"...
Hâkimin gerekçesi özet!:
Anayasa'nın 132. maddesinde "hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz" denilmektedir. Anayasa'nın bu hükmü, sorgu hâkimleri için de geçerlidir. Onlar da, görev ve yetkileri alanına, giren işlere bakmaktan kaçınamazlar. Kanun hükümleri uyarınca, kamu dâvasının ilk soruşturma kısmını yürütürler.
İlk soruşturma, sanık hakkında son soruşturmanın açılmasına veya yargılanmanın önlenmesine yeterli delillerin toplanması ereğini güder sorgu hâkimi de Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 124. maddesinin 2 nci fıkrasında gösterilen kararlarını, asliye ceza hâkiminin onamaması halinde sorgu hâkimine dâva yönünden bir emir ve talimat verilmiş olacağından iptali istenilen hükmün, Anayasa'nın 132. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarına aykırılığı açıktır.
Anayasa'nın 132. maddesinin birinci ve ikinci fıkraları ile Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 124. maddesi aşağıya alınmıştır.
"Madde 132- Hâkimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasa'ya, kanuna, hukuka ve vicdanî kanaatlerine göre hüküm verirler.
Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve tehlike bulunamaz."
"Madde 124- Tevkif ve kefaletle salıverme hakkındaki kararlar selâhiyetli hâkim tarafından verilir.
Cumhuriyet Müddeiumumisinin tevkif talebine karşı maznunun mevkuf olmayarak tahkikatının icrasına ve tevkif ve tevfikin istirdadına ve kefaletle salıverme ve muhakemenin men'ine dair sorgu hâkimi tarafından verilecek kararlar mensup olduğu asliye mahkemesi reisi veya hâkiminin tasdiki ile tekemmül eder.
Cumhuriyet Müddeiumumisi selâhiyetli olan merciden maznunun tevkifini isteyebilir. Bu merci, red veya kabul hakkında bir karar vermeğe mecburdur.
Son tahkikatın açılmasına karar verildikten veya Cumhuriyet Müddeiumumisi tarafından iddianame ile iş mahkemeye intikal ettikten sonra mahkeme reisi dahi acele hallerde aynı selâhiyeti haizdir"."
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas No:1968/19
Karar No:1968/16
Karar tarihi:6/6/1968
Resmi Gazete tarih/sayı:30.7.1968/12963
İtiraz eden : Güdül Asliye Ceza Hâkimi
İtirazın konusu : 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 3006 ve 3207 sayılı Kanunlarla değiştirilen 124. maddesinde yer alan ve sorgu hâkimi kararlarının, asliye ceza mahkemesi başkanının veya hâkimin onayı ile tekemmül edeceğine ilişkin bulunan hükmün, Anayasa'nın 132. maddesine aykırı olduğu ileri sürülerek iptali istenilmiştir.
Olay:
Sanıklar hakkında, gasp suçunu işledikleri iddiasiyle, Güdül Sorgu Hâkimliğine kamu dâvası açılmış, sorgu hâkimi yaptığı ilk soruşturma sonucunda, son soruşturmanın açılmasını haklı gösterecek hiçbir delil elde edilmediği gerekçesiyle, bütün sanıkların yargılanmalarının önlenmesine karar vermiş ve bu kararını, onamak üzere, bağlı olduğu asliye ceza hâkimine göndermiştir. Asliye ceza hâkimi de Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun olayla ilgili 124. maddesinin ikinci fıkrası hükmünün, Anayasa'ya aykırı olduğu kanısı ile, iptali için Anayasa Mahkemesine baş vurulmuştur.
İnceleme:
Anayasa Mahkemesi içtüzüğünün 15. maddesine göre yapılan ilk incelemede;
İşin niteliği bakımından başka güne bırakılmasına lüzum görülmeyerek Anayasa'nın ve kanunun ilgili hükümleri ve asliye ceza hâkiminin gönderdiği 1968/4 sayılı dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
"Asliye Ceza Hâkimi, 44 sayılı Kanunun 27. maddesine aykırı olarak konu ile ilgili görülen onanlı örnekler yerine, dosyayı olduğu gibi göndermiş İse de, işin niteliği bakımından bu eksikliğin tamamlattırılmasına yer görülmemiştir.
Anayasa'nın 151. maddesinin birinci fıkrasında "bir dâvaya bakmakta olan mahkeme, uygulanacak bir kanunun hükümlerini Anayasa'ya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddî olduğu kanısına varırsa Anayasa Mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar dâvayı geri bırakır" denilmektedir.
22/4/1962 günlü ve 44 sayılı Kanunun 27. maddesi ise, şöyledir:
"Madde 27- Bir dâvaya bakmakta olan mahkeme:
1- O dâva sebebiyle uygulanacak kanun hükümlerini Anayasa'ya aykırı görürse, bu yoldaki gerekçeli kararı; veya
2- Taraflardan birinin İleri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddî olduğu kanısına varırsa tarafların bu konudaki İddia ve savunmalarını ve, kendisini bu kanıya götüren görüşünü açıklayan kararı.
Dosya muhtevasının mahkemece bu konu ile ilgili görülen tasdikli suretleriyle birlikte Anayasa Mahkemesi Başkanlığına gönderir.
Mahkeme, Anayasa Mahkemesi'nin bu konuda vereceği karara resmen ittilâ kesbedinceye kadar, dâvayı geri bırakır.
Anayasa Mahkemesi, İşin kendisine gelişinden başlamak üzere 3 ay içinde kararını verir."
Bu madde hükümlerine göre, Anayasa Mahkemesine, itiraz yolu ile, ancak bir mahkemeye başvurabilir. Olayda ise, Anayasa Mahkemesine, sorgu hâkimi kararlarını onamağa yetkili merci olan hâkim başvurmuş olup herşeyden önce hâkimin buna yetkili olup olmadığının yani makamının "mahkeme" deyiminin kapsamına girip girmediğinin incelenmesi gereklidir.
Mahkememizin esas 1967/4, karar 1967/5 sayılı ve 7/2/1967 günlü kararında belirtildiği üzere, ceza yargılaması, ortak bir faaliyeti gerektirir, mahkemelere özgü, herkese açık duruşma çevresinde gelişir ve mahkemenin uyuşmazlığı, çözümleyen son sözü olan hükümle sona erer. Bu bakımdan "Mahkemeyi, yargılamayı yapan ve uyuşmazlığı kesin olarak çözümleyen organ olarak anlamak zorunluğu vardır. İptali istenilen hükümde ise, sorgu hâkiminin kararlarını onamak yetkisi, mahkemeye değil, toplu mahkemelerde mahkeme başkanına, tek hakimli mahkemelerde de, mahkeme hâkimine tanınmıştır. Bu hükümden anlaşılıyor ki, kanun koyucu, bu yetkiyi mahkemenin yukarıda belirtilen fonksiyonu dışında görmüş ve bunu mahkeme başkanına veya hâkimine vermiştir.
Durum böyle olunca, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 124. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "mahkeme reisi veya hâkimi" deyimlerinin, mahkeme deyiminin kapsamı içine girmediğini kabul etmek gerekir.
Sonuç:
İstemde bulunan, Anayasa'nın 151. ve 44 sayılı Kanunun 27. maddeleri hükümleri karşısında, Anayasa Mahkemesine başvurmağa yetkili olmadığından istemin reddine, üyelerden Hakkı Ketenoğlu, Recai Seçkin ve Ziya Önel'in karşı oylarıyla ve oyçokluğu ila 8/6/1968 gününde karar verildi.
Başkan
İbrahim Senil
Başkanvekili
Lütfi Ömerbaş
Üye
İhsan Keçecioğlu
Salim Başol
Feyzullah Uslu
A. Şeref Hocaoğlu
Fazlı Öztan
Celâlettin Kuralmen
Hakkı Ketenoğlu
Sait Koçak
Avni Givda
Recai Seçkin
Halit Zarbun
Ziya Önel
Muhittin Gürün
Anayasa Mahkemesi'nin 8/6/1968 günlü ve 12919 sayılı Resmî Gazete'de yayınlanmış bulunan Esas 1968/5, Karar 1968/6 sayılı ve 13/2/1968 günlü kararı için yazmış olduğumuz karşı oy yazısında açıklanan nedenlerden ötürü çoğunluk kararına karşıyız.