"...
3. Davacının gerekçesi özeti:
Anayasa'nın 110. maddesine göre ve Anayasa Mahkemesinin 14/4/1966 günlü ve 1963/67-1966/19 sayılı kararının sonuç bölümünün (c) bendinde de açıklandığı üzere Genelkurmay Başkanlığı Millî Savunma Bakanlığının bir dairesi değildir. Başkanlığın kendi komutası altındaki askerî personel ile ilgili nasp, atama ve terfi işlemleri üzerinde Millî Savunma Bakanının takdir yetkisi yoktur,
Türk Silâhlı Kuvvetleri, Anayasa'nın 110. maddesi uyarınca, Genelkurmay Başkanının komutası altındadır. Bu durumda askeri personelin atanmaları nasp ve terfileri de bir bütün halinde aynı komuta zincirinin kanunî tasarrufuna bağlanmış demektir. Oysa 926 sayılı kanunda yalnız atanmalarda komuta zincirinin işlemesi öngörülmüş; (Madde 121 a, b, c,); nasp ve terfiler doğrudan doğruya Millî Savunma Bakanının uhdesinde bırakılmıştır. (Madde 34). Böyle bir durum yalnız Anayasa'ya değil askerî disipline, görevin siyaset dışında selâmetle yürütülmesine, kanun hükümleri arasındaki birlik ve uyuma da aykırıdır.
926 sayılı kanunun 121. maddesinin (e) bendine göre ise Millî Savunma Bakanlığı, Bakanın komutasında bir karargâh sayılmakta ve bu karargâh ile Bakanlığa bağlı öteki kuruluşlarda görevlendirilecek askerî personelin atanmaları da doğrudan doğruya Bakanın kendi takdir ve tasarrufuna bırakılmaktadır. Genelkurmay Başkanının bu personeli, Bakanın izni olmadıkça, bir başka göreve atayamamasına karşılık Bakanca yapılacak atamalarda, Genelkurmay Başkanının komutası altındaki kimseler için dahi Başkanın izni gerekli değildir. Böylece bu işlerde de Genelkurmay Başkanlığı Millî Savunma Bakanlığının bir dairesi hatta şubesi durumuna getirilmiş olmaktadır.
Her iki hükmün de iptali gerekir."
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı:1967/39
Karar Sayısı:1968/41
Karar Günü:10/10/1968
Resmi Gazete tarih/sayı:31.5.1969/13211
İptal davasını açan : Cumhuriyet Senatosunun kırk bir üyesi.
İptal davasının konusu : 10/8/1967 günlü ve 12670 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 926 sayılı 27/7/1967 günlü Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanununun 34. maddesinin ve 121. maddesinin (e) bendinin Anayasa'nın ruhuna ve 110 maddesine ve Anayasa Mahkemesinin 14/4/1966 günlü ve 1963/67-1966/19 sayılı kararına aykırı olduğu ileri sürülmüş ve yine Anayasa'nın 149. ve 150. maddelerine dayanılarak iptalleri istenilmiştir.
1. İlk inceleme:
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün 15. maddesi gereğince 16/11/1967 gününde yapılan ilk inceleme toplantısında dava dilekçesinin Anayasa Mahkemesi Genel Sekreterliğince 31/10/1967 gününde kaleme havale edildiği; dava dilekçesinde Cumhuriyet Senatosu üyelerinden kırk bir kişinin adlarının ve imzalarının bulunduğu; bu sayının Anayasa'nın 149. maddesinde ve 22/4/1962 günlü ve 44 sayılı kanunun 21. maddesinin ikinci fıkrasının 5 sayılı bendinde öngörülen yeter sayıyı geçtiği ve dosyada eksiklik olmadığı görülmüş ve Anayasa'nın 149. ve 150. ve 44 sayılı kanunun 21., 22., 25. ve 26. maddelerine uygun olarak açıldığı anlamlan davanın esasının incelenmesine oybirliği ile karar verilmiştir.
El. Metinler ve özetler :
1. Dava konusu hükümler:
926 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetler Personel Kanununun dava konusu 34. maddesi ve 121. maddesinin (e) bendi şöyledir:
"Subaylığa nasp ve terfi onayı
Madde 34- Subaylığa nasp ve terfiler Millî Savunma Bakanı (Jandarma Subayları için İçişleri Bakanı) ile Başbakanın imzalayacakları ve Cumhurbaşkanının onaylıyacağı kararname ile yapılır.
Subayların ve astsubayların atanmaları,
Madde 121- Subay ve astsubayların atanmaları:
........................................
e) Millî Savunma Bakanlığı karargâhı ile doğrudan doğruya bu Bakanlığa bağlı kuruluşlarda görevlendirilecek astsubay ve subayların atanmaları; Millî Savunma Bakanlığınca, bunlardan kararname ile yapılması gereken subay, general ve amirallerin atanmaları Millî Savunma Bakanının inhası i!e Başbakanın imzalayacağı ve Cumhurbaşkanının onaylıyacağı kararname ile yapılır. Bu personelin başka göreve atanmaları, Millî Savunma Bakanının muvafakati üzerine (a), (b), (c) ve (d) bendleri hükümlerine göre yapılır.
2. Davacının dayandığı Anayasa hükmü :
Anayasa'nın. davacının davasına dayanak yaptığı 110. maddesi şöyledir:
"Madde 110- Başkomutanlık, Türkiye Büyük Millet Meclisinin manevî varlığından ayrılmaz ve Cumhurbaşkanı tarafından temsil olunur.
Millî güvenliğin sağlanmasından ve Silâhlı Kuvvetlerin savaşa hazırlanmasından, Türkiye Büyük Millet Meclisine karşı, Bakanlar Kurulu sorumludur.
Genel Kurmay Başkanı, Silâhlı Kuvvetlerin komutanıdır.
Genelkurmay Başkanı, Bakanlar Kurulunun teklifi üzerine, Cumhurbaşkanlığınca atanır; görev ve yetkileri kanunla düzenlenir. Genelkurmay Başkanı, bu görev ve yetkilerinden dolayı Başbakana karşı sorumludur."
III. Esasın incelenmesi:
Davanın esasına ilişkin rapor, dava dilekçesi, 926 sayılı kanunun Anayasa'ya aykırılığı ileri sürülen 34. ve 121/e maddeleri ve öteki ilgili hükümleri, Anayasa'nın konuya ilişkin ilkeleri, bunlarla ilgili gerekçeler ve meclislerin görüşme tutanakları ve öteki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü :
1- 926 sayılı kanunun 34. maddesi :
926 sayılı kanunun 34. maddesi subaylığa nasbin ve terfilerin Millî Savunma Bakanı ile Başbakanın imzalıyacakları ve Cumhurbaşkanının onaylıyacağı kararnamelerle yapılması kuralını koymaktadır. Hükümde 121. maddedeki tutumun aksine, nasp veya terfileri öngörülen personelin çalıştırılma yerleri bakımından herhangi bir fark gözetilmemiş, yanlız Jandarma Subaylarında kararname düzenleme yetkisi, içişleri Bakanına bırakılmıştır.
211 sayılı ve 4 Ocak 1961 günlü Türk Silâhlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanununun 1. maddesi Türk Silâhlı Kuvvetlerini "Kara (Jandarma dahil), Deniz ve Hava Kuvvetleri subay, askerî memur, astsubay, erbaş ve erleri ile askerî öğrencilerden teşekkül eden ve seferde ihtiyatlarla ikmal edilen, kadro ve kuruluşlarla teşkilâtı gösterilen silâhlı Devlet kuvveti" olarak tanımlar.
Anayasa'nın 110. maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarına göre Silâhlı Kuvvetlerin komutanı Genelkurmay Başkanıdır ve Genelkurmay Başkanı, görev ve yetkilerinden dolayı Başbakana karşı sorumludur. Böyle olunca da Genelkurmay Başkanlığının, görevlerini bir bakan adına veya bakanlığın bir dairesi gibi değil, kendi adına ve Başbakana karşı sorumlu olarak yürütmesi gerekmektedir. Bu ilke ve Genelkurmay Başkanlığının, Milli Savunma Bakanlığının bir dairesi olamayacağı hususu daha önce Anayasa Mahkemesinin 14/4/1966 günlü ve 1963/67- 1966/19 sayılı iptal karariyle de hükme bağlanmıştır. (13/7/1966 günlü ve 12347 sayılı Resmî Gazete Anayasa Mahkemesi Kararlar Dergisi Sayı: 4, Sayfa: 105, 107 ve 110).
Silâhlı Kuvvetler Komutanlığının, Millî Savunma Bakanlığının görev ve yetki alanı dışında kalan başlı başına bir kuruluş oluşundan ve Silâhlı Kuvvetler Komutanının yeni Genelkurmay Başkanının Başbakana sorum bağı ile bağlı bulunuşundan çıkan sonuçların başında, Silâhlı Kuvvetlerde görev alacak personelin subaylığa nasplarında ve subayların da terfilerinde Millî Savunma Bakanlığının değil Genelkurmay Başkanlığının birinci derecede söz sahibi olduğunun kabulü gelir. 34. maddede öngörülen düzen Genelkurmay Başkanlığının yetkilerine müdahale anlamındadır ve bu başkanlığı Millî Savunma Bakanlığına ve kısmen de İçişleri Bakanlığına bağlı bir daire durumuna düşürür. Böyle bir tutumu ise Anayasa'nın 110. maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkralarının açık hükümleri ile bağdaştırmak mümkün değildir.
Şu duruma göre 926 sayılı Kanunun, Anayasa'ya aykırılığı ortada olan 34. maddesinin iptali gerekir. Üyelerden Hakkı Ketenoğlu ve Muhittin Taylan bu görüşe katılmamışlardır.
2. 926 sayılı kanunun 121. maddesinin (e) bendi :
926 sayılı kanunun 121. maddesinin (e) bendi Millî Savunma Bakanlığına Silâhlı Kuvvetlerdeki herhangi bir astsubay, subay, general ve amiral Silâhlı Kuvvetler Komutanlığının muvafakatim almaksızın yeni bir göreve atamak ve kendi karargâhında veya kuruluşlarında çalıştırmak yetkisini tanımaktadır. Buna karşılık, yine aynı hüküm uyarınca, Genelkurmay Başkanlığı kendi komutası ve sorumu altındaki kuruluşlardan alınıp Millî Savunma Bakanlığı karargâhına veya kuruluşlarına atanmış kimseleri, Millî Savunma Bakanının muvafakati olmadıkça, Silâhlı Kuvvetler içinde bir göreve atayamamaktadır.
Bu hükmün, bir bölüm atamalar konusunda. Millî Savunma Bakanlığına Genelkurmay Başkanlığının üstünde bir merci niteliği verdiği ve Genelkurmay Başkanlığını Millî Savunma Bakanlığına bağlı bir daire durumuna düşürdüğü ortadadır. Böyle bir tutumun yukarıda açıklanan nedenlerle, Anayasa'nın 110. maddesiyle bağdaştırılmaması bir yana, Silâhlı Kuvvetlerin yetiştirilmesinde, savaş gücünün korunmasıda, disiplinde ve komuta zincirinde meydana getirmesi muhtemel aksaklıklar yüzünden kaynağını Anayasa'dan alan bir görevin, Silâhlı Kuvvetler Komutanlığı görevinin, gereği gibi yürütülmesinin olumsuzca etkileyeceğinden haklı olarak endişe edilebilir.
Şu duruma göre 926 sayılı 110. maddesinin Anayasa'ya aykırılığı ortada olan (e) bendinin iptali gerekir. Üyelerden Hakkı Ketenoğlu ve Muhittin Taylan bu görüşe katılmamışlardır.
3. 44 sayılı kanunun 28. maddesinin uygulanmasına yer olup olmadığı :
Üyelerden Recai Seçkin 121. maddenin (e) bendi iptal edildiğine göre 44 sayılı kanunun 28. maddesinin son fıkrası uyarınca maddenin öteki bentlerinin de iptal gerekeceğini ileri sürmüştür.
44 sayılı kanunun 28. maddesinin son fıkrası ile öngörülen yol şudur:
Anayasa Mahkemesine bir kanunun veya İçtüzüğün sadece belirli madde veya hükümleri aleyhinde başvurulmuş olup da, bu belirli madde veya hükümlerin iptali kanunun veya içtüzüğün öteki kimi hükümlerinin veya tümünün uygulanamaması sonucunu doğuruyorsa, Anayasa Mahkemesi, durumu gerekçesinde belirtmek şartıyla kanunun veya İçtüzüğün söz konusu öteki hükümlerinin veya tümünün iptaline karar verebilir.
926 sayılı kanunun 121. maddesi subayların ve astsubayların atanmaları işlemini düzenlemektedir. Bu madde hükümlerine göre :
Astsubayların ve asteğmenden albay rütbesine kadar (Albay dahil) subayların atanmaları : Kuvvet komutanlarının teklifi üzerine Millî Savunma Bakanınca (a bendi)
General ve Amirallerin atanmaları; Kuvvet komutanlarının lüzum göstermesi ve Genelkurmay Başkanının teklifi üzerine Millî Savunma Bakanının inhası Başbakanın imzalayacağı ve Cumhurbaşkanının onaylayacağı kararname ile (c bendi)
Kuvvet komutanları ve Genelkurmay ikinci Başkanı general ve amirallerin atanmaları; Genelkurmay Başkanının teklifi, Millî Savunma Bakanının inhası, Başbakanın imzalayacağı ve Cumhurbaşkanının onaylayacağı kararname ile (c bendi)
Askerî hâkimlerin ve Jandarma subay ve astsubaylarının atanmaları, özel kanunları gereğince (d bendi)
Yapılır.
Açıkça görülüyor ki 121. maddenin yukarda sıralanan a, b, c ve d bentleri hükümleri, aynı maddenin (e) bendinin iptal edilmesi yüzünden, uygulanma yeteneklerini yitirecek nitelikte değildir. 44 sayılı kanunun 28. maddesinden yararlanılarak bu hükümlerin iptallerine gidilmesi düşünülemez. Demek ki olayda, 28. maddenin uygulanma yeri yoktur. Bu nedenle çoğunluk Recai Seçkin'in görüşünü benimsememiştir.
4. İptal kararının yürürlük tarihi:
926 sayılı kanunun 34. maddesinin ve 121. maddesinin (e) bendinin iptali subayların nasp ve terfileri ve Millî Savunma Bakanlığı karargâhında ve kuruluşlarında görevlendirilecek astsubay ve subayların atanmaları konusunda bir boşluk meydana getirecektir. Bu boşluk hizmet aksatabilecek niteliktedir. Durumun getireceği sakıncaları önlemek üzere Anayasa'nın 152. maddesinin ikinci fıkrası ve 44 sayılı kanunun 50. maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkraları uyarınca 7 Nisan 1969 gününün iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarih olarak kabulü uygun görülmüştür.
Üyelerden Avni Givda ve Ahmet Akar şimdiye kadar çeşitli kararlarda iptal hükümlerinin yürürlük tarihleri ileriye bırakıldığı halde uygulamalarda bunun bir yararının görülmediğini; sözgelimi 5398 sayılı Millî Savunma Bakanlığının Kuruluş ve Görevlerine dair Kanunun esas hükümlerinin tümünün 14/4/1966 günlü ve 1963/67-1966/19 sayılı kararla iptal edildiğini ve iptal hükmünün yürürlük tarihi için 7/10/1966 gününün kararlaştırılmasına rağmen hala iptal hükmiyle ortaya çıkan boşluğu dolduracak bir yasama işleminde bulunulmadığını ileri sürerek çoğunluğun görüşüne katılmamışlardır.
IV. Sonuç :
1- 926 sayılı kanunun 34. maddesi ve 121. maddesinin (e) bendi Anayasa'ya aykırı olduğundan bu hükümlerin iptaline üyelerden Hakkı Ketenoğlu ve Muhittin Taylan'ın karşı oylariyle ve oyçokluğu ile;
2- Aynı kanunun 121. maddesinin öteki bentleri hakkında 44 sayılı kanunun 28. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına üyelerden Recai Seçkin'in karşı oyu ile ve oyçokluğuyla;
3- İptal kararının 44 sayılı kanunun 50. maddesi uyarınca 7 Nisan 1969 gününde yürürlüğe girmesine üyelerden Avni Givda ve Ahmet Akar'ın karşı oylariyle ve oyçokluğu ile.
10/10/1968 gününde Anayasa'nın 147., 149., 150 ve 152. maddeleri gereğince karar verildi.
Başkanvekili
Lütfi Ömerbaş
Üye
İhsan Keçecioğlu
Salim Başol
A. Şeref Hocaoğlu
Fazlı Öztan
Celalettin Kuralmen
Hakkı Ketenoğlu
Sait Koçak
Avni Givda
Muhittin Taylan
İhsan Ecemiş
Recai Seçkin
Ahmet Akar
Halit Zarbun
Muhittin Gürün
KARŞI OY YAZISI
926 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanununun 34. maddesiyle 121. maddesinin e bendinin Anayasa'nın 110. maddesine aykırı olduğu görüşüne aşağıdaki nedenlerle karşıyız :
Milli güvenliğin sağlanmasından ve silâhlı kuvvetlerin savaşa hazırlanmasından Türkiye Büyük Millet Meclisine karşı, Bakanlar Kurulu sorumludur. "Anayasa 110/2"
Genelkurmay Başkanı, Silâhlı Kuvvetlerin Komutanıdır. "Anayasa 110/3"
Yukarıdaki Anayasa hükümlerine göre millî güvenliğin sağlanması silâhlı kuvvetlerin savaşa hazırlanması görevleri bir icra ve yürütme görevidir. Yürütmenin sorumlu organı ise Bakanlar Kurulu ve ondan sonra da "kendi yetkisi içindeki işlerden ve emri altındakilerin eylem ve işlemlerinden" ayrıca ilgili bakandır "Anayasa 105"
Millî güvenliğin sağlanması ve silâhlı kuvvetlerin savaşa hazırlanması görevleri, çok geniş ve Genelkurmay Başkanına bırakılmış olan ise bu görevler arasında sadece "komuta" görevidir. Çünkü savaşa hazırlanma askerin eğitilmesi kadar Devletin ekonomik, sosyal ve eğitim alanlarında, Bayındırlık ve Ulaştırma işlerinde de günün teknik ve moral gereklerine uygun bir hazırlığı gerektirir, Bu yönleriyle savaşa hazırlık topyekûn bir Devlet faaliyetidir demek mümkündür.
Anayasa'nın 110. maddesinin 4. fıkrasıyla Genelkurmay Başkanı .Bakanlar Kurulunun Başkam olan Başbakan'a karşı sorumlu tutulmuş ve böylece komuta görevine önem verilmekle beraber icra organı içindeki yeri gösterilmiştir. Komuta zincirinin en başında bulunan Genelkurmay Başkanının sorumluluğu ve atanması Anayasa ile düzenlenmiş iken komuta zincirine giren diğer subay ve generallerin sorumluluk ve atanmaları hakkında Anayasa'da herhangi bir hüküm öngörülmemiştir.
Böyle olunca Genelkurmay Başkanından gayri olan subay ve komutanların tayin ve nasplarının düzenlenmesi ve personel işlerinin yürütülmesi eylemleri tamamen yasalara bırakılmıştır. Kaldı ki 926 sayılı kanunun diğer maddelerinde komuta makamlarına tayinde ve onların terlilerinde Genelkurmay Başkanına görev verilmiş ve bütün subayların tayin ve terfileri, objektif esaslara bağlanmış, meslekî organların takdirlerine terk edilerek yürütmenin mutlak takdiri önlenmiştir.
Anayasamıza göre Cumhuriyetin temel kuruluşları arasında yer alan Bakanlar Kurulu, millî güvenliğin sağlanmasından ve silâhlı kuvvetlerin savaşa hazırlanmasından Türkiye Büyük Millet Meclisine karşı sorumlu olunca "Anayasa 110/2" bu organa yükletilen görevleri yerine getirebilmesi için gerekli yetkilerin tanınması da zorunludur, idare hukuku esasları ve Anayasa'nın serbest bıraktığı düzenleyici yasalarla bu yetkiler belirtilmiş ve belirtilecektir,
İptali istenen hükümler de düzenleyici olan bu hükümler arasındadır.
Millî Savunma Bakanlığı, Anayasa ile Bakanlar Kuruluna verilmiş bulunan millî savunma hizmetlerinin yürütülmesinde uzman bir bakanlıktır. Devlet işlerinin diğer bölümlerinin aynı şekilde başka uzman Bakanlıklarca yürütüldüğü gibi.
Bakanlar Kuruluna verilmiş olan kamu hizmetlerinin uzman bakanlıklarca yürütüldüğü bir Anayasa ve idare hukuku gerçeğidir.
Kamu hukuku alanındaki bu yeri dolayısiyle Millî Savunma Bakanlığına subayların nasp ve terfi işlemlerinin genel yönetiminin verilmesinde ve bu yolda düzenlenen kararnamelerin imzalamasında Anayasa'ya aykırılık bulunmamaktadır.
121. maddenin E bendi, Millî Savunma Bakanlığı karargâh ve kuruluşlarına tayinde bakanı serbest bırakmakta ve Genelkurmay Başkanının onayını öngörmemektedir. Yukarıda belirtilen nedenlerle ve özellikle ordunun savaşa hazırlanmasından uzman bir bakan olan Millî Savunma Bakanının sorumlu bulunduğu hizmete en uygun personeli seçebilmesi gereğiyle bu hüküm de Anayasa'ya aykırı düşmemektedir. Sorumlu bulunduğu işi en iyi yürütecek subaylarla çalışmak kendisini sorumluluktan kurtaracağı gibi Silâhlı Kuvvetlerin başarılı olarak savaşa hazırlanmasını da sağlayacaktır. 121. maddenin e bendi, Millî Savunma Bakanlığına verilmiş kamu hizmetinin memleket gerçeklerine uygun biçimde ve en iyi elemanlarla gerçekleştirilmesi ereğine uygundur. Silâhlı Kuvvetler Komutanının emrindeki onbinlerce subaydan birkaç tanesinin yine Silâhlı Kuvvetlerin hazırlanması işinde çalıştırılması için doğrudan doğruya Millî Savunma Bakanlığınca tayinleri Genelkurmay Başkanının komuta görevini aksatmaz. Bu nedenlerle 121. maddenin E bendinin de Anayasa'ya aykırı bulunmadığı kanısındayız.
1- a) Bence Anayasa'nın 110. maddesi, Genel Kurmay Başkanını Türk Ordusunun komutanı olarak göstermekle subayların özlük işlerinde onun söz sahibi olmasını öngörmüştür. Silâhlı Kuvvetlerin Komutanlığı görevi, zorunlu olarak subayların özlük işlerinde Başkanın söz sahibi olması durumunu da kapsar. Subayların subaylığa alınmaları ve rütbeye yükselmelerindeki bekleme süresi demek olan (nasp) işlemi ile subayların aylıkça veya rütbece yükseltilmeleri işlemleri dahi onların özlük işlerindendir. Ve bu işlemler, subayların belli bir göreve atanmaları işlemi ölçüsünde Ordu bakımından önemlidir. Bu denli önemi bulunan işlemin, nesnel bir takım kuralların uygulanması sonucunda yapılmış oldukları ve hiç bir idari takdire yer bırakmadıkları gerekçesiyle Genel Kurmay Başkanlığından geçirilmeksizin yapılması, Genel Kurmay Başkanının Ordunun Komutanı olduğu yollu Anayasa ilkesi ile bağdaştırılmaz ve bu bakımdan 34. madde hükmü Anayasa'ya aykırıdır.
b) Bundan önceki 14/4/1966 günlü, 63/67, 66/19 sayılı Karara ilişkin karşı yazımda da belirttiğim üzere Anayasa Mahkemesi Kararlar Dergisi, Sayı: 4, Sayfa: 11; 119 ve 13/7/1966 günlü Resmî Gazete) Genel Kurmay'ın Millî Savunma'ya bağlı olmasından ve bu işlemlere Millî Savunma Bakanının dahi karışmasından Anayasa'nın 110. maddesine aykırılık yoktur. Ancak Millî Savunma Bakanı ile Genel Kurmay Başkanı arasında görüş aykırılığı varsa Anayasanın 110. maddesi uyarınca, durumun Başkanca doğrudan doğruya Başbakana duyurulması ve Başbakanın kesin kararına göre işlem yapılması gerektiğinden bunu bildiren bir hüküm bu konuda da konulmalıdır,
34. maddede böyle bir hüküm bulunmadığı için dahi bu madde, Anayasa'nın 110. maddesine aykırıdır.
2) 121/e deki hüküm, Genel Kurmay Başkanının bu tür atanmalarda söz sahibi olmasını önlediği için, sözü edilen Başkanın Ordunun Komutanı olduğu yollu Anayasa ilkesi ile bağdaşamaz. Anayasa'ya aykırıdır. Bu hüküm ayrıca Millî Savunma Bakanı ile Genel Kurmay Başkanı arasındaki uyuşmazlıkta Başbakanın hakemliği öngörülmüş olmaması nedeniyle dahi Anayasa'ya aykırıdır.
3) Anayasa Mahkemesi Kuruluş Yasa'sının 28. maddesinin hükmü, yalnızca, dava edilen bir hükmün iptali sonucunda uygulama yeri kalmayan öbür hükümlerin, yasalarda boş yere durmasını önlemek üzere, konulmuş değildir. Bu kuralın konulması ile güdülen erek, mahkemece iptal edilen bir hükmün dayandığı iptal gerekçesine göre Anayasa'ya aykırılığı ortaya çıkan ve iptal edilen hükümle bağlantılı bulunan öbür hükümlerin dahi iptali ile Anayasa, düzenine uygun bir düzenin gerçekleşmesini olabildiğince sağlamaktır. Buna göre, Askerî Personel Yasa'sının 12f. maddesinin E bendinin iptali üzerine o .maddenin aynı nedenle iptali gereken öbür hükümleri bulunup bulunmadığı İncelenerek bir sonuca varılmak; Kuruluş Yasa'sının sözü geçen 28. maddesinin gereği iken bu madde hükmü dar bir biçimde yorumlanarak bu olayda uygulanmamıştır. Oysa, burada benimsenen yorum, bir yandan Anayasa Mahkemesinin bir Mahkeme olarak bir işe kendiliğinden el atamaması ilkesine, öte yandan da Anayasa'ya uygunluk denetiminin Anayasa'ya aykırı hükümleri hukuk düzeninden ayıklamak üzere konulmuş olduğu gerçeğine uygun düşmektedir.
SONUÇ:
1) İptal kararının yukarıki 1., 2. bentlerde yazılı nedenlere dayanması gerektiği düşüncesindeyim ve çoğunluğun gerekçesine karsıyım,
2) Yukarıda 3. bentte yazılı nedenlerden ötürü, Kuruluş Yasa'sının 28. maddesinin uygulanmamış olmasına karşıyım.