logo
Norm Denetimi Kararları Kullanıcı Kılavuzu

(AYM, E.1963/169, K.1963/113, 15/05/1963, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.

ANAYASA MAHKEMESİ KARARI

 

Esas No:1963/169

Karar No:1963/113

Karar Tarihi:15/5/1963

Resmi Gazete tarih/sayı:14.8.1963/11480

 

Davacı : Yüksek Hâkimler Kurulu adına Başkanı Suphi Örs.

Dâvanın konusu : 22/4/1962 gün ve 45 sayılı Yüksek Hâkimler Kurulu Kanununun 26 ncı maddesinin birinci fıkrası ile aynı kanunun 61, 62, 66, 67, 69, 78, (78 inci madde dâhil) ve 93 üncü maddelerinin Anayasaya aykırılığı sebebiyle iptali isteminden ibarettir.

Dâva dilekçesinde :

1- Anayasa'nın 143 üncü maddesinde, Yüksek Hâkimler Kurulunun 18 asıl ve 5 yedek üyeden kurulduğu, ikinci fıkrasında ise kurulun, üye tam, sayısının salt çoğunluğu ile kendi içinden başkanını seçeceği açıklanmış olduğuna göre, başkan seçimine 18 asıl ve 5 yedek üyenin katılması ve bir üyenin Başkan seçilmesi için en az 12 oyun, sağlanması gerektiği halde 45 sayılı kanunun 26 ncı maddesi, Başkanın Genel Kurul tarafından seçileceğini kabul ettiği ve bu kanunun 32 nci maddesinde Genel Kurulun 18 üyeden meydana geleceği, aynı kanunun 34 üncü maddesi gereğince Genel Kurulun salt çoğunluğu ile karar verebileceğinden Başkanın Anayasa'nın 143 üncü maddesi hükmüne aykırı olarak en az 12 oy ile değil, 10 oy ile seçilmesi mümkün olacağı, bu hükmün, Anayasa'nın 143 üncü maddesinde belirtilen Yüksek Hâkimler Kurulu bünyesini değiştirdiğinden Anayasa'ya aykırı düştüğü;

2- Anayasa'nın 143 üncü maddesinde Yüksek Hâkimler Kurulu Başkan ve üyelerinin aylık ve ödeneklerinin kanunla düzenleneceği belirtilmiş ve bu hükümle Yüksek Hâkimler Kurulu üyelerinin aylık ve Ödeneklerinin artırılmasını sağlıyacak yeni hükümler getirilmesi amacı güdülmüş olduğu halde 45 sayılı kanunun 61 ve 62 nci maddeleri ile, Yüksek Hâkimler Kurulu üyelerinin eski aylıklarını ve görevleri süresince de maaşlarından başka 5017 sayılı kanuna göre ayda 800 lira ödenek alacakları yolunda sevkedilen hükmün, Anayasanın maksadına uygun olarak aylık ve tahsisat konusunun yeni bir kanunla düzenlendiği mânasını tazammun etmediği. Öte yandan aynı yetkiye sahip kimselerin ayrı malî durumda bulundurulmalarının da Anayasa'nın amacına aykırı düştüğü;

3- Yüksek Hâkimler Kurulunun hâkim yardımcıları ile hâkimlere kadro tahsisine ve bunların nakil ve tâyinlerine ve Yargıtay Üyelelerinin seçimine ait kararların, Adalet Bakanı ve Başbakanın müşterek kararnamesi ile Cumhurbaşkanının tasdikine sunulacağı hakkındaki hükmü kapsayan 45 sayılı kanunun 66 ncı maddesinin, hâkimlerin bütün özlük işleri hakkında karar verme yetkisinin Yüksek Hâkimler Kuruluna ait olduğuna ilişkin Anayasa'nın 144 üncü maddesine aykırı bulunduğu;

4- Yüksek Hâkimler Kurulu üyelerinin, Yargıtay Genel Kurulu ve yasama meclisleri ile birinci sınıfa ayrılmış hâkimler tarafından seçilmiş bulunmasına ve bu teşekkülün görevlerini yerine getirmesi konusunda, yürütme organına ve bu organa dâhil Adalet Bakanına bir görev ve yetki tanınmamış olmasına göre Yüksek Hâkimler Kurulu giderlerinin tahkkuku ve itası işlemlerini Adalet Bakanlığına bırakan 67 nci maddedeki "Yüksek Hâkimler Kurulu giderlerinin Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanacağı" yollu hükmün, Yüksek Hâkimler Kurulu üzerine yürütme organına bir yetki tanıma niteliği taşıdığından Anayasa'nın 143 ve 144 üncü maddelerine aykırı düştüğü;

5- Anayasa'nın "Yüksek Savcılar Kurulu" diye bir Anayasa organına vücut veren herhangi bir hükmü kapsamadığı ve Anayasa'nın üçüncü bölümünde hâkimler ile savcıların atanmaları, teminat ve özlük işleri hakkında genel hükümler bulunduğu ve bu sebeple savcıların özlük işlerinin dahi Yüksek Hâkimler Kurulu tarafından yürütülmesi gerektiği, Anayasa'daki "Hâkimler" sözü içinde savcılar da dâhil bulunduğu cihetle, 45 sayılı kanunun, savcıların durumuna ilişkin olan 69, 78 inci maddelerinin (78 inci madde dâhil) Anayasa'nın 4. ve 8 inci maddeleri yoluyla 137. ve 143 ve 144 üncü maddeleri hükümlerine aykırı olduğu;

6- Hâkimlik mesleğine girmiş bir kimsenin, savcılık mesleğinde veya savcılık mesleğinde bulunan bir kimsenin hâkimlik meslekinde, hikmet icaplarına göre, daha ziyade muvaffak olacağı anlaşılması halinde bunların yetkili merciler tarafından diğer meslek içinde sınıf ve derecesine eşit bir göreve rızalarına bakılmaksızın atanabileceklerine cevaz veren 45 sayılı kanunun 93 üncü maddesinin, Anayasa'nın 132. 133. 134 137. ve 144 üncü maddeleri hükümlerine aykırı düştüğü;

İleri sürülerek bahis konusu 45 sayılı kanunun 26 ncı maddesinin birinci fıkrası ile 61, 62, 67, 69, 78 inci maddelerinin (78 inci madde dahil) ve 93 üncü maddesinin iptali istenmektedir.

İnceleme :

Anayasa Mahkemesinin, içtüzüğünün 15 inci madesi uyarınca yapılan ilk incelemede, dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine 8/3/1963 gününde oybirliği ile karar verilmesi üzerine düzenlenen rapor, iptali istenen kanun maddeleri ile Anayasa'nın ilgili maddeleri, bunların gerekçeleri ve meclis görüşme tutanakları okunduktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü :

Gerekçe :

l- 22/2/1962 günlü ve 45 sayılı Yüksek Hâkimler Kurulu Kanununun iptali istenen 26 ncı maddesinin birinci fıkrasında, "Yüksek Hâkimler Kurulu Başkanı, Genel Kurul tarafından kendi üyeleri arasından seçilir" denilmektedir. Bu maddenin Başkan Yardımcısı seçimine ilişkin ikinci fıkrası hükmü ise, dâva konusu dışında kalmaktadır.

Anayasa'nın bu konu ile ilgili 143 üncü maddesinde. Yüksek Hâkimler Kurulunun 18 asil ve 5 yedek üyeden kurulacağı ve bu üyelerin nerelerden ve nasıl seçileceği belirtildikten sonra, "Üye tam sayısının salt çoğunluğu ile kendi içinden başkanını seçer" denilmekle beraber, Yüksek Hâkimler Kurulunun, kuruluşunun çalışma usullerinin, bölümlerinin ve bu bölümlerin görevleri ile toplantı ve karar yeter sayılarının kanunla düzenleneceği ayrıca açıklanmıştır.

Anayasa, bu hükümleri ile Yüksek Hâkimler Kurulunun teşekkül ve çalışma tarzını ve kurulun toplanma ve karar yeter sayısının tâyini hususunu kanun koyucuya bırakmış bulunmaktadır.

Başkan seçimi ile ilgili esaslar hakkında Anayasa'nın ve 45 sayılı kanunun gerekçelerinde ve Meclis görüşmelerinde herhangi bir açıklamaya rastlanmadığı cihetle yedek üyelerin Başkan seçimine katılmalarının Anayasa bakımından caiz olup olmadığı hususunu tâyin edebilmek için bu üyelerin durumları ve ihdası sebepleri ile Yüksek Hâkimler Kurulunun teşekkül ve çalışma tarzına ait hükümleri etraflıca gözden geçirmek yerinde olur.

Anayasa'nın 143 üncü maddesinin koyduğu esaslar uyarınca 45 sayılı kanunun 28 inci maddesi ile Yüksek Hâkimler Kurulu üç bölüme ayrılmış ve 29, 30, 31 inci maddeleri ile de bu bölümlerin görevleri ve hangi konu üzerinde karar verecekleri belirtildikten sonra Yüksek Hâkimler Genel Kurulunun 18 üyeden teşekkül edeceği ve bu Kurulun genel görevlerinin neden ibaret olduğu 32 nci maddesinde gösterilmiştir. Şu halde, "Yüksek Hâkimler Kurulu" deyince, görüşme ve karar organı olan ve toplanma ve karar yeter sayısı Anayasa'nın verdiği cevaza binaen 45 sayılı kanunla belli edilmiş bulunan 18 üyeden müteşekkil kurulu anlamak gerekir.

Anayasa'da "Yüksek Hâkimler Kurulu" diye adlandırılan bu Kurula 45 sayılı kanunla "Yüksek Hâkimler Genel Kurulu" denilmesi, bölümlerin birleşmesinden meydana gelmesinin bir sonucudur. Yani bu unvana bir "Genel" teriminin eklenmesi, kurulun hukuki niteliği üzerinde bir değişiklik yapmaz. Zira, Anayasa'nın güttüğü amaç ve verdiği direktif dairesinde Yüksek Hâkimler Genel Kurulu, 18 üyeden kurulmak suretiyle toplanma yeter sayısı tâyin edilmiş bulunduğundan bu Kurulun asıl üyelerden meydana geleceğinden şüphe edilemez. Çünki, Anayasa'nın 143 üncü maddesinde bahsedilen ve Kurulun teşkilâtına dâhil bulunan yedek üyeler, yeter sayı ile toplanması meşrut olan Yüksek Hâkimler Kuruluna engelleri dolayısiyle katılamayan asıl üyelerin yerlerini doldurmak suretiyle Kurulun teşekkül ve faaliyetine imkân verirler. Şayet Yüksek Hâkimler Kurulunun toplanma yeter sayısı asıl ve yedek üyelerle birlikte 23 olarak kabul edilse idi, üyelerden herhangi birisinin engeli dolayısiyle kurula katılmaması halinde geride yedek üye olmadığından, Kurulun teşekkülüne hukuki ve fiilî bakımdan imkân kalmazdı. Gerek Anayasa ve gerekse 45 sayılı kanunla yedek üyelerin, Yüksek Hâkimler Kurulunun teşkilâtı içerisine alınması Kurulun toplanmasını aksatmamak, görevinin ara verilmeden yürütülmesini sağlamak amacından doğmaktadır. Bu da kamu hizmetinin sürekliliği prensibinin tabii bir icabıdır.

Anayasa, yedek üyelerin asıl üyelerle birlikte kurullara katılmasını istediği halleri, ayrıca ve istisnai hükümler sevketmek suretiyle belirtmektedir. Yedek üyelerin, asıl üyeliklerden biri açıldığı takdirde yenisi göreve başlayıncaya kadar veya asıl üyelerden birinin engeli halinde genel kurula veya bir bölüme katılabilecekleri 45 sayılı kanunun 36 ncı maddesinde de açıklanmıştır. Türkçe ve yabancı sözlüklerde de yedek üye; "Bir kimsenin yokluğunda görevlerini ifa etmek için onun yerini dolduran kimse" şeklinde tarif edilmektedir.

Hizmetin asıl üyeler tarafından yürütüleceği ve yedek üyelerin ancak asıl üyelerin engelleri halinde onların yerlerini doldurmak suretiyle vazife yapacakları esası kabul edilince, yedek üyelerin Başkan seçiminde Kurula katılarak oy vermelerinin sakıncası kendiliğinden meydana çıkar. Şöyle ki yedek üyelerin Başkan seçimine katılmalarını düşünmek, bunların Başkan seçilebileceklerini de kabul etmek olur. Zira Başkanı seçme hakkını haiz olan bir üyeye Başkan seçilebilmek hakkını da tanımak gerekir. Seçme hakkına sahip olan yedek üyeye, seçilme hakkını tanımamak, hukuki görüşle bağdaşamaz. Bir yedek üyenin Başkan seçilmesi, asıl üyenin yerine geçerek sürekli şekilde görev yapması gibi bir sonuç doğurur. Bu takdirde yedek üye asıl üyenin yerine geçmiş ve asıl üye de sürekli hizmet ifasından men edilerek yedek üyenin durumuna düşmüş olur ki, böyle bir sonuç Anayasa'nın sözüne ve özüne aykırılık teşkil eder. Şu halde :

Anayasa'nın 143 üncü maddesinde yer alan "Yüksek Hâkimler Kurulu üye tam sayısının salt çoğunluğu ile kendi içinden Başkanını seçer" yolundaki hükmünü, toplanma yeter sayısı 18 üyeden ibaret Genel Kurul tarafından bu seçimin yapılacağı mânasında anlamak gerekir.

Bu sebepler karşısında 45 sayılı kanunun 26 ncı maddesinin birinci fıkrası Anayasa'ya aykırı olmadığından dâvanın bu konuya ilişkin kısmının reddi gerekir"

2- Yukarıda anılan 45 sayılı kanunun 61 inci maddesinde :

"Bu kanun gereğince Yüksek Hâkimler Kuruluna seçilen Yargıtay Başkan ve Üyeleri ile birinci sınıfa ayrılmış hâkimler eski aylıklarını almağa devam ederler.

Sırası gelenler Hâkimler Kanunun hükümlerine göre kadro tahsis edilir. Ve aylık yükseltme işlemleri yapılır.

Cumhuriyet Senatosu ile Millet Meclisi tarafından seçilen üyelerden genel veya katma bütçeli daire ve müesseselerden aylık veya ücret alanlar hakkında birinci fıkra hükmü uygulanır. Bunların dışındakiler arasından seçilenlere baremin üçüncü derecesi üzerinden aylık verilir. 4598 sayılı kanun hükümleri mahfuzdur" denilmektedir.

Aynı kanunun 62 nci maddesinde de :

"Yüksek Hâkimler Kurulunun asıl ve yedek üyelerine, bu görevleri süresince maaşlarından başka 5017 sayılı kanun hükümlerine göre ayda 800 lira ödenek verileceği" açıklanmıştır.

Anayasanın bu konu ile ilgili 143 üncü maddesinin 5 inci fıkrasında ise Yüksek Hâkimler Kurulunun Başkan ve üyelerinin aylık ve ödeneklerinin kanunla düzenleneceği belirtilmiştir,

Söz konusu 61 ve 62 nci maddelerinin, Yüksek Hâkimler Kurulu üyelerinin hangi derece üzerinden aylık ve ne kadar ödenek alacakları hakkında yeni bir hüküm getirilmiş olduğu ve bu konuda bir düzenleme yaptığı şüphesizdir. Zira; istisnaların yerine münhasır olması lâzımgeleceği ve malî hükümlerin kıyas yoluyla tevsii caiz olamıyacağı prensibi karşısında yeni bir teşekkül olan Yüksek Hâkimler Kurulu Başkan ve Üyelerinin, maaşlarından başka 800 lira ödenek alabilmeleri ve 61 inci maddenin "Bunlar dışında" ibaresi ile başlayan son fıkrasında yazılı üyelere üçüncü derece üzerinden maaş verilebilmesi, (Kazanılmış hakları, daha aşağı derecede olsa bile) ancak 45 sayılı kanunla konulan bu yeni hükümler sayesinde mümkün olacaktır.

Anayasanın 143 üncü maddesinin üçüncü fıkrası gereğince Yüksek Hâkimler Kurulu üyelerinin görev süresi dört yıl olduğu ve her iki yılda yansının seçimi yenileneceği ve hâkimlik görevinde iken seçilmiş olan üyelerin görev süresi bitince eski statülerine dönecekleri için söz konusu 61 İnci maddenin birinci fıkrası ile, "Bu kanun gereğince Yüksek Hâkimler Kuruluna seçilen Yargıtay Başkan ve üyeleriyle birinci sınıfa ayrılmış hâkimler eski aylıklarını almağa devam ederler" şeklinde bir hüküm sevk edildiği ve bu suretle asıl meslek statüleriyle bağlılıklarının dengeli bir şekilde devamının sağlanmak istenildiği anlaşılmakta ve bu grupa dâhil olanların aylıkları da bu esaslar dairesinde düzenlenmiş bulunmaktadır. Nitekim 45 sayılı kanunun 54 üncü maddesinde "Yüksek Hâkimler Kurulu asıl ve yedek üyelerine Devlet memuriyetinden seçilenlerin geldikleri memuriyetleri ile ilgileri kesilmez. Bunların Yüksek Hâkimler Kurulunda geçirecekleri süreler kendi meslek ve görevlerinde geçmiş sayılır." denilmesi de bu düzenlenmenin diğer bir yönünü teşkil etmektedir.

Gerçekten, Anayasa'nın yukarıda belirtilen hükümleri ile Yüksek Hâkimler Kurulunun gördüğü hizmetin önem ve niteliği bakımından Başkan ve üyelerinin alabilecekleri maaş ve ödeneğin diğer memurlardan farklı olarak düzenlenmek ve bu suretle malî bakımdan da tatminkâr ve emniyetli bir durum içinde vazife görmelerinin sağlanmak istenildiğinde şüphe yoktur. Fakat şunu da belirtmek yerinde olur ki; Anayasanın 143 üncü maddesi Kurul Başkan ve üyelerinin aylık ve Ödeneklerinin kanunla düzenleneceği esasını koyarken, bu aylık ve ödenek miktarı hakkında bir açıklamada bulunmamış ve bunun tâyini kanun koyucunun takdirine bırakmıştır.

Bu sebeplerden ötürü yasama organının takdire dayanan tasarrufunun bir sonucu olan ve 45 sayılı kanunun 61 ve 62 nci maddelerinde yer alan hükümlerde, Anayasa'ya aykırı bir yön görülmediğinden bu konuya ilişkin dâvanın da reddi gerekir.

3- 45 sayılı kanunun iptali istenen 66 ncı maddesi mahkememizin 15/5/1963 gün ve 963/50 esas ve 963/111 K. sayılı kararı ile iptal edilmiş olduğundan konusu kalmayan bu istem hakkında yeniden karar verilmesine yer bulunmamaktadır.

4- 45 sayılı kanunun 67 nci maddesi "Yüksek Hâkimler Kurulu ve Yüksek Hâkimler Seçim Kurulunun giderleri Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanır" şeklindedir.

Anayasa'nın bu konuyla ilişkin olduğu ileri sürülen 143 üncü maddesine göre Yüksek Hâkimler Kurulunu vücuda getiren üyeler, Yargıtay Genel Kurulu ve birinci sınıfa ayrılmış hâkimler tarafından kendi aralarından ve yasama meclislerince de yüksek mahkemelerde hâkimlik etmiş veya bunlara üye olma şartlarını kazanmış kimseler arasından seçilmektedir.

Yine Yüksek Hâkimler Kurulu Anayasa'nın 144 üncü maddesi hükümleri dairesinde hâkimlerin bütün özlük işleri hakkında hiçbir makamın tasdikına muhtaç olmaksızın karar vermek ve hâkimleri denetlemek yetkisini haizdir.

Bu suretle hâkimler hakkında karar alma yetkisi yürütme organından alınarak Yüksek Hâkimler Kuruluna verilmiştir. Böylece hâkimlik teminatını ve hâkimlerin bağımsızlığı esasını sağlamak durumunda olan Yüksek Hâkimler Kurulunun da görevini tam bir teminat ve bağımsızlık içinde yapacak durumda olduğu şüphesizdir.

Yüksek Hâkimler Kurulu genel bütçe içerisinde vazife gören bir kuruluş olmasına ve görevleri de Anayasa'nın 144 üncü maddesi gereğince hâkimlerin özlük işleri ve denetimleri hakkında karar vermeğe veya bir mahkemenin veya bir kadronun kaldırılması veya bir mahkemenin yargı yerinin değiştirilmesi hakkında mâtalâa izharına münhasır bulunmasına ve bu bakımdan genel bütçeye dâhil Bakanlıklar arasında Adalet Bakanlığı ile ilgi ve münasebeti aşikâr olmasına göre bu Kurulun giderleri ile ilgili ödeneklerin Devlet teşkilâtı arasında Adalet Bakanlığı bütçesi içinde yer alması tabiidir. Bu durumda Adalet Bakanı, bütçenin malî ve siyasi sorumluluğunu Türkiye Büyük Millet Meclisine karşı taşıdığına göre Yüksek Hâkimler Kuruluna ilişkin giderlerin ita âmirliğinin bu Bakan tarafından yapılması halin icaplarından sayılmak gerekir. Bu yüzden Anayasa ile Yüksek Hâkimler Kuruluna ve hâkimlere sağlanan teminatın zedelendiği ve Yüksek Hâkimler Kurulunun yürütme organının etki alanı içine girdiği düşünülemez.

Bu sebepler karşısında 45 sayılı kanunun 67 nci maddesinin Anayasaya aykırı olduğu yolundaki iddia yerinde görülmediğinden istemin reddi icap eder.

5- 45 sayılı kanunun iptali istenen ve "savcıların Özlük işleri" başlığını taşıyan 69, 78 inci maddeleri; (78 inci madde dâhil) Yüksek Savcılar Kurulunun nasıl teşekkül edeceğine, kaç bölüme ayrılacağına ve bölümlerin görevlerinin neden ibaret olacağına, bölümlerin birleşmesinden meydana gelen Genel Kurulun görevleri ile toplanma ve yeter sayılarına, Yüksek Savcılar Haysiyet Divanının ne şekilde kurulacağına, savcılık mesleğine, Yargıtay C. Savcılığına ve C. İkinci Başsavcılığına ne suretle atanma yapılacağına ilişkin hükümleri kapsamaktadır.

Görülüyorki, bu hükümlerin hâkimlerle ilgisi olmayıp sadece savcılık mesleğinde çalışanları ilgilendirmektedir. Hâkimlik ve savcılık meslekleri ayrı, ayrı statülere tabi olarak adalet teşkilâtı içinde yer almakta ve Anayasa'nın 137 nci maddesinin birinci fıkrası hükümlerinden teminatını alan savcılar ise gerek Anayasa ve gerekse 45 sayılı kanunda kullanılan "Hâkim" terimi içerisine dâhil bulunmamaktadır. Halbuki Yüksek Hâkimler Kurulunun görev ve yetkileri Anayasa'nın 144 üncü maddesinde belirtildiği veçhile, hâkimlerin bütün özlük işleri hakkında karar vermek, bir hâkimin her ne sebeple olursa olsun meslekten çıkarılmasına dair karar almak, bir mahkemenin veya bir kadronun kaldırılması veya bir mahkemenin yargı çevresinin değiştirilmesi, hakkında düşüncesini belirtmek, belli konular için görevlendireceği üst dereceli hâkimler eli ile hâkimlerin denetimini yapmaktan ibarettir. Anayasa'nın 149 uncu maddesine göre de Yüksek Hâkimler Kurulu ancak kendi varlık ve görevlerini ilgilendiren kanun hükümleri hakkında Anayasa'ya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine doğrudan doğruya iptal dâvası açabilir.

Yukarıda anılan 45 sayılı kanunun 69, 78, (78 inci madde râhil) maddeleri ise sadece savcılara ilişkin hükümleri kapsaması bakımından Yüksek Hâkimler Kurulunun varlık ve görevlerini ilgilendirmediği cihetle adı geçen kurulun bu konuda iptal dâvası açmağa yetkili olmadığı açıktır. Bu sebeplerden ötürü bu konudaki dâvanın reddi gerekir.

6- a) 45 sayılı kanunun 93 üncü maddesinin, hâkimlerin rızalarına bakılmaksızın savcılığa atanmalarına ilişkin hükmü, Mahkememizin 963/125 esas ve 963/112 K. sayılı 15/5/1963 günlü kararı ile iptal edilmiş olduğundan bu konudaki dâva hakkında yeniden karar verilmesine yer bulunmamaktadır.

b) 45 sayılı kanunun 93 üncü maddesinin, "savcılık mesleğinde bulunan bir kimsenin hâkimlik mesleğinde hizmet icaplarına göre daha ziyade muvaffak olacağı anlaşılırsa, bu kanun hükümlerine göre yetkili merciler tarafından diğer meslek içinde sınıf ve derecesinde eşit bir göreve rızasına bakılmaksızın atanması yapılabilir." şeklindeki sadece savcıları hedef tutan hükmü, Yüksek Hâkimler Kurulunun varlık ve görevini ilgilendirmediğinden dâvanın bu konuya ait kısmının da 5 inci bentte yazılı sebepler dolayısiyle yetki yönünden reddi gerekir.

Sonuç :

l- 22/4/1962 gün ve 45 sayılı Yüksek Hâkimler Kurulu Kanununun 26 ncı maddesinin birinci fıkrası, Anayasa'ya aykırı olmadığından buna ilişkin iptal isteminin reddine üyelerden Şemsettin Akçoğlu, İbrahim Senil, Celâlettin Kuralmen, Fazıl Uluocak, Ekrem Korkut, Lûtfi Ömerbaş ve Ekrem Tüzemen'in muhalefetleriyle ve oyçokluğu ile.

2- Aynı kanunun 61, ve 62 nci maddeleri Anayasaya aykırı olmadığından iptal isteminin reddine üyelerden Celâlettin Kuralmen ve Ekrem Tüzemen'in muhalefetleriyle ve oyçokluğile;

3- Aynı kanunun 66 ncı maddesi Mahkememizin 15/5/1963 gün ve 963/50 esas ve 963/111 K. sayılı karariyle iptal edilmiş olduğundan, bu konuda yeniden karar verilmesine yer olmadığına oybirliği ile;

4- Aynı kanunun 67 nci maddesi, Anayasa'ya aykırı olmadığından, iptal isteminin reddine Başkan Sünuhi Arsan, Üyelerden İsmail Hakkı Ülkmen, Celâlettin Kuralmen, Ekrem Korkut, Lûtfi Ömerbaş ve Ekrem Tüzemen'in muhalefetleriyle ve oyçokluğu ile;

5- Aynı kanunun 69. 78. (78 inci madde dâhil) maddelerinin iptaline ilişkin istemin, bu maddelerin Yüksek Hâkimler Kurulunun varlık ve görev ile ilgisi bulunmadığından, yetki yönünden reddine oybirliği ile;

6- Aynı kanunun 93 üncü maddesinin hâkimlere ilişkin hükmü Mahkememizin 15/5/1963 gün ve 1963/125 esas ve 963/112 K. sayılı kararı ile iptal edilmiş olduğundan bu konuda yeniden karar verilmesine yer olmadığına, ancak, dâvada işbu maddenin tümünün iptali istenmiş ve Yüksek Hâkimler Kurulunun, bu maddenin savcılara ilişkin hükmünün iptalini istemeğe yetkisi bulunmamış olduğundan savcılar hakkındaki hükme yöneltilen iptal isteminin reddine oybirliği ile;

15/5/1963 günüde karar verildi.

 

 

 

 

Başkan

Sünuhi Arsan

Başkanvekili

Tevfik Gerçeker

Üye

Rifat Göksu

Üye

İ. Hakkı Ülkmen

(kısmen Muhalif)

 

 

 

 

Üye

Lütfi akadlı

Üye

Şemsettin Akçoğlu

Üye

İbrahim Senil

Üye

İhsan Keçecioğlu

 

 

 

 

Üye

Celâlettin Kuralmen

(muhalefet şerhleri ilişiktir)

Üye

Fazıl Uluocak

Üye

Ahmet Akar

Üye

Ekrem Korkut

 

 

 

 

Üye

Muhittin Gürün

Üye

Lütfi Ömerbaş

Üye

Ekrem Tüzemen

 

 

MUHALEFET ŞERHİ

l- Anayasa'nın 143 üncü maddesinin ikinci fıkrası hükmüne göre (Yüksek Hâkimler Kurulu, üye tamsayısının salt çoğunluğu ile kendi içinden başkanını seçer.) Fıkrada (asıl) ve (yedek) tabirleri kullanılmaksızın (Üye tamsayısı) nın zikredilmesi ve maddenin baş tarafında da Yüksek Hâkimler Kurulunun 18 asıl ve 5 yedek üyeden kurulacağının gösterilmiş olması başkanın, 23 üyeden teşekkül eden Kurulca ve kendi içinden seçileceğini açıkça göstermektedir. Bu hükümlere göre Başkanın 23 kişilik Kurul tarafından 12 üye ile seçilmesi lâzımdır.

Halbuki, 45 sayılı kanunun 26 ncı maddesinin birinci fıkrasında, Anayasanın yukarıda yazılı hükmüne aykırı olarak, Başkanın bu kanunun 32 nci maddesinde 18 üyeden meydana geleceği gösterilen Genel Kurulca ve bu Kurula dâhil üyeler arasından seçileceği hükmü yeralmıştır.

36 ncı maddede açıklandığı gibi yedek üyeler genel kurula ve bölümlere, ancak asıl üyelerden birinin mazereti veya yokluğu sebebiyle katılabilirler. Böylece, 32 nci maddede kastedilen 18 üye (asıl üye) olmakta; 45 sayılı kanun, bu yoldan, yedek üyeleri (Seçmek) ve (seçilmek) haklarından mahrum etmektedir. Bu durumu yaratan 26 ncı madde hükmü Başkanının Genel Kurulca değil -Yüksek Hâkimler Kurulunca ve -18 asıl üye arasından değil - 23 üye arasından -10 oyla değil 12 oyla seçilmesini emreden Anayasa'nın 143 üncü maddesine açıkça aykırıdır.

2- Kararda (Başkan seçimiyle ilgili esaslar hakkında Anayasanın ve 45 sayılı kanunun gerekçelerinde ve Meclis görüşmelerinde herhangi bir açıklamaya rastlanmadığı cihetle yedek üyelerin Başkan seçimine katılmalarının Anayasa bakımından caiz olup olmadığı konusunu tâyin edebilmek içip bu üyelerin durumları ve ihdası sebepleri ile Yüksek Hâkimler Kurulunun teşekkül ve çalışma tarzına ait hükümleri etraflıca gözden geçirmek yerinde olur) denilmektedir.

Yüksek Hâkimler Kurulunun, asıl ve yedek, 23 üyesi olduğu; Başkanın bunlar tarafından ve bunlar arasından seçileceği Anayasa'nın 143 üncü maddesinde, hiçbir tereddüde yer vermiyecek açıklıkta gösterilmiştir. Maddenin herhalde başka bir mâna taşıdığı mülâhazasını hareket noktası yaparak gerekçeden ve görüşmelerden faydalanmaya çalışmak ve hiçbir açıklama bulunamadığı gerekçesiyle (Yedek üyeliğin ihdası sebepleri) üzerinde incelemeye girişmek ve nihayet bu konuda, Anayasaya aykırılığı iddia edilen 45 sayılı kanun hükümleriyle ihticaç etmek kanaatimizce doğru değildir. Filhakika Anayasa'da, (Yüksek Hâkimler Kurulunun kuruluşu, çalışma usulleri, bölümleri ve bu bölümlerin görevleriyle toplantı ve karar yeter sayıları kanunla düzenlenir) hükmü varsa da, kanun koyucu bu hükme dayanarak, Başkan seçimini 23 kişilik Kuruldan alıp 18 kişilik bir kurula veremez. Dâvada Anayasa'ya aykırılığı ileri sürülen 26 ncı madde hükmü - bu -maddenin Anayasa'ya uygun hüküm ihtiva ettiği belirtilmeden- red kararına mesnet olamaz.

Gene kararda (Anayasa'da Yüksek Hâkimler Kurulu diye adlandırılan bu kurula 45 sayılı kanunla Yüksek Hâkimler Genel Kurulu denilmesi, bölümlerin birleşmesinden meydana gelişinin bir sonucudur. Yani bu unvana bir "genel" teriminin eklenmesi Kurulun hukukî niteliği üzerinde bir değişiklik yapmaz gerekçesi yer almaktadır.

Halbuki :

Yüksek Hâkimler Kurulu, Anayasa'nın yarattığı bir müessesedir. Kanun Koyucu bu Kurulun adı üzerinde tasarruf edemiyeceği gibi 23 kişilik Kurulu 18 kişiye de indiremez. Zaten 45 sayılı kanunda (Yüksek Hakimler Genel Kurulu) diye bir unvan da mevcut değildir. Bilâkis (Genel Kurul), 45 sayılı kanunun 24 üncü maddesinde (Yüksek Hâkimler Kurulunun bir Organı) olarak gösterilmiştir.

Yüksek Hâkimler Kurulu, bölümlerin birleştirilmesinden meydana gelmiş olmayıp bölümler; Kurulun vazife taksimi ile ayrılan organlarıdır. Kanun Koyucu, bölümlerde yedek üyelere görev vermiyebilir. Bu bölümlerden meydana gelen ve (Genel Kurul) diye adlandırılan diğer organı da yalnız asıl üyelerden teşkil edebilir. Bölümlerin ve genel kurulun kanunla muayyen görevlerin ifası bakımından bu şekilde teşkili Anayasa'ya aykırı düşmez. Anayasa'ya aykırı olan cihet, 23 üyeden teşekkül eden Yüksek Hâkimler Kuruluna tanınan Başkan seçme yetkisinin 18 kişilik Genel Kurula tefviz edilmiş olmasıdır.

3- Anayasa'nın 143 üncü maddesi Başkan seçiminin 23 üyenin katılacağı Yüksek Hâkimler Kurulunca yapılacağını ve Başkanın bu üyeler arasından seçileceğini gösterdiğine göre yedek üyelerin de seçime katılacaklarına ve bir yedek üyenin başkan seçilebileceğine şüphe edilemez. Böyle bir netice, asıl üyelerden birinin yedek üyeliğe düşmesi sonucunu da doğurmaz. Bölümlere asıl üyeler eskisi gibi katılacaklardır. Genel Kurul, gene 18 asıl üyeden meydana gelecektir. Ancak, Başkan seçilen yedek üye, 45 sayılı kanunun 27 nci maddesinin (1) numaralı bendi gereğince bu Kurula Başkanlık edecektir.

Asıl ve yedek üyeler aynı nitelikte kimseler arasından seçildiklerinden ve aralarında seviye farkı bulunduğu düşünülemiyeceğinden bir yedek üyenin -12 üyenin oylan ile - başkan seçilmesi müratebe esasına da aykırı düşmez.

Netice :

Yukarıda yazılı sebeplerle kararın (1) numaralı bendine muhalifim.

 

 

 

 

Üye

Şemsettin Akçoğlu

 

 

MUHALEFET ŞERHİ

9/7/1961 tarih ve 334 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasa'sının 143 üncü maddesinin birinci fıkrasında Yüksek Hâkimler Kurulunun on sekiz asıl ve beş yedek üyeden kurulduğu yazılıdır. Aynı maddenin ikinci fıkrası ile de bu Kurulun üye tam sayısının salt çoğunluğu ile kendi içinden Başkanını seçmesi kabul edilmiştir.

22/4/1962 tarih ve 45 sayılı Yüksek Hâkimler Kurulu Kanununun 24 üncü maddesine göre Yüksek Hâkimler Kurulu organları vasıtasiyle görevini yapar ve yetkilerini kullanır. Bu organlar da Başkan, bölümler ve Genel Kuruldur. Şu hale göre Genel Kurul Yüksek Hâkimler Kurulu olmayıp sadece bunun bir organıdır.

Yine 45 sayılı kanunun 26 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince Yüksek Hâkimler Kurulu Başkanı Genel Kurulu tarafından kendi üyeleri arasından seçilir.

Görülüyorki Anayasa'nın 143 üncü maddesinin ikinci fıkrasiyle Yüksek Hâkimler Kurulu Başkanının bu Kurulun üye tam sayısının salt çoğunluğu ile kendi içinden seçilmesi kabul edildiği halde 45 sayılı kanunun 26 ncı maddesi bu Başkanın Yüksek Hâkimler Kurulunun bir organından başka bir şey olmayan Genel Kurul tarafından seçilmesini kabul etmiş bulunmaktadır. Bunun neticesi olarak da Yüksek Hâkimler Kurulunun beş yedek üyesi Başkanlarını seçme imkânından mahrum "bırakmışlardır.

Yüksek Hâkimler Kurulu denildiği zaman bununla 18 asıl ve 5 yedek üyeden meydana gelen Kurulun anlaşılması gerekir. Anayasa'nın 143 üncü maddesinin birinci fıkrası bunu açıkça göstermektedir. 45 sayılı kanunun 24 üncü maddesinin ikinci fıkrasında gösterildiği üzere Genel Kurul sadece Yüksek Hâkimler Kuruluna tanınan yetkileri onun adına kullanmakla görevli bir organdır. Bu itibarla Genel Kurulun esas itibariyle 18 asıl üyeden teşekkül etmesi, yedek üyelerin Kurulun çalışmalarına ancak asıl üyelerin mazeretleri olması veya izinli bulunmaları halinde katılabilmeleri keyfiyeti, Yüksek Hâkimler Kurulu denilince, bundan onsekiz asıl üyenin meydana getirdiği Genel Kurulun anlaşılması gerektiği yolundaki düşüncenin varit olabileceğini gösteremez.

Başkan seçimine katılabilme ile Başkan seçilebilmeyi de birbirine karıştırmamak lâzimgelir. Yedek bir üyenin Yüksek Hâkimler Kurulu Başkanlığına seçilmesi halinde Kurulun asıl üyelerinden birisi fiilen yedek üye durumunu alır ki bu da doğru olamaz. Bu sebeple de yedek bir üyenin Kurula başkan seçilebilmesi düşünülemez. Buna karşılık, gerekli hallerde, Kurulun çalışmalarına fiilen katılan yedek üyelerin Kurul Başkanının seçiminde oylamağa katılmalarını önlemeyi haklı gösterecek ciddi bir sebep yoktur. Anayasa'nın 143 üncü maddesinde de başkanının yalnız asıl üyeler tarafından seçileceğine dair açık bir hüküm mevcut değildir. Bilâkis bu maddenin ikinci fıkrası asıl ve yedek üyelerin hepsinin Başkan seçimine katılabileceklerini açıkça göstermektedir.

Yukarıdanberi verilen izahat gözönünde tutulduğu takdirde Yüksek Hâkimler Kurulu yedek üyelerinin başkan seçiminde oy kullanamıyacakları ve bunun Anayasa'ya uygun olduğu yolundaki görüş doğru olamaz. 45 sayılı kanunun 26 ncı maddesinin dâva konusu birinci fıkrası Anayasa'nın 143 üncü maddesinin ikinci fıkrasına aykırıdır. Bu sebeple de iptali gerektiğinden çoğunluğun bunun aksine olan görüşüne muhalifiz.

 

 

 

 

 

Üye

İbrahim Senil

Üye

Lütfi Ömerbaş

Üye

Ekrem Tüzemen

 

 

 

Üye

Celâlettin Kuralmen

Üye

Fazıl Uluocak

Üye

Ekrem Korkut

 

 

MUHALEFET ŞERHİ

9/7/1961 tarih ve 334 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasa'sının 134 üncü ve 144 üncü maddeleri birlikte mütalâa edildiği takdirde görüleceği üzere sınıf ve derece farkı gözetilmeksizin, bütün hâkimlerin özlük işleri, denetimi, haklarında disiplin kovuşturması açılması, disiplin cezaları verilmesi, görevleri ile ilgili suçlarından dolayı soruşturma yapılması ve yargılanmalarına karar verilmesi Yüksek Hâkimler Kuruluna aittir.

Yine Anayasa'nın 143 üncü maddesinin 5 inci fıkrasında da Yüksek Hâkimler Kurulu Başkan ve üyelerinin aylık ve ödeneklerinin kanunla düzenleneceği yazılıdır.

Anayasa'nın bu açık hükümleri gözönünde tutulduğu takdirde Yüksek Hâkimler Kurulu Başkanı ve üyelerinin, görevlerinin devamı süresince, kazanılmış hak sayılmamak kaydiyle, birinci derecedeki hâkimlik kadrosundan aylık almaları gerekir. Bu kurul üyelerinin bunun altındaki bir kadronun aylığını almaları düşünülemez. Bundan başka, bu Kurulun bütün üyeleri aynı hak ve yetkileri haiz olduğuna göre aralarında aylık bakımından fark gözetilmesi de doğru olamaz. Ayrıca Yüksek Hâkimler Kurulu üyelerine aylıklarından ayrı olarak en Yüksek Dereceli hâkimlerin almakta oldukları ödenekten fazla miktarda bir Ödenek verilmesi de yerinde olur.

Hülâsa, bütün hâkimler üzerinde çok önemli yetkilere sahip olan Yüksek Hâkimler Kurulunun Başkan ve üyelerinin aylık ve ödeneklerinin bu durum gözönünde tutularak tesbîti lâzım gelir. Hal böyle iken Yüksek Hâkimler Kurulu hakkındaki 22/4/1962 tarih ve 45 sayılı Kanunun 61 inci maddesinin 1., 3. ve 4 üncü fıkralarında bu kanun gereğince Yüksek Hâkimler Kuruluna seçilen Yargıtay Başkan ve üyeleriyle birinci sınıfa ayrılmış hâkimlerin ve Cumhuriyet Senatosu ile Millet Meclisi tarafından seçilen üyelerden genel veya katma bütçeli daire ve müesseselerden aylık veya ücret alanların eski aylıklarını almağa devam etmeleri, bunların dışında seçilenlere de baremin üçüncü derecesi üzerinden aylık verilmesi kabul edilmiştir. Aynı kanunun 62 nci maddesi de Yüksek Hâkimler Kurulunun asıl ve yedek üyelerine bu görevleri süresince maaşlarından başka, 5017 sayılı kanunda yazılı hükümlere göre ayda 800 lira, yani birinci sınıf hâkimlerin almakta oldukları ödenek miktarında ödenek verilmesi yeterli görülmüştür.

Yukarıda verilen izahat gözönünde tutulduğu takdirde söz konusu 45 sayılı kanunun 61 inci maddesinin 1., 3. ve 4 üncü fıkraları ile 62 nci maddesinin Anayasa'nın ruhuna ve hususiyle 134. ve 144 üncü maddelerine aykırı olduğunun kabulü ile bunların iptallerine karar verilmek gerekir. Bu husustaki isteğin reddi hakkındaki çoğunluk kararına bu sebeple muhalifiz.

 

 

Üye

Celâlettin Kuralmen

Üye

Ekrem Tüzemen

 

 

MUHALEFET ŞERHİ

Yüksek Hâkimler Kurulu, 334 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasa'sının temel prensiplerinden birini teşkil eden yargı görevinin bağımsızlığı esasını sağlamak üzere kurulmuş olan bağımsız bir Anayasa organıdır. Yargı görevinin bağımsızlığı prensibinin dayandığı hâkimlik temitanı, Anayasa yürürlüğe girinceye kadar Adalet Bakanlığınca ifa edilmekte olan hâkimlerin bütün özlük işlerinin ve hâkimler hakkında disiplin kovuşturması açılması, disiplin cezası verilmesi, görevleri ile ilgili suçlarından dolayı soruşturma yapılması ve yargılanmalarına karar verilmesi, meslekten çıkarılmayı gerektiren suçluluk veya yetersizlik hallerinin tesbiti yetkisi Adalet Bakanlığından alınarak bağımsız ve tarafsız bir kurula verilmek suretiyle sağlanmak istenmiştir.

Bu prensipler gözönünde bulundurulduğu içindir ki 45 sayılı Yüksek Hâkimler Kurulu Kanununun 3 üncü maddesiyle bu Kurulun bağımsızlığı açıkça belirtildiği gibi bağımsızlığın tabiî ve zarurî bir sonucunun ifadesi olmak üzere mezkûr maddede "hiçbir organ, makam, merci veya kişinin Yüksek Hâkimler Kuruluna görevleri ile ilgili işlerde emir ve talimat veremiyeceği, tavsiye ve telkinlerde bulunamıyacağı" gösterilmiştir.

Bu hüküm ve prensiplere rağmen 45 sayılı kanunun 67 nci maddesinde Yüksek Hâkimler Kurulunun ve Yüksek Hâkimler Seçim Kurulunun giderlerinin Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanacağı hükme bağlanmıştır.

Bir kurulun bağımsızlığı, sadece idari bakımdan tanınmakla o kurula bağımsızlık sağlanamaz. Gerçek bağımsızlık alacağı kararlarda olduğu kadar bu kararların tatbik ve icrasında da bağımsız olmayı gerektirir. Bu ise idarî bağımsızlık yanında özellikle malî bağımsızlığın da sağlanması ile mümkündür.

Muhasebei Umumiye Kanunu gereğince her bakanlığın işleyişine ilişkin gider bütçesinin tanzimi yetkisi Bakanlara aittir. Bu sebeple Adalet Kuruluşunun yıllık giderlerini nevi ve miktar bakımından tesbit etmek görev ve yetkisi de Adalet Bakanınındır. Adalet Bakanı gelecek yılda yapılacak giderleri tesbit ederken hiç şüphesiz teşkilât içinde görev almış olan hâkimlerin aylık ve ödeneklerini, yolluklarını ve diğer özlük haklarını da gözönünde tutmak zorunda olduğu gibi Yüksek Hâkimler Kurulunun gerek özlük haklarına gerekse idarî işlerine ait giderlerini de tâyin ve tesbit etmek mecburiyetindedir. Ayrıca Muhasebei Umumiye Kanunu gereğince bütçenin birinci derecede ita âmiri Bakan olmak dolayısiyle bütçenin uygulanması sırasında Ödenecek bir giderin taahhüt, tahakkuk ve ödeme işlerini yaptırmak, yanı bütçedeki Ödeneklerden birine dayanarak belli bir işe harcama kararı vermek ve bu karar üzerine icra edilen hizmetin Devlete yüklediği borç miktarını ve alacaklısını tesbit ederek Ödenmesi için muhasibe emir vermek yetkisi Bakana ait bulunmaktadır.

Şu halde gerek Yüksek Hâkimler Kurulunun özlük ve idarî giderlerinin gerekse her türlü tâyin, terfi, nakil denetleme işlem ve yetkisi Yüksek Hâkimler Kuruluna ait bulunan hâkimlerin özlük haklarının gelecek yıl içinde gerektireceği giderlerin tâyin ve tesbiti hususunda Kurulun Adalet Bakanı ile mutabık kalması gerekecek ve binnetîce Kurul, onun direktiflerine uymak zorunda kalacaktır. Yüksek Hâkimler Kurulunca lüzum görülecek denetimin yapılması tâyin, terfi, nakil işlerinin Adalet dağıtılması görevini aksatmayacak bir düzen içinde yürütülmesi bu işlerin gerektirdiği ödeneklerin bütçeye tam olarak konulmasına ve bunların harcanmasında Yüksek Hâkimler Kurulunun tam yetki sahibi bulunmasına bağlıdır. Buda Yüksek Hâkimler Kurulunun kendisine mahsus ayrı bir bütçeye malik olmasiyle mümkündür.

Halbuki 1963 yılı bütçesi gözden geçirilecek olursa, bu bütçeye giren daireler arasında Yüksek Hâkimler Kuruluna ait en ufak bir ize rastlamak mümkün olmadığı gibi bütçenin Adalet Bakanlığı kısmında dahi bu kurula ait hiçbir kayıt ve işarete rastlamak mümkün değildir. Öyleki, Yüksek Hâkimler Kurulunun varlığı ve hüviyeti, Adalet Bakanlığı içinde erimiş ve kaybolmuştur. Bu yüzden Yüksek Hâkimler Kurulu, adeta, Adalet Bakanlığı merkez kuruluşu içinde bir genel müdürlük seviye ve mertebesine indirilmiş bulunmaktadır. Bu durumda Kurulun Anayasa ile ve 45 sayılı kanunla kendisine tevdi olunan görevi yaparken daima Adalet Bakanının izin ve yardımına muhtaç hale düşmesi ve bağımsızlığın ihlâline etki yapacak olaylarla karşılaşması mukadderdir. Bunun ise Anayasa vazıı tarafından Yüksek Hâkimler Kuruluna ifa ettirilmek istenilen fonksiyon ile bağdaştırılması kolayca mümkün görülemez. Devlet Plânlama Teşkilâtı, istatistik Enstitüsü, Tapu ve Kadastro, Meteroloji, Toprak ve iskân işleri Genel Müdürlükleri gibi doğrudan doğruya bir bakanlığın siyasi sorumluluğu altında görev ifa eden daireler için genel bütçe içinde müstakil cüzüler ayrılmış iken bir Anayasa organı olan Yüksek Hâkimler Kurulunun malî bakımdan Adalet Bakanlığı bütçesi içine alınması Anayasa'nın sistemi ve espirisi ile telif edilemez.

Adalet Bakanının, bütçesinin siyasi ve malî sorumluluğunu Büyük Millet Meclisine karşı taşımakta olması ve Yüksek Hâkimler kurulunun genel bütçeye giren bakanlıklar arasında Adalet Bakanlığı ile ilgi ve münasebeti aşikâr bulunması Yüksek Hâkimler Kurulu gibi bağımsız bir anayasa organına ait giderlerin yürütme organının bir cüzü olan Adalet Bakanlığı bütçesi içinde yer alması için yeter bir sebep teşkil etmez. Nitekim Anayasa Mahkemesi de genel bütçeye dâhil daireler arasında bulunmasına rağmen giderleri genel bütçe içinde müstakil bir cüzü haline getirilmiş ve ita amirliği de Mahkeme Başkanına verilmiştir.

Anayasa Mahkemesi gibi bir Anayasa organı olan Yüksek Hâkimler Kurulu üzerinde Meclisin hiçbir siyasî, malî ve cezaî kontrol yetkisi bulunmadığı cihetle Adalet Bakanının Yüksek Hâkimler Kurulunun kararları ve bunların uygulanması bakımından Meclise karşı ne siyasî ve malî, ne de cezaî bir sorumluluğu mevcut olmamak gerekir.

Bu itibarla Anayasa Mahkemesi hakkında uygulanan bütçe usulünün Yüksek Hâkimler Kurulu hakkında da uygulanması icap eder, hatta Adalet Bakanlığı ile ilgileri tamamiyle kesilmiş olan hâkimlerin her türlü Özlük haklarına ait giderler ile yolluk vesaire gibi onların görevleri ile İlgili diğer giderlerin de Yüksek Hâkimler Kuruluna ait müstakil bir bütçe içinde yer alması ve bütçenin itâ amirliğinin de Yüksek Hâkimler Kurulu Başkanına verilmesi zaruridir.

Bu hususta misâl olarak italya gösterilebilir. Bakanların siyasi, malî ve cezaî sorumlulukları ve bütçe hukuku bakımlarından memleketimizle kıyaslanabilecek olan İtalya'da Anayasa (Mahkemesine genel bütçeden topyekûn bir tahsisat ayrılarak verilmekte, bunun bölüm ve maddelere tefriki suretiyle mahkeme bütçesinin hazırlanması mahkeme heyetine bırakıldığı gibi bu bütçenin uygulamaları da Divanı Muhasebat yerine Anayasa Mahkemesinin kendi arasından seçtiği üç kişilik bir hâkimler heyetine tevdi edilmiş bulunmaktadır.

Doğrusu aranırsa bağımsız bir Anayasa organı hüviyetini tam olarak kazanabilmesi ve fonksiyonunu her türlü tesirden masum olarak yapabilmesi için Anayasa organının malî işlerini İtalya'da olduğu gibi düzenlemek icap eder.

Yüksek Hâkimler Kuruluna uygulanan bütçe usulünü belirten 45 sayılı kanunun 67 nci maddesi Anayasa'nın 132, 133, 134, 143 ve 144 üncü maddelerinin ruhuna aykırı bulunmakta ve bu sebeple iptali gerekmektedir.

Yukarıda açıklanan sebeplere binaen çoğunluk kararının bu kısmına muhalifiz.

 

 

 

 

Başkan

Sünuhi Arsan

Üye

İ. Hakkı Ülkmen

Üye

Celâlettin Kuralmen

Üye

Ekrem Tüzemen

 

 

Üye

Lütfi Ömerbaş

Üye

Ekrem Tüzemen

 

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Dönemi 1961
Karar No 1963/113
Esas No 1963/169
İlk İnceleme Tarihi 08/03/1963
Karar Tarihi 15/05/1963
Künye (AYM, E.1963/169, K.1963/113, 15/05/1963, § …)    
Dosya Sonucu (Karar Türü) Esas - Ret
Başvuru Türü İptal
Başvuran (Genel) - Başvuran (Özel) Yüksek Hakimler Kurulu -
Resmi Gazete 14/08/1963 - 11480
Karşı Oy Var
Üyeler Sünuhi ARSAN
Tevfik GERÇEKER
Rıfat GÖKSU
Hakkı ÜLKMEN
Lütfi AKADLI
Şemsettin AKÇOĞLU
İbrahim SENİL
İhsan KEÇECİOĞLU
Celalettin KURALMEN
Fazıl ULUOCAK
Ahmet AKAR
Ekrem KORKUT
Muhittin GÜRÜN
Lütfi ÖMERBAŞ
Ekrem TÜZEMEN

II. İNCELEME SONUÇLARI


45 Yüksek Hakimler Kurulu Kanunu 26/1 Esas - Ret Anayasaya esas yönünden uygunluk 1961/11 , 1961/20 , 1961/22 yok
61 Esas - Ret Anayasaya esas yönünden uygunluk 1961/151 yok
62 Esas - Ret Anayasaya esas yönünden uygunluk 1961/143 yok
66 Esas - Karar Verilmesine/İncelenmesine Yer Olmadığı Normun yürürlükten kaldırılmış / kaldırılacak olması 1961/143 yok
67 Esas - Ret Anayasaya esas yönünden uygunluk 1961/143 yok
69 Esas - Ret Yetki 1961/143 yok
78 Esas - Ret Yetki 1961/143 , 1961/144 yok
93 Esas - Ret Yetki 1961/137 , 1961/144 , 1961/149 yok

T.C. Anayasa Mahkemesi