"...
I. DAVACININ GEREKÇESİ ÖZETİ :
28/5/1970 günlü, 1267 sayılı Kanunla gider vergisini bir misline kadar artırmaya, yapılan artırmaları indirmeye Bakanlar Kurulu yetkili kılınmıştır. Ayrıca eski nispet ve hadler üzerinde vergilendirilmiş stoklar da bu hüküme tabi tutulmuştur.
Anayasa'nın 61. maddesinin ikinci fıkrası gereğince vergi, resim, harçlar ve benzeri malî yükümler ancak kanunla konulur. 1267 sayılı Kanun, Anayasa'nın 61. maddesinde gösterilen kanun niteliğinde değildir. Kanunların maddî bakımdan genel, objektif, gayrişahsî ve daimi karakteri haiz olması lâzımdır. Bu kanun ise şeklen bir kanun niteliğini taşımaktadır. Hangi konulara uygulanacağı Bakanlar Kuruluna bırakıldığı cihetle genel değildir. Hangi konulara uygulanacağı hangilerine uygulanmıyacağı meçhul olduğundan objektif değildir. Bu gün uygulanıp yarın kaldırılabileceğinden daimî değildir. Oran ve yükümler belli olmadığından kanun bir vergi kanunun ihtiva etmesi gereken esaslardan da yoksundur. Böylece hukukun genel kurallarına ve Anayasa'nın ikinci maddesine uygun değildir. Yine bu kanun Anayasa'nın malî güce göre vergi alınır ilkesine de aykırıdır. Anayasa Mahkemesi "malî güç" esasının bir direktif teşkil edecek şekilde kanunda yer almasının, bunu uygulayanların anlayışına ve yorumuna bırakılmamasının zorunlu olduğunu belirtmiştir.
1267 sayılı Kanunla biçimsel bir kanun yapılmakta gerçekte kanun yapılmayarak kanun yapma yetkisi Bakanlar Kuruluna devredilmektedir. Kanun yapmak, değiştirmek, ve kaldırmak Türkiye Büyük Millet Meclisine aittir. Bu yasama yetkisi devredilemez. Hiç bir kimse veya organ, kaynağını Anayasa'dan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz.
Şu duruma göre kanunun tümü Anayasa'nın 2., 4., 5., 6., 8., 61. ve 64. maddelerine aykırıdır."
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı:1970/55
Karar Sayısı:1971/57
Karar Günü:15/6/1971
Resmi Gazete tarih/sayı:24.2.1972/14109
İptal dâvasını açan : Millet Meclisinin üye tamsayısının altında biri tutarım geçen sayıdaki üyeleri.
İptal dâvasının konusu : 11/6/1970 günlü, 13516 sayılı Resmî Gazete'de yayınlanan 6802 sayılı Gider Vergileri Kanununa ek 28/5/1970 günlü, 1267 sayılı Kanunun Anayasa'nın 2., 4., 5., 6., 8., 61. ve 64. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülerek iptali istenmiştir.
II. YASA METİNLERİ :
l- İptali istenin kanun :
İptali istenen 28/5/1970 günlü, 1267 sayılı "6802 sayılı Gider Vergileri Kanununa ek Kanun", 11/6/1970 günlü, 13516 sayılı Resmî Gazete'de çıkan metne göre şöyledir :
Vergi nispet ve hadlerinde yapılacak değişiklikler:
Madde l- 13 Temmuz 1956 günlü ve 6802 sayılı Gider Vergileri Kanunu ve bu Kanunun ek ve değişiklikleri mevzuuna giren ve aynı kanuna bağlı tablolarda ve kanunun mahsus kısım ve bölümlerinde gösterilen maddeler ve hizmetlerden gerekli görülenlerin, işbu kanunun yürürlüğe girdiği tarihteki vergi nispet ve hadleri ile bu kanunda sonradan yapılacak değişikliklerle artırılacak, indirilicek veya vergi mevzuuna alınacak madde ve hizmetler İçin yeniden ihdas edilecek vergi nispet ve hadlerini, Maliye Bakanlığının teklifi üzerine bir misline kadar artırmaya ve artırılan bu nispet ve hadleri kanunî seviyelerine kadar indirmeye ve bu nispet ve hadler arasında gerekli değişiklikleri yapmaya Bakanlar Kurulu yetkilidir.
Stok Beyanı :
Madde 2- Bu kanun gereğince; kararname ile vergi nispet ve hadleri artırılmış olup da eski nispet ve hadler üzerinden vergilendirilmiş olan maddeler, vergi yüklerinde eşitlik sağlamak maksadiyle eski ve yeni nispet ve hadler arasındaki farklara göre vergilendirilir.
Bu maddeleri imalât veya ticaret maksadiyle ellerinde bulunduran gerçek veya tüzel kişilerle bunların bilcümle şube acenta, bayi, komisyoncu ve sair satıcıları, vergi nispet ve hadlerini yükselten kararnamenin yürürlük tarihindeki anadepo, depo ticarethane, mağaza ve tanklarında veya sair yerlerde veya yolda bulunan mallarım, bunların değerlerini, miktar ve sıkletlerini, bulundukları yerler itibariyle bir beyannameye kaydetmeye ve beyannameyi Maliye Bakanlığınca bu konuda yapılacak ilânı takip eden günün akşamına kadar bağlı oldukları yer vergi dairesine vermeye mecburdurlar.
Beyanname vermek mecburiyetinde olanlar, yukarıda zikrolunan kendilerine ait yerlerde mevcut olup, başkalarına satılmış fakat bedelleri henüz tahsil edilmemiş veya hibe edilmiş veya sair suretlerle mülkiyeti devredilmiş maddeleri de beyannamelerinde göstermek zorundadır.
Stoklar üzerinden ölçü esasına veya alış bedeline göre tarh ve tebliğ edilecek farklar ile perakendecilerin ellerinde bulunan miktarı 200 kilogram veya alış bedeli 500 lirayı geçmiyen maddelerden stok beyanına tabi tutulmıyacak olanlar bu kanun gereğince çıkarılacak kararnamelerde gösterilir.
Beyan üzerinde tarh olunan farklar, tebliğ tarihini takip eden aybaşından itibaren iki ay içinde, her ay bir taksit olmak üzere iki eşit taksitte ödenir. Vadesinde ödenmeyen farklar hakkında Amme Alacaklarının Tahsili Uslu hakkındaki Kanun uygulanır.
Süresinde beyanda bulunmıyanların veya noksan beyanda bulunanların beyan etmedikleri veya noksan beyan ettikleri maddeler ve değerlerine ait farklar iki kat zamlı olarak tahsil olunur.
Cezalar hariç, Vergi Usul Kanunun diğer hükümleri bu farklar hakkında da uygulanır.
Madde 3- Bu kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Madde 4- Bu kanunun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.)
2- Davacının dayandığı Anayasa maddeleri ;
Davacının dayanak olarak ileri sürdüğü Anayasa maddeleri şunlardır:
(Madde 2- Türkiye Cumhuriyeti, insan haklarına ve Başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan millî demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk devletidir.
Madde 4- Egemenlik kayıtsız şartsız Türk Milletinindir.
Millet, egemenliğini, Anayasa'nın koyduğu esaslara göre, yetkili organlar eliyle kullanır.
Egemenliğin kullanılması, hiçbir suretle belli bir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasa'da almıyan bir devlet yetkisi kullanamaz.
Madde 5- Yasama yetkisi Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Bu yetki devredilemez.
Madde 6- Yürütme görevi, kanunlar çerçevesinde, Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu tarafından yerine getirilir.
Madde 8- Kanunlar Anayasa'ya aykırı olamaz.
Anayasa hükümleri, yasama yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve kişileri bağlıyan temel hukuk kurallarıdır.
Madde 61- Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, malî gücüne göre vergi ödemekle yükümlüdür.
Vergi, resim ve harçlar ve benzeri malî yükümler ancak kanunla konulur.
Madde 64- Kanun koymak, değiştirmek ve, kaldırmak, Devletin bütçe ve kesinhesap kanun tasarılarını görüşmek ve kabul etmek, para basılmasına, genel ve özel af ilânına, mahkemelerce verilip kesinleşen ölüm cezalarının yerine getirilmesine karar vermek, Türkiye Büyük Millet Meclisinin yetkilerindendir.)
III. İLK İNCELEME:
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün 15. maddesi uyarınca 26/11/1970 gününde Lûtfi Ömerbaş, Celâlettin Kuralmen, Hakkı Ketenoğlu, Fazıl Uluocak, Avni Givda, Nuri Ülgenalp, Şahap Arıç, İhsan Ecemiş, Recai Seçkin, Ahmet Akar, Halit Zarbun, Kani Vrana, Muhittin Gürün, Şevket Müftügil, Ahmet H. Boyacıoğlu'nun katılmalarıyle yapılan ilk inceleme toplantısında.;
Tümünün İptali istenilen 28/5/1970 günlü 1267 sayılı Kanunun, 11/6/1970 günlü, 13516 sayılı Resmi Gazete'de yayınlandığı; dava dilekçesinin 8/9/1970 gününde 1026 sayı ile Anayasa Mahkemesi kaydına geçtiği ve davanın süresi içinde olduğu, dava dilekçesinin Millet Meclisinin 80 üyesince imzalandığı ve dilekçe altında adları ve soyadları yazılı bulunanların Millet Meclisi üyesi olduklarının T. B. M. M. Zatişleri ve Evrak Müdürlüğünce 30/7/1970 gününde onandığı, davayı açanların toplamının Millet Meclisinin, Anayasa'nın 67. maddesine göre, üye tamsayısının altıda birini geçtiği, dâva dilekçesinde 22/4/1962 günlü, 44 sayılı Kanunun 25. maddesinin son fıkrası uyarınca, Millet Meclisi İstanbul Üyesi Reşit Ülker'in kendisine tebligat yapılacak üye olarak gösterildiği ve dosyanın eksiği olmadığı anlaşılmış ve Anayasa'nın 147., 149. ve 150. ve 44 sayılı Kanunun 21., 22., 25., ve 26. maddelerine uygun olduğu görülen işin esasının incelenmesine oybirliği ile karar verilmiştir.
IV. ESASIN İNCELENMESİ :
Dâva dilekçesi, itirazın esasına ilişkin rapor, Anayasa'ya aykırılığı ileri sürülen kanun, aykırılık, görüşüne dayanaklık eden Anayasa maddeleri; bunlarla ilgili gerekçeler ve başka yasama belgeleri; konuya ilişkin öteki metinler okunduktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü :
6802 sayılı Gider Vergileri Kanunu ve bu Kanunun ek ve değişikliklerinde vergiye tabi tutulan madde ve hizmetler gösterilmiş olup 1267 sayılı Kanunla bu vergi nispet ve hadlerinin artırılması veya kanunî seviye-side indirilmesi düzenlenmiştir. Bu madde ve hizmetlerden faydalanan herkes, artırılan vergiyi ödeyeceği cihetle kanun genel ve objektiftir. Yürürlükten kaldırılıncaya kadar uygulanacağından daimidir. Onun içindir ki bu konuya yönelen iddialar yerinde görülmemiştir.
1267 sayılı Kanunla, Gider Vergileri Kanunundaki vergi nispet ve hadleri ile sözü geçen kanundan sonra da yapılacak değişikliklerle artırılacak, indirilecek veya vergi mevzuuna alınacak madde ve hizmetler için ihdas edilecek yergi nispet ve hadlerinde, bir misline kadar artırmak ve artırılan bu nispet ve hadleri kanuni seviyelerine indirmek suretiyle değişiklikler yapmak yetkisi Bakanlar Kuruluna verilmiş; ayrıca eski nispet ve hadler üzerinden vergilendirilmiş stoklar da bu hükme tabi tutulmuştur.
Vergi nispet ve hadlerinde değişiklik yapmak kanunun değiştirilmesi anlamına, gelir. Kanunu değiştirmek ise Büyük Millet Meclisine ait olup bu yetkinin Bakanlar Kuruluna verilmesi Anayasa'nın yasama yetkisinin Türkiye Büyük Millet Meclisinin olduğunu, bu yetkinin devredilemiyeceğini, kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmanın Türkiye Büyük Millet Meclisinin yetkilerinden bulunduğunu belirleyen 5. ve 64. maddelerine aykırıdır.
Herkes kamu giderlerini karşılamak üzere, malî gücüne göre vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi, resim ve harçlar ve benzeri malî yükümler ancak kanunla konulur. (Anayasa 'madde 61)
Anayasa Mahkemesinin 1970/29 - 48 sayılı, 22/10/1970 günlü ve 1967/41-1969/57 sayılı, 23-25/10/1969 günlü kararlarında da açıklandığı üzere; (18/4/1971 günlü, 13813 sayılı ve 12/3/1971 günlü, 13776 sayılı Resmî Gazeteler.)
Anayasa Koyucusu her çeşit malî yükümün kanunla konulmasını buyururken keyfi ve takdiri uygulamaları önliyecek ilkelerin kanunda yer alması ereğini gütmüştür. Yükümler, belli başlı unsurları açıklanarak ve çerçeveleri kesin çizgilerle belirtilerek mutlaka kanunla düzenlenmelidir. Anayasa'nın 61. maddesinin temelinde yatan düşünce vergiye ilişkin önemli konuların Yasama Meclislerince düzenlenmesi sağlamaktır. Kuralların yorumu sırasında onların konuluş amaçları bir yana bırakılamaz. Amaca dayanan yorum ise 61. maddedeki "vergi koyma" kavramını geniş biçimde yorumlama zorunluğunu doğurur. Vergi koyma kavramının içine vergi oranında değişiklik yapma kavramı da girmektedir. Vergiyi artırma, indirme vergi koymak gibi büyük bir önem taşımaktadır, bu nedenle verginin artırılması ve indirilmesi de kanunla yapılır. Onun içindir ki kararname île vergi oranlarında değişiklik yapılması Anayasa'nın 61. maddesine aykırıdır.
Anayasa Mahkemesinin vergi kanunlarında denetliyeceği konulardan birisi de kanunun malî güce saklı tutup tutmadığı keyfiyetidir. Vergi oranının tayini ve değiştirilmesi kararname ile olunca Anayasa Mahkemesi bu açıdan denetim yapamaz. 1267 sayılı Kanun bu yönden de Anayasa'nın 61. maddesine aykırıdır.
Dâva konusu kanunu tasarı halinde iken inceleyen Geçici Komisyon raporunda; Anayasa Mahkemesinin, 5237 sayılı Belediye Gelirleri Kanununun 21. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan "Bu levhalardan belediye meclislerince düzenlenecek tarifeye göre yıllık bir resim alınır" hükmünün Anayasa'nın 61. maddesine aykırı olduğundan iptaline ilişkin 29/3/1966 günlü, 1965/45 - 1966/16 sayılı kararının (Anayasa Mahkemesi Kararlar Dergisi-Sayı: 4, Sayfa 90-94) gerekçesindeki yükümlerin en yüksek sınırları tayin olunmalıdır." gösüşüne dayanılmakta ise de; bu kararda "mükellef, matrah ve oran yönleri her malî yükümün özelliğine göre değişmekte olduklarından bu düzenleme her birisi için kanunla ayrı ayrı yapılmalı ve hiç olmazsa anahatları, başka bir deyimle çerçeveleri belirtilmeli ve bazılarının niteliklerine göre matrah ve oran için bu mümkün olmazsa yükümlerin en yüksek sınırlarının tayin edilmesi gerektiği" belirtilmiştir. Sözü geçen karara ilişkin kanun hükümleriyle bu kez iptali istenen kanunun düzenlediği konular aynı nitelikte değildir. 1267 sayılı Kanunun kapsadığı alanda oranın saptanması mümkündür.
Yine Geçici Komisyon raporunda Kaçakçılığın Men ve Takibi hakkındaki 1918 sayılı Kanuna ek 6829 sayılı Kanunla ilgili 10/12/1962 günlü, 962/198 - 111 sayılı (Anayasa Mahkemesi Kararlar Dergisi - Sayı l, Sayfa 29 - 36) kararın gerekçesine dayanılmışsa da; bu kanunla kaçakçılığın önlenmesi için tamamen idarî nitelikte bazı düzenlemeler öngörülmüş ve Anayasa'nın 61. maddesindeki gibi bir ilke de bulunmamış olduğundan o kararda beliren görüşün bu dâvanın kapsadığı konuda aynen geçerli olacağını düşünmek yerinde değildir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle dâva konusu 1267 sayılı Kanunun, Anayasa'nın 5., 61., 64. maddelerine aykırı olduğundan, iptali gerekir. Fazıl Uluocak, Sait Koçak, İhsan Ecemiş, Halit Zarbun ve Lütfi Ömerbaş bu görüşe katılmamışlardır.
V. SONUÇ:
1- 28/5/1970 günlü, 1267 sayılı "Gider Vergileri Kanununa ek Kanun" un tümünün Anayasa'nın özellikle 61., 64. ve 5. maddelerine aykırı olduğuna ve iptaline Fazıl Uluocak, Sait Koçak, İhsan Ecemiş, Halit Zarbun ve Lütfi Ömerbaş'ın karşı oylarıyla ve oyçokluğu ile;
2- İptal kararının Anayasa'nın 152. ve 44 sayılı Kanunun 50. maddeleri gereğince 10 Aralık 1971 günü yürürlüğe girmesine Avni Givda'nın karşı oyu ile ve oyçokluğu ile,
15/6/1971 gününde karar verildi.
Başkanvekili
Avni Givda
Üye
Fazıl Uluocak
Sait Koçak
Nuri Ülgenalp
Muhittin Taylan
Şahap Arıç
İhsan Ecemiş
Recai Seçkin
Ahmet Akar
Halit Zarbun
Kani Vrana
Muhittin Gürün
Lütfi Ömerbaş
Şevket Müftügil
Ahmet H. Boyacıoğlu
KARŞIOY YAZISI
Anayasa'nın 152. ve 22/4/1962 günlü, 44 sayılı Kanunun 50. maddelerindeki yetkiye dayanılarak yürürlükleri ileri bir tarihe bırakılmış iptal kararlarının kapsadığı hükümlerin yerine şimdiye dek hiçbir zaman süresi içinde yenileri getirilmemiştir. Onun içindir ki Anayasa'ya birkaç yönden birden aykırılığı saptanan 28/5/1970 günlü, 1267 sayılı "Gider Vergileri Kanununa Ek Kanun"un iptaline 15/6/1971 gününde karar verildiği halde, 10/12/1971 gününe kadar yürürlükte bırakılması gereksizdir.
1970/55-1971/57 sayılı 15/6/1971 günlü kararın bu bölümüne yukarıda açıklanan nedenle karşıyım.
Anayasa'nın 61. maddesi ile güdülen amacın, başka bir deyimle, Anayasa'nın malî yükümlerin kanunla konulmasını öngören ilkesini korunması için, malî yükümün konusunun, matrahının ve en yüksek oran ve sınırının kanunla saptanmış olması gerekir. Çünkü, ancak böylelikle, malî yükümün yeterince belirmiş olacağı ve idarenin dilediği konu ve alanda, dilediği oran ve ölçüde, gelişigüzel vergi koyup uygulamasına olanak kalmayacağı açıktır. Uygulamada duyulan ihtiyaca göre vergi oranlarının, kanunun çizdiği sınırlar içinde değiştirilebilmesi ise, Anayasa'nın malî yükümlerin kanunla konulacağını buyuran 61. maddesi hükmüne aykırılık teşkil etmeyen, Doktrinde ve cari hukukumuzda yerleşmiş bir yoldur. Anayasa Mahkemesinin daha önceki bazı kararlarında da, malî yükümlerin kanunla konulmuş sayılması için, o yükümün konusunun, matrahının ve oran bakımından da yerine göre en yüksek sınırlarının kanunda gösterilmesi gerektiği görüşü kabul edilmiş olup incelenen konuda da aynı ilkenin benimsenmesine bir engel görülmemektedir. İnceleme konusu kanunda da malî yükümün belli unsurları açıklanmış ve çerçevesi çizilmiştir.
Öte yandan kanun koyucu kabul ettiği bir oran ve sınırın iki katma kadar artırılabilme olanak ve yetkisini tanımakla bu ölçüdeki bir yüküme dahi mükelleflerin malî güçlerinin mütehammil olduğunu da kabul etmiş sayılacağından, Anayasa Mahkemesinin, gerekli görürse dava konusu hükmü bu yönden de denetlemesine bir engel yoktur.
Vergi oran ve sınırlarında değişiklik yapılması yetkisi mutlak olarak tanınmış olsaydı böyle bir durumum kanun koyma veya kanunu değiştirme yetkisinin devri anlamına geleceğinden şüphe edilemedi. Ancak iptal edilen kanunda, yürütmeye, vergi koymak veya vergi oran ve sınırlarında dilediği ölçüde değişiklik yapmak yetkisi tanınmış değildir. Yürütmeye kanunun saptadığı sınırlar içindeki oran ve sınırlarından, duyulacak ihtiyaca en uygun olanını uygulamak yetkisi tanınmıştır. Bu bakımından ortada Anayasa'nın 5. ve 64. maddelerine de bir aykırılık görülmemektedir.
Bu nedenlerle 28/5/1970 günlü ve 1267 sayılı Kanunun iptali kararına karşıyız.