logo
Norm Denetimi Kararları Kullanıcı Kılavuzu

(AYM, E.1969/40, K.1971/4, 12/01/1971, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.

ANAYASA MAHKEMESİ KARARI

 

Esas Sayısı : 1969/40

Karar Sayısı : 1971/4

Karar Tarihi:12/1/1971

 

İSTEMDE BULUNAN MAHKEME: Danıştay Dava Daireleri Kurulu.

İSTEMİN KONUSU : Özel bir yüksek okulca verilen diplomaların iptali konusunda, Danıştayda, Milli Eğitim Bakanlığına karşı açılan dâvada ileri sürülen Anayasaya aykırılık iddiası ciddi görülerek 8.6.1965 günlü, 625 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanununun 1. ve 13. maddelerinin iptali istenmiştir.

A-Olay :

 Bir mühendis adına vekilince Danıştayda İzmir Ege Özel Mimarlık ve Mühendislik Yüksek Okulunun, mimarlık bölümünü 1967 yılında bitirenlere mimarlık diploması verilmesi yolundaki işlemin iptali istemiyle dâva açılmış ve olayda uygulanması gereken 625 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanununun Anayasanın bir çok maddelerine aykırı olduğundan konunun Anayasa Mahkemesine incelettirilmesi istenmiştir.

1968/293 sayılı davaya bakan Danıştay Dava Daireleri Kurulu, dâvacı vekilince ileri sürülen Anayasaya aykırılık iddiasını ciddi görerek konunun Anayasa Mahkemesince incelenmesine karar vermiştir.

B- İleri sürülen Anayasaya aykırılık gerekçeleri :

 a) Dâvacı vekilince Danıştaya karşı ileri sürülen Anayasaya aykırılık nedenleri özet olarak şunlardır:

 1- Üniversiteler ilk önce birer yüksek öğrenim kurumu olup diğer yönleri ile de araştırma kurumlarıdır. Anayasanın 120. maddesi üniversitelerin ancak devlet eliyle ve kanunla kurulabileceğini öngörmüş olduğuna göre, üniversitenin ereklerini güden ve görevlerini yerine getiren kuruluşların başka adlar altında kurulmasını kabul etmek, Anayasanın 120. maddesiyle konulan devlet eliyle ve yasayla kurulma ilkesinin gerek öğretide, gerekse bu maddenin Kurucu Meclisteki görüşülmesi sırasında belirtilen amacına aykırı düşer; oysa 625 sayılı Yasa üniversite öğretimi niteliğinde öğretim yapan özel yüksek okulların açılmasını öngörmüştür.

 2- Anayasanın 21. maddesinin 3. fıkrasında özel okulların bağlı olduğu esasların Devlet okulları ile erişilmek istenilen düzeye uygun olarak yasa ile düzenlenmesi öngörülmüştür. Bu kural, ancak Devlet okullarındaki öğretimle sağlanmak istenen düzeyin gerekli kıldığı koşulları gerçekleştiren özel öğretim kurumlarına izin verilebileceğini bildirir; oysa 625 sayılı Yasa, Anayasanın buyurduğu bu durumu sağlıyacak titizliği göstermiş değildir. Bundan başka sözü edilen Yasa özel öğretim kurumlarının kazanç amacı güden kuruluşlar olmasında herhangi bir sakınca dahi görmemiştir.

 3- Anayasanın 21. maddesi, özel öğretim kurumlarını ancak kamu yararına aykırı düşmedikleri ölçüde serbest bırakmak ve bu kurumlara yalnızca bu sınır içinde izin vermek olanağını tanımış iken, gerekçesinde de açıkça bildirildiği üzere, 625 sayılı Yasa bu kurumların açılmasına özendirme ereğini gütmektedir. Bu durum, Anayasanın 10. maddesindeki (sosyal adalet ilkesine aykırı engellerin Devletçe kaldırılacağı) kuralına aykırı bulunmakta, ancak daha iyi mali olanaklara sahip kişilere yüksek öğrenim yollarını açmakta ve onlara ayrıcalıklar sağlamaktadır; oysa Anayasanın 50. maddesi (halkın öğrenim ve eğitim ihtiyaçlarını sağlamak Devletin başta gelen ödevlerindendir) demekle eğitim ve öğretim işinin kazanç ereği güden kuruluşlara bırakılamayacağını belirlemiştir.

 b) Davacı vekilince Danıştaya karşı ileri sürülen aykırılık gerekçeleri şu nedenlerle Danıştayca ciddi görülmüştür:

 1- Üniversite ve yüksek okul arasında belli ölçülere dayanılarak bir ayırım yapılamamaktadır. Nitekim bu durum Temsilciler Meclisindeki görüşmelerde söz alanların her iki kurumu birmiş gibi düşünmüş olmalarıyla da belirmektedir. Anayasanın 120. maddesinin görüşülmesi sırasında yüksek öğretim deyimi, aynı zamanda üniversitesi öğretimi anlamında kabul edilmiş, öneriler buna göre verilmiş, tartışmalarda dahi bu iki deyim, eş anlamda kabul edilmiştir. Görüşmeler sonunda özel teşebbüsün “yüksek okul ve fakülte” veya “özel üniversite” açabilmesi görüşü, Temsilciler Meclisinin çoğunluğunca benimsenmiş değildir.

 2- Anayasanın 10. maddesinde devletin iktisadi ve sosyal bütün engelleri kaldıracağı, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli koşulları hazırlayacağı, 12. maddesinde hiçbir kişiye, aileye veya topluluğa ayrıcalık tanınmayacağı belirtilmiş, 21. maddesinde de herkesin bilim ve sanatı serbestçe öğrenme ve öğretme, açıklama, yayma ve bu alanlarda her türlü araştırma hakkına sahip bulunduğu, eğitim ve öğretimin devletin gözetimi ve denetimi altında serbest olduğu, özel okulların bağlı bulunduğu esasların, devlet okulları ile erişilmek istenen düzeye uygun olarak yasalarla düzenleneceği, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına aykırı eğitim ve öğretim yerleri açılamayacağı kuralı benimsenmiştir. Yine Anayasanın 50. maddesinde halkın öğrenim ve eğitim ihtiyaçlarını sağlamanın devletin başta gelen ödevlerinden olduğu kuralı yer almakta ve bu maddenin gerekçesinde de her alanda eğitimi sağlamanın tıpkı milli savunma, adalet ve kolluk işleri gibi devletin yerine getirmesi zorunlu en önemli görevlerinden olduğu yazılı bulunmaktadır. Bu nedenlerle kişilerin yalnızca ticari erekle kamu hizmeti alanına girmesi Anayasamızca hiçbir biçimde kabul edilmiş değildir.

3- Bilim özgürlüğünün gereği olarak Anayasanın 21. maddesinde özel okullardan söz edilmekle birlikte maddede gerekli sınırlamalar öngörülmüş, bir yandan eğitim ve öğretim Devletin gözetim ve denetim altına alınırken öbür yandan bu okulların gerçekleştirecekleri düzey de belirlenmiştir. Ancak Anayasanın üniversitelere ilişkin 120. maddesi, 21. maddesindeki kuralın bir istisnasıdır. 21. maddede özel okullar açılacağından söz edilmesi, hiçbir zaman üniversitelerle aynı doğrultuda ve aynı görevleri yapacak olan özel yüksek okulların Anayasaca kabul olunduğu anlamına gelmez. Belki denebilir ki Anayasanın bu maddesinde, orta öğretimin üzerinde öğretim veren ve fakat üniversitelerin uğraştıkları alan dışında kalan konularla uğraşan kuruluşlardan söz edilmiştir; bunun tersi kabul edilirse Anayasanın 120. maddesinin konuluş nedeni artık açıklanamaz. Anayasa koyucuya göre üniversitelerin görevlerini yerine getirecek kuruluşlar başka adlar altında ya da özel biçimde kurulamayacaktır. Bu yön, Anayasanın 120. maddesinde “Üniversiteler, ancak devlet eliyle ve kanunla kurulur” biçiminde anlatılmıştır. Demek ki üniversitelerin öğretim alanı dışında kalan öğretim özel okullarda yapılabilecek, üniversitedeki fakültelerde ve buna bağlı kuruluşlarda yapılan öğretime eş bir öğretim özel okullarda yapılamayacaktır. Gerçekten üniversite doğrultusunda görev yapan ve öğrencilere üniversitelerin verdikleri diplomaların sağladığı hak ve yetkileri sağlayan diplomalar veren özel yüksek okulların kurulabilmesi, Anayasanın 120. maddesini anlamsız duruma sokar.

Üniversitelerin kuruluş bakımından gelişmeleri, çalışmaları ve araştırmaları, yalnızca bilim ve yönetim özerkliğine sahip olmasına bağlıdır; oysa vereceği öğretimle üniversiteler doğrultusunda bir görev yapmak isteyen özel yüksek okullar, gerek bilim gerekse yönetim bakımlarından Milli Eğitim Bakanlığının denetim ve gözetimi altındadırlar. Gerçekten özel yüksek okulların yönetmelikleri ve öğretim programı Milli Eğitim Bakanlınca onanır. Diplomaya esas olan derslerin sınavlarını Milli Eğitim Bakanlığı yaptırır, özel okul Milli Eğitim Bakanlığına karşı sorumlu bir müdürce yönetilir, yönetici ve öğretmenlerin göreve alınmaları Milli Eğitim Bakanlığının iznine bağlıdır. Özel okulda izlenecek ders kitaplarının ve kullanılacak öğretim araçlarının seçilmesinde Bakanlığın izni alınır. Bu okullardaki eğitim, öğretim ve yönetim, Bakanlığın teftiş ve denetimi altındadır. Müdüre ve öğretmenlere Bakanlık işten el çektirebilir. Disiplin cezasını da Bakanlık disiplin kurulu verir. (625 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu, madde 2,10,13,22,23,29,43,46,47 ve 48). Zamana ve olanaklara göre değişebilecek nitelikte bulunan Milli Eğitim Bakanlığı eğitim politikasına kesinlikle bağlı özel yüksek okulların, yönetim ve bilim özerkliği içinde kişiliğini ortaya koyan, bilim alanında ancak yurt gerçeklerinin ve yan tutmayan bilimsel ölçülerin gereklerine göre sürekli bir gelişme gösteren üniversitelerle aynı doğrultuda görevleri olabileceğini kabul etmek, Anayasa koyucunun Anayasanın 120. maddesindeki kuralları koyarken güttüğü erekle bağdaştırılamaz.

C-İptali istenilen kuralların savunulması için ileri sürülen görüşler :

 Bu görüşler Milli Eğitim Bakanlığının Danıştaydaki davada verdiği karşılık yazısı ile Bakanlık temsilcisinin mahkememizdeki sözlü açıklamalarında ve mahkememize vermiş olduğu yazıda bildirilmiştir. Bunlar şöylece özetlenebilir:

1- Anayasanın 21. maddesince özel okulların bağlı oldukları esasların Devlet okullariyle erişilmek istenilen düzeye uygun olarak yasa ile düzenlenmesi ilkesi benimsenmiştir. Bu maddede Anayasa koyucu herhangi bir sınırlandırmaya gitmeden salt olarak özel okullardan söz etmektedir. Bundan başka Devlet okulları yalnızca ilk ve orta dereceli okullar değildir; yüksek dereceli Devlet okulları da vardır; olabilir. Demek ki Anayasa özel yüksek okulların açılmasını da öngörmüş bulunmaktadır. Buna göre 625 sayılı Yasada özel yüksek okullara değgin kurallar bulunması Anayasanın az önce anılan ilkesinin zorunlu bir sonucudur.

2- 625 sayılı Yasada özel yüksek okulların açılışında, sınavlarının yapılmasında, ders programlarının saptanmasında Anayasanın öngördüğü düzey denkliğini sağlayacak kurallar konulmuş ve böylece Anayasanın düzey denkliğine ilişkin buyruğu yeterince yerine getirilmiştir. Sözü edilen Yasanın sınavlara ilişkin 13. maddesinde sınavların üniversite ya da Devlet yüksek okullarında görevli iki profesör ve özel yüksek okulda ders veren kimsenin katılacakları bir komisyonca yapılması öngörülerek Devlet yüksek okullarındaki ve üniversitelerdeki sınavların bağlı olduğundan daha sıkı bir düzen kurulmuş bulunmaktadır. Gerçekten üniversitelerle Devlet yüksek okullarında sınavlar tek bir öğretim üyesince yapılmakta iken, özel yüksek okullarda çoğunluğu Devlet okullarında görevli bulunan üç öğretim üyeli bir kurulca yapılmaktadır.

3- Üniversite ve yüksek okulun birbirlerinden başka kuruluşlar olması ve Anayasanın 120. maddesinin yalnızca üniversiteleri kapsamına almış bulunması dolayısiyle yüksek okulları kapsamı dışında bıraktığı düşünülürse üniversiteler özgü olan özel kurulların yüksek okulları da içine aldığı düşüncesine artık yer verilemez. Nitekim batı uygarlığına bağlı ülkelerde gerek üniversiteler ve gerekse yüksek okullar birbirlerinden ayrı varlıklar olarak kabul edilmektedir.

4- Sosyal gelişmeler birçok alanlarda insan yetiştirmeyi zorunlu kılmaktadır. Üniversitelere belli alanlar için belli sayıda insan yetiştirme görevi yükletilemeyeceğinden gereken alanlara yeterli sayıda insan yetiştirme işi yeniden kurulan ya da durumları değiştirilerek geliştirilen yüksek okul, ya da akademilere gördürülebilmektedir. Bütün bu işlerin üniversitelere gördürülebileceğini ileri sürmek Anayasanın 120. maddesinin öngördüğü yapıda bulunması zorunlu olan üniversitelerin nitelikleriyle dahi bağdaştırılamaz.

Ç-Dayanılan Anayasa kuralları :

 Madde 10- Herkes, kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez, temel hak ve hürriyetlere sahiptir.

 Devlet kişinin temel hak ve hürriyetlerini, fert huzuru, sosyal adalet ve hukuk devleti ilkeleriyle bağdaşamayacak surette sınırlayan siyasi, iktisadi ve sosyal bütün engelleri kaldırır; insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlar.

Madde 11- Temel hak ve hürriyetler, Anayasanın sözüne ve ruhuna uygun olarak ancak kanunla sınırlanabilir.

Kanun, kamu yararı, genel ahlâk, kamu düzeni, sosyal adalet ve milli güvenlik gibi sebeplerle de olsa bir hakkın ve hürriyetin özüne dokunamaz.

Madde 12- Herkes dil, ırk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din ve mezhep ayırımı gözetilmeksizin, kanun önünde eşittir.

Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.

Madde 21- Herkes, bilim ve sanatı serbestçe öğrenme ve öğretme, açıklama, yayma ve bu alanlarda her türlü araştırma hakkına sahiptir.

Eğitim ve öğretim, Devletin gözetim ve denetimi altında serbesttir.

Özel okulların bağlı olduğu esaslar, Devlet okulları ile erişilmek istenen seviyeye uygun olarak kanunla düzenlenir.

Çağdaş bilim ve eğitim esaslarına aykırı eğitim ve öğretim yerleri açılamaz.

Madde 36- Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir.

Bu haklar, ancak kamu yararı amaciyle, kanunla sınırlanabilir.

Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.

Madde 40- Herkes, dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetlerine sahiptir. Özel teşebbüsler kurmak serbesttir.

Kanun, bu hürriyetleri, ancak kamu yararı amaciyle sınırlayabilir.

Devlet, özel teşebbüslerin milli iktisadın gereklerine ve sosyal amaçlara uygun yürümesini, güvenlik ve kararlılık içinde çalışmasını sağlayacak tedbirleri alır.

Madde 50- Halkın öğrenim ve eğitim ihtiyaçlarını sağlama Devletin başta gelen ödevlerindendir.

İlk öğrenim, kız ve erkek bütün vatandaşlar için mecburidir ve Devlet okullarında parasızdır.

Devlet, maddi imkanlardan yoksun başarılı öğrencilerin, en yüksek öğrenim derecelerine kadar çıkmalarını sağlamak amaciyle burslar ve başka yollarla gerekli yardımları yapar.

Devlet, durumları sebebiyle özel eğitime ihtiyacı olanları, topluma yararlı kılacak tedbirleri alır.

Devlet, tarih ve kültür değeri olan eser ve anıtların korunmasını sağlar.

Madde 120- Üniversiteler, ancak devlet eliyle ve kanunla kurulur. Üniversiteler bilimsel ve idari özerkliğe sahip kamu tüzel kişileridir.

Üniversiteler, kendileri tarafından seçilen yetkili öğretim üyelerinden kurulu organları eliyle yönetilir ve denetlenir; özel kanuna göre kurulmuş Devlet üniversiteleri hakkındaki hükümler saklıdır.

Üniversite organları, öğretim üyeleri ve yardımcıları, üniversite dışındaki makamlarca, her ne suretle olursa olsun, görevlerinden uzaklaştırılamazlar.

Üniversite öğretim üyeleri ve yardımcıları serbestçe araştırma ve yayında bulunabilirler.

Üniversitelerin kuruluş ve işleyişleri, organları ve bunların seçimleri, görev ve yetkileri, öğretim ve araştırma görevlerinin üniversite organlarınca denetlenmesi, bu esaslara göre kanunla düzenlenir.

Siyasi partilere üye olma yasağı, üniversite öğretim üyeleri ve yardımcıları hakkında uygulanmaz. Ancak, bunlar partilerin genel merkezleri dışında yönetim görevi alamazlar.

D-İptali istenen Yasa kuralları :

8.6.1965 günlü, 625 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu: (Düstur, 5. Tertip, 4. Cilt, 3.Kitap, S.2847 ve sonrası.)

Madde 1- Özel öğretim kurumları; Türkiye Cumhuriyeti uyruklu gerçek kişiler, özel hukuk tüzel kişileri veya özel hukuk hükümlerine göre idare edilen tüzel kişiler tarafından açılan her derecedeki okullar, haberleşme ile öğretim yapan yerler, çeşitli kurslar, dershaneler, biçki-dikiş yurtları ve benzeri kurumlar ile yabancılar tarafından açılmış bulunan öğretim kurumlarıdır.

Madde 13- Yüksek dereceli özel okullarda diplomaya esas olan teorik ve pratik derslerin imtihanları Milli Eğitim Bakanlığınca yaptırılır.

İmtihan kurulları birisi dersin öğretmeni olmak üzere ilgili özel okulda görevi bulunmayan ve o dersin üniversitedeki öğretim üyeleri veya yine o dersin resmi yüksek okuldaki öğretmenleri arasından seçilecek 2 üye ile birlikte 3 üyeden kurulur ve imtihanlar üniversitenin veya resmi yüksek okulun usulüne göre yapılır.

İmtihan kurullarına katılacak üniversite veya bilimsel özerkliğe sahip yüksek okul öğretim üyeleri, Milli Eğitim Bakanının istemesi üzerine ilgili fakülte veya yüksek okullarca, usulüne göre seçilir.

İmtihan kurulu üyelerinden okulun mensubu olmıyanlara verilecek ücret Milli Eğitim Bakanlığınca tesbit olunur ve ilgili özel öğretim kurumunca ödenir.

İmtihanların hangi derslerden olduğu ne zaman ve ne şekilde yapılacağı her özel yüksek öğretim kurumunun yönetmeliğinde gösterilir.

İmtihan hakları ve askerlik durumları bakımından özel yüksek okul öğrencilerine, resmi yüksek okul öğrencileri gibi işlem yapılır.

E-İlk inceleme :

 Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün 15. maddesi gereğince yapılan ve Başkan Vekili Lütfi Ömerbaş, Üye Feyzullah Uslu, A.Şeref Hocaoğlu, Fazlı Öztan, Celâlettin Kuralmen, Hakkı Ketenoğlu, Fazıl Ulucak,Sait Koçak, Avni Givda, Muhittin Taylan, İhsan Ecemiş, Recai Seçkin, Ahmet Akar, Halit Zarbun ve Muhittin Gürün’ün katıldığı 19.6.1969 günlü toplantıda dosyada eksiklik bulunmadığına ve işin esasının incelenmesine üyelerden Şeref Hocaoğlu, Celâlettin Kuralmen ve Muhittin Gürün’ün itiraz konusu kanunun dâvada uygulanacak hüküm olup olmadığının belli olması, yani Danıştayın itirazda bulunmaya yetkili olduğunun anlaşılabilmesi için dâvada süre aşımı bulunup bulunmadığı konusunda Dava Daireleri Kurulunun karar vermiş olması gerektiğinden, bu eksik tamamlanmadan önce esasın incelenmesine geçilemeyeceği yolundaki karşıoylariyle ve oyçokluğuyle karar verilmiştir.

Mahkemelerden gelen işlerde, mahkemece Anayasaya aykırılığının incelenmesi istenen yasa kuralının dâvada uygulanacak kural olup olmadığını, Anayasa Mahkemesinin inceleme görevi vardır; çünkü Anayasanın 151. maddesi bir dâvaya bakmakta olan mahkemenin o dâvada uygulanacak bir yasanın hükümlerini Anayasaya aykırı görmesi veya taraflardan birisinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varması durumlarında aykırılık yönünün incelenmesini Anayasa Mahkemesinden isteyebileceğini bildirmektedir. Ancak bu inceleme dâvada uygulama yeri bulunmıyan bir kuralın Anayasa Mahkemesine getirilmesini önleme ereğine dayanmaktadır; yoksa Anayasa Mahkemesinin, kendisine iş gönderen mahkemelerin kararlarını denetlemekle görevli bir mahkeme olduğu anlamına gelmemektedir. Danıştayda açılan davada mahkememizce incelenmesi istenen yasa kurullarının uygulama yeri bulunduğu, dâvanın bu yasaya dayanan bir dâva olmasından açıkça anlaşılmaktadır. Buna göre Danıştayın dâvada uygulanmıyacak olan bir yasa kuralının incelenmesini istediği kabul olunamaz. Danıştaydan dâvada hak düşüren sürenin geçmiş olup olmadığını karara bağlanmasını istemek, Anayasanın 151. maddesiyle Mahkememize yükletilen görevin sınırlarını aşmak ve Danıştay kararının hukuka uygunluğunu denetlemek olur.

F-Sözlü açıklama konusuna ilişkin karar :

Başkanlık boş ve Başkan Vekilinin mazereti bulunması dolayısiyle 44 sayılı Kanunun 37. maddesi uyarınca Feyzullah Uslu’nun belli oturumu yönetmek üzere oybirliğiyle Başkan seçildiği ve Üye Salim Başol, A.Şeref Hocaoğlu, Fazlı Öztan, Celâlettin Kuralmen, Hakkı Ketenoğlu, Sait Koçak, Avni Givda, Şahap Arıç, İhsan Ecemiş, Recai Seçkin, Ahmet Akar, Halit Zarbun, Mustafa Karaoğlu ve Muhittin Gürün’ün katıldığı 18.12.1969 günlü toplantıda:

İlgililerin sözlü açıklamalarının dinlenmelerine yer olmadığına Feyzullah Uslu, Celâlettin Kuralmen, Hakkı Ketenoğlu, Halit Zarbun ve Muhittin Gürün’ün karşıoylariyle ve oyçokluğu ile; işin yakın ilişkisi dolayısiyle 1969/31 esas sayılı dosyanın görüşüleceği günde incelenmesine oybirliği ile karar verilmiştir.

G-Esas İncelenmesi:

Esasa ilişkin rapor ile 1969/31 sayılı dosya üzerinde verilmiş bulunan 12.1.1971 günlü, 1971/3 sayılı karar incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:

1969/31 esas sayılı, 1971/3 karar sayılı, 12.1.1971 günlü Anayasa Mahkemesi kararı ile 625 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanununun 1. maddesinin özel yüksek okullar yönünden, 13. maddesinin ise tümünün iptallerine karar verilmiş olması karşısında iptal edilen bu kuralların iptaline yönelen şimdiki davanın incelenip karara bağlanmasına artık yer kalmamıştır.

SONUÇ :

1- 8.6.1965 günlü, 625 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunun 1. maddesinin (Özel Yüksek Okullar yönünden),

2- Aynı kanunun 13. maddesinin,

3- Aynı kanunun 8. maddesinin ikinci, üçüncü ve dördüncü fıkralarının ve 48. maddesinin yüksek öğrenim veren özel okullara ilişkin hükmünün iptaline 12.1.1971 gününde 1969/31 Esas ve 1971/3 Karar sayısı ile karar verilmiş olduğundan aynı hükümleri kapsayan 1969/40 sayılı iş dolayisiyle ayrıca karar verilmesine yer olmadığına 12.1.1971 gününde oybirliğiyle karar verildi.

 

Başkan

Hakkı KETENOĞLU

Üye

Celalettin KURALMEN

Üye

Fazıl ULUOCAK

 

 

Üye

Sait KOÇAK

Üye

Avni GİVDA

Üye

Nuri ÜLGENALP

   

 

Üye

Muhittin TAYLAN

Üye

Şahap ARIÇ

Üye

İhsan ECEMİŞ

  

 

Üye

Recai SEÇKİN

Üye

Ahmet AKAR

Üye

Halit ZARBUN

  

 

Üye

Kâni VRANA

Üye

Muhittin GÜRÜN

Karşı oy eklidir.

Üye

Şevket MÜFTÜGİL

 

KARŞIOY YAZISI

 Danıştayda açılan davanın konusu, Ege Özel Mimarlık ve Mühendislik yüksek okulunun Mimarlık bölümünü 1967 yılında bitirenlere diploma verilmesi işleminin iptali isteminden ibarettir.

24.12.1964 günlü ve 521 sayılı Danıştay Kanununun 67. maddesine göre Danıştaya dava açma süresi, sözügeçen maddede belirtilen tarihlerden başlıyarak 90 gün sonra sona ermektedir. Dosyadaki belgelere göre bu davanın 10 Mayıs 1968 günlü dilekçe ile açıldığı anlaşılmaktadır. Dosyada, davanın Danıştayca süre bakımından incelenerek gerekli kararın verildiğini gösteren bir bilgi ve belge mevcut değildir.

Anayasanın 151. ve Anayasa Mahkemesi Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkındaki 44 sayılı Kanunun 27. maddeleri hükümlerine göre, bir davaya bakmakta olan mahkemenin, o dava sebebiyle uygulayacağı kanun hükmünü re’sen Anayasaya aykırı görmesi veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varması halinde Anayasa Mahkemesine itirazda bulunması mümkündür.

Bir kanun hükmünün açılan bir davada uygulanacak hüküm olup olmadığının anlaşılabilmesinin ilk şartı ise, davanın kanuni süresi içinde açılmış olup olmadığının, Danıştay Kanunun 74. ve 75. maddeleri gereğince ilgili Daire veya kurullarca işin başlangıcında saptanmış olmasıdır. Çünkü, davanın, süresi içinde açılmamış bulunması halinde reddi zorunlu olduğundan, o davada işin esasına ilişkin olan kanunun uygulanması da söz konusu edilemez. Bu açıklamadan anlaşılacağı üzere, sözügeçen idari davada 625 sayılı kanunun uygulanıp uygulanmayacağının anlaşılabilmesi için, süre bakımından davaya devam edilip edilemeyeceğinin Danıştayca kararlaştırılması zorunludur.

Anayasanın 151. ve 44 sayılı kanunun 27. maddeleri gereğince yapılan Anayasaya aykırılık itirazlarında, Anayasa Mahkemesinin ilk önce saptayacağı konulardan birisi, Anayasaya aykırılığı ileri sürülen kanunun o davada uygulanacak hüküm niteliğinde olup olmadığıdır.

Buna göre Danıştayın bu dosyadaki itirazının incelenebilmesi için en önce söz konusu 625 sayılı kanunun bu davada Danıştayca uygulanacak hüküm olup olmadığının saptanması, bunun için de Danıştayın süre bakından konuyu inceleyerek davanın esasına geçilip geçilmeyeceği hakkındaki görüşünün belli edilmesi zorunlu olup bu konu çözüme bağlanmadıkça Mahkememizce esasın incelenmesine geçilmesi mümkün değildir.

Bu olanağın sağlanması için Dosyanın Danıştaya gönderilerek süre bakımından olan kararının öğrenilmesi gereklidir.

Bu sebeplerle yukarıki kararın konuya ilişkin bölümüne karşıyız.

 

Üye

 A.Şeref HOCAOĞLU

Üye

Muhittin GÜRÜN

 

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Dönemi 1961
Karar No 1971/4
Esas No 1969/40
İlk İnceleme Tarihi 19/06/1969
Karar Tarihi 12/01/1971
Künye (AYM, E.1969/40, K.1971/4, 12/01/1971, § …)    
Dosya Sonucu (Karar Türü) Esas - Diğer
Başvuru Türü İtiraz
Başvuran (Genel) - Başvuran (Özel) Danıştay - Dava Daireleri Kurulu
Üyeler Hakkı KETENOĞLU
Celalettin KURALMEN
Fazıl ULUOCAK
Sait KOÇAK
Avni GİVDA
Ahmet Nuri ÜLGENALP
Muhittin TAYLAN
Şahap ARIÇ
İhsan ECEMİŞ
Recaî SEÇKİN
Ahmet AKAR
Halit ZARBUN
Kâni VRANA
Muhittin GÜRÜN
Şevket MÜFTÜGİL
A. Şeref HOCAOĞLU

II. İNCELEME SONUÇLARI


625 Özel Öğretim Kurumları Kanunu 1 Esas - Karar Verilmesine/İncelenmesine Yer Olmadığı Normun yürürlükten kaldırılmış / kaldırılacak olması 1961/151 yok
13 Esas - Karar Verilmesine/İncelenmesine Yer Olmadığı Normun yürürlükten kaldırılmış / kaldırılacak olması 1961/151 yok
8/2 Esas - Karar Verilmesine/İncelenmesine Yer Olmadığı Normun yürürlükten kaldırılmış / kaldırılacak olması yok yok
8/3 Esas - Karar Verilmesine/İncelenmesine Yer Olmadığı Normun yürürlükten kaldırılmış / kaldırılacak olması yok yok
8/4 Esas - Karar Verilmesine/İncelenmesine Yer Olmadığı Normun yürürlükten kaldırılmış / kaldırılacak olması yok yok
48 Esas - Karar Verilmesine/İncelenmesine Yer Olmadığı Normun yürürlükten kaldırılmış / kaldırılacak olması yok yok

T.C. Anayasa Mahkemesi