ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 1963/182
Karar Sayısı : 1963/90
Karar Günü : 15.4.1963
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN MAHKEME: Alaşehir Sulh Ceza Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU: 6831 sayılı Orman Kanununun geçici 1. maddesinin Anayasaya aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
OLAY: Alaşehir Sulh Ceza Mahkemesi 28.2.1963 günlü yazısında özetle; 6831 sayılı Kanunun geçici 1. maddesi uyarınca bir yerin orman sayılan yerlerden olup olmadığının Tarım Bakanlığınca belirtileceğini, Tarım Bakanlığının orman davalarında davacı yerini aldığını, tutanağın bu Bakanlık elemanlarınca düzenlendiği, Bakanlık memurları tarafından yapılan inceleme sonucunun hâkimi bağladığını, bu durumun delillerin serbestçe toplanıp takdir edilmesine engel olduğunu, bu sebeplerle yukarıda anılan geçici 1. maddenin Anayasa aykırı olduğu kanısına varıldığını bildirmiştir. Her ne kadar Sulh Ceza Mahkemesi Anayasanın olayla ilgili maddesini göstermiş ise de, bunun Anayasanın 132. maddesi olacağı konunun açıklanması tarzından anlaşılmaktadır.
Anayasa Mahkemesinin; İçtüzüğün 15. maddesi uyarınca 20.3.1963 gününde ilk inceleme için yapılan toplantısında; dosyada bir noksanlık bulunmadığı görülerek işin esasının incelenmesine karar verilmiştir. Esasın incelenmesi için 15.4.1963 gününde yapılan toplantıda Alaşehir Sulh ceza Mahkemesinin 28.2.1963 günlü sevk yazısı ve ekleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin konu ile ilgili kanunlara ilişkin tutanakları ve düzenlenen rapor okunduktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
Daha önce, 6831 sayılı Orman Kanununun geçici 1. maddesinin, Anayasanın 132. maddesi hükmüne aykırı olduğu kanısına varıldığı, Çine Gezici Arazi Kadastro Mahkemesi tarafından, itiraz yolu ile, Anayasa Mahkemesine bildirilmiş ve Anayasa Mahkemesince de, işbu maddenin Anayasanın 132. maddesi hükmüne aykırı bulunmadığına ve itirazın reddine 26.12.1962 gününde 162/211-1962/121 sayılı ile karar verilmiş bulunmaktadır.
Bahse konu geçici 1. maddenin Anayasanın 132. maddesine aykırı olduğu yolundaki itirazın evvelce Anayasa mahkemesi tarafından reddedilmiş olması, sonradan yapılmış olan işbu itirazın 132. maddeye matuf kısmının esas yönünden incelenerek yeniden karara bağlanmasına engel olamayacağına, çoğunlukla karar verdikten sonra, ortada evvelce varılan sonuçta değişiklik yapılmasını gerektiren bir hal ve şart bulunmadığından, 6831 sayılı Orman Kanununun geçici 1. maddesinin, Anayasanın 132. maddesine aykırı olduğu yolundaki Mahkemenin düşüncesi yerinde görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda belirtilen sebeplerden ötürü 6831 sayılı Orman Kanununun geçici 1. maddesinin, Anayasanın 132. maddesine aykırı bulunmadığına ve itirazın reddine bir kısım üyelerin esasa ve bir kısmının da gerekçeye karşı muhalefetleriyle ve oyçokluğu ile 15.4.1963 gününde karar verildi.
Başkan
Sünuhi ARSAN
Başkan Vekili
Tevfik GERÇEKER
Üye
Osman YETEN
(Muhalif)
Rifat GÖKSU
İsmail Hakkı ÜLKMEN
Lûtfî AKADLI
Şemsettin AKÇOĞLU
İhsan KEÇECİOĞLU
Salim BAŞOL
Celâlettin KURALMEN
Hakkı KETENOĞLU
Ahmet AKAR
Muhittin GÜRÜN
Lûtfî ÖMERBAŞ
Ekrem TÜZEMEN
MUHALEFET ŞERHİ
Mahkememiz’in 26.12.1962 tarih ve 211/121 sayılı kararındaki muhalefet şerhinde gösterdiğim sebeplerden kararın gerekçesine muhalifim.
Mahkememiz’in 1962/211, 1962/121 sayılı kararındaki muhalefet şerhinde gösterdiğim sebeplerle muhalifim.
Mahkememiz’in 26.12.1962 gün ve esas 1962/121 sayılı kararındaki muhalefet şerhinde gösterdiğimiz sebeplerle 6831 kanunun geçici 1 inci maddesinin Anayasaya aykırı olduğu sonucuna vardığımızdan sözü geçen maddenin iptali reyindeyiz.
Yukarıda numaraları yazılı kararda, 6.3.1963 tarihli ve 11348 sayılı Resmî Gazetede yayınlanan 26.12.1962 tarihli ve 1962/211 E.1962/121 K. sayılı kararın gerekçesine dayanılmaktadır.
Bu gerekçeye göre (Ziraat Bakanlığının belirtmesi) idarî bir karar da sayılabilir, bir bilirkişi kanaati mahiyetinde de görülebilir.
İdarî karar telâkki edilirse aleyhine dava yolu açıktır; iptal edilmesi mümkündür.
Bir bilirkişi kanaati mahiyetinde görülürse mahkeme bununla yetinmeyip yeni deliller toplamakta serbesttir.
Her iki halde de Bakanlığın belirtmesi mahkemeleri bağlamaz. Binnetice, 6831 sayılı Orman Kanununun geçici birinci maddesinin Anayasanın 132. maddesine aykırılığı hakkındaki itiraz yersizdir.
Bu gerekçe ve karara, aşağıda yazılı sebeplerden dolayı, muhalifim:
1- 6831 sayılı Kanunun geçici birinci maddesi gereğince (bir yerin orman sayılıp sayılamıyacağının Ziraat Bakanlığınca belirtilmesi) idarî bir kararsa bu madde hükmü Anayasanın 32 maddesi hükmüne aykırıdır.
Zira – karardaki kabul şekline göre – bu karar aleyhine idarî dava açılır da bu dava reddolunur ve idarî karar bu suretle kesinleşirse mahkeme bu (belirtme) ye uygun şekilde karar vermek mevkiinde kalacaktır.
Halbuki, bir yerin olup olmadığı hususundaki bir ihtilâfın hal mercii adli mahkemelerdir. Açılacak olan idarî dava vesilesiyle Danıştay, adli kazanın görevine giren bir ihtilâfı tetkik etmiş ve vereceği karar mahkemesi bağlamış olacağı için fertler, Anayasanın 32. maddesi hükmüne aykırı olarak, tabiî hâkiminden başka bir mercie müracaat zorunda bırakılmış sayılmak icabeder.
Ziraat Bakanlığının, bir yerin onman sayılması lâzım geldiğine dair kararı, aleyhine idarî dava açılmamak suretiyle kesinleşirse – Mahkeme bu kesinleşen karara uygun şekilde davayı halletmek zorunda bulunduğuna göre – verilecek kararı Bakanlık telkin etmiş olmaktadır ki geçici birince madde, bu anlayışa göre de, Anayasanın 132. maddesi hükmüne aykırı düşer.
2- Ziraat Bakanlığının belirtmesi bir bilirkişi mütalâası sayılacaksa, geçici birinci madde hükmü Anayasanın 7. maddesine aykırıdır. Zira, mahkemeleri tabiî yargılama yollarından ayıran, usul kanunlarına uymayacak şekilde tahkikata zorlayan bir kanun hükmü mahkemenin bağımsızlığını ihlâl eder.
3- Ziraat Bakanlığının, 6831 sayılı Kanunun geçici birinci maddesi gereğince yaptığı (belirtme), kanaatimizce, ne bir idarî karardır, ne de bir bilirkişi mütalâasıdır. Filhakika:
a) İdarî kararların en mümeyyiz vasfı (resen kabili icra) oluşudur. bu vasıfta olmayan idarî tasarruflar Danıştay’da bir iptal davasına konu olamaz.
(Resen icrası kabil karar) hiçbir merciin tasvip ve tasdikına ihtiyaç göstermeyen nihâi karar demektir. Halbuki, hadisemizde, Ziraat Bakanlığı bir karar vermemekte, mahkemenin bir sorusunu cevaplandırmaktadır. Bu cevaba – muhtevası itibariyle – karar verilse bile (kendiliğinden icra) kabiliyeti olmayıp mahkemenin buna uygun bir karar vermesi lâzımdır. Böyle, bir mahkemece benimsenip tasvip edilmeye muhtaç bir tasarrufun idarî karar sayılması ve iptal davasına konu teşkil etmesi, idare Hukuku esaslarına göre, mümkün değildir.
b) Ziraat Bakanlığının Mahkemeye gönderdiği cevaba bir bilirkişi mütalaası olarak da bakılamaz.
Bilirkişilerin ne suretle ve kimlerden seçileceği usul kanunlarıyle belirtilmiştir. Hukuk davalarında bilirkişileri taraflar ve –ittifak edemezlerse- Hâkim seçer. Ceza davalarında da bu hak doğrudan doğruya Hâkimindir.
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 276. ve Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 66. maddesinde Hükûmet tarafından müntahap ehli vukuf (Resmî ehlihibre) varsa bilirkişilerin bunlar arasından seçilmesi gerekeceğine dair hükümler vardır. Ancak, bu hükümlerle adli Tabiplerin Adli Tıp müessesesi ve Yüksek Sağlık Şurası gibi resmî ekspertiz müesseselerinin kastedileceğine şüphe yoktur.
Kendilerine ayrılmış sahada tamamen idarî vazife gören Umum Müdürlükler ve Bakanlıklar gibi Resmî Dairelerin bu konuda görevlendirilmeleri ve hele orman davalarında taraf olan Orman Umum Müdürlüğünün bağlı bulunduğu Ziraat Bakanlığına bilirkişilik yaptırılması asla hatıra gelemez. Çünki, Hâkimlerin (kendisine ait olan veyahut doğrudan ve dolayısiyle alâkadar olduğu davalara bakamayacağı) hakkında, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 28. maddesinde yer alan 1 numaralı bent hükmü, ayni kanunun 277. maddesi gereğince bilirkişiler hakkında da aynen uygulanır. Gerek Hâkim gerekse bilirkişi bu konuda kat’i bir memnuiyet hükmiyle karşı karşıya bulunduğuna nazaran kanun koyan, orman davalarında Ziraat Bakanlığına bilirkişilik görevi yüklemeyi düşünmüş olamaz.
Suçtan zarar gören kimseyi bilirkişilikten men eden Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 21 ve 67. maddeleri hükümleri karşısında ayni mülâhazalar Ceza Mahkemelerinde bakılan orman davaları için de aynen varittir.
4- Ziraat Bakanlığının yazısı, lâzimülicra bir idarî karar veya bir bilirkişi mütalâası olamayacağına göre bir başka mana ve maksat taşıması gerekir.
Mahkemeler, umumiyetle, kendilerini Ziraat Bakanlığının (belirtme)si ile mukayyet görmekte, kararlarını Bakanlık cevabında yer alan (belirtme)ye uygun olarak vermektedirler. Bu tatbikat, 29.5.1957 tarihli ve 9/1 sayılı Tevhidi İçtihat kararıyle de desteklenmiş bulunmaktadır.
Bakanlık yazısı – yukarıda izah edilen sebeplerle – bir idarî karar sayılamıyacağına; kanun vazıının Hukuk davalarında taraf ve Ceza davalarında da mağdur mevkiinde bulunan Ziraat Bakanlığına kanunen memnu olduğu bir (bilirkişilik) görevi vermesi düşünülemeyeceğine ve, hassaten, usul kanunlarına göre Hâkimin nezaret ve murakabesi altında yapılmayan tetkikat (bilirkişi tetkikatı) sayılamayacağın ve nihayet, hatıra başka bir ihtimalde gelmediğine göre Bakanlık (belirtme)sinin, tatbikatta kabul edilen mana ve maksadı taşıdığını kabul zaruridir. Bu haliyle Bakanlık cevab verecekleri kararı mahkemelere telkin eden bir mahiyet taşımaktadır. Manası ve maksadı itibariyle Anayasanın 132. maddesi hükmüne aykırı hüküm taşıyan 6831 sayılı Kanunun geçici birinci maddesi hükmünün iptaline karar verilmesi gerekir.
1- 6831 sayılı orman kanununun geçici 1 inci maddesinin, 132 nci maddesi yönünden Anayasaya aykırı olmadığı, daha önce Çine Gezici Arazi Kadastro Mahkemesince yapılmış olan itiraz üzerine Anayasa Mahkemesinin 26.12.1962 tarihli ve 1962/211-1962/121 sayılı kararı ile kabul edilmiş olduğu cihetle Alaşehir Sulh Ceza Mahkemesince bahse konu kanun hükmünün, madde numarası belirtilmemiş olmakla beraber yapılan açıklamalara nazaran Anayasanın 132 nci maddesinde yer alan esaslara aykırı olduğundan bahsile yapılmış bulunan bu itirazın, yeniden incelenerek esası hakkında yeni bir karar verilmesine mahal bulunmamakta, sadece durum izah olunarak (Yeni bir karar verilmesine yer olmadığına) karar verilmesi gerekmektedir.
Halbuki Mahkememiz bu kararı ile, itirazı Anayasanın 132 nci maddesi bakımından inceleyerek esası hakkında yeniden hüküm vermiş bulunmaktadır.
Bahçe Sulh Ceza Mahkemesince aynı kanun hükmü hakkında yapılmış olan itiraz üzerine Anayasa Mahkemesince verilerek 30.4.1963 tarihli ve 11394 sayılı resmî gazetede yayınlanmış bulunan 26.12.1962 tarihli ve 1962/223-1962/122 sayılı karara ait muhalefet şerhinde, konu ile ilgili olarak, açıkladığım sebeplere binaen karara muhalifim.
2- 6 Mart 1963 tarihli 11348 sayılı resmî gazetede yayınlanmış bulunan Anayasa Mahkemesinin 26.12.1962 tarihli 1962/211-1962/121 sayılı kararında yazılı muhalefet şerhinde belirttiğim sebeplere dayanarak, Anayasaya aykırılık bulunmadığı yolundaki sonucuna katıldığım bu kararın gerekçesine de muhalifim.