ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı:1968/24
Karar Sayısı:1969/4
Karar günü:7/1/1969
Resmi Gazete tarih/sayı:21.2.1969/13133
Davacı
: Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi
Dâvanın
konusu : 29/2/1968 günlü ve 1029 sayılı 1968 yılı Bütçe Kanununun; 657 sayılı
Devlet Memurları Kanununun 237. maddesi ile 238. maddesinin dördüncü
fıkrasındaki (Kanunun diğer maddeleri, kanunun yürürlüğe girdiği tarihi
izli-yen malî yıl başından itibaren yürürlüğe girer) hükmünün Genel Kadro
Kanununun yürürlüğe gireceği tarihe kadar uygulanmıyacağına ilişkin bulunan 35.
maddesinin, Anayasa'nın 126. maddesinin son fıkrasına aykırılığı ileri
sürülerek iptali istenilmektedir.
I-
İlk inceleme :
Anayasa
Mahkemesi İçtüzüğünün 15. maddesi uyarınca 6/6/1968 gününde yapılan ilk
inceleme toplantısında Türkiye Büyük Millet Meclisinde temsilcisi bulunan
siyasi partilerin Anayasa Mahkemesinde iptal dâvası açmaları 44 sayılı kanunun
25. maddesinin l sayılı bendi gereğince tüzüklerine göre en yüksek merkez
organlarının en az üye tam sayısının salt çoğunluğuyla karar vermelerine bağlı
olup dosyada aslı veya onanlı örneği bulunmayan bu kararın 2 ay içinde
mahkememize gönderilmesi için davacıya tebligat yapılmasına oy birliği ile
karar verilmiştir.
İstenilen
belgenin gönderilmesi üzerine 2/7/1968 gününde yapılan mahkeme toplantısında da
eksiğin süresinde tamamlandığı ve dosyada başkaca eksiklik bulunmadığı
anlaşıldığından esasın incelenmesine oy birliği ile karar verilmiştir.
II-
Metinler :
A-
İptali istenen kanun hükmü : 29/2/1968 günlü ve 1209 sayılı 1968 yılı Bütçe
Kanununun 35. maddesi şöyledir :
"Madde
35- Genel Kadro Kanunu yürürlüğe girinceye kadar, 657 sayılı Kanunun 237.
maddesi ile 238 inci maddesinin 4 üncü fıkrasındaki (Kanunun diğer maddeleri
kanunun yürürlüğe girdiği tarihi izliyen malî yıl başından itibaren yürürlüğe
girer) hükmü, uygulanmaz."
B-
İptal isteminin dayandırıldığı Anayasa hükmü :
Davacının,
dâvasına, sadece son cümlesini dayanak yaptığı Anayasa'nın 126. maddesinin tümü
şöyledir :
"Madde
126- Devletin ve kamu iktisadi teşebbüsleri dışındaki kamu tüzel kişilerinin
harcamaları yıllık bütçelerle yapılır.
Kanun,
kalkınma plânları ile ilgili yatırımlar veya bir yıldan fazla sürecek iş ve
hizmetler için özel süre ve usuller koyabilir.
Genel
ve katma bütçelerin nasıl yapılacağı ve uygulanacağı kanunla gösterilir. Bütçe
Kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamaz."
C-
Konu ile ilgili diğer Anayasa hükümleri :
"Madde
64- Kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak Devletin bütçe ve kesin hesap kanun
tasarılarını görüşmek ve kabul etmek, para basılmasına, genel ve özel af
ilânına, mahkemelerce verilip kesinleşen ölüm cezalarının yerine getirilmesine
karar vermek, Türkiye Büyük Millet Meclisinin yetkilerindendir."
"Madde
92- Kanun tasarı ve teklifleri önce Millet Meclisinde görüşülür.
Millet
Meclisinde kabul, değiştirilerek kabul veya reddedilen tasarı ve teklifler
Cumhuriyet Senatosuna gönderilir.
Millet
Meclisinde kabul edilen metin, Cumhuriyet Senatosunca değişiklik yapılmadan
kabul edilirse, bu metin kanunlaşır.
Cumhuriyet
Senatosu, kendisine gelen metni değiştirerek kabul ederse Millet Meclisinin bu
değişikliği benimsemesi halinde metin kanunlaşır.
Millet
Meclisi, Cumhuriyet Senatosundan gelen metni benimsemezse, her iki Meclisin
ilgili komisyonlarından seçilecek eşit sayıda üyelerden bir karma komisyon
kurulur. Bu komisyonun hazırladığı metin Millet Meclisine sunulur. Millet
Meclisi, karma komisyonca veya Cumhuriyet Senatosunca veya daha önce kendisince
hazırlanmış olan metinlerden birini, olduğu gibi kabul etmek zorundadır.
Cumhuriyet Senatosunda üye tamsayısının salt çoğunluğu ile kabul edilmiş olan
madde değişikliklerinde, Millet Meclisinin kendi ilk metnini benimsemesi için
üye, tamsayısının salt çoğunluğunun oyu gereklidir. Bu halde açık oya
başvurulur.
Millet
Meclisinin reddettiği bir tasarı veya teklif, Cumhuriyet Senatosunca da
reddedilirse düşer.
Millet
Meclisinin reddettiği bir tasarı veya teklif, Cumhuriyet Senatosunca olduğu
gibi veya değiştirilerek kabul edilirse, Millet Meclisi, Cumhuriyet Senatosunun
kabul ettiği metni yeniden görüşür. Cumhuriyet Senatosunun metni Millet
Meclisince benimsenirse kanunlaşır; reddedilirse, tasarı veya teklif düşer,
Cumhuriyet Senatosundan gelen metin Millet Meclisince değiştirilerek kabul
edilirse, 5 inci fıkra hükümleri uygulanır.
Cumhuriyet
Senatosunca üye tamsayısının salt çoğunluğu ile tümü reddedilen bir metnin
Millet Meclisi tarafından kabulü İçirt üye tamsayısının salt çoğunluğunun oyu
lazımdır. Bu halde açık oya başvurulur.
Cumhuriyet
Senatosunca üye tamsayısının üçte iki çoğunluğu ile tümü reddedilen bir metnin
kanunlaşabilmesi, Millet Meclisi tarafından üye tamsayısının üçte iki çoğunluğu
ile kabul edilmesine bağlıdır. Bu halde açık oya başvurulur.
Cumhuriyet
Senatosu, kendisine gönderilen bir metni, Millet Meclisi komisyonlarında ve
genel kurulundaki görüşme süresini aşmıyan bir süre içinde karara bağlar, bu
süre üç ayı geçemez ve ivedilik hallerinde onbeş günden, ivedi olmıyan hallerde
bir aydan kısa olamaz. Bu süreler içinde karara bağlanmıyan metinler,
Cumhuriyet Senatosunca, Millet Meclisinden gelen şekliyle kabul edilmiş
sayılır. Bu fıkrada belirtilen süreler Meclislerin tatili devamınca işlemez.
Yasama
Meclislerinin ve mahalli idarelerin seçimleri ve siyasi partilerle İlgili tasan
ve tekliflerin kabul veya reddinde yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanır.
Ancak, karma komisyon kurulmasını gerektiren hallerde. Karma Komisyonun raporu,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin birleşik toplantısında görüşülür ve karara
bağlanır; Türkiye Büyük Millet Meclisinin birleşik toplantısında Millet
Meclisinin ilk metninin kabulü için üye tamsayısının salt çoğunluğunun oyu
lâzımdır. 8 inci ve 9 uncu fıkralar hükümleri saklıdır."
"Madde
94- Genel ve Katma Bütçe tasarıları ile millî bütçe tahminlerini gösteren
rapor, malî yılbaşından en az üç ay önce Bakanlar Kurulu tarafından, Türkiye
Büyük Millet Meclisine sunulur.
Bu
tasanlar ve rapor, otuzbeş milletvekiliyle onbeş Cumhuriyet Senatosu üyesinden
kurulu bir karma komisyona verilir. Bu komisyonun kuruluşunda, iktidar grubuna
veya gruplarına en az otuz üye verilmek şartiyle, siyasi parti gruplarının ve
bağımsızların oranlarına göre temsili gözönünde tutulur.
Karma
Komisyonun en çok sekiz hafta içinde kabul edeceği metin, önce Cumhuriyet
Senatosunda görüşülür ve en geç on gün içinde karara bağlanır.
Cumhuriyet
Senatosunca kabul edilen metin, en geç bir hafta içinde yeniden görüşülmek
üzere, karma komisyona yerilir. Karma Komisyonun kabul ettiği son netin Millet
Meclisinde görüşülür ve malî yılbaşına kadar karara bağlanır.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi üyeleri, Meclislerinin genel kurullarında, Bakanlık ve
daire bütçeleriyle katma bütçeler hakkındaki düşüncelerini, her bütçenin tümü
üzerindeki görüşmeler sırasında açıklarlar; bölümler ve değişiklik önergeleri,
üzerinde ayrıca görüşme yapılmaksızın okunur ve oya konur.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Üyeleri, Bütçe Kanunu tasarılarının genel kurullarında
görüşülmesi sırasında gider artırıcı veya belli gelirleri azaltıcı teklifler yapamazlar."
III-
Davacının gerekçesi :
(Dilekçenin,
Anayasa'ya aykırılık iddiasını açıklayan kısımları aynen alınmıştır)
....
Kanun koyucu ... 657 sayılı Kanunun 237. ve 238. maddelerini erteleme yo-!una
gitmekle, yeni kanunun yürürlüğe girmesini engellemekte ve eski sayılı kanunu
dolaylı olarak yeniden yürürlükte bırakmaktadırlar. Üstelik kanun koyucu bu
ertelemeyi bütçe gibi hukukî mahiyetteki hukuk bilimi alanında tartışmalı olan
bir tasarrufla yapmaktadır.
Gerçekten
bütçe, 1927 tarihli ve 1050 sayılı Muhasebei Umumiye Kanununun 6. maddesinde
"Bütçe, Devlet dairelerinin ve müesseselerinin senelik gelir ve
masraflarına ait tahminleri gösteren ve bunların tatbik ve icrasına izin veren
bir kanundur." Anayasa'nın 126. maddesine göre ise, bütçe Devletin ve kamu
iktisadi teşekkülleri dışındaki kamu tüzel kişilerinin yıllık harcamalarının
yapılmasını sağlayan bir kanundur. Ancak bütçenin maddi bakımdan değil, fakat
uzvi ve şekli bakımdan bir kanun olduğu ileri sürülür. Nitekim bütçe kural
olarak yasama meclislerince incelenir ve onaylanır ve genellikle kanunların
tabi tutulduğu şekil ve usullere göre yapılır. Fakat bütçe maddi anlamda bir
kanun gibi genel objektif hükümleri ihtiva etmemektedir. Bu bakımdan, bütçenin
bir kaide koyma işlemi olmayıp bir şart işlemi olduğu hususu aşikârdır. Daha
doğrusu "Tasarruftur." Meclisin bütçeyi, yani bu tahminleri kabul
ederek verdiği karar bir yandan tahmin edilen gelirlerin tahsilini, öte yandan
giderlerin sarfı hususunda Hükümete verilen müsaadeyi tazammun etmektedir.
Bundan başka Anayasa'nın 126. maddesinin son fıkrasında "Bütçe Kanununda
bütçe ile ilgili hükümler dışında hiç bir hüküm konulamaz." dendiği halde
657 sayılı Kanunun bütçeye taallûk etmeyen bir çok hükümleri de bütçe ile
ilgili hükümler olmadıkları halde Bütçe Kanununa konulmakta ve dolayısiyle
ertelenmektedir. Eğer Bütçe Kanununun 657 sayılı Kanundaki mali hükümler ile
ilgili hususlarda erteleyici hükümler konulsaydı, bunlar Anayasa'nın 126.
madesinin son fıkrasındaki hükme aykırı düşmezdi. Amma memurların nitelikleri,
atanmaları, ödev ve yetkileri v.s. bütçe ile ilgili hükümler oldukları
söylenemez. Kanaatındayız.
Kaldı
ki, 657 sayılı Kanun, Anayasa'nın 118. ve 117. maddelerinde öngörülen hususları
eski mevzuattan daha ileri, modern ve reformcu bir zihniyetle düzenlendiğinden,
kanun koyucunun bu yeni kanunu yürürlükten alıkoyacak şekilde erteleme yoluna
gideceği düşünülemez. Zira Anayasa Koyucusu bu maddelerin gerekçelerinde
anlaşılacağı üzere, bu hükümlerin modern âmme hukukunun memur statüsü
bakımından kabul ettiği esaslara uydurmak ve ıslah etmek amacı ile sevk etmiş
bulunmaktadır.
Netice
: [
Yukarıda
arzolunduğu veçhile, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ile hayat şartlarında
ve seviyelerinde önemli ölçülerde bir iyileşme bekleyen ve buna hakkı da olan
memurlar, kanunun durmadan her yılki bütçe kanunlarına bir madde konulmak
suretiyle haklarının ertelenmesi karşısında hayal kırıklığına uğramaktadırlar.
Bir taraftan hayat pahalığının gittikçe amansız bir şekilde artması karşısında,
kendilerini maddî yönden bir nebze olsun feraha kavuşturacak imkânı beklerken
Anayasa'nın ruh ve esprisine muhalif bir şekilde yapılan ertelemelerle
haklarını alamamalarının üzüntüsü içinde oldukları bir hakikattir.
Zira
kanun, Devlete yapılan hizmetin değerini ölçmeye imkân sağlayan ve bu yoldan
memurlara daha iyi bir hayat seviyesi vadeden ve kalkınma planlarının hedef ve
stratejisinde tesbit edilmiş olan sosyal politika ve sosyal adalet ilkelerinin
memurlar yönünden uygulanmasını mümkün kılan bir reform hareketi olarak mütalâa
edilmektedir. Bu itibarla 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 237. ve 238.
maddelerini erteleyen 1029 sayılı 1968 yılı Bütçe Kanununun 35. maddesi,
Anayasa'nın 126. maddesine aykırı olduğundan iptaline karar verilmesini saygı
ile arz ve talep ederim.)
IV-
Esasın incelenmesi :
Dâvanın
esasına ilişkin rapor, dâva dilekçesi, iptali istenen kanun hükmü ile ilgili
Anayasa hükümleri bunlara ilişkin gerekçelerle meclislerin görüşme tutanakları
okunduktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü :
l-
29/2/İ968 günlü ve 1029 sayılı 1968 yılı Bütçe Kanununun iptali istenen 35.
maddesi, 14/7/1965 günü ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 237.
maddesinin tümü ile 238. maddesinin belli bir hükmünün, Genel Kadro Kanunu
yürürlüğe girinceye kadar uygulanmayacağı esasını koymak suretiyle söz konusu
hükümlerin yürürlüğe girmelerini, 1968 malî yılı içinde belirsiz bir tarihe
ertelenmiş bulunmaktadır.
Buna
göre sözü geçen 35. madde. Büyük Millet Meclisinde usulüne uygun biçimde
görüşülerek kabul edilmiş ve Anayasa'ya göre ilanı yapılmış bir kanun maddesini
değiştiren nitelikte bir hüküm koymuş olmaktadır.
Anayasa'nın
64. maddesi, Büyük Millet Meclisinin yetkilerini genel olarak sayarken, kanun
koyma, değiştirme ve kaldırmayı, aynı nitelikteki bir yetki grubu olarak
belirtmekte bütçe kanunlarını görüşüp kabul etmeyi de bir başka nitelikte yetki
olarak saymaktadır. Şu halde kanun koymakla, evvelce konulmuş olan bir kanunda
değişiklik yapmak veya onu kaldırmak, Büyük Millet Meclisinin aynı nitelikteki
tasarruflarıdır. Bu sebeple, yeni bir hüküm getirilmesi veya eski hükümlerde
değişiklik yapılması veya mevcut bir hükmün kaldırılması maksadiyle Hükümetçe
veya meclisler üyelerince hazırlanan "tasarı veya teklifler",
"kanun tasarısı" veya "kanun teklifi", bunların Türkiye
Büyük Millet Meclisince kabulü sonucunda meydana gelen metinler de
"kanun" adını almaktadır.
Bütçeler
için durum değişiktir. Onlar Büyük Millet Meclisinin yetkilerinin özel nitelik
taşıyan bir çeşidi olduğundan, yeni bir yıla ait Devlet gelir ve giderlerinin
tahmin ve tespit olunması veya yaşanılan yıla ait bütçede değişiklik yapılması
için Hükümetçe hazırlanarak Meclise sunulan tasarılara "Bütçe Kanunu
Tasarısı", Büyük Millet Meclisince kabul edilen şekline de (Bütçe Kanunu)
denmektedir.
Bütçe
Kanunlarıyla öteki kanunların bu farklı nitelikleri, Büyük Millet Meclisindeki
müzakere ve kabullerinde de kendilerine özgü olan değişik usullerin uygulanması
zorunluğunu doğurmakta, yani Bütçe Kanunlarına veya Bütçe Kanunlarındaki
değişikliklere ilişkin tasarıların, bütçelerin bağlı oldukları usullere uygun
olarak öteki kanunlara veya bunlarda öngörülen değişikliklere ilişkin
taşanların da kanunların bağlı oldukları usuller gereğince görüşülüp kabul
edilmesi, Anayasa'nın 64. maddesinde, birbirinden ayrı olarak belirtilen
yetkilerin tabiî bir sonucu bulunmaktadır.
Kaldı
ki ortada böylesine bir kanun açıklığı olmasa bile, konunun başka bir şekilde
düşünülmesi ve farklı bir sonuca varılması da mümkün değildir. Zira belli
usullere uyularak meydana getirilen bir belgenin değiştirilmesinin veya kaldırılmasının
aynı usullerden geçirilmek suretiyle mümkün olabilmesi, hukukun belli
kurallarından birisini teşkil eder.
Buna
göre, 657 sayılı Kanunun söz konusu maddelerinin yürürlüğe girmelerinin
ertelenmesi suretiyle kanundaki yürürlük tarihlerinin değiştirilmesi gereği
duyulduğu takdirde, bu yolda hazırlanacak bir kanun tasarısının Büyük Millet
Meclisine sunulması ve orada kanun taşanlarının bağlı tutulduğu usullerden
geçirilerek Anayasa'nın 91-93. maddelerindeki esaslara göre kanunlaştırılması
gerekirdi.
Halbuki
Türkiye Büyük Millet Meclisi, 657 sayılı Kanunun 237. ve 238. maddelerindeki
yürürlük tarihlerini, 1968 yılı Bütçe Kanununa konulan bir madde ile (Madde :
35) değiştirmek suretiyle, Anayasa'nın 64. maddesinde yer alan kanunları
değiştirmek yetkisini, yine kendi yetkilerinden olmakla beraber, değişik
niteliği bulunan Bütçe Kanunu biçiminde kullanmak suretiyle söz konusu Anayasa
maddesine aykırı hareket etmiştir.
Bu
sebeple söz konusu 35. maddenin iptali gereklidir.
2-
Kanunların, Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülmesi ve kabul edilmesi
usulleri Anayasa'nın 92. maddesinde belirtilmiş bulunmaktadır. Bu maddeye göre:
Kanun
tasarı veya tekliflerinin, ilk önce Millet Meclisinde sonra da Cumhuriyet
Senatosunda görüşülüp kabul olunmaları, meclislerce farklı sonuçlara varılması
halinde, her iki meclisin ilgili komisyonlarından seçilecek eşit sayıdaki
üyelerden kurulu karma komisyonda görüşüldükten sonra işin Millet Meclisinde
sonuçlandırılması gerekmekte, Millet Meclisinde ve Cumhuriyet Senatosundaki oylamalarda
aranacak yeter sayılar, çeşitli ihtimallere göre ayrı ayrı belirtilmiş
bulunmaktadır.
Bu
suretle kanunlaşan ve yayınlanması için kendisine gönderilen metinlerin
Cumhurbaşkanının, uygun bulmaması halinde, bir daha görüşülmek üzere on gün
içinde Türkiye Büyük Millet Meclisine geri gönderilebileceği de Anayasa'nın 93.
maddesinde yer almaktadır.
Buna
karşılık, Anayasa'nın 94. maddesinde bütçeler için farklı bir yolun çizilmiş
olduğu görülmektedir. Bu maddeye göre :
Bütçe
tasarılarının ilk önce otuzbeş milletvekili ile onbeş Cumhuriyet Senatosu
üyesinden kurulu elli kişilik bir karma komisyona verilmesi, karma komisyonun
kurulmasında, iktidar partisi (Veya partileri) grubuna en az otuz üye verilmek
şartiyle siyasî parti gruplarınım ve bağımsızların oranlarına göre temsilinin
gözönünde tutulması, karma komisyondan çıkacak metnin önce Cumhuriyet Senatosunda
görüşülerek karara bağlanması burada kabul edilecek şeklin yeniden Bütçe Karma
Komisyonuna verilmesi, orada hazırlanacak son metnin Millet Meclisinde
görüşülerek kabul olunması gerekmektedir.
Bütçelerin,
meclislerin genel kurallarındaki görüşülmesinde; Milletvekilleri ve Cumhuriyet
Senatosu üyeleri, bakanlık ve daire bütçeleri hakkındaki düşüncelerini, ancak
ilgili bütçelerin tümünün görüşülmesi sırasında acıklıyabilmek imkânına mâlik
olup, bölümlerin veya değişiklik önergelerinin oylanma ve kabulleri sırasında
görüşlerini meclislere açıklayamazlar. Keza meclislerin üyeleri, bütçe kanunu
tasarılarının genel kurallarda görüşülmesi sırasında gider artırıcı veya belli
gelirleri azaltıcı teklifler yapamazlar. Yani bütçelerin görüşülmesinde
meclislerin üyeleri ve dolayısiyle de meclisler, diğer kanun taşanlarında
olduğu gibi, tam bir serbestlik içinde olmayıp bazı kayıtlamalara bağlı
bulunmaktadırlar.
Anayasa'nın
93. maddesi de, bu suretle kanunlaşarak yayınlanmak üzere kendisine gönderilmiş
bulunan bütçe kanun tasarılarını, bir daha görüşülmek üzere meclise geri
gönderebilme yetkisini Cumhurbaşkanına vermemiştir.
Anayasa'nın
açıklanan bu hükümleri karşısında, bir metnin, bütçe kanunu olarak kabul
edebilmesi için de meclislerden bu hükümlere uygun biçimde geçmiş bulunmasının
şart olduğu meydandadır.
Halbuki
1924 Anayasa'sında, bütçe kanunları ile diğer kanunların Büyük Millet
Meclisinde görüşülüp kabul edilmesinde tamamiyle aynı ve tek bir usule yer
verilmişti. Görüşmenin sayısı oylamanın biçimi gibi içtüzük ile konulmuş
bulunan ve meclis karariyle de değişebilir nitelikte olan bazı farklı
işlemlerin ise, esasa etki yapan bir yönü yoktu.
Bu
yüzdendir ki eski uygulamada, herhangi bir kanun içine, bütçe ile ilgili bir
ödenek maddesi konulması mümkün olduğu gibi bütçe kanunlarına da, diğer
kanunlarla ilgili bir hüküm konulması mümkün ve olağandı.
Halbuki
1961 Anayasa'sı hükümleri karşısında, kanun tasarılarına bütçe ile ilgili
ödenek maddesinin konulmasına imkân kalmamıştır. Zira, yukarı da açıklandığı
üzere bir kanun tasarısının bütçe ile ilgili olmayan maddelerinin meclislerdeki
görüşme ve kabul usulleri başka, bütçeye ilişkin olan maddeninki başkadır. Bu
durumda ayrı nitelikteki hükümleri bir tasarıda birleştirmek mümkün değildir.
Nitekim eski uygulama artık görülmemektedir.
Buna
karşılık, 1961 Anayasa'sından sonra da, bütçe kanunlarına bütçe ile ilgisi
olmayan ve görüşme ve kabul usulleri ayrı bulunan hükümlerin dahil edilegeldiği
ve eski alışkanlığın terk edilemediği görülmektedir. İptali istenen 35. madde
de, bu alışkanlığın sonucu olarak 1968 Bütçe Kanununa girmiş bulunmaktadır.
Yukarıda
da belirtildiği gibi, sözü geçen 35. madde hükmünün 657 sayılı kanuna etki
yaparak ondaki bazı hükümleri erteleyebilmesi için aynı nitelikteki bir kanun
gücüne sahip olması zorunludur. Halbuki bugünkü haliyle bu hüküm, Meclislerde,
Anayasa'nın 92. maddesine uygun olmayan bir görüşme ve kabul usulüne bağlı
tutulmuş ve sonuçta şeklen bir kanun hükmü olarak yürürlüğe konulmuş
bulunmaktadır.
Bu
nedenlerle Anayasa'nın 92. maddesine aykırılığı açık olan söz konusu 35.
maddenin iptal edilmesi gerekmektedir.
3-
Sözü edilen 35. madde hükmü, Anayasa'nın 126. maddesinin son cümlesindeki hükme
de aykırı bulunmaktadır.
bu
hüküm şöyledir:
(......Bütçe
Kanun bütçe ile ilgili hükümler dışında hiç bir hüküm konulamaz.)
Buna
göre, Bütçe Kanunlarına ancak bütçe ile ilgili olan hükümlerin konulması mümkün
olabilir.
Konuyu
açıklığa kavuşturabilmek için, cümlede yer alan (Bütçe ile ilgili hüküm) den,
neyin anlaşılması gerektiğini belirtmek zorunluğu vardır.
Söz
konusu hükmün Kurucu Meclisteki görüşülmesi sırasında uğradığı değişiklik
konuya ışık tutacak niteliktedir :
Gerçekten
Temsilciler Meclisi Anayasa Komisyonu tarafından hazırlanan Anayasa tasarısının
125. maddesinde bu hüküm, (Bütçe Kanununa malî hükümler dışında hiçbir hüküm
konulamaz.) biçiminde idi. Maddenin Temsilciler Meclisindeki birinci
görüşülmesinde bir üye, cümledeki (Mali hükümler) deyimine işaret ederek
maksadın bütçe tatbikatiyle ilgisi olmayan hususların bütçe kanunlarında yer almaması
olduğuna göre bu deyimin maksadı öngörmediğini belirterek komisyondan açıklama
istemiş, fakat komisyon bu konuda bir açıklama yapmadan madde ile ilgili öteki
görüşleri de gözönünde tutarak, komisyona aldığı maddeyi yeniden yazarken (Mali
hükümler) deyimini cümleden çıkartıp yerine (Bütçe ile ilgili hükümler)
deyimini koymuş ve bu biçimde teklif olunan maddeye Temsilciler Meclisinde
herhangi bir itiraz yapılmadığından oylanarak kabul edilmiştir.
Sı:
halde Anayasa'nın 126. maddesinin son cümlesinde yer alan (bütçe ile ilgili
hüküm) deyimini, malî nitelikteki hüküm anlamında değil, bütçenin uygulanması
ile ilgili, uygulamayı kolaylaştırıcı, tamamlayıcı veya, kanun konusu
olabilecek yeni bir hüküm niteliğinde olmamak şartiyle, açıklayıcı nitelikteki
hükümler olarak düşünmek zorunluğu vardır.
Buna
göre, bir kanun hükmünün bütçeden harcamayı gerektirmekte olması, onun 126.
maddede öngörülen (bütçe ile ilgili hüküm) olarak sayılması için bir sebep
teşkil edemez. Zira hemen her kanunda bütçeden harcamayı gerektiren bir veya
bir çok hükümler bulunabilir. Bu takdirde, Sağlık, Tarım, Eğitim, Maliye ve
benzeri hizmetlerle ilgili hemen bütün kanunların, uygulamada bir harcamayı
gerektireceklerinden, bütçe ile ilgili sayılarak değiştirilmeleri veya
kaldırılmaları için bütçe kanunlarına birer madde konulmasının mümkün
olabileceği düşüncesi ileri sürülebilir. Halbuki bu kanunlar, bütçenin yapısı
ile, uygulama usulleri ile ilgili olmayıp bütçelerden tamamen değişik
usullerle, yasa koyucunun açık ve belli bir maksat güden iradesi sonucu meydana
gelmiş bulunan metinlerdir. Hattâ bütçe ile en sıkı ilişkisi olan Genel
Muhasebe Kanunu hükümlerini bile Anayasa'nın 126. maddesinde öngörülen
"Bütçe ile ilgili hüküm" deyiminin kapsamı içinde görmek mümkün
değildir. Bütçe dışında kalan bütün kanunlardaki hükümlerin, gerekli olup
olmadıklarına, ihtiyaca cevap verip vermediklerine karar verebilmesi bir bütçe
yılı için bile olsa, kabul edilmelerinde uygulanan aynı usullere uymak
suretiyle mümkün olabilir.
(Bütçe
ile ilgili hüküm) deyimine dayanarak her kanunun giderle ilişkili hükümlerinin
bütçe kanunlariyle değiştirilebilme veya geri bırakılmalarının mümkün görülmesi
Anayasa'nın yukarıda açıklanan 92. maddesini giderle veya gelirle ilgili
kanunlar bakımından, işlemez bir hale getirmek sonucunu doğurur. Çünkü bu
düşünce kabul edilirse Bütçe Kanununa konulacak bir madde ile, yolluk, maaş
teadül veya memurin kanunlarında istenildiği gibi değişiklikler yapılması, keza
Üniversiteler Kanununun öğretim üyelerinin aylık ve yolluklarına veya terfi ve
kadrolarına ilişkin hükümlerinin, Hâkimler Kanununun Yüksek Hâkimler Kurulu
veya Danıştay Kanunlarının ve benzeri öteki kanunların bu yoldaki malî
hükümlerinin bütçe kanunlarına konulacak birer madde ile, bir malî yıl için de
olsa, değiştirilmeleri veya yeniden düzenlenmeleri mümkün olabilir.
Halbuki
126. maddedeki sözü geçen hükmün amacı bu olmayıp aksine bütçe kanunlarını, bu
çeşit bünyesine yabancı olan hükümlerden ayıklamak bir disiplin altına alarak
sadece bütçeye ilişkin konuların düzenlenmesini sağlamaktan ibarettir.
Yoksa
Anayasa'nın 126. maddesi hükmüne dayanarak aynı Anayasa'nın 92. maddesinde
belli edilen kanun yapma usullerini başka doğrultulara yöneltmek suretiyle bu
madde ile kurulmuş bulunan genel nitelikleri (Kanun yapma) düzeninde bir gedik
açmak ve Anayasa'nın sırf bütçesinin özelliğine dayanarak kabul etmiş bulunduğu
94. maddesindeki pek ayrık bir yola genellik niteliği kazandırmak mümkün
değildir
Bu
nedenlerle 1029 sayılı 1968 yılı Bütçe Kanununun 35. maddesinin, Anayasa'nın
126. maddesinin son cümlesindeki hükme de aykırı bulunduğundan iptal edilmesi
gerekir.
Üyelerden
Hakki Kentenoğlu ve İhsan Ecemiş, Anayasa'nın 126. maddesinin son cümlesindeki
hüküm, konuyu özel bir şekilde düzenlemiş olup 1968 yılı Bütçe Kanununun 35.
maddesi bu hükme açık bir şekilde aykırı bulunduğundan ve bu gibi hallerde,
aykırılığın belirtilmesi bakımından genel nitelikteki Anayasa hükümlerine
dayanılamayacağından, iptal kararma sadece Anayasa'nın, konuya özgü olan, 126.
maddesi hükmünün dayanak yapılması başkaca Anayasa'nın 64. ve 92. maddelerine
dayanılmaması gerektiği görüşünü ileri sürmüşlerdir.
V-
Kararın yürürlük tarihi:
Anayasa'nın
152. maddesinde (...... gereken hallerde, Anayasa Mahkemesi, İptal hükmünün
yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilir. Bu tarih, kararın verildiği
günden başlıyarak altı ayı geçemez.) kuralı bulunmakta, Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkındaki 44 sayılı Kanunun 50. maddesinin
üçüncü fıkrasında da yukarıki Anayasa hükmü tekrar edildikten sonra maddenin
dördüncü fıkrasında (Anayasa Mahkemesi, bir kanun veya içtüzüğün veya bunların
belirli hükümlerinin iptali halinde meydana gelecek olan boşluğu, kamu düzenini
tehdit edici mahiyette görürse üçüncü fıkra hükmünü uygular ve boşluğun
doldurulması için yasama meclisleri başkanlıkları ile Başbakanlığı durumdan
haberdar kılar) hükmü yer almaktadır.
1966
yılı Bütçe Kanunu ile başlayarak üç yıldan beri sürüp gelen erteleme hükmünün
iptali kararının derhal yürürlüğe girmesi halinde memur kitlesinin büyük bir
kısmının aylık ve sair istihkaklarına ilişkin mevzuatta bazı karışıklıklar ve
hizmeti aksatacak boşluklar meydana geleceği anlaşıldığından, yukarıda
açıklanan Anayasa ve 44 sayılı Kanun hükümleri gereğince iptal kararının
28/2/1958 gününde yürürlüğe konulmasının uygun olacağı sonucuna varılmıştır.
VI-
Sonuç:
1-
1029 sayılı 1968 yılı Bütçe Kanununun 35. maddesinin, Anayasa'nın 64., 92.
maddelerine ve 126. maddesinin üçüncü fıkrasının son hükmüne aykırı olduğundan,
iptaline üyelerden Hakkı Ketenoğlu ve İhsan Ecemiş'in dâva konusu maddenin
Anayasa'nın ancak 126. maddesinin üçüncü fıkrasının son hükmüne aykırı olduğu
ve bu nedenle iptali gerektiği yolundaki karşı oylarıyle ve oyçokluğu ile,
iptal
kararının Anayasa'nın 152. ve 44 sayılı Kanunun 50. maddeleri uyarınca
28/2/1969 gününde yürürlüğe girmesine oy birliği ile,
7/1/1969
gününde karar verildi.
|
|
|
|
Başkanvekili
Lütfi
Ömerbaş
|
Üye
İhsan
Keçecioğlu
|
Üye
Feyzullah
Uslu
|
Üye
Fazlı
Öztan
|
|
|
|
|
Üye
Celalettin
Kuralmen
|
Üye
Hakkı
Ketenoğlu
|
Üye
Fazlı
Uluocak
|
Üye
Sait
Koçak
|
|
|
|
|
Üye
Avni
Givda
|
Üye
İhsan
Ecemiş
|
Üye
Recai
Seçkin
|
Üye
Ahmet
Akar
|
|
|
|
Üye
Halit
Zarbun
|
Üye
Mustafa
Karaoğlu
|
Üye
Muhittin
Gürün
|