, Anayasa
Mahkemesi uygulamasında da yerleşmiş olan bu hukuki ve mantıki usulden ayrılmak
için bir sebep de yoktur.
3 -
Öte yandan bir hukuki işlemin hukuka aykırılığı hususundaki incelemede önce
şekil yönünün ele alınması ve şayet bu yönden iptalini gerektiren bir sakatlık
tespit edilirse esas yönünden ileri sürülen iddiaların incelenmesine
geçilmemesi yerleşmiş usul kurallarından olduğu gibi, hukuki işlem şekil yönü
üzerinde durulmaksızın esas yönünden incelenmiş ve iptalini gerektiren bir
sakatlık tespit edilmiş ise o işlemde şekil yönünden dahi bir sakatlık bulunup
bulunmadığının sonradan ele alınarak araştırılmasında da hukuki bir yarar ve
sebep yoktur ve usulden değildir.
4 -
Dava konusu kararlardan ikincisinin alındığı 13/11/1973 günlü Birleşimde süresi
dolmuş bulunan Başkanvekili ile Divan Kâtibinin Başkanlık Divanında yer
aldıkları gerçektir. Ancak bu durumda Anayasa'ya, bir aykırılık yoktur. Çünkü
Anayasa'da bu yönü düzenleyen özel bir hüküm bulunmamakta ve 85. maddenin genel
nitelikteki hükmü ile de bu yönün düzenlenmesinin içtüzüğe bırakıldığı
anlaşılmaktadır. Cumhuriyet Senatosu İçtüzüğünün 1. maddesi ise her yıl Kasım
ayının ilk günündeki birinci Birleşimde süreleri dolan Başkanvekilleri ile
Divan Kâtiplerinin görev yapabilmelerine cevaz vermektedir. Bu cevazın yalnız
bir güne münhasır olduğuna ve daha sonra ne yapılacağına dair Tüzükte bir
açıklık olmadığına göre yenileri seçilinceye kadar bu durumun devam edeceğinin
kabulünde hizmetin aksamaması bakımından zorunluk bulunduğu gibi böyle bir
tutum Tüzüğün 1. maddesinin ilk gün için kabul ettiği çözüm sekline uygun
düşmektedir.
Bu
sebeplerle kararın bu yönlerine ilişkin bölümlerine karşıyım.
KARŞIOY
YAZISI
Cumhuriyet
Senatosu Başkanlık Divanının teşkili biçimine dair Cumhuriyet Senatosu Genel
Kurulunca alınan 1/11/1973 ve 13/11/1973 günlü kararların usul ve esas
yönlerinden Anayasa'ya aykırı olduğundan bahisle Cumhuriyet Senatosu C. H. P.
grubu tarafından Anayasa Mahkemesinde iptal davası açılmış olmasına ve Anayasa
Mahkemesinin Kuruluş ve Yargılama Usulü hakkındaki 44 sayılı Kanunun 30.
maddesinin son fıkrasında, (iptali istenen Kanun veya içtüzüğün belli
hükümlerinin Anayasa'ya aykırı olmadığı kanaatinde bulunan siyasi partiler veya
parti gruplarının 25. maddenin 1. fıkrasının l ve 2. bendleri uyarınca Anayasa
Mahkemesi'ne yasalı mütalâa verebilecekleri) yazılı olmasına ve bu fıkranın
atıfta bulunduğu 25. maddenin l fıkrasının 2. bendine göre ise bu mütaânın
siyasi parti grupları Genel Kurulunun salt çoğunlukla alacaktan karara
dayanması gerektiğine ve dosyada mevcut Cumhuriyet Senatosu Adalet Partisi
Grubu Başkanlığından Anayasa Mahkemesi Başkanlığına yazılan 13/12/1973 günlü
yazıda; 44 sayılı Kanunun işaret olunan hükmünden yararlanılarak dava
dilekçesine karşı yazılı mütalâada bulunacakları bildirilmesine ve davacı da
ayrıca Anayasa Mahkemesinde sözlü açıklama isteğinde bulunmuş olmasına göre:
a)
Cumhuriyet Senatosu Adalet Parti Grubu Başkanlığından, bu konuda grupça alınmış
bir karar bulunup bulunmadığının sorulması karar varsa veya sonradan böyle bir
karar alınmışsa yazılı mütalâalarını hazırlıyabilmeleri için imkân sağlanması,
b)
Davacı tarafından sözlü açıklama isteğinde de bulunulmuş olması dolayısiyle 44
sayılı Kanunun 29. maddesi uyarınca hem davacıya hem de yazılı mütalâa
vereceklerini bildiren Cumhuriyet Senatosu Adalet Parti Grupu Başkanlığına
tebligat yapılarak gönderecekleri temsilcilerinin sözlü açıklamalarının
dinlenmesi, bu işlemlerin yapılabilmesinin onbeş gün kadar bir zamanı
gerektirmiş olmasının sözlü açıklama isteğinin reddi için hukuki bir neden
teşkil edemiyeceği.
Bu
eksikler tamamlattırıldıktan sonra davanın esasının verilen yazılı mütalâa ve
yapılan sözlü açıklamalarla birlikte incelenmesinin uygun ve yararlı olacağı
görüşünde olduğundan çoğunluğun bu konularda aksine verdiği kararlara karşıyım.